Ben Orada Değildim Kitap Bilgileri
Yazar: Burak Aksak
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 31 dk.
Sayfa Sayısı: 230
Basım Tarihi: Kasım 2019
İlk Yayın Tarihi: Kasım 2019
Yayınevi: Küsurat Yayınları
ISBN: 9786056785917
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Ben Orada Değildim Kitap Tanıtımı
“Ben bu dünyanın düzenini değiştirecek olanım. Kahramanlarınızı öldürmeye geldim. Çünkü nerede bir kahraman varsa orada zulüm de vardır. Zulmü meşrulaştırma çabalarıdır tüm kahramanlık hikâyeleri. Kahramanlarınızı öldürün. Ya da bırakın bunu sizin yerinize ben yapayım. Ama öncelikle, fazla akbili olan var mı?”
Belki de hayat, bir şeylere yetişmeye çalışırken kaçırdığımız anların toplamıydı. Bir durup düşünsek yaşamın sırrına erecektik belki. Yahut kafayı sıyıracaktık kendimizi dinlemekten. Caddelerde gezinirken üzerimize üzerimize gelen insan selinde boğulmamak için saptığımız ara sokak denize çıkacaktı da, “Oh be,” diyecektik, “dünya varmış.” Hayatın kıymetini anlayacaktık iki deniz gördük diye. Sonra biz ne olduğunu idrak edemeden yol uzadıkça uzayacaktı da kendimizi bırakamayacaktık bir kenarda. Düşüncelerimiz, duygularımız, aşklarımız, ümitlerimiz ile yürüyecektik. Heyecan mı? Kim kaybetmiş ki biz bulalım heyecanı? Ümidimiz yeter bize. Hiç bilmediğimiz yerlere girecek, varlığından bile haberdar olmadığımız hayatlara dahil olacaktık. Görmezden geldiklerimizle göz göze gelecektik. Duymak istemediklerimizi bağıracaktı şehir. Karşılaştığımız durumlar bizi bazı bazı güldürürken bazı bazı içimizi titretecekti. “Ah be,” derken bulacaktık kendimizi.
İşte Burak Aksak’ın kaleme aldığı öykülerden oluşan Ben Orada Değildim Üstelik Siz de Yoktunuz’u okurken İstanbul’u bir binanın çatısından seyrediyor hissine kapılacak, birbirinden farklı karakterlerle oturup uzun uzun sohbet etmek isteyecek, daha önce kaçtığınız, görmezden geldiğiniz her şeyle yüzleşeceksiniz!
Ben Orada Değildim Kitaptan Alıntılar
1. "Gerçekleşmeyen hayallerimizin hesabını kimden soracağız?"
2. "“Birazdan hava aydınlanacak. Bu işe en çok, yanmayan o patlak sokak lambası sevinecek. Kendini gereksiz hissetmenin nasıl bir his olduğunu bilirsin. Ayakların üşümeyi bıraktığında bahar gelmiş olacak. Önce çiçek açıp ardından da kiraz verecek kapının önündeki ağaç. Kimse toplamadığı için tek tek çürüyüp dökülecekler. Zamanla çürümenin ne demek olduğunu da gayet iyi bilirsin.”"
3. "Yalnızlık iyidir. Biri gelip de karşındaki boş sandalyeyi istemediği sürece..."
4. "Kendinden kaçmaya çalışırken bile en çok kendine yakalanırsın."
5. "Zaten en çok anneler üzülür bu canına yandığımın memleketinde."
6. "Bu delirmiş dünyada tek başınasın, herkese ve her şeye rağmen hâlâ hayattasın. Bu bile başlı başına yorucuyken işleri daha da zorlaştırmanın manası yok."
7. "Ondan zarar gelmez. Başıboş bir sokak köpeği alt tarafı. Sahibinin kim olduğu belli olmayan insanlardan kork. Onlar daha tehlikeli."
8. "Gelmeyeceğim, bekleme beni."
9. "Valla beni bıraksan akşama kadar öküz gibi uyurum."
10. "Başkalarının başarısızlığını kendi başarıları gibi görüp diğer insanların mutsuzluğuyla mutlu olmaya çalışırlar."
11. "...hayatımı mahvetmek için kimseye ihtiyacım yok. Kendi kendime gayet iyi bir şekilde becerebiliyorum bu işi."
12. "İnsan nasıl bir hayat yaşarsa yaşasın, günlük rutinlerini değiştirecek, tüm düzenini alt üst edecek bir anın gelmesini bekler. İçten içe o an ile ilgili hayaller kurar. Beklenmedik bir olay ya da görkemli bir müdahale sonrası yeni bir hayata adım atmak ister."
13. ""Bir insana kabiliyetine göre değil, o kabiliyetini kullanış tarzına göre kıymet verilmelidir""
14. "Kendinden kaçmaya çalışırken bile en çok kendine yakalanırsın."
15. "Zaten en çok anneler üzülür bu canına yandığımın memleketinde."
Ben Orada Değildim Kitap İncelemeleri
Burak Aksak imzalı 50m2 dizisini izledikten sonra, Burak Aksak’ın öykülerinden oluşan bir kitapla buradayım.
Yorumlarım dizi ve bu öykülerin karışımı olacak çünkü biraz karşılaştırma yapmak da istiyorum.
Öncelikle 50m2 dizisi kimilerince beğenilirken kimilerince de beğenilmedi. Beğenilmeme sebeplerinden de klasik Türk dizisi temalı olduğunu düşünenler azımsanamayacak kadar var. Açıkçası ben böyle düşünmüyorum. Çünkü yerli yapım bir netflix dizisinin yabancı yapımlara özenilerek yapılması bana göre asıl klişe.
Kitabımızda da yer alan öykülerde, dizide olduğu gibi mahalle, mahalle yaşamı, birbirinden farklı insanlar, kiminin monoton kiminin az da olsa hareketlenmiş hayatı, çocukluk, aile gibi kavramlar anlatılıyor. Bazı öykülerde olayın başında kişiye söylenen bir söz, bir öğüt, öykünün sonuna gelindiğinde de öğüt verilen kişi tarafından dile getiriliyor. Bu özellik dizide de çokça tekrarlanmıştı ve benim çok hoşuma gitmişti. Örneğin ilk bölümlerle camii hocasının Adem’e söylediği bir sözü yanlış hatırlamıyorsam son bölümde ya da sondan bir önceki bölümde Adem, Servet’e söylemişti. ( Şu an camii hocasının ne dediğini de hatırlamıyorum )
Toparlayacak olursam eğer öykülerle dizi arasında doğrudan olmasa da dolaylı olarak birçok bağın olması yazarın tarzını bana daha çok benimsetti. İçindeki öyküler insanı sıkmayan bir biçimde olduğu için kolaylıkla okuyabilirsiniz.
Durma, denize doğru yürü şimdi.
Sakın kafanı kaldırma.
Sokakları kirlidir bu şehrin.
Televizyonu kirli, futbolu kirli, siyaseti kirlidir.
En yakınına bile güvenmeyip, ' Adalete güvenim sonsuz' diyenlerin arasından geçip git.
Kirli beton yığınlarının arasindan geçip git.
Mutluluğu 3 liralık şarap şişelerinin dibinde arayanların arasından geçip git.
Hayallerini mesai saatlerinde harcayanların, özgürlüğünü asgari ücrete satanların, üç parça kemik için boynuna tasma taktıranların, çıkarları için beş para etmez adamların önünde el pençe divan duranların arasından geçip git.
Kesilmek üzere toplanmış kurbanlık koyunlar gibi bir arada ve ne olup bittiğinden habersiz insanların arasından geçip git.
Sokakların asıl sahibi olan kedi köpeğin, kuşun böceğin arasından geçip git.
En iyisi olmak için hırslarının kölesi olmuş, ruhunu şeytana satmış ve kibirlerinde boğulmuş insanların arasından geçip git.
Korkakların, suskunların, umudunu geçmişte bırakanların arasından geçip git.
Cebini doldurmak için seni kullananların, mülke tapanların, parayı dost sananların arasından geçip git.
Ucuz yalanların, sahte kahkahaların, timsah gözyaşları dökenlerin arasından geçip git.
Ömür boyu bir tutsaklık halidir seninki.
Sonu gelmez bir yürüme halidir bu.
Durma.
Kendini bırak bir kuytu köşeye, bu dünyadan geçip git.
Eyvallah!
Birbirinden farklı 36 hikayenin bulunduğu kitapta günlük hayatta yanımızdan geçen, tesadüfen gördüğümüz insanların yaşadıklarına şahit oluyoruz. Biz her ne kadar görmesekte kitapta anlatılanlar bir yerlerde insanlar tarafından yaşanıyor. Tanımadığımız insanların hayatlarına konuk olurken yaşanabilmesi oldukça muhtemel konular geçiyor. Kısaca bir şehrin yaşadıklarını tepeden izleyebileceğiniz bir anlatım sunuyor yazar bizlere. Karakterlerin yerine kendimizi koyduğumuz işte bu ben dediğimiz ve o anda kendimizi yalnız hissetmediğimiz hikayeleri okumaya var mısınız?
Burak Aksak kalemine hayran biri olarak yine çok severek eve eğlenerek okudum kitabı. Birçoğumuz Leyla ile Mecnun dizisinden tanısakta onu kaleminin ve mizah yönünün güçlülüğünü kitaplarında da hissediyoruz. Eğlendirirken sorgulatan, düşündüren bir yanı var. Aklınıza gelebilecek her konuyu mizah yoluyla dile getirebilen Burak Aksak, yine muhteşem bir eser çıkarmış ortaya. En çokta mizah altında verdiği ince mesajları seviyorum. Bu yüzden herkese hitap etmiyor sanırım ama o esprilerin altında ne mesajlar var bir düşünseniz. Olmadığımız yerlerde yaşanılan ama çokta tanıdık gelen birçok olayı kaleme aldığı eser başucu kitabım oldu artık. Absürd komedi seven herkese tavsiye ederim.
Burak Aksak'ın ikinci kitabı Ben Orada Değildim. Kendisini çoğunluk Leyla ile Mecnun dizisinin senaristi olarak tanısa da ondan önce yaptığı Ramazan Güzeldir ile tanışmıştım onunla.
Klasik bir Burak Aksak kafası okumayı bekliyordum tam olarak beklentimi karşılayan bir kitap oldu. Kendisinin katıldığı programları, verdiği röportajları yıllarca takip eden biri olarak kitapta çok fazla Burak Aksak gördüm. Eskiden söylediği şeyler, yıllar önce attığı tweetler öykülerin içine serpiştirilmiş. "Hepimizin gözünde bir mezar taşı gizli." "İnsanı uyutmayan gürültü değil yalnızlıktır." gibi cümleler daha önce kendisinden başka yerlerde duyduğum, okuduğum cümlelerdi.
Kitap bana kahkahalar attırmadı, çok yoğun bir mizahi tavrı yoktu fakat yine de severek okudum. Özellikle "Cristiano Ronaldo sevincinin taklidini yapan Burak Yılmaz"ı okuduğumda gülmemi tutamadım. Yanlış hatırlamıyorsam 2012-2013'te Şampiyonlar Ligi'nde bir maçta attığı golden sonra yapmıştı o sevinci Burak Yılmaz. Gol değil sevinci konuşulmuştu, hemen gözümün önüne geldi. Kitabın basıldığı tarihten de oldukça eski bir olaya gönderme yapması "Acaba benim fark etmediğim başka hangi göndermeler vardı?" diye düşündürdü.
Standart bir Burak Aksak dili vardı kitabın, okumadan da aşağı yukarı ne okuyacağınızı biliyorsunuz ve bir sürpriz yok. Çok büyük bir beklentiyle okunmadığında keyifli bir okuma olacaktır.
Ben bu dünyanın düzenini değiştirecek olanım. Kahramanlarınızı öldürmeye geldim. Çünkü nerede bir kahraman varsa orada zulüm de vardır. Zulmü meşrulaştırma çabalarıdır tüm kahramanlık hikâyeleri. Kahramanlarınızı öldürün. Ya da bırakın bunu sizin yerinize ben yapayım. Ama öncelikle, fazla akbili olan var mı?
Belki de hayat, bir şeylere yetişmeye çalışırken kaçırdığımız anların toplamıydı. Bir durup düşünsek yaşamın sırrına erecektik belki. Yahut kafayı sıyıracaktık kendimizi dinlemekten. Caddelerde gezinirken üzerimize üzerimize gelen insan selinde boğulmamak için saptığımız ara sokak denize çıkacaktı da, oh be, diyecektik, dünya varmış. Hayatın kıymetini anlayacaktık iki deniz gördük diye. Sonra biz ne olduğunu idrak edemeden yol uzadıkça uzayacaktı da kendimizi bırakamayacaktık bir kenarda. Düşüncelerimiz, duygularımız, aşklarımız, ümitlerimiz ile yürüyecektik. Heyecan mı? Kim kaybetmiş ki biz bulalım heyecanı? Ümidimiz yeter bize. Hiç bilmediğimiz yerlere girecek, varlığından bile haberdar olmadığımız hayatlara dahil olacaktık. Görmezden geldiklerimizle göz göze gelecektik. Duymak istemediklerimizi bağıracaktı şehir. Karşılaştığımız durumlar bizi bazı bazı güldürürken bazı bazı içimizi titretecekti. Ah be, derken bulacaktık kendimizi.