Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık Kitap Bilgileri
Yazar: Jean-Louis Fournier
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 57 dk.
Sayfa Sayısı: 104
Basım Tarihi: Eylül 2022
İlk Yayın Tarihi: Şubat 2021
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
ISBN: 9789750854583
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık Kitap Tanıtımı
Fournier’den ebedi yalnızlığa mahkûm olmuş ruhlar için edebi katkılar...
“80 yıl sonra artık bekleyecek sabrım kalmadı. Daha yola çıkmadan varmak istiyorum. Her şeyin hemen olmasını istiyorum ama hiçbir şey olmuyor. Sürekli bekleme halindeyim; bir mektubu, çalmayan bir telefonu, geç kalan birini bekliyorum hep; hiç huzurum kalmadı.”
Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık, zaman, sabır(sızlık), aciliyet ve beklemek üstüne bir elkitabı. Kaleminden kara mizahı ve hüznü eksik etmen Fournier hayat(ıy)la dalga geçmeye, kendine iğneden çok çuvaldızı batırmaya devam ediyor.
Çağdaş Fransız edebiyatının en verimli isimlerinden biri olan Jean-Louis Fournier Türk okurunun da son dönemdeki gözde yazarlarından biri...
Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık Kitaptan Alıntılar
1. ""Kütüphanede zaman geçmez. Okuma eylemi yavaş olmalı, okur bir sayfanın, bir paragrafın, hatta bir cümlenin büyüsüne kapılmalı. Roman hızın düşmanıdır."
Kundera"
2. "Sürekli koşturuyorlar, mutluluğun peşinden koşuyorlar. Mutluluk koşarak yakalanmaz halbuki, yürürken yakalanır."
3. "Hayal gücüm oldukça geniştir. Sürekli endişelerle doldurur aklımı, oldukça titizlikle düşünülmüştür hepsi, öyle ufak tefek şeyler de değil üstelik, gerçek birer dramdır her biri."
4. "Hayatta da aynı, her şeyi hızlandırıyoruz. Hep daha hızlı gitmek istiyoruz. Daha hızlı gitmek.
Neden?"
5. "Eskiden hayatı yüksek ateşte pişirerek yaşardım. Şimdiyse kısık ateşte ısıtarak yaşıyorum."
6. "Düşünmek, anlamaya çalışmak için vakit yok: Sözler dalga dalga geliyor, zırvalıktan başka bir şey değil, ağız ishali..."
7. "Beklemeyi öğrenmek gerekiyor.
Düşünmek için yavaşlamak gerekiyor"
8. "Sürekli koşturuyorlar, mutluluğun peşinden koşuyorlar. Mutluluk koşarak yakalanmaz halbuki, yürürken yakalanır.
Yavaş yavaş yürürken, kendinle iyi geçinerek, kendinle iyi anlaşarak."
9. "Saçma Sapan Konuşanlara Karşı da Sabır Göstermek Şart mıdır???"
10. ""Düz yolların aksine, tali yolları tercih ediyorum. Yol uzuyor ama böylesi daha güzel. Yollarda çiçekler buluyor insan...""
11. "Bir an önce sadede gelelim, anlatılanlar kısa ve öz olsun istiyorum.
Bağlaçlara ciddi anlamda kin besliyorum."
12. "Daha yola çıkmadan varmak istiyorum."
13. ""Kütüphanede zaman geçmez. Okuma eylemi yavaş olmalı, okur bir sayfanın, bir paragrafın, hatta bir cümlenin büyüsüne kapılmalı. Roman hızın düşmanıdır."
Kundera"
14. "Düz yolların aksine, tali yolları tercih ediyorum. Yol uzuyor ama böylesi daha güzel. Yollarda çiçekler buluyor insan..."
15. ""Asla gelmeyecek olanı bekleyebilmek için sonsuz bir sabır gerekir.""
Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık Kitap İncelemeleri
Sonunda benimle aynı can sıkıntısını yaşayan bir yazara denk geldim... Beklemek, bir kitabın bitmesini, günler geçmesini hatta bir çiçeğin büyümesini...
Beklemenin insanlar için henüz varolmayan bir sözcük olduğunu, sabırsız insanoğlunun:
Tıpkı Nurettin Topçu'nun "Eskinin şiir yazma meraklısı gençlerin yerinde otomobil kullanma hevesleri hüküm sürüyor." deyişi gibi hızın büyüsüne kapılıp sürekli koşuşturduklarından, zaman kavramının günümüz dünyasında biraz yok olduğuna, hatta bunun en basitinden dijital bir saatle, eski bir saat arasındaki farkla bile anlaşılabileceğine dikkat çekiyor.
Mutluluğun koşarak değil de yürüyerek anlaşılabileceğine yani durup bir şeylerin farkına vardığında tadının çıkarılacağına inanıyor.
Tıpkı bizim kültürümüzde olduğu gibi bayramların değil de onların öncesindeki tatlı bekleyişlerin değerli olduğunu savunuyor. Kendi çocukluğunun en güzel günlerinin Noel değil, Noel'in arifesi olduğunu söylüyor...
Çünkü beklediğini, hayal kurduğunu...
Dünyanın bütün hediyelerini kafasında var olduğunu, onlara sahip olmanın mutluğunu yaşadığını söylüyor.
(Yazarımızdan okuduğum ilk kitap ve çıkan son kitabı da aynı zamanda, üslup olarak doğallığını, yaşadığı o can sıkıntısını ve bunu gündelik hayatın içinden çıkarıp bizlere sunması sevdim... Diğer kitaplarına da bakıp daha geniş bir inceleme yazılabilir sanırım, onun için şimdilik bu kadar.)
İyi okumlar...
Aslında bir kaç saat içinde okunabilecek bir kitapken, kitabın ana konusuna inat sabırsızlanmadan okuduğum, okurken de ilk kez anlatı okuduğum için olsa gerek biraz hüsrana uğradığım bir durum yaşadım.
Yanımda kolaylıkla taşıyabileceğim, metroda vs. okuyabileceğim bir kitap tavsiyesi istedim kitapçıdan ve bana Fournier'in iki kitabını önerdi.. Roman tarzı sevdiğim halde sadece arka kapağıyla ilgilenme ve içine göz atmama hatasını yaptığımdan, sayfaların yarısından çoğunun boş olduğunu ve her sayfada çoğunlukla bir kaç cümle olduğunu ne yazık ki göremedim.
Normalde bir koç burcu insanı olarak oldukça sabırsızımdır. Bu kitap sabredemeden yaşayanlara öğütler içeriyor.. Zamanla sabrın nasıl bir dostluk içinde olduğunu -ya da düşmanlık mı demeli- anlatıyor. Çeşitli başlıklar altında hayatından sabırsızlıklar üzerine anlatılara yer veren yazar, bu kitabı biraz da editörünün baskısıyla kaleme aldığında 80 yaşındaymış ve son sözünde de yazdığı gibi söz verdiği 210 sayfayı sabırsızca 99 sayfada bitirmiş.. Umarım editörüm fark etmez diyor.. Güldüm:)
Ben de umuyorum ki satın aldığım 2. kitabı bundan daha iyi çıkar.. sürükleyiciliği olmayınca bende okuma adına sabır kalmıyor çünkü..
Anlatı türünü sevenler kitaba ilgi gösterebilir.. Herkese keyifli okumalar o zaman..
Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık, Fournier’ın kaleminden bize ulaşan bir anlatı. Seksenini aştıktan sonra kaleme aldığı bu kitapta zaman, beklemek, sabırsızlık üzerine kendi yaşamından, gözlemlerinden, düşündüklerinden damıttıklarını aktarıyor. Gençken saatin ibrelerinin hızlanması için neler vermezdim diye düşünürken şimdiyse ibrelerin fazla hızlandıklarını artıkbirazcık yavaşlamalarını istediğini söylüyor. Aslında zamanı algılayışımız üzerine bu bile koca bir sorgulama.
Beklemenin değerini, güzel bir deneyimi beklerken yaşanacak hazzı kaçırmamak gerektiğini defalarca vurguluyor yazdıklarında. Kendi çocukluğundan deneyimle Noel’i beklemenin, Noel’in hayalini kurmanın Noel gününden daha güzel olduğunu anlatıyor. Çocukken de bizim için özel günleri beklemenin nasıl heyecanlı olduğunu hatırladım. Beklemenin zevkini de şu satırlarla aktarıyor:
“Sabırsız kişi en iyisi olsun diye beklemenin zevkini bilmez.
Henüz elimizde olmayan bir şeyin tadını çıkarmanın zevkini.
Hatırlamanın, onu düşünürken geçen zamanın keyfini sürmenin zevkini.
Bir şeftaliyi soyduğumuzda sahip olacağımız mutluluğu hayal etmenin zevkini.
Sevdiğini beklemenin zevkini.
Kekin pişmesini beklemenin zevkini.
Suçlunun adını öğrenmek için filmin sonunu beklemenin zevkini.
Mutlu bir olayı beklemenin zevkini.
Dokuz ay beklemenin zevkini.”
Benim için Fournier’ın kalemiyle tanışma kitabı oldu ancak tanışma kitabımız bu mu olmalıydı emin değilim.
2023’e girerken babaanneme: Bu seneki hayallerin ne, diye sordum, hedeflerin demeye cesaret edemedim. “Ne hayali oğlum, ben olmuşum hayal!” diye cevap verdi.
Aralarında kilometrelerce mesafe ve onlarca ülke bulunmasına rağmen sanırım Fournier de babaanneme benzemiş.
Sonra babaannem devam etti: Ben şimdi nasıl öleceğim onu düşünüyorum, Allah canımı nasıl alacak, mahşerde nasıl sorguya çeki… Fournier bu konuları bu kadar düşünmüyordur galiba. Ya da her düşündüğünde kitabı için bir satır boşluk bırakıyor olabilir. Malum kitabın çoğu boşluk. Atom gibi kitap :d
Artık paragraflar arası daha çok boşluk bırakıyor. Sayfalar arası da boşluk bırakmaya başlamış. Son sayfaya kocaman bir SON yazmayı da ihmal etmemiş.
“Böylelikle beni 210 sayfadan oluşacak sabır ve günlük telaşlarımız üzerine samimi, mizahi yönü kuvvetli ve oldukça melankolik bir metin yazmaya mahkum etti” diye başladığı kitabı “210 sayfa yazacağıma söz vermiştim, ancak 99 sayfa yazabildim. Umarım editörüm fark etmez.” diye bitirmiş.
Size söyleyeceğim tek şey: Fournier’i bu kitapla tanıdıysanız çok yanlış geldiniz. 1938 doğumlu bir dedenin kimsenin beklemediği ve büyük ihtimalle son kitabını okudunuz.
Ama Fournier’in kalemi güçlü ve anlatımı akıcıdır. Önce
ve
’ı okuyun, beğenirseniz diğerlerini de okursunuz. Ben de bu kitapla tüm kitaplarını bitirmiş, kütüphanemde yan yana dizmiş oldum.
Bugün 84 yaşındaki Fournier, bu kitabını 80 yaşındayken kaleme almış. Beklemek, acelecilik ,sabırsızlık üzerine anekdotlar paylaşmış usta yazar. Diliyorum ki daha uzun yıllar sağlıkla yazar ve onun yazdıklarını okuma şansımız olur...
alıntı
“80 yıl sonra artık bekleyecek sabrım kalmadı. Daha yola çıkmadan varmak istiyorum. Her şeyin hemen olmasını istiyorum ama hiçbir şey olmuyor. Sürekli bekleme halindeyim; bir mektubu, çalmayan bir telefonu, geç kalan birini bekliyorum hep; hiç huzurum kalmadı.”
“Düz yolların aksine, tali yolları tercih ediyorum. Yol uzuyor ama böylesi daha güzel. Yollarda çiçekler buluyor insan...”
“Mutluluk koşarak yakalanmaz halbuki, yürürken yakalanır. Yavaş yavaş yürürken, kendinle iyi geçinerek, kendinle iyi anlaşarak.”
"İntihar delilik değilse, en azından müthiş bir sabırsızlık olsa gerek."
“Eskiden hayatı yüksek ateşte pişirerek yaşardım. Şimdiyse kısık ateşte ısıtarak yaşıyorum.”
“Bir an önce bitirmek, yazdıklarımı hemen okumak isterim. İşte bu yüzden kitaplarım kısadır, epey kısadır aslında, yoksa fazla mı kısadır?”
“Hayır! Ahmaklara sabır gösterilmez!
Düpedüz saçmalayanlara karşı da sabır göstermek şart mıdır? Hayvanlarda his olamadığını, acı çekmediklerini söylemeye cüret edenlere? Peki engelli çocukların Tanrı'nın bir cezası olduğunu söylemeye cüret edenlere? Afrikalıların Beyazlardan daha az zeki olduğunu söylemeye cüret edenlere?
Erkeklerin kadınlardan daha zeki olduğunu söylemeye cüret edenlere…”