Baştan Çıkarıcının Günlüğü Kitap Bilgileri
Yazar: Soren Kierkegaard
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 46 dk.
Sayfa Sayısı: 168
Basım Tarihi: Ocak 2019
İlk Yayın Tarihi: Şubat 1843
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: Danca
ISBN: 9786053608899
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Baştan Çıkarıcının Günlüğü Kitap Tanıtımı
Kierkegaard, Baştan Çıkarıcının Günlüğü'nde insanlık tarihi kadar eski olan baştan çıkarma "uğraşı"nı yeniden gözden geçirmeye teşvik ediyor bizi. Bununla bağlantılı olarak da öpüşme, genç kızlık, nişanlılık, evlilik vs. gibi "bildik" konulara ironik yorumlar getiriyor. Kierkegaard'a göre hayatın üç aşaması vardır: Estetik, etik ve dinsel aşama. Bunlardan ilki olan estetik aşamada her şey zevkin çevresinde toplanır. Ya/Ya Da'nın bir bölümünü oluşturan ancak bağımsız bir bütünlüğe de sahip olan Baştan Çıkarıcının Günlüğü işte bu estetik aşamaya dair...
Kierkegaard, Regine Olsen adında on yedi yaşında bir kızla nişanlanır, bir sene sonra da kitapta da ipuçlarını bulabileceğiniz sebeplerden nişanı bozar ve Berlin'e kaçıp Ya/Ya Da'yı bitirir. Bazı temel otobiyografik özellikler yüzünden Kierkegaard'ı "baştan çıkarıcı" Johannes'le özdeşleştirenler olsa da günlük, kurmaca ağırlıklıdır. Aslında, kitapta ne sıradan bir baştan çıkarıcı söz konusu ne de alışıldık bir günlük: Johannes, kendini etik, estetik ve erotik içerimleri olan bir aşk bilgeliğiyle donatmış sıra dışı bir baştan çıkarıcı; bir estet, bir "erotist." Ayrıca özgürlük düşkünü biri. Hem kendisinin özgür olması gerekiyor, hem de baştan çıkardıklarının. Günlüğe gelince; her ne kadar bazı tarihler göze çarpıyorsa da okurun en az hissedeceği şey günlük formu olacak; en çok hissedeceği ise ironik gözlemlerle bezenmiş sıkı bir roman tadı.
Baştan Çıkarıcının Günlüğü Kitaptan Alıntılar
1. "''Ben müziği oldum olası sevdim ve o da eşsiz bir enstrümandı...''"
2. "“Herkesin daima fazladan küçük bir aykırılığı olmalıdır.”"
3. "zira tüm dudakların al kırmızısı, gözlerin ateşi, göğüslerin telaşı, el sıkışmanın vaadi, iç çekişin önsezisi, busenin mührü, dokunuşun titreyişi, sarılışın ihtirası - her şey - her şey onda toplanmıştı ve üzerime ister uzak ister yakın tüm dünyaya yetecek bir bereket gibi yağıyordu."
4. "Birisini nasıl şaşırtacağınızı bilirseniz oyunu daima kazanırsınız."
5. "Biliyorsun kendimle konuşmayı çok severim. Tanıdıklarım arasında en ilgincini kendimde buldum."
6. "Hiçbir ümit yok mu artık?
Aşkın tekrar uyanmayacak mı; beni bundan emin kılanın ne olduğunu bilmesem de, beni sevmiştin, biliyorum."
7. "Biliyorsun kendimle konuşmayı çok severim. Tanıdıklarım arasında en ilgincini kendimde buldum."
8. ""
9. "Ben senin şairin olmak istiyorum!
Başkasının şairi olmayacağım."
10. "mücadele insanı güzelleştiriyor.."
11. "Ben bir özgürlük tutkunuyum
ve bana özgürce gelmeyen bir şeyle uğraşmam bile."
12. "Mücadele insanı güzelleştiriyor."
13. "Hevesinizi biraz gizlemeyi öğrenmelisiniz."
14. ""Umutsuz bir insanın nelere kalkışacağı hiç belli olmaz. En temkinli ve en çekingen adamlar bazen en aşırı ve tehlikeli şeyleri yapar.""
15. ".
Ben yoksulum -Sen benim zenginliğimsin; Karanlıktayım -''Sen benim ışığımsın...''
."
Baştan Çıkarıcının Günlüğü Kitap İncelemeleri
Bu kitabın üstüne bir kaç kitap daha okudum ve inceleme yapma cesaretini ancak kendimde buldum.
Adından da anlaşılacağı üzere, genç kızları baştan çıkarma ustası olan bir delikanlının günlüğü bu kitap.
Hikaye çok iyi, anlatım çok iyi, yazma tekniği zaten tartışılamaz. Narsistik bir sosyopatın duygularını, dürtülerini, amaçlarını, hareketleri altındaki gizli niyetlerini o kadar açık seçik anlatmış ki Kierkegaard, bazen "acaba bunu öğrenmesem daha mı iyiydi?" dedirtti bana.
Aslında böyle insanları tanırız, görürüz, biliriz ama bu kadar sadistçe bir kötülüğün iç yüzünü görmek, beni bir miktar tiksindirdi.
Johannes (baştan çıkarıcı), Cordelia adlı genç kızımıza aşık olduğunu iddia ediyor. Onu baştan çıkarıp kendine aşık edene kadar, kendi sapkın tarzında çeşit çeşit senaryolarla kızı manipüle ediyor. Sonra yine aynı tarz senaryolarla kızın ondan ayrılmasını sağlıyor. Neyse daha fazla anlatmayayım. Şöyle söyleyeyim; Johannes'in sadistçe bir zevk alarak oynadığı oyun, bir örümceğin sabırla ördüğü mükemmel ağına benzetilebilir. Zira Johannes de avının ağına düşmesini bekleyen bir örümcekten farksız. Halbuki dışardan bakıldığında son derece sevimli ve normal bir erkek portresi çiziyor. Hatta biraz fazla aşık.. Sanırım beni en çok sinirlendiren bu oldu. İnsanoğlu bu kadar iyi rol yapamamalı bence. Bu hiç adil değil. İyi niyetli ve sevgiye inanan insanlara haksızlık bu.
Zevkle okunacak akıcı bir kitap. Beni rahatsız eden tek şey bir sadistin beyninin içinde olmaktı. Zira o derece gerçekçi bir anlatım var.
Genç kızlara tavsiyemdir. Okuyun..
Erkekler okumasın. Kötü örnek, örnek oluyor sonra..
Yazarı, Ya/Ya Da şiiriyle tanıdım. O şiirden sonra bu adamın her kitabını okumalıyım dedim. Soren Kierkegaard, Baştan Çıkarıcının Günlüğü ' nde kendisine özgürlükçü erotist diyen Johannes isimli bir baştan çıkarıcının, hoşlandığı Cordela isimli genç bir kızla yaşadığı ilişkiyi gayet akıcı ve edebi bir dille romanlaştırmış.
Felsefeci, düşünür Soren' in her kitabı gibi bu da her ne kadar genel toplum tarafından marjinalize edilmeye çalışılsa bile aşkın doğasını, gerçekliğini en iyi anlatan eserlerden biri oldu benim için. Çoğu insan için bu kitap kadınlara ağır bir eleştiri ve ironilerden ibaret gelse de tam tersi olduğunu düşünüyorum. Aşkın özgürlük ve estetik olduğunu anlatıyor. Estetiğin özgürlük arayışını, en kadim ve olağanüstü olan hali aşkla kimlikleştiriyor. Aşkın en güzel ve samimi halinin özgürlük olduğunu, etik olan olgularınsa aşkı sığlaştırdığını düşünüyor. Mesela bir kız ve erkek sevgili olarak dışarı çıkınca eleştiren gözlerin, sözlerin hedefi oluyor. Ama nişanlı bir çift olarak çıktıklarında bu gayet etik görünüyor. Etik olanın estetiği, özgürlüğü öldürdüğünü, aşkı basitleştirdiğini anlatıyor. Soren Kierkegaard, tam da beklediğim gibi iyi bir yazar ve düşünür. Farklı bir kitap ve önyargısız okumanızı tavsiye ederim.
"Bir kızın ruhuna düş gibi süzülüp girmek bir sanattır, çıkmak ise bir başyapıt."
Estet( güzeli en yüce değer sayan, sanatsal beğenisi çok gelişmiş kimse)Johannes,özgür,hedonist ve toplum kurallarını ince ince eleştiren bir karakter.
Yalnız,hedonistliği bedensel değil tinsel.İroniğe bakın ki, o tam bir entelektüel bir hedonist.
Zıtlıkların vücut bulduğu Johannes karakteriyle Kierkegaard,bazı temel yaşam hikayesini bu eserle farklı bir biçimde okuyucuya sunmuş.
Kierkegaard'a göre hayatın üç aşaması vardır: Estetik, etik ve dinsel aşama.
Bunlardan ilki olan estetik aşamada her şey zevkin çevresinde toplanır. Ya/Ya da adlı eserinin bir bölümünü oluşturan ancak bağımsız bir bütünlüğe de sahip olan "Baştan Çıkarıcının Günlüğü" işte bu estetik aşamaya dair...
Eserde hem günlük tadı; hem de ironik gözlemlerle bezenmiş zorlu bir roman tadı hissediliyor.
Eser de Johannes karakteri gibi zıtlıklardan oluştu benim için.
Hem zor,hem kapılıp merakla okudum.
Hem sevdim,hem sevmedim.
Aşkı, hem hoş duygularla duyumsadım,hem koca bir yalan ve yanılsama olduğunu teyit ettim.
Her şeye rağmen Kiergaard okumanın ayrıcalığını ve keyfini de yaşadım.
Aşkın tamamen estetik, özgür ve tinsel zevki için bir gün mutlaka okuyun.
"Sonlu ve geçici olan her şey unutulur,kalan yalnızca ebedi olandır."
“Her seçim bir kaybediştir”
Johannes'in, bir rastlantı sonucu karşılaştığı ve tanıdığı genç, masum bir kız olan Codelia'yı yavaş yavaş ve ufak, ayrıntılı adımlarla baştan çıkarma çabasını anlatan kurgusal bir günlük.
Kıza gerçekten aşıktır Johannes ama arzuladığı salt Cordelia değil onun uyandırdığı his, aşk, o aşkın erotik gücüdür. Bu amaçla adım adım biçimlendirir Cordelia'yı. Onu olgunlaştırmaya, kadınlığını uyandırmaya çabalar. Gerçekliğe hiç bir ilgi duymaz, sadece hazzın peşinden koşar. O hazzı, kaynağını, tadını en güzel şekilde alabileği olgunluğa ulaştırmak için çabalar. Günler, aylarca, usanmadan..
Ve olgunlaştırır da. İstediği, arzuladığı, o başını döndüren hazzın kaynağı haline getirerek. Ve o tadı ele geçirir, alır. Cordelia'nın her şeyini alır ve onu terk eder.
Düşündüren, zaman zaman hayranlık uyandıran bölümlere sahip bir eser. Aynı zamanda narsist, egoist, tabularla hiçbir bağı olmayan, doyumu uğruna yıkımdan kaçınmayan, rahatsız edici bir karakteri barındıran eser.
'Evet, artık bitti ve onu artık asla görmek istemiyorum. Bir kız her şeyini verdiği anda zayıftır, her şeyini yitirmiştir, çünkü erkekte olumsuz bir unsur olan masumiyet kadının tüm değeridir. Artık direniş tümüyle olanaksızdır ve sevmek ancak bu varken güzeldir; bir kere yok oldu mu, aşk bir zayıflık ve alışkanlıktan öte gidemez. Onunla olan ilişkimin anımsatılmasını istemiyorum; o güzel kokusunu yitirdi ve bir kızın, vefasız sevgilisinin acısıyla günebakana dönüştüğü günler geride kaldı.''
Kitap hakkında yine, adetim olduğu üzere uzun uzun bir yazı yazmayacağım bu defa. Kitapta nişanlısı olan bir kadına aşık olan birinin ona karşı duyguları, bu konuda yaşadığı iç çatışmaları anlatılıyor.
Ama kitapta esasen bahsetmek istediğim tek bir şey var diye inceleme yazmak istedim, tam da bu yüzden kısa keseceğim.
Yazar sürekli kendi ülkesinin dilindeki çeşitli sözcüklerin, birbirleriyle kafiye oluşturmasıyla dillerine yerleşmiş, gelenekselleşmiş kullanımlara referans ediyor. Mesela dillerinde hasret ile hapis kelimeleri arasında 1 – 2 harf değişik o kadar. (1 – 2 harf demişken, çevirmen de Dan’lerin mitolojilerindeki Valhalla’yı Vallaha diye çevirmiş bir dipnotta, gülün ama ciddiye almayın).
Şimdi bu kelime benzerliği aslında şiirde kolaylaştırıcı bir işlev görebilir. Ancak buradan hareketle sanki bütün dünyada böyle bir zihniyet ve kanun hakimmiş gibi hareket etmek, buna dayanarak bazı çıkarımlar yapmak yanlış. Yazarın bu hatalara defalarca düştüğüne şahit oluyorsunuz…
Burada da yine düşünmemiz gerekiyor gerçekten. Bizim kültürümüzde var olan çeşitli anlayışlardan hareketle dünyaya dair çıkarımlar yapmak ve bu çıkarımların da evrenselliğinin zorunlu olduğunu varsaymak ne kadar doğru olur?
Bizler ve bizim kültürümüzdeki çeşitli kabuller, sadece belirli bağlamlarda geçerli olabilirler. Bunu unutmamak gerekli ve bunun hatırlatılmasının gerekli olduğunu düşündüğüm için inceleme yazarak belirtmek istedim.
Keyifli Okumalar…