Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Barış İnce Alıntıları & En Çok Okunan Sözleri

Barış İnce En Beğenilen Sözleri



1. "Bazı şeylerin konuşularak çözüleceğine inanmıyorum, susarak çözülecek şeyler de var."


- Sarsıntı



2. "Sustuklarım, vazgeçtiklerim, birileri istiyor diye yaptıklarım, peşine düşmekten korktuklarım… Hepsini alt alta yazınca hayattan alacağım ne kadar da birikmiş."


- Sarsıntı



3. "Bazı şeylerin konuşularak çözüleceğine inanmıyorum, susarak çözülecek şeyler de var."


- Sarsıntı



4. "“Her şeyin temel maddesi çürümüştür.”
Marcus Aurelius"


- Sarsıntı



5. "Bazı şeylerin konuşularak çözüleceğine
inanmıyorum, susarak çözülecek şeyler de var."


- Sarsıntı



6. "insanlar ne çok şey biliyor. her konuda az da olsa mutlaka bir şey biliyorlar. çok konuşuyorlar, susmayı ayıp görüyorlar. herkesin bir anda sustuğu o derin sessizlik anını kabus sanıyorlar."


- Sarsıntı



7. "İnsan ne zaman kaçar? Değiştirme umudunu yitirdiğinde."


- Sarsıntı



8. "İnsanlar sevdiklerine anlam yüklemeyi seviyor."


- Sarsıntı



9. "“İnsanın dramı ancak kapana kısıldığı yerde vardır.”"


- Sarsıntı



10. "Yemekte ağzını şapırdatan burnuyla ses çıkaran insanlara katlanamıyorum."


- Sarsıntı



11. "Keşke söylemeyi değil duymayı öğrenseydiniz... Kelimeyi değil harfi bilseydiniz. Başkasına yetemediniz ya en azından kendinize yetseydiniz. Kafi."


- Sarsıntı



12. "Uydurduğu pembe yalanların bir kısmına inanır insan."


- Sarsıntı



13. "Düşündüm. Sustuklarım, vazgeçtiklerim, birileri istiyor diye yaptıklarım, peşine düşmekten korktuklarım... Hepsini alt alta yazınca hayattan alacağım ne kadar da birikmiş."


- Sarsıntı



14. "“İnsan yeni cümleler, yeni üsluplar,
yeni hayaller aramaya mecbur.”
~ Cenap Şahabettin ~"


- Sarsıntı



15. "Haklıyken haksız duruma ne kadar çabuk düşüyor kadınlar."


- Sarsıntı



16. "beni sevmeyin, yeter ki yalandan anlam yüklemeyin de…"


- Sarsıntı



17. "Mevlânâ der ya, “Kötülüğü, kini, merhametsizliği, hırsı kendinde gördüğünde iğrenmiyorsun da başkasında gördüğünde ürküyorsun.”"


- Sarsıntı



18. "Karşındakinin suçlarını olanca çıplaklığıyla izlediğinde kişinin değişme ihtimalini de elinden alıyorsun."


- Sarsıntı



19. "Hatalar çoğaldıkça sözcükler azalır."


- Sarsıntı



20. "Var mısınız yalansız yaşayalım, kartları
açık oynayalım,..."


- Sarsıntı



21. "Kimsenin hayatına değemiyorum, ruh gibiyim. Bir anlamım yok."


- Sarsıntı



22. "Sustunuz… Uzunca bir süre sustunuz. Niye böylesiniz? Böylesiniz işte. Sevdiğini hiç bağıra çağıra söyleyememişler gibisiniz. Haksızlık görünce dili tutulmuşlar gibi… Suskun. Bedeni huzurda namaza durmuş, kafası başka yerde münafıklar gibisiniz. Verdiğiniz sözleri yutmuş, ettiğiniz yeminleri bozmuşsunuz. Duyulmasından korkmuşsunuz. Olduğunuzdan cesur davranıp zayıflığınızı saklamışsınız. Sesinizin çok çıktığı anlarda boyun eğmişsiniz sanki... Aciz."


- Sarsıntı



23. "Sevgilisi varsa çapkın adam, sevgilisi olan kadınla birlikte olursa bekar adam, herkesle düşüp kalkarsa ıssız adam… Ama hep adam…"


- Sarsıntı



24. "Arıyordum… Kaybettiğim bir şeyleri… Cesaret edemediğim, söyleyemediğim, dövüşemediğim, sevişemediğim, her şeyden ve herkesten dolayı… yitirdiğim bir şeyleri…"


- Sarsıntı



25. "Ben biraz manyağımdır, paranoyağımdır, bende şey vardır, hemen ısınamam insanlara,..."


- Sarsıntı



26. "... yaptığın hataları zihnimin derinlerine kilitledim."


- Sarsıntı



27. "insan çok kederliyken daha çok gülebiliyor"


- Sarsıntı



28. "Başkalarının günahlarını görmek eziyet olsa gerek. Bilmek huzur değil acı verir."


- Sarsıntı



29. "Her söylediği, her hareketi mi yalan olur bir insanın ya!"


- Sarsıntı



30. "İnsan ne zaman kaçar? Değiştirme umudunu yitirdiğinde."


- Sarsıntı



31. ""Bu âlem yapılması gereken şeyler âlemi... Kendi hayatımız kadar başkalarınınkilerden de sorumluyuz. 'Pirüpak olana bulaşmamış değildir mücrimin pisliği, diyor ya Cibran... 'Dürüst ve adil olan azade değil kötünün ettiklerinden.' Bir şeyleri görüp sustuğumuzda suça ortak olduk biz."


- Sarsıntı



32. "İnsan yeni cümleler,yeni üsluplar, yeni hayaller aramaya mecbur."


- Sarsıntı



33. "İnsanlar ne çok şey biliyor. Her konuda az da olsa mutlaka bir şey biliyorlar. Çok konuşuyorlar, susmayı ayıp görüyorlar."


- Sarsıntı



34. "Canı yanmış insanın başkasının canını yakmak için bu denli hevesli olması ne garip."


- Sarsıntı



35. "Umutları yok bunların.
Hayatları ise öyle pis ki zavallıların..."


- Sarsıntı



36. "İnsan yeni cümleler,yeni üsluplar, yeni hayaller aramaya mecbur."


- Sarsıntı



37. "İnsanlar ne çok şey biliyor. Her konuda az da olsa mutlaka bir şey biliyorlar. Çok konuşuyorlar, susmayı ayıp görüyorlar."


- Sarsıntı



38. "Geçmişte büyük acılar çekildi ama "bu kadar da olmaz" lafı hiç bu denli çok söylenmedi. Düşman düşmanını bilirdi. Eziyet de etse, canından da etse, herkes katili de maktulü de bilirdi. Şu anki bir sinsilik hali..."


- Sarsıntı



39. "Yok ya? Oldu paşam, ne güzel. Sevgilisi varsa çapkın adam, sevgilisi olan kadınla birlikte olursa bekar adam, herkesle düşüp kalkarsa ıssız adam... Ama hep adam..."


- Sarsıntı



40. "Hedeflerimiz büyüdükçe varlığımız küçüldü. Yükümüz ağırdı, altında ezildikçe kalbimiz taşlaştı."


- Sarsıntı



41. "Seni mutlu ettiği ölçüde bağlandığın
insanlar var, mutsuz ettiğinde yok ettiğin. Kaybedip mutlu olamayınca da "gitmeselerdi" dediğin. Oysa onlar senden bağımsız olarak varlar işte."


- Sarsıntı



42. "Kapanmış yara içeriden çürümüyorsa tekrar açılmamalı. Nükseden bir sıkıntı varsa ancak o zaman neşter vurulmalı."


- Sarsıntı



43. "Sanki bensiz çok mutluydun, hayatında
bir figürandım ben."


- Sarsıntı



44. "Sarsıntıya sığınak gerek…"


- Sarsıntı



45. "Annelerinin, eşlerinin sorgusuz sualsiz sofra hizmetine alışmış çapsız erkeklerin iktidar güdülerini tatmin yeriydi içkili lokantalar."


- Sarsıntı



46. "Son dönemlerde insanların merhabalaşma anında birbirine sımsıkı sarılması ve birbirini düşürmeye çalışır gibi samimiyetle sallanması ilginç... Bu sıkı sarılmada yapmacık bir şeyler var. Birbirinizi bu kadar seviyor olamazsınız. "O kadar yalnızız ki yalnız olduğumuzu böyle gizlememiz gerek" sarılması olabilir mi bu?"


- Sarsıntı



47. "Et için tanrıların dostluğunu satan insan, kardeşinin etini yemekten kaçınır mı?"


- Sarsıntı



48. "Söyleyenler kendisin bilmez, bilenler söylemez."


- Sarsıntı



49. "Yetkili olmak ne güzel, bir şeyleri dikkate alıp almamaya hakkın oluyor."


- Sarsıntı



50. "Ümit ne sinsi bir his... Bir şeylerin düzelmeye başladığına inandığın an hayal kırıklığı yaşarsan sarsıntısı büyük oluyor."


- Sarsıntı



51. "Alt sınıflarla alay eden, her konudan bir şeyler kulağına çalınmış az bilip çok söz üreten, karakterini alınganlık üzerine kuran, kaybedecek çok şeyi olduğunu zanneden, aynı maaşı aldığı insanlardan nedense farklı olduğunu düşünen... Tüketirken tükenen. Bunlar birbirlerinin etini yiyecekler l*n. Birbirlerinin kanını içecekler."


- Sarsıntı



52. "Ahenksiz notalar, çalakalem sözcükler, git git sığ kalan denizler gibisiniz. Birine kavuşmayı hiç beklememişler gibi... Konuşmaktan susmayı unutmuşlar gibi... Sebatsız."


- Sarsıntı



53. "Ölmüş yapraklara bastığındaki çıtırtının melodisi zihnime kazınsın. Dokunduğumda titrediğin her yer ezberime…"


- Sarsıntı



54. "Otuz üç yıllık ömrümde ben de sert olayım biraz canım. Buna hakkım var."


- Sarsıntı



55. "İşinizdeydiniz gücünüzdeydiniz. Şaşaalı bir devrin ortasında koşturmaktaydınız, yıldızlardan ışık kapmak zorundaydınız. Siz de haklıydınız, atmadığınız her adımda kalabalığın ayakları altında kalırdınız. Yorgun. Ama artık zamanınız dolmuş. Gidici gibisiniz. Bilmem. Öyle gibisiniz işte..."


- Sarsıntı



56. "İnsanlar yaptıkları iyilikleri hep veresiye defterine yazıyor. Bir gün çantayı alıp sokağa çıkacaklarını ve bir haciz memuru gibi alacaklarını toplayacaklarını düşünüyorlar. Bu dünyada ya da öteki dünyada... Fark sadece zamanlamada"


- Sarsıntı



57. "Canı yanmış insanın başkasının canını yakmak için bu denli hevesli olması ne garip."


- Sarsıntı



58. "Uzunca bir süre sustunuz.
Niye böylesiniz? Böylesiniz işte.
Sevdiğini hiç bağıra çağıra söyleyememişler gibisiniz.

Verdiğiniz sözleri yutmuş, ettiğiniz yeminleri bozmuşsunuz. Duyulmasından korkmuşsunuz."


- Sarsıntı



59. "“Bu çağ bize daha önce sahip olmadığımız bir seçim özgürlüğü sunar, öte yandan bizi hiç bu kadar ıstıraplı olmayan bir tereddüt durumuna sokar.”"


- Sarsıntı



60. "Bu dünya başlı başına üzüyor beni. Başarısızlıklarımız üzüyor. Özgürlüğe ve eşitliğe uzansak yakalayabilecek kadar yaklaşmışken yaptıklarımız ve yapamadıklarımız üzüyor."


- Çelişki



61. "Kaybettiğinin değerini kaybedince anlaman bencilliğinden Levent"


- Sarsıntı



62. "“Söyleyenler kendisin bilmez, bilenler söylemez.”
~Şeyhülislam Yahya~"


- Sarsıntı



63. "Feyzini kanıtlamak isterken hırsına yenilen şeytanın ta kendisidir."


- Sarsıntı



64. "Kadınlardan intikamınızı başka kadınların canını yakarak mı alıyorsunuz?"


- Sarsıntı



65. "Çocukken Mahmut Bulgurlu gıybetten bahsedip bir ayeti defalarca tekrarlamıştı sohbet sırasında: "Sizden bir kimse, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?"
Şimdi de ben sorayım: "Et için tanrıların dostluğunu satan insan, kardeşinin etini yemekten kaçınır mı?""


- Sarsıntı



66. "İnsan ne zaman kaçar?
Değiştirme umudunu yitirdiğinde."


- Sarsıntı



67. "Duamı kabul ettiği yukarıdaki. İyi hadi."


- Sarsıntı



68. "Seni mutlu ettiği ölçüde bağlandığın insanlar var, mutsuz ettiğinde yok ettiğin."


- Sarsıntı



69. "Üzerimize yağan duygu sağanağından bir damlayı bile kaçırmaya hakkımız yok sanki... Her duyguyu tatmazsak oyunu kaybedecek gibiyiz, her konuşulanı bilmezsek bir şeylere yetişemeyecek.
Oysa tükettikçe çürüyeceğiz. Öldükçe değil, yaşadıkça..."


- Sarsıntı



70. "Pek çok şeyle uğraşır gibi görünürken hiçbir şey düşünemiyor insan."


- Sarsıntı



71. "Koskoca dünyada birkaç kahraman olacağına, herkes az da olsa dik mi dursa acaba?"


- Sarsıntı



72. "Ümit ne sinsi bir his… Bir şeylerin düzelmeye başladığına inandığın an hayal kırıklığı yaşarsan sarsıntısı büyük oluyor."


- Sarsıntı



73. "Bilmek huzur değil acı verir."


- Sarsıntı



74. "Oysa tükettikçe çürüyeceğiz. Öldükçe değil, yaşadıkça…"


- Sarsıntı



75. "Hatalar çoğaldıkça sözcükler azalır."


- Sarsıntı



76. "Ölen acıyı bilmiyor, incinen ölüme şerbetli."


- Sarsıntı



77. "Laikliği İslam düşmanlığı olarak anlamak ve çarpıtmak millete vurulacak en büyük darbedir."


- Çelişki



78. "Haykırdığında kimsenin duymadığı bir rüyadaydım sanki."


- Sarsıntı



79. "Aileler kitap okuyan çocuklarını pek rahatsız etmezler"


- Kıyıdaki Çocuklar



80. "İnsanın hayal kurduğu anla, hayal kırıklığı yaşadığı an arasındaki süre kısaldıkça, hayattan beklentisi de azalır."


- Köksüzler



81. "Bilmek her zaman mutlu etmiyor insanı."


- Sarsıntı



82. "Yoksulluğu bilmeyen birinin yoksulluktan bahsederken seçtiği sözcüklerle, yoksul birinin kendini anlatırken seçtiği sözcükler bir olmaz."


- Köksüzler



83. ""İnsan yeni cümleler, yeni üsluplar, yeni hayaller aramaya mecbur."
Cenap Şahabettin"


- Sarsıntı



84. "Cesur davranmak, herkes arkandayken ne kadar kolay ve zevkli.."


- Sarsıntı



85. "'İnsan yeni cümleler, yeni üsluplar, yeni hayaller aramaya mecbur.'

Cenab Şehabettin"


- Sarsıntı



86. "İnsan çok kederliyken daha çok gülebiliyor."


- Sarsıntı



87. "Gerçeği küçükken bağırmak, büyüdükçe fısıldamak, en sonunda da susmak… Bizi gerçekte sağır eden şey işimize gelmeyeni duymamaya alışmak."


- Çelişki



88. "İnsanlar ne çok şey biliyor. Her konuda az da olsa mutlaka bir şey biliyorlar. Çok konuşuyorlar, susmayı ayıp görüyorlar. Hep kendilerinden bahsediyorlar. Herkesin bir anda sustuğu o derin sessizlik anını kabus sanıyorlar."


- Sarsıntı



89. "Biz hayatımızı tüketerek kira ödeyeceğiz diye kıvranırken birilerinin köşklerde saraylarda yatlarda yaşamımıza yön vermesine de kör şiddetlerine de kutsallarına da yalanlarına da üstten havalarına da tahammül edemiyorum. Kimdir bunlar? Her şeyimizi çaldılar en kötüsüde umutlarımızı."


- Çelişki



90. "İnsan ne zaman kaçar? Değiştirme umudunu yitirdiğinde."


- Sarsıntı



91. "Ölümü anımsamak, yapamadıklarını da anımsamaktı."


- Köksüzler



92. "Yağmur toprağa değmese de, çöp poşetlerinin, tentelerin ve arabaların üzerine düşse de, yağmur kokusu insanı umutlandırırdı."


- Köksüzler



93. "O esnada aynı şehirde... Güneş almayan bir evde annesi yan odada dayak yiyen bir çocuk, çaresizce ağladı..."


- Köksüzler



94. ""Her şey zıddıyla kaimdir. Savaşı bilmeyen sulh istemeyecek, derdi çekmeyen devayı bilmeyecek, hiç esir düşmemiş özgürlüğüne sahip çıkmayacak, sevgisizliği tatmayan sevgiyi anlamayacak...""


- Çelişki



95. ""Söyleyenler kendisin bilmez, bilenler söylemez."
Şeyhülislam Yahya"


- Sarsıntı



96. "Sustunuz… Uzunca bir süre sustunuz. Niye böylesiniz? Böylesiniz işte. Sevdiğini hiç bağıra çağıra söyleyememişler gibisiniz. Haksızlık görünce dili tutulmuşlar gibi… Suskun."


- Sarsıntı



97. "Başkası adına utanmak diye bir şey çıktı...."


- Çelişki



98. "Bir şeylerin düzelmeye başladığına inandığın an hayal kırıklığı yaşarsan sarsıntısı büyük oluyor."


- Sarsıntı



99. "Her duyguyu tatmazsak oyunu kaybedecek gibiyiz, her konuşulanı bilmezsek bir şeylere yetişemeyecek. Oysa tükettikçe çürüyeceğiz. Öldükçe değil, yaşadıkça..."


- Sarsıntı



100. "“Yok ya? Oldu paşam, ne güzel. Sevgilisi varsa çapkın adam, sevgilisi olan kadınla birlikte olursa bekar adam, herkesle düşüp kalkarsa ıssız adam... Ama hep adam..."


- Sarsıntı



101. "Dostlarımızı söylediklerimize hak verenlerden seçeriz. Seni sevebilecekleri seçip seni sevebileceklerin onay vereceği şeyleri anlat, sonra da kendini kahraman san."


- Çelişki



102. "Şaşalı bir devrin ortasında koşturmaktaydınız. Siz de haklıydınız, atmadığınız her adımda kalabalığın ayakları altında kalırdınız."


- Sarsıntı



103. "“ Gözünü kırparken yüzünde beliren tebessüm, küçük başarılara aç insanların muzaffer gülüşündendi.”"


- Sarsıntı



104. "“ Gözünü kırparken yüzünde beliren tebessüm, küçük başarılara aç insanların muzaffer gülüşündendi.”"


- Sarsıntı



105. "Stefan Zweigʼa göre iki tür merhamet var. İlki zayıf ve duygusal olan... Yani “bir başkasının mutsuzluğunu gördüğünde duyulan derin kederden olabildiğince çabuk kurtulmak adına kalbin gösterdiği sabırsızlık”. Diğeri ise “duygu değil eylem” gerektiren... Ne istendiğini ve nasıl yardım edileceğini bilen."


- Çelişki



106. "“ Bilmek huzur değil acı verir . Karşıdakinin suçlarını olanca çıplaklığıyla izlediğinde kişinin değişme ihtimalini de elinden alıyorsun. Bilmemek bir şans daha vermek değil midir ?”"


- Sarsıntı



107. "Seni mutlu ettiği ölçüde bağlandığın insanlar var, mutsuz ettiğinde yok ettiğin. Kaybedip mutlu olmayınca da 'gitmeselerdi' dediğin. Oysa onlar senden bağımsız olarak varlar işte."


- Sarsıntı



108. "Bir evin senin olması için duvarında senin astığın şeyler olmalı."


- Köksüzler



109. "İnsanlar neden “farklı” olanı arar Savaş? Sıradan olmak kötü bir şey mi?"


- Çelişki



110. "Keşke söylemeyi değil duymayı öğrenseydiniz. Kelimeyi değil harfi bilseydiniz. Başkasına yetemediniz ya en azından kendinize yetseydiniz. Kâfi. Ahenksiz notalar, çalakalem sözcükler, gitgide sığ kalan denizler gibisiniz. Birine kavuşmayı hiç beklememişler gibi... Konuşmaktan susmayı unutmuşlar gibi... Sebatsız."


- Sarsıntı



111. "Sevdiğini hiç bağıra çağıra söylememiş gibisiniz."


- Sarsıntı



112. "Pişmanlık denen şey yapabildiklerinle anlam kazanır. 'Madem bunu doğru yaptım, diğerlerini neden yapmadım?' sorusu... Geçmişle yüzleşme korkusu..."


- Sarsıntı



113. "“ Bilmek huzur değil acı verir . Karşıdakinin suçlarını olanca çıplaklığıyla izlediğinde kişinin değişme ihtimalini de elinden alıyorsun. Bilmemek bir şans daha vermek değil midir ?”"


- Sarsıntı



114. "Kuşlar... Bir tanesi de benim üzerime konsun istedim. Hiç olmazsa biri... Elimi uzattım, kolumu uzattım; hiçbiri konmadı.
Konar bir gün."


- Sarsıntı



115. "Her cümlede çoğalan "neyse" ler hayatla bir mücadele yöntemi gibiydi."


- Köksüzler



116. "Zorunluluklar güzel anılarını da elinden alıyor."


- Köksüzler



117. "Biz hayatımızı tüketerek kira ödeyeceğiz diye kıvranırken birilerinin köşklerde, saraylarda, yatlarda yaşamımıza yön vermesine de kör şiddetlerine de kutsallarına da yalanlarına da üstten havalarına da tahammül edemiyorum. Kimdir bunlar? Her şeyimizi çaldılar, en kötüsü de umutlarımızı."


- Çelişki



118. "Her şey zıddıyla kaimdir. Savaşı bilmeyen sulh istemeyecek, derdi çekmeyen devayı bilmeyecek, hiç esir düşmemiş özgürlüğüne sahip çıkmayacak, sevgisizliği tatmayan sevgiyi anlamayacak..."


- Çelişki



119. "…Bizi gerçekte sağır eden şey işimize gelmeyeni duymamaya alışmak…"


- Çelişki



120. "Benim de bir sırrım var. Kimsenin anlamadığı... Başkalarının acısını hissedebiliyorum. Bu da içimi kemiriyor. Her günüm bir öncekinden daha ıstıraplı geçiyor."


- Çelişki



121. "Dünya paylaşmak için vardır"


- Kıyıdaki Çocuklar



122. "Cehennem ateşi mi daha acıtıcı yoksa bu dünyada yaşadığımız acılar mı?"


- Çelişki



123. "Yurdunu kaybedenler, yurt sevgisini en çok bilenler..."


- Çelişki



124. ""...umut, çağımızda alınıp satılabilen bir şeydi.""


- Çelişki



125. "Pek çok şeyle uğraşır gibi görünürken hiçbir şey düşünemiyor insan."


- Sarsıntı



126. "Cehennem ateşi mi daha acıtıcı yoksa bu dünyada yaşadığımız acılar mı?"


- Çelişki



127. "Yurdunu kaybedenler, yurt sevgisini en çok bilenler..."


- Çelişki



128. "İnsanlar yaptıkları iyilikleri hep veresiye defterlerine yazıyor. Bir gün çantayı alıp sokağa çıkacaklarını ve bir haciz memuru gibi alacaklarını toplayacaklarını düşünüyorlar. Bu dünyada ya da öte dünyada… Fark sadece zamanlamada…"


- Sarsıntı



129. "Kalp ağrısını hissetmeyen itibarsızlaşmayı neden önemsesin! Acıyı bilmeyen hayal kırıklığını nereden bilsin!"


- Çelişki



130. "önemli olan geçmişle uğraşmak değil onunla barışmak."


- Çelişki



131. ""Her şey zıddıyla kaimdir. Savaşı bilmeyen sulh istemeyecek, derdi çekmeyen devayı bilmeyecek, hiç esir düşmemiş özgürlüğüne sahip çıkmayacak, sevgisizliği tatmayan sevgiyi anlamayacak.""


- Çelişki



132. "Sen benim ruhumun hangi yarısısın?"


- Çelişki



133. ""Keşke söylemeyi değil duymayı öğrenseydiniz... Kelimeyi değil harfi bilseydiniz. Başkasına yetemediniz ya en azından kendinize yetseydiniz kâfi.""


- Sarsıntı



134. "önemli olan geçmişle uğraşmak değil onunla barışmak."


- Çelişki



135. "Her şeyimizi çaldılar, en kötüsü de umutlarımızı...."


- Çelişki



136. "Bizi gerçekte sağır eden şey işimize gelmeyeni duymamayı alışmak…"


- Çelişki



137. "Yağmurun kokusu insanı umutlandırırdı."


- Köksüzler



138. "Birbirlerini dinlemekten çok kendilerini anlatırken keyif aldıkları, dağınık bir sohbetin içine düştüler."


- Köksüzler



139. "Her şeyimizi çaldılar, en kötüsü de umutlarımızı..."


- Çelişki



140. "“İnsan yeni cümleler,yeni üsluplar,yeni hayaller aramaya mecbur.”"


- Sarsıntı



141. "Ölen acıyı bilmiyor, incinen ölüme şerbetli."


- Sarsıntı



142. ""Gözümüzle görüyoruz, kulağımızla duyuyoruz. Zalimlerin zulmünü, sahnelenen oyunu biliyoruz. Susuyor ve oturuyoruz. Belki de daha kötüsüne şükrediyoruz. Çıldırtan denge... Bize yazdığını ezberliyor, dışına çıkmıyoruz. Azabın büyüğü bu işte...""


- Çelişki



143. "Pişmanlık denen şey yapabildiklerinle anlam kazanır."


- Sarsıntı



144. "Bilmek huzur değil acı verir."


- Sarsıntı



145. "“ Ölmek umutları yok bunların.
Hayatlarıysa öyle pis ki zavallıların...”"


- Sarsıntı



146. "Bazı şeylerin konuşularak çözüleceğine inanmıyorum, susarak çözülecek şeyler de var. Kapanmış yara içeriden çürümüyorsa tekrar açılmamalı."


- Sarsıntı



147. "Her şeyimizi çaldılar, en kötüsü de umutlarımızı..."


- Çelişki



148. "Aslında acı yoksa gülmek de yok."


- Çelişki



149. "Belleğinden kazıyıp çıkardıkların acı verir. Hatıraların bir kısmı toprağa temelli gömülmeliydi."


- Köksüzler



150. "“ sen benim diş ağrımsın , bazen dilim gider, bazen rakım gider.”

-en güzel özlü söz eleştirisi valla haha."


- Sarsıntı



151. "Bir şeyleri görüp sustuğumuzda suça ortak olduk biz."


- Sarsıntı



152. "Yoksullar parayı biriktirerek değil, kazıyarak bulur. Namuslu bir hayat, ancak namussuz bir ganimetin üzerine kurulur."


- Köksüzler



153. "Hayat resimlerdeki kadar güzel değil sanki ..."


- Kıyıdaki Çocuklar



154. "“
Erkekler dünyanızda hep birbirimizin kıçını kollarsınz zaten!"


- Sarsıntı



155. "İnsanlar yaptıkları iyilikleri hep veresiye defterine yazıyor. Bir gün çantayı alıp sokağa çıkacaklarını ve bir haciz memuru gibi alacaklarını toplayacaklarını düşünüyorlar. Bu dünyada ya da öteki dünyada... Fark sadece zamanlamada."


- Sarsıntı



156. "“ sen benim diş ağrımsın , bazen dilim gider, bazen rakım gider.”

-en güzel özlü söz eleştirisi valla haha."


- Sarsıntı



157. "Mesela önceden bana sittinsene yaptıramayacaklarını düşündüğüm çoğu şeyi, can ata ata yaptığımı görüyorum. Buna “sorumluluk” diyorlar."


- Çelişki



158. "Aramızda olduğunu sandığım bağın, sende o kadar kuvvetli olmadığını anlıyordum. O zaman bağı kopartan ben olmalıydım. Canavarca bir histi. Yine de hüsran yaşamaktan iyi!"


- Çelişki



159. "İnsanlar neden “farklı” olanı arar Savaş? Sıradan olmak kötü bir şey mi? Neden birbirlerine eşlerinin, işlerinin, çocuklarının farklılıklarını anlatırlar? Farkı olmayan hayatta yer kaplamıyor mu?"


- Çelişki



160. "Dünyadaki tüm küçük zalimler yaptıklarının zorbalık değil de birer zorunluluk olduğunu düşünür."


- Çelişki



161. "Delilikle normallik, düş ile gerçek iç içedir. Birini diğerine kayırmak o yüzden gereksizdir."


- Çelişki



162. "Biz her zaman doğru dursak da içinde yaşadığımız dünya eğik..."


- Köksüzler



163. "İnsan bir beladan kurtulduğunda, öncesinden daha güçlü hisseder kendini. Belanın içindeyken "bir daha asla" duygusu kuşatsa da benliğini, kurtulduğunda hesapsız bir özgüven üstüne  yapışır."


- Köksüzler



164. "Oysa tükettikçe çürüyeceğiz"


- Sarsıntı



165. "İnsanlar sevdiklerine anlam yüklemeyi seviyor."


- Sarsıntı



166. "Koskoca dünyada bir kaç kahraman olacağına, herkes az da olsa dik mi dursa acaba"


- Sarsıntı



167. "Çabucak akarken zaman, gülmekle ağlamak arasında geçen sürenin de sonuna geliveriyoruz. Acı bir habere üzülmemizle tatlı bir anıya gülmemiz birbirine ne de hızlı kavuşuyor!"


- Sarsıntı



168. "Benim mazimsin, çocukluğumsun..."


- Çelişki



169. "Bazı şeylerin konuşularak çözüleceğine inanmıyorum, susarak çözülecek şeyler de var."


- Sarsıntı



170. "Bir şeylerin düzelmeye başladığına inandığın an hayal kırıklığı yaşarsan sarsıntısı büyük oluyor."


- Sarsıntı



171. "İnsanlar ne çok şey biliyor. Her konuda az da olsa mutlaka bir şey biliyorlar. Çok konuşuyorlar, susmayı ayıp görüyorlar. Hep kendilerinden bahsediyorlar. Herkesin bir anda sustuğu o derin sessizlik ânını kâbus sanıyorlar. O yüzden müzik getirildi meyhanelere..."


- Sarsıntı



172. "“İnsan yeni cümleler, yeni üsluplar, yeni hayaller aramaya mecbur.”
Cenap Şahabettin"


- Sarsıntı



173. "Acı bir habere üzülmemizle tatlı bir anıya gülmemiz birbirine ne de hızla kavuşuyor! Cesetlerden korkup kaçmamızla gülerek kadeh tokuşturmamız... Aradaki mesafe ne kadar ? Bir ölümü duyunca yediğimiz yumruğu savuşturamadan bir doğumun müjdesini karşılamak zorundayız. Üzerimize yağan duygu sağanağından bir damlayı bile kaçırmaya hakkımız yok sanki... Her duyguyu tatmazsak oyunu kaybedecek gibiyiz, her konuşulanı bilmezsek bir şeylere yetişemeyecek. Oysa tükettikçe çürüyeceğiz. Öldükçe değil, yaşadıkça..."


- Sarsıntı



174. "Koskoca dünyada bir kaç kahraman olacağına, herkes az da olsa dik mi dursa acaba"


- Sarsıntı



175. ""İnsan yeni cümleler, yeni üsluplar, yeni hayaller aramaya mecbur." Cenap Şahabettin"


- Sarsıntı



176. "Vatanseverlik asil bir duygu... Ama sorgulamadan vatanseverlik olmuyor. Memleketi kafasına göre idare eden dümbüklere el pençe divan durmak memleketi sevmek anlamına gelmiyor. Kendi çıkarları için başkasını azarlayan, ona buna hain diyenlere pabuç bırakmamak gerekiyor."


- Çelişki



177. "Kimsenin yanında olmadığı anlarda ortaya çıkar gerçek cesaret."


- Sarsıntı



178. "Beni duyabiliyor musun? Ben artık bu insanların bana acımasını da yargılamasını da istemiyorum, hatta hayatımda olmalarını da istemiyorum galiba. Bize tüm bu acıları çektirenlere bir şey yapamadım ama en azından en yakınımdaki riyakarlardan başlamak istiyorum."


- Sarsıntı



179. "Canı yanmış insanın başkasının canını yakmak için bu denli hevesli olması ne garip. Ateş, başkasına geçtiğinde kurtulacağını sanırsın. Sonra bir bakmışsın, kendinle beraber onu da yakmışsın. Dünyanın en büyük örgütüne bir kişi daha katmışsın. CY: canı yananlar örgütü. Eylemleri şiddet içerir, kuralları yazılı değildir hissidir, her bir üye aynı zamanda örgütün lideridir. Komutan Fırat Kurtalan gibi… Sözde değil Özde hesap Soran… Uğur komutan ünlem canı yananlar için, kalbi kırılanlar için, bir yalana kapılanlar için, ilahi aşkı ellerinden alınanlar için vur!"


- Sarsıntı



180. "Tek başımıza yapamayacağımız şeyleri beraberken yapabiliyorduk. Bence bu daha büyük bir acizlik... Bencilliğin hiç değilse medeni cesaret gerektiren bir tarafı olduğunu düşünürüm çoğu zaman. Öyle ya, “ben” diyemeyen insan hep yanında yandaş olsun ister. Misal mikrofon uzatılmış sıradan vatandaş neden soruları yurttaşlar platformunun sözcüsü ya da bir grubun lideri gibi yanıtlar? Biz bunu istemiyoruz! Biz şunu beğenmiyoruz! Biz öbürünü seviyoruz ama berikini sevmiyoruz! “Ben istemiyorum!” desene kardeşim, neden biz? Kim bu biz? Bizcillik... Vasatlar alemindeki son çaresizlik... “Biz“ kimdik? Biriyle teke tek konuşurken uzlaşmayı seçen, yanımızda biri varken aslan kesilenlerdik."


- Çelişki



181. "Oğlum sen hayattaki tek dostumsun lan.Teksin!"


- Çelişki



182. "Kapanmış yara içeriden çürümüyorsa tekrar açılmamalı. Nükseden bir sıkıntı varsa ancak o zaman neşter vurulmalı."


- Sarsıntı



183. "O yüzden en çok hatıralarını satandan, geçmişi yaşamamış gibi yapandan korkmalı."


- Çelişki



184. "...birbirlerini dinlemekten çok kendilerini anlatırken keyif aldıkları, dağınık bir sohbetin içine düştüler."


- Köksüzler



185. "“ Herkesin bir anda sustuğu o derin sessizlik anını kabus sanıyorlar. O yüzden müzik getirildi meyhanelere... Sessizliğe bir bahane ...”"


- Sarsıntı



186. "İnsanlar yaptıkları iyilikleri hep veresiye defterine yazıyor. Bir gün çantayı alıp sokağa çıkacaklarını ve bir Haciz memuru gibi alacaklarını toplayacaklarını düşünüyorlar."


- Sarsıntı



187. "“ Sanki bensiz çok mutluydun, hayatında bir figürandım ben.”"


- Sarsıntı



188. "Vatanseverlik asil bir duygu... Ama sorgulamadan vatanseverlik olmuyor. Memleketi kafasına göre idare eden dümbüklere el pençe divan durmak memleketi sevmek anlamına gelmiyor. Kendi çıkarları için başkasını azarlayan, ona buna hain diyenlere pabuç bırakmamak gerekiyor."


- Çelişki



189. "Canı yanmış insanın başkasının canını yakmak için bu denli hevesli olması ne garip. Ateş, başkasına geçtiğinde kurtulacağını sanırsın. Sonra bir bakmışsın, kendinle beraber onu da yakmışsın. Dünyanın en büyük örgütüne bir kişi daha katmışsın. CY: canı yananlar örgütü. Eylemleri şiddet içerir, kuralları yazılı değildir hissidir, her bir üye aynı zamanda örgütün lideridir. Komutan Fırat Kurtalan gibi… Sözde değil Özde hesap Soran… Uğur komutan ünlem canı yananlar için, kalbi kırılanlar için, bir yalana kapılanlar için, ilahi aşkı ellerinden alınanlar için vur!"


- Sarsıntı



190. "Tek başımıza yapamayacağımız şeyleri beraberken yapabiliyorduk. Bence bu daha büyük bir acizlik... Bencilliğin hiç değilse medeni cesaret gerektiren bir tarafı olduğunu düşünürüm çoğu zaman. Öyle ya, “ben” diyemeyen insan hep yanında yandaş olsun ister. Misal mikrofon uzatılmış sıradan vatandaş neden soruları yurttaşlar platformunun sözcüsü ya da bir grubun lideri gibi yanıtlar? Biz bunu istemiyoruz! Biz şunu beğenmiyoruz! Biz öbürünü seviyoruz ama berikini sevmiyoruz! “Ben istemiyorum!” desene kardeşim, neden biz? Kim bu biz? Bizcillik... Vasatlar alemindeki son çaresizlik... “Biz“ kimdik? Biriyle teke tek konuşurken uzlaşmayı seçen, yanımızda biri varken aslan kesilenlerdik."


- Çelişki



191. ""Ben" olmanın değil, "biz" olmanın güzel olduğu günlere yetişemedik biz senle... Varmış öyle günler."


- Çelişki



192. "Kimilerine göre tendeki yaralar gibi ruhtaki yaralar da iyileşir. Misal Tolstoy’a göre ruhtaki derin bir yarayı iyileştirmek için gerekli olan tek ilaç yaşama isteğidir."


- Çelişki



193. "“Seni mutlu ettiği ölçüde bağlandığın insanlar var, mutsuz ettiğinde yok ettiğin.”"


- Sarsıntı



194. "İnsanlar ne çok şey biliyor. Her konuda az da olsa mutlaka bir şey biliyorlar. Çok konuşuyorlar, susmayı ayıp görüyorlar. Hep kendilerinden bahsediyorlar. Herkesin bir anda sustuğu o derin sessizlik ânını kâbus sanıyorlar.O yüzden müzik getirildi meyhanelere... Sessizliğe bir bahane..."


- Sarsıntı



195. "Asıl kıyamet bu işte! Kıyameti bencillik koparıyor,"


- Çelişki



196. "Neden yetişkinler fısıldıyarak, çocuklar bağırarak konuşuyor? Tersi olması gerekmez mi?"


- Çelişki



197. "Sevdiğini hiç bağıra çağıra söylememişler gibisiniz. Haksızlık görünce dili tutulmuşlar gibi... Suskun."


- Sarsıntı



198. "“ Sustukların, vazgeçtiklerim, birileri istiyor diye yaptıklarım, peşine düşmekten korktukları… Hepsini altalta yazınca hayattan alacağım ne kadar da birikmiş.”"


- Sarsıntı



199. "“İnsanlar yeni cümleler, yeni üsluplar, yeni hayaller aramaya mecbur.”"


- Sarsıntı



200. "Bazı şeylerin konuşularak çözüleceğine inanmıyorum, susarak çözülecek şeyler de var."


- Sarsıntı



201. "Feyzini kanıtlamak isterken hırsına yenilen şeytanın ta kendisidir."


- Sarsıntı



202. ""Vatanseverlik asil bir duygu... Ama sorgulamadan vatanseverlik olmuyor. Memleketi kafasına göre idare eden dümbüklere el pençe divan durmak memleketi sevmek anlamına gelmiyor. Kendi çıkarları için başkasını azarlayan, ona buna hain diyenlere pabuç bırakmamak gerekiyor.""


- Çelişki



203. ""Küçük zalimler, büyük zalimlerin onlara verdiği yetkiye dayanarak bizleri şahitlerin huzurunda çapulcu, eşkıya, şu bu ilan eder.""


- Çelişki



204. "Başkası adına utanmak diye bir şey çıktı, o günlerde adı yoktu, vardıysa da ben bilmiyorum. Şu an bu kavramı derinden hissediyorum."


- Çelişki



205. "“ Kötü anıları paylaştığımız kişilerle rastlaşmak istemeyiz . O Kişiler kara günleri akla getirir. Sanki onlar olmayınca her şey unutulacak gibidir. O Kişiler de nedense hep peşimizdedir. Bir gün mutlaka silmek istediğimiz geçmişi hatırlatmak için pusu da beklerler."


- Sarsıntı



206. "Bir meselenin sabun üstünde kaymasını "neyse"ler sağlıyordu."


- Köksüzler



207. "Bazı şeylerin konuşularak çözüleceğine inanmıyorum, susarak çözülecek şeyler de var."


- Sarsıntı



208. "Seni mutlu ettiği ölçüde bağlandığın insanlar var, mutsuz ettiğinde yok ettiğin. Kaybetip mutlu olmayınca da “gitmeselerdi” dediğin. Oysa onlar senden bağımsız olarak varlar işte!"


- Sarsıntı



209. "Mevlânâ der ya, "kötülüğü, kini, merhametsizliği, hırsı kendinde gördüğünde iğrenmiyorsun da başkasında gördüğünde ürküyorsun." Bunu bir tür hileli aynaya benzettim sonradan düşündüğümde. Kendin bakarken günahları küçülten, başkasına tuttuğunda kötülükleri devleştiren..."


- Sarsıntı



210. "“ Dünya değişti a...k.... dünya...”"


- Sarsıntı



211. "Kimilerine göre tendeki yaralar gibi ruhtaki yaralar da iyileşir. Misal Tolstoy’a göre ruhtaki derin bir yarayı iyileştirmek için gerekli olan tek ilaç yaşama isteğidir."


- Çelişki



212. "Asıl kıyamet bu işte! Kıyameti bencillik koparıyor,"


- Çelişki



213. "Neden yetişkinler fısıldıyarak, çocuklar bağırarak konuşuyor? Tersi olması gerekmez mi?"


- Çelişki



214. "“ Sustukların, vazgeçtiklerim, birileri istiyor diye yaptıklarım, peşine düşmekten korktukları… Hepsini altalta yazınca hayattan alacağım ne kadar da birikmiş.”"


- Sarsıntı



215. "“İnsanlar yeni cümleler, yeni üsluplar, yeni hayaller aramaya mecbur.”"


- Sarsıntı



216. "Bazı şeylerin konuşularak çözüleceğine inanmıyorum, susarak çözülecek şeyler de var."


- Sarsıntı



217. ""Vatanseverlik asil bir duygu... Ama sorgulamadan vatanseverlik olmuyor. Memleketi kafasına göre idare eden dümbüklere el pençe divan durmak memleketi sevmek anlamına gelmiyor. Kendi çıkarları için başkasını azarlayan, ona buna hain diyenlere pabuç bırakmamak gerekiyor.""


- Çelişki



218. ""Küçük zalimler, büyük zalimlerin onlara verdiği yetkiye dayanarak bizleri şahitlerin huzurunda çapulcu, eşkıya, şu bu ilan eder.""


- Çelişki



219. ""İnsanlar neden 'farklı olanı' arar Savaş? Sıradan olmak kötü bir şey mi? Neden birbirlerine eşlerinin, işlerinin, çocuklarının farklılıklarını anlatırlar? Farkı olmayan hayatta yer kaplamıyor mu? 'Ölür müyüz biraz da sıradanı arasak ya?' ""


- Çelişki



220. "Kederi yaşamayan mutluluğu da hissetmiyor."


- Çelişki



221. "Bencillikten öte bir yer varsa o da "bizcilikti" ki her koyunun kendi bacağından değil birbirinin bacağına asılmasıydı. Birinci tekilin bencilliğinin başkalarından yüz bulmasıydı."


- Çelişki



222. "Bu kitaptaki anlatıcı da anlatılanlar da elbette hayal ürünüdür. Ancak kişiler de kurumlar da hayal ile gerçeğin bütünüdür."


- Çelişki



223. "Sonunu biliyor olmak ne kadar kötü değil mi! Hayatımızın nasıl biteceğini bilsen yaşamak ister miydin Savaş?"


- Çelişki



224. "Kimi zaman tüm kültürleri dümdüz edip tekleştirerek ortaklıkları artırmak kolay görünür. O zaman da zorla “ortaklaştırılan” kesim hep incinir. Malum, insan incindiği yerden tepki verir ve peşinden daha büyük acılar gelir. Bundan vazgeçmek istense bu kez de farklılıkları kutsama işi belirir."


- Çelişki



225. ""Kimilerine göre tendeki yaralar gibi ruhtaki yaralar da iyileşir. Misal Tolstoy'a göre ruhtaki derin bir yarayı iyileştirmek için gerekli olan tek ilaç yaşama isteğidir.""


- Çelişki



226. ""Çabucak akarken zaman, gülmekle ağlamak arasında geçen sürenin de sonuna geliveriyoruz... Acı bir habere üzülmemizle, tatlı bir anıya gülmemiz birbirine ne de hızlı kavuşuyor ! Cesetlerden korkup kaçmamızla, gülerek kadeh tokuşturmamız... Aradaki mesafe ne kadar? Bir ölümü duyunca yediğimiz yumruğu savuşturamadan, bir doğumun müjdesini karşılamak zorundayız... Üzerimize yağan duygu sağanağından bir damlayı bile kaçırmaya hakkımız yok sanki... Her duyguyu tatmazsak, oyunu kaybedecek gibiyiz, her konuşulanı bilmezsek bir şeylere yetişemeyecek... Oysa tükettikçe çürüyeceğiz...Öldükçe değil, yaşadıkça...""


- Sarsıntı



227. "“ ... Sevdiğini hiç bağıra çağıra söyleyememişler gibisiniz . Haksızlık görünce dili tutulmuşlar gibi...Suskun. Bedeni huzurda namaza durmuş, kafası başka yerde münafıklar gibisiniz . Verdiğiniz sözleri yutmuş, ettiğiniz yeminleri bozmuşsunuz.
...”"


- Sarsıntı



228. "İnsan yeni cümleler, yeni üsluplar, yeni hayaller aramaya mecbur."


- Sarsıntı



229. "Herkes bahaneler Üretir elalemin bahanesine inanıyormuş gibi yapmaktan sıkıldım. Kendi bahane mi yarattın: sonuçta herkesin hayatta kim oldukları olur. Buna inandım."


- Sarsıntı



230. "İnsan sevdiklerine anlam yüklemeyi seviyor."


- Sarsıntı



231. "“Bazı şeylerin konuşularak çözüleceğine inanmıyorum, susarak çözülecek şeyler de var.”"


- Sarsıntı



232. "Bir şeylerin düzelmeye başladığına inandığın an hayal kırıklığı yaşarsan sarsıntısı büyük oluyor…"


- Sarsıntı



233. "İnsanlar sevdiklerine anlam yüklemeyi seviyor..."


- Sarsıntı



234. "Sustunuz… Uzunca bir süre sustunuz. Niye böylesiniz? Böylesiniz işte. Sevdiğini hiç bağıra çağıra söyleyememişler gibisiniz. Haksızlık görünce dili tutulmuşlar gibi… Suskun. Bedeni huzurda namaza durmuş, kafası başka yerde münafıklar gibisiniz. Verdiğiniz sözleri yutmuş, ettiğiniz yeminleri bozmuşsunuz. Duyulmasından korkmuşsunuz. Olduğunuzdan cesur davranıp zayıflığınızı saklamışsınız. Sesinizin çok çıktığı anlarda boyun eğmişsiniz sanki... Âciz. Keşke söylemeyi değil duymayı öğrenseydiniz..Kelimeyi değil harfi bilseydiniz.Başkasına yetemediniz ya en azından kendinize yetseydiniz.Kafi.Ahenksiz notalar, çalakalem sözcükler, git git sığ kalan denizler gibisiniz. Birine kavuşmayı hiç beklememişler gibi. Sebatsız. İşinizdeydiniz, gücünüzdeydiniz. Şaşaalı bir devrin ortasında koşturmaktaydınız, yıldızlardan ışık kapamak zorundaydınız. Siz de haklıydınız, atmadığınız her adımda kalabalığın ayakları altında kalırdınız.Yorgun. Ama artık zamanınız dolmuş,gidici gibisiniz.Bilmem.Öyle gibisiniz işte."


- Sarsıntı



235. "“
Ben neyi kirletmişim ya? Fabrika bacalarından havaya kargonun saldım, suları yükselceğini gördüm de önlem mi almadım, çocukları kucağına mı attın, bankalar açtığımda insanların hayallerini ve hortumladın? Ben mi batırdım? Sorunlu falan değilim. Sorumluyu bulun. Ondan öç alın."


- Sarsıntı



236. "“ Bazı şeylerin konuşularak çözüleceğini inanmıyorum, Susarak çözülecek şeyler de var. Kapanmış yara içeriden çürümüyorsa tekrar açılmamalıdır. Nükseden bir sıkıntı varsa ancak o zaman neşter vurulan. Haydi, her şeyi ortaya dökelim, dendiğinde, geçmişte çok önemsemediğimiz şeyler önemsemişz gibi süreriz masaya. Amaç karşıdakinin elini yükseltmektir. Ben böyle durumlarda kaçak dövüşmeye tercih ederim. Korkaklık olarak da algılanabilir, kötülükleri iyilikleri kaçırmasından ürkerim.”"


- Sarsıntı



237. "İnsan ne zaman kaçar? Değiştirme umudunu yitirdiğinde. Ümit ne sinsi bir his... Bir şeylerin düzelmeye başladığına inandığın an hayal kırıklığı yaşarsan sarsıntı büyük oluyor."


- Sarsıntı



238. "İnsan yeni cümleler yeni üsluplar yeni hayaller aramaya mecbur"


- Sarsıntı



239. ""İnsanlar neden 'farklı olanı' arar Savaş? Sıradan olmak kötü bir şey mi? Neden birbirlerine eşlerinin, işlerinin, çocuklarının farklılıklarını anlatırlar? Farkı olmayan hayatta yer kaplamıyor mu? 'Ölür müyüz biraz da sıradanı arasak ya?' ""


- Çelişki



240. "Kederi yaşamayan mutluluğu da hissetmiyor."


- Çelişki



241. "Bencillikten öte bir yer varsa o da "bizcilikti" ki her koyunun kendi bacağından değil birbirinin bacağına asılmasıydı. Birinci tekilin bencilliğinin başkalarından yüz bulmasıydı."


- Çelişki



242. "Bu kitaptaki anlatıcı da anlatılanlar da elbette hayal ürünüdür. Ancak kişiler de kurumlar da hayal ile gerçeğin bütünüdür."


- Çelişki



243. "Sonunu biliyor olmak ne kadar kötü değil mi! Hayatımızın nasıl biteceğini bilsen yaşamak ister miydin Savaş?"


- Çelişki



244. "Kimi zaman tüm kültürleri dümdüz edip tekleştirerek ortaklıkları artırmak kolay görünür. O zaman da zorla “ortaklaştırılan” kesim hep incinir. Malum, insan incindiği yerden tepki verir ve peşinden daha büyük acılar gelir. Bundan vazgeçmek istense bu kez de farklılıkları kutsama işi belirir."


- Çelişki



245. "...ne yaşadığın kadar nasıl yaşadığın da önemli değil mi?"


- Çelişki



246. "Çağımızın en büyük dertlerinden biri de bu belki... Yalnız kalma özgürlüğünün elinden kayıp gitmesi."


- Çelişki



247. "Farklı olmayan hayatta yer kaplamıyor mu? Sıradan olmak kötü bir şey mi? İnsanlar neden “farklı” olanı arar Savaş?"


- Çelişki



248. "Her şey zıddıyla kaimdir. Savaşı bilmeyen sulh istemeyecek, derdi çekmeyen devayı bilmeyecek, hiç esir düşmemiş özgürlüğüne sahip çıkmayacak, sevgisizliği tatmayan sevgiyi anlamayacak... Gece olmadan gün, içimde bir sen olmadan da bir ben olmayacak... Ama yine de gitmen için, her kavgamızda "Sakın beni bir daha arama, sakın!" diye bağırıyorum. Öfkenin içinde beklenti vardır. Azalarak biten, zamanla yiten şeylerden kork. Bu denli şevkle bağırıyorsa bir insan, bil ki içinde bitmeyen bir şeyler vardır."


- Çelişki



249. "Mutluluk anlarını hatırlamanın insana acı verdiği de olur. Anımsarken içinde sıcak, acı, bir o kadar da şevkli bir zehir dolaşır."


- Çelişki



250. "Vatanseverlik asil bir duygu... Ama sorgulamadan vatanseverlik olmuyor. Memleketi kafasına göre idare eden dümbüklere el pençe divan durmak memleketi sevmek anlamına gelmiyor."


- Çelişki

Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: