Baharda Yine Geliriz Kitap Bilgileri
Yazar: Barış Bıçakçı
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 5 dk.
Sayfa Sayısı: 109
Basım Tarihi: Ağustos 2024
İlk Yayın Tarihi: Ekim 2020
Yayınevi: İletişim Yayınevi
ISBN: 9789750503931
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Baharda Yine Geliriz Kitap Tanıtımı
"Bu berbat şehirde görüp görebileceğiniz en güzel şeyin terk edilmiş bir fabrikanın kara yıkıntısı olması saçma ya da gülünç mü? Değil! İnsana özgü bir yavaşlığı, sakarlığı hatırlatan tek şey bu yıkıntı çünkü. Şehirde otomobiller, yollar ve binalar, sonunda bütün sıcaklıkların evrenin ölgün sıcaklığıyla aynı olacağı bir geleceğe doğru son hızla gidiyor, uzanıyor, yükseliyor. Ama aralarında banka memuru sevgili dostum Tuğrul’un da bulunduğu sağlığına dikkat etmeyen, fazlasıyla hayalperest bazı insanlar var ki, onlar gece kurdukları saatin sabah çalışmamasını veya en iyisi geriye gitmesini gönülden dileyerek tatlı tatlı esniyorlar." Şu gürültülü zamanda, gevezelikten ve ‘farfara’dan gına getirenlerin sığınacağı bir kuytu köşe, Barış Bıçakçı’nın anlatıları. Minimalizmin duru güzelliği var onun her kitabında. Baharda Yine Geliriz’de, de incelikli tablolar çiziyor Barış Bıçakçı. İnsan ilişkilerinden enstantaneler; ‘durumlara’, duygulara, akıldan esenlere, gönülden geçenlere dair ince fırçalar... Uçucu intibaların izini süren bir görme ve ‘bilme’ biçimi... "İnsan güzel bir kitap okuduğu yerden nasıl ayrılabilir?"
Baharda Yine Geliriz Kitaptan Alıntılar
1. "insan iyilik yaparken hiç yorulmuyor biliyor musun .."
2. "“İstediğim hayat bu değil. Böyle bir hayat için mi uğraştık onca yıl!”"
3. "Farklı olduğumuzu düşünüyorduk, dağılıp giden diğerleri gibi olmadığımızı."
4. "Sevgiliye kavuşmalar, büyük yolculuklar, alıp başını gitmeler..."
5. "Bir kitap yazmak istediğimi söylemiştim.
“İçinde öyle bir cümle olsun istiyorum ki, kitabı okuyan biri o cümleye geldiğinde kitabı birden kapatıp sımsıkı göğsüne bastırsın.” Ağzından salyalar akan bütün yazar müsveddeleri gibi ben de okuyucu olarak bir kadını, onu düşlüyordum işte!
“Güzel bir kitap okumak ve ömrümün geri kalanını o kitabı okuduğum yerde geçirmek istiyorum,” demişti o. Sonra da bana dönüp sormuştu: “İnsan güzel bir kitap okuduğu yerden nasıl ayrılabilir?”"
6. "Kendi içini göremeyen, orada ne rezil şeyler olduğunu bilmeyen, kendi içinden çıkamaz."
7. ""Güzel bir kitap okumak ve ömrümün geri kalanını o kitabı okuduğum yerde geçirmek istiyorum" demişti o. Sonra da bana dönüp sormuştu: "İnsan güzel bir kitap okuduğu yerden nasıl ayrılabilir?""
8. ""Kendi içini göremeyen, orada ne rezil şeyler olduğunu bilmeyen, kendi içinden çıkamaz.""
9. "Bir kitap yazmak istediğimi söylemiştim. “İçinde öyle bir cümle olsun istiyorum ki, kitabı okuyan biri o cümleye denk geldiğinde kitabı birden kapatıp sımsıkı göğsüne bastırsın.”"
10. "Kendi içini göremeyen, orada ne rezil şeyler olduğunu bilmeyen, kendi içinden çıkamaz."
11. ""Bu daha iyi. Kendinden üçüncü şahıs gibi söz etmek... Rahatlatıcı.""
12. ""Bir kitap yazmak istediğimi söylemiştim. "İçinde öyle bir cümle olsun istiyorum ki, kitabı okuyan biri o cümleye geldiğinde kitabı birden kapatıp sımsıkı göğsüne bastırsın.""
13. "“İnsanın geçmişi peşinden uysal bir köpek gibi gelse, tamam! Ama biz insanların zamanla tedirgin bir kediye dönüşme olasılığı da var. Sırtı kabarık, durmadan arkasına bakan bir kedi…”"
14. "İnsan iyilik yaparken hiç yorulmuyor biliyor musun!"
15. "Kendi içini göremeyen, orada ne rezil şeyler olduğunu bilmeyen, kendi içinden çıkamaz."
Baharda Yine Geliriz Kitap İncelemeleri
Şehirden kesitler sunan ve bunu da akıp giden bir dille yapan öykülerden oluşuyor Baharda Yine Geliriz. Bir tepede oturmuşsunuz da bütün şehri, olan biteni oradan sakince izliyormuşsunuz hissi veriyor kitap. Hayatın karmaşasında öyle sakince ilerliyor.
Bizim Büyük Çaresizliğimiz ile tanışıp uzun süre ara verenlerdenim Barış Bıçakçı'ya. Baharda Yine Geliriz önce ismiyle sonra da kapak fotoğrafı ile "Haydi artık, zamanıdır." dedi. Bu defa güzel hislerle vedalaştık Bıçakçı ile.
Aralarında Şehir Rehberi (bize şehirden haber veren) adlı bölümlere yer verilen kısacık öykülerle bir sürü insanın hayatına yolculuk yapıyoruz bu kitapta. Balkondaki adam, berber koltuğundaki müşteri, gece sokakta karşılaşılan arkadaş, huysuz komşu, şirket yemeği konuşmaları, 99 depremi (ki ben bunu yaşayanlardanım), Ankara sokakları,... Birçok hayattan kısacık kesitler sunmakla kalmayıp betimlemeleriyle bütün olan biteni capcanlı karşımızda belirtiveriyor Barış Bıçakçı.
Eski bir fotoğrafa bakarken, denizi izlerken, vapurdaki konuşmaları dinlerken ya da oturduğumuz kafenin önünde geçen insanlara yazdığımız hikâyeler gibi bu kitap. Karmaşaya dışardan bakıp durgunlaştırmak, 'an'ı önemli kılmak gibi. Seçtiği her kesit uzayıp gidiverecekken bunu tam zamanında hem de eksiklik hissettirmeden bitirmesi Barış Bıçakçı'nın kaleminin ustalığı bence.
Barış Bıçakçı'nın Baharda Yine Geliriz adlı eserini, baharın taze başlangıcına eşlik etmesi umuduyla elime aldım. Kitap, farklı hayatlara açılan çeşitli öykülerden oluşuyor. Ancak üzülerek belirtmeliyim ki, bu öykülerde belirgin bir konu ya da güçlü bir anlatı bütünlüğü bulmakta zorlandım. Edebi açıdan da beni tatmin ettiğini söyleyemem.
Her bir öykü, kısa anlar ve geçişler sunarken, okuyucuyu derinlikli bir dünyaya çekmekte yetersiz kalıyor. Özellikle öğretici ya da düşündürücü bir yön arayanlar için bu öyküler sığ gelebilir. Kitapta yer alan şehir rehberi bölümleri ise kısa ve öz olmalarına rağmen daha yoğun anlam taşıyor; adeta kitabın en dikkat çekici ve başarılı kısmı haline gelmişler.
Kitabın inceleme ve puanlamalarına baktığımda, çoğunlukla 10 üzerinden 9–10 gibi yüksek notlar verildiğini gördüm. Ancak kişisel değerlendirmeme göre bu puanlar eserin gerçek niteliğini tam olarak yansıtmıyor. Daha önce adını sıkça duyduğum ve tanışmak istediğim Barış Bıçakçı'nın bu eseriyle beklentimin altında kaldığını belirtmeliyim.
Yine de emeğe saygı duymak gerek. Kitap, zihni çok yormayan, hafif anlatılarla kısa kısa metinler okumak isteyenler için uygun bir tercih olabilir. Ancak daha derinlikli, edebi gücü yüksek bir okuma arayanlar için tatmin edici olmayabilir.
"Güzel bir kitap okumak ve ömrümün geri kalanını o kitabı okuduğum yerde geçirmek istiyorum," demişti o. Sonra da bana dönüp sormuştu: "insan güzel bir kitap okuduğu yerden nasıl ayrılabilir?"
Bu defa uzun uzun cümlelerle anlatımlarımla uzatmadan sadece kitaptan şu cümle ile bırakıyorum bu kitabı buraya...
"Şehrin yüksek binalarından birine çıkıp aşağıya bakıyorum, her şehirde rastlanabilecek bir manzarayla karşılaşıyorum: Yüzlerce insan, bazen birbirlerinin yolunu keserek oradan oraya gidip geliyor... Ölümsüz gibi görünüyorlar. "Nedir bu?" diye soruyorum kendi kendime, anlamlandırmak gerekiyor, "Kabus mu, şenlik mi?" Arka arkaya bir sürü karşıt anlamlı sözcük geciyor aklımdan. Eksilerle artıların birbirini götürmesi gibi kalabalığın da bir matematiği var. Sıradanlık bu olmalı: Bütün karşıtlar birbirini götürüyor. Başka ne söyleyebilirim ki size? "
aramak istediğiniz şeyin ne olduğunu ya da aradığınızı bulmanız umudu ile, iyi okumalar dilerim.
Bir kitap yazmak istediğimi söylemiştim. "İçinde öyle bir cümle olsun istiyorum ki, kitabı okuyan biri o cümleye geldiğinde kitabı birden kapatıp sımsıkı göğsüne bastırsın."
Ben... Yıllardır yalnızca seninle konuşuyorum.
Mahir ile birbirimize yaslanıp, çocuğun dürbünü heyecanla gökyüzüne doğrultuşunu, orada gördüklerine hayran hayran bakışını seyrediyoruz.
Herkes Herkesle Dostmuş Gibi’yi okuyup bitirdiğimde, frontal lobumda bir yanma hissettim. Hikâyeler başlıyor, ilerliyor, ama birbirine bağlanmadan devam ediyordu ve yarım kalıyordu. Merakım yükselirken onlarca kahraman Ankara sokaklarına dağılmış, kafam karmakarışık olmuştu.
Bütün bu kahramanların başka kitapların kahramanları olduğunu öğrenince, azıcık beynimin soğumasını bekledikten sonra Baharda Yine Geliriz'e başladım.
Beklememe gerek yokmuş; okumaya başlar başlamaz ön lobuma bahar geldi. (İmbat esti galiba — imbat, Ege’de denizden karaya doğru esen serin ve hafif bir rüzgardır. Yazar kafanızı karıştırmak isteyebilir dikkatli olun.)
En çok Her Şey Gün Gibi Ortada adlı öyküye vuruldum. On defa okumuş olabilirim, hatta duygularımı paylaşacağımı düşündüğüm birkaç kişiye de okudum ya da okuttum.
Barış Bıçakçı’nın dilinin özel bir tarafı var gibi geliyor bana. Sanki onun dilini kavrayınca, yazarın dünyasına açılan kapının anahtarını buluyorsun. Giriyorsun o dünyaya; azıcık veriyle onun gözünden bakıyorsun — ve gözlerine inanamıyorsun.
Tanış oldukların, yeni tanıştıkların hepsi bir bütün hâlinde ayaklarının dibine seriliyor.
Neyse ki yazar yazmaya devam ediyormuş; geçen yıl yayınlanmış bir kitabı varmış. Çok sevindim. Hemen sipariş verdim.
Barış bıçakçı ; yolda yanımızdan geçen ama sadece suret olarak farkadeceğimiz insanların öykülerini yazan , kişisel hayatını paylaşmayan bir yazardır . İyi bir barış bıçakçı okuru iseniz , herkes herkesle dostmuş gibi kitabında daha sonra yayınlanacak olan diğer kitaplardaki kahramanları yakalayabilirsiniz. Öykü yazar gibi roman yazar. Şiir sever , her kitabında şiir sevgisi ve ya şiir okuyan insanlara gönderme yapar. İki şiir kitabı çıkarmıştır.
Tüm kitaplarının ortak teması “dostluk” tür.
Oğuz Atay , Salinger ve Dostoyevski’den bahseder.
“lise yıllarının baharındayken Dostoyevski okuyan iflah olur mu ?” Der , veciz sözler kitabında.
“ bu durumu ancak Oğuz Atay ve okurları anlayabilirdi .” Der yine veciz sözlerde…
Bizim büyük çaresizliğimiz kitabı; Seyfi Teoman tarafından filme çekilmiştir ve yazar o kadar gizemlidir ki pek çok kişi teomanı bıçakçı sanır.
Pelin Esmer ile birlikte “işe yarar bir şey “ adlı filmin senaryosunu yazmıştır.
Baharda yine geliriz kitabı 22 öyküden ve yarımşar sayfalık “ şehirden kesitler “ adlı 10 bölümden oluşuyor.
Beni en çok etkileyen kitabı “sinek ısırıklarının müellefi “ . ( özlediğim için Farklı zamanlarda üç defa okuduğum )kitaptaki Cemil’le dostuz .
eski bir banyonun akan çatışında ,toplu konutlarda , hastanede yatan babada benimle gelir hep .