Bağdat`ta Ölüm - Hallac-ı Mansur Kitap Bilgileri
Yazar: Wolfgang Günter Lerch
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 45 dk.
Sayfa Sayısı: 238
Basım Tarihi: Şubat 2012
İlk Yayın Tarihi: 2000
Yayınevi: Yurt Kitap Yayın
ISBN: 9789757076278
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Bağdat`ta Ölüm - Hallac-ı Mansur Kitap Tanıtımı
İnancın ve Direnişin, "Dar"da Hallac-ı Mansur'un Romanı
Adamın çaresiz bir şekilde oynattığı kolunun ucundaki korkunç yarının çürümeye başladığı açıkça belliydi. Fakat bu kanlı et yığını tüm işkencelere rağmen insanlığından bir şey yitirmemişti. Çarmıhın önünde duran bir cellat, işkence gören adamın vücuduna iki çivi daha çakmakla meşguldü. Çekici indirdiği anda adamın vücudundan fışkıran kan sütunu geniş bir kavis çizerek meydanı kaplayan tozların arasına karışıyordu. Fakat kurban kahkahalar atarak öyle bir gülüyordu ki, yanaklarından aşağı yaşlar süzülüyordu. Bunun sebebi çektiği şiddetli acı olabilir miydi? Rüstem Efendi'nin sesi duyuldu: "Bu adam el-Hallac."
(Arka Kapak)
Bağdat`ta Ölüm - Hallac-ı Mansur Kitaptan Alıntılar
1. ",
Ötekini anlamak için, ötekini kendine katman değil, 'ona gitmen gerekir.'
...."
2. ",
"İnsan, anlamadığının düşmanıdır..."
..."
3. ""Hiçbir yara bize kalbimiz kadar acı vermez.
Hiçbir ilaç bizi kalbimiz kadar çabuk iyileştirmez.""
4. ""Vücut, ruhun mezarıdır." | Platon"
5. ""Eski bir deyişte her şeyin fazlasının
zarar olduğu belirtilmektedir, hatta
iyiliğin fazlasının bile.""
6. ",
Hiçbir yara bize kalbimiz kadar acı vermez.
Hiçbir ilaç bizi "kalbimiz" kadar çabuk iyileştirmez..
Sûfi Bilgeliği"
7. ""Kendi içimize, ruhumuzun bilinmedik
yörelerine seyahat etmemiz gerekir.""
8. ",
".. Bilgisizlik ve hakimiyetsizlik bizi karanlığa sürükler."
..."
9. ""Hedefe ulaşmak mümkün değilse, yolda
yürümenin ne anlamı var?""
10. ""Allah hiçbir halkın kaderini değiştirmez,
meğer ki kendi değiştirmedikçe.""
11. ""Pek çok şafak vardır. Henüz ışıldamamış
olan." | Friederich Nietzche"
12. ""Eski bir deyişte ifade edildiği gibi; merak,
aklı canlandıran kudretli bir güçtür.""
13. ""Kâinat büyük bir insandır ve insan küçük
bir kâinattır.""
14. ""Karanlıkta etrafını göremeyen bir insan
nasıl sağını ve solunu, yukarısını ve
aşağısını bilemez, amaçsızca etrafta
dolanıp durursa, aynası bulanıklaşan
karanlık bir ruh da vücudun içinde aynı
şekilde amaçsızca oradan oraya gidip
durur.""
15. "'Ben ancak ölürsem yaşayacağım.''"
Bağdat`ta Ölüm - Hallac-ı Mansur Kitap İncelemeleri
Merhaba İnsanlar..
Öncelikle belirtmek isterim ki kitap anlatım açısından bana Vladimir Bartol un Alamut kitabını hatırlattı.Bunu söylememin nedeni de iki kitapta da yazarlar kendi dini siyasi kültürel fikirlerini okuyucuya bir kahraman üzerinden anlatması.Bunda yadırganılıcak bir tarafa yok , ki tarihi roman yazıyorsanız kurgu olması şart.
Kitap diğer tarihi romanlara nazaran içinde bir miktar bilim kurguya da yer vermiş olması beni şaşırttı.Tarihi bir romanda bilim kurgu fikrine açıkçası çok da sıcak baktığım söylenemez.Ama tabi yazarın tercihidir ayrıca kitabın bütünselliğini de hiç bozmandan yapması okumamı zorlaştırmadı.
Kitap bence bir miktar eksik bırakılmış gibi geldi bana.Belli noktalardaki ana kahramanlara ne oldu ne bitti neler yaptılar hiç bilmiyoruz.Yazar bunu okuyucuya bırakmış.Buda kısmen de olsa bir eksiklik hissiyatı yarattı bende.-Spoiler!-Özellikle modern hayattaki ana karakterimiz gazeteci Eigenbrod a ne oldu hiç bilmiyoruz yarım kaldı resmen en son bulduğu günlüğü elçilik vasıtasıyla memleketi Almanya'ya götürmeyi planlıyordu ve devamı yok yarım resmen.
Neyse kitap bir miktar eksik kalmış olsa da benim nazarımda iyi bir kitap olduğu gerçeğini değiştirmiyor.Bir çok bilmediğim duymadığım dinler felsefeler düşünceler hakkında çok fazla şey öğrendim özellikle kendi dinimiz İslam hakkında düşündürücü bilgiler yorumlar var.Felsefi olarak insana bambaşka düşünme yorumlama sorgulama katkısı sağlıyor kitap.Bana bu konu da bir çok şey kattığını düşünüyorum kitabın.Tavsiyedir...
Görüşmek üzere :)
Hallac-ı Mansuru bilmeyen yoktur herhalde. Enel Hak derken Akıl ve Ruh sağlığı ne haldeydi bilmiyorum ama bu kitaba göre analiz yaparsam Sınırların ötesine geçmiş!
Hallac-ı Mansurun hayatını tam bilmiyorum, bilgim, okuduğum 2 kitap ve bazı makalelerden ibaret.
Mansur çok derin sulara dalmıştı, kimse onun aklını ve kalbini tatmin edecek cevapları veremiyordu bu yüzden daldan dala konuyor, her kapıyı çalıyordu, hatta maymun iştahlı bir kişilik izlenimi veriyor.
Hallac-ı Mansur gerçekten "her doğru her yerde söylenmez" lafının kurbanı mı oldu yoksa gerçekten küfre giren bir söz yüzünden mi öldürüldü bu sorunun cevabı ahirete kaldı.
Hüküm ALLAH'IN.
Hallac-ı Mansur kitabı okunması çok keyifli ve akıcı bir kitap. Bir Romanda olması gereken bütün kriterleri taşıyor. Olayları, kişileri, duyguları gayet başarılı şekilde aktarıyor.
Kitap gerçek ve akademik belgeler ile şekillendirildi tabi ki yazarın da uyarlamaları olmuştur.
Bazı felsefi ve tasavvufi yerler var bilmeyenin sınırları kırılır. Biraz İran rejiminin şah dönemi ve sonrası için tespitler var.
Kitap bir Alman araştırmacısı ve iki iranlı bilim insanının fantastik bir şekilde günümüzden geçmişe, yani Hallac-ı Mansur zamanına gidişini anlatıyor. onların kaybolması üzerine İran'a gelip araştırma yapan gazeteci, bu gizemli olayları araştırmaya başlıyor ve böylece bir günümüz birde geçmişe gidip geliyoruz. Kurgusu çok güzel hatta biraz bilim kurgu bile katılmış oldu.
İyi okumalar.
Hallac kapıdan içeri girip her zamanki gibi talebelerin arasındaki yerini aldığı sırada, Cüneyd Hoca dersine yeni başlamıştı. Bir kez daha Tanrı ve insan, yaradan ve yaratılan arasındaki sonsuz büyüklükteki mesafeden söz ediyordu ki, Hallac'ın ağzından çıkan şu sözlerle ders kesildi: "Ben ilahi sevgiliyi kavradım. BEN YARATICI GERÇEĞİM!" Sonra sözlerini büyük bir heyecanla bir kez daha tekrarladı: "ENEL HAK! ENEL HAK!!!
Hallacı Mansur ve söylediği bu söz sonrasında idamına kadar geçen süre. Hallac çok mu aşırıya kaçtı? Hallac delirdi mi? Hallac uçtu mu? Hallac kendini bir Mehdi mi ilan etti? Hallac kendini Allahın yerine mi koydu? Derinlemesine araştırılması ve üzerine bir değil, onlarca kitap okunması gereken bir alim Hallac.
Bu kitabın yazarı bir Alman olduğu ve İslamı tam olarak yaşamadığı için satırlar arasında rahatsız olduğum yerler oldu. Yine de bu büyük Sufi aliminin yaşamı, öğretisi, yargılanma süreci, idam sehpasındaki son konuşması ve idamı o kadar belirgin ve gerçeğe uygun tasvir edilmiş ki takdir etmekten de geri durmadım. Kitaba dair anlatacağım o kadar çok şey var ki birisini söylesem, diğeri kalacak. Her yönden tartışılacak bir yaşamı olan Hallacın öğretisini anlamaya çalışmak adına muhteşem bir eser ve kesinlikle tavsiyedir
Bazı kitapları belirli zaman sonra tekrar okuduğunuzda gözünüzden kaçan ayrıntıları sizde fark ediyor musunuz? Ben buna aradan geçen yılların ve okunan çok yönlü kitapların getirdiği bir olgunluk olarak bakıyorum. Ve bu kitabı da iyiki yıllar sonra tekrar okudum. Şimdi yapacağım şey Hallac-ı Mansur üzerine daha çok bilgi için kitap araştırmak olacak.
Romanın konusu ise Hallac-ı Mansur ile ilgili araştırma yapmak için İran’a giden Profesör Klapproth’un bir anda ortadan kaybolması ve bunun Almanya’da büyük bir yankı bulması üzerine başka bir araştırmacı olan Eigenbrod’un Klapprot’un izini bulmak istemesi ve bu sırada Klapprot’un Hallac’ın yaşadığı döneme gidip Hallacın idam edilmesine bizzat tanık olması üzerine kurulmuştur.
Hallac-ı Mansur hakkında kurgusal roman niteliğinde olan bu eserde tasavvuf düşüncesini benimsemiş olarak bildiğimiz Hallac’ın vasıflarından ve hayatından izleri bulmak mümkündür. Ancak eser Hallac’ı herkesten farklı bir tasavvuf düşüncesi sahip bir şahıs olarak karşımıza çıkarmaktadır. Ene’l-Hakk sözünün ölümüne neden olduğu söylenen Hallac’ın bu söylemi ölmeden önceki dönemlerde alimlerle tanışması ve gerçek tasavvuf düşüncesine sahip olduğu izlenimi eseri şekillendiren önemli imajlardan biri olmuştur. Tasavvufu dinin yerine koymaya çalışan bir zihniyet eserde açıkça görülmektedir. Eserde dinin bilinen esaslarına ters diyebileceğimiz ve dinin temelinin teşkil eden Kuranın tasavvuf karşısında yetersiz olduğu düşüncesi hakimdir. İnsanların değer atfettiği kişilerin özellikle de Hallac’ın haydut gösterilmesi Hac rehberlerinin hırsız sıfatıyla anılması, İslamın aslında değerli gördüğü kadınların haz aracı olarak görülmesi eserin İslam araştırmacısı kimliği olan bir şahıs tarafından yazılmış olması dikkat çekicidir. Oryantalist olduğu hayatında yer alan yazarın eserinde gördüğümüz İslam muhalifi söylemler yazarın kimliğindeki bu bilgiyi onaylar niteliktedir.
#YORUMZAMANI
#HallacıMansur
#WolfgangGünterLerch
Güzel bir kitabı daha bitirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Akıcılığı ,üslubu ,kurgusu ile
okunmaya değer. Son yerlerinde bazı şeyler havada kalmış gibi bir hava yarattı bana. Onun dışında gayet iyiydi.
İnsana sorgulama ve düşünme yetisi kazandırıyor.
Gelelim yoruma
Şöyle bir baktığımızda dönemini, hakikati, iyiliği sorguluyorsan ve bunlarla ilgili kafa yoruyorsan bulunduğun otorite tarafından bir şekilde sesin kesiliyor. Aslında değişmeyen tek şey SENARYO. Başroldeki kahramanlar farklı sadece..
Huzistan tarlalarının hallacı, insan ruhunun enginlerinde saklı sırlara erişmeye çalışan, vaktini okumakla ve araştırmakla geçiren Hallac-ı Mansur'un yaşam mücadelesini görüyoruz.
Hallac-ı Mansur kendisini kırbaçlara , darağacına götüren düşüncesini iki kelime ile özetlemiştir. ENEL HAK. ENEL HAK...
(Ben hakkım,hakikatim anlamına gelmektedir.)
Onun düşüncesine göre ; insan yaratanın bir yansımasıdır. İnsan yaratandan ayrı düşünülemez ve insan , kalbini kötülüklerden arındırırsa yaratan ile bütünleşebilir.
Fikirleri , vaazları tepkiyle karşılandı. Oysaki sosyal adalet, eşitlik ve özgürlüğe vurgu yapıyordu.. Kimilerine göre sûfi, Kimilerine göre Allah'ın düşmanı olan bir adamdı...
O gün ellerini, ayaklarını kestiler, ertesi gün darağacına çektiler. Üçüncü gün ise yakıp küllerini rüzgara savurdular..
Aşk içinde iki rekât namaz Allah'a götürür. Ama abdestini kanla almak lazım sözü zamana mühürlendi. Ve o abdestini kanıyla aldı....