Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk Kitap Bilgileri
Yazar: İskender Pala
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 47 dk.
Sayfa Sayısı: 416
Basım Tarihi: Ağustos 2004
İlk Yayın Tarihi: 28 Şubat 2003
Yayınevi: Kapı Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789758950119
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk Kitap Tanıtımı
Gök kubbenin altında insanın ruhunu soyan kötülükler ve giyindiren aşklar adına...
Doğu ak ejder yılında başladı yirmi üç bin yıllık gizem...
Uzayın sonsuzluğuna açılan kapıyı keşfe çıkmış bilge rahipler, uğruna topluca can verdikleri bir sırrın, binlerce yıl sonra, bir şair tarafından aşkın derin katmanlarına saklanarak korunacağını bilselerdi...
Siruş başlıklı murassa hançerin kabzasına parmak izlerini bırakanlar, daha avuçlarının sıcaklığı gitmeden hançer kınında kan biriktiğini bilselerdi...
Bağdat, İstanbul, Roma, Paris ve diğerleri; kıyılarına vuran yeni aşkın, bütün eski tarihlerini dolduracak yoğunlukta olduğunu bilselerdi...
Bilgeler, katiller, asiller ve sevgililer; ellerinde tuttukları kitabın alev almaya hazır bir aşk külçesine dönüşmek üzere olduğunu bilselerdi...
Şair, ipeksi dizeleri arasına hayaller gibi sakladığı şifrelerin hoyrat ellerde ihtirasla parçalandığını, sonsuzluk şarabına kadeh yaptığı gelincik yapraklarının kinle dağıtıldığını bilseydi...
Ve şimdi kim bilebilir neler olacağını,
Babil uyandığı zaman?!..
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk Kitaptan Alıntılar
1. "Susmanın ve izlemenin erdem olduğunu, tanıklığın gerçeği, bilginin de acıyı çoğalttığını öğrenmiştim."
2. ""Dost pervasız, felek acımasız, zamanın da dur durağı yok...
Dert çok, dert ortağı yok, düşman kuvvetli, talih düşkün...
Fuzûli ""
3. "Acaba hangi parçam hangi kitapta yaşayacak?"
4. "Dost pervasız,felek acımasız, zamanın da dur durağı yok...
dert çok ,dert ortağı yok, düşman kuvvetli, talih düşkün..."
5. "Yüreklerin Allah'ın elinde olduğunu bilerek susuyordum."
6. "Kimsesiz hiç kimse yok herkesin var kimsesi,
Kimsesiz kaldım yetiş ey Kimsesizler kimsesi..
Ruşeni"
7. "Aşkını gizli tutan aşık elbette açıklayandan üstündür."
8. "“Hiçbir din yasaklamamış aşkı, hiçbir bilge yahut öğreti de. Ama biz kendimize yasaklamışız nedense.”"
9. "“Bu adamlar aşkı anlasalardı zaten şiire karşı böyle davranmazlardı.”"
10. "“Yağmurlar sekizinci kez yağdı vadilere, ilk yağmurlarda geleceğim demiştin, gelmedin.”"
11. "Görünüşte hemen hepsi mutlu idiler ama derinlerde bir yerlerde daima hüzünlere batmışlardı, "insanlar hep böyle mi?"
12. "Benim bütün yangınlarım senden idi ve onları söndürmeye gözlerim durmadan su akıttı..."
13. "Hayatı yaşanılır kılmak ancak aşk ile mümkündür."
14. "“En uzun gecenin hangisi olduğunu ne müneccim ne de takvim yapanlar bilir. Gam tutkunlarına sor ki geceler kaç saattir!”
-Sâbit"
15. ""Olacak olan olur; beklenen gelir. Bugün doğan yarın elbet ölür.""
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk Kitap İncelemeleri
Öncelikle kitabı beğendiğimi söylemek istiyorum. Benim sevdiğim tarzdaydı. İçeriğinde yoğun bir aşk kavramı, kitabın gidişatı için kullanılmış gizemli bir mevzu ve tarihten alınmış gerçek şahıslar ve olaylar bulunuyor.
Kitap, Osmanlı'nın Bağdat'ı fethetmesi ve Fuzuli Efendi'nin aylarca çalışmalarını sürdürdüğü bir kütüphanede, kütüphanecinin ona gizemli bir hançeri verdikten sonra intihar etmesiyle başlıyor. Fuzuli Efendi hançerin gizemini araştırırken öğrendiği bilgiler, ona tehlikeli bir şeylerin yaklaştığını hissettiriyor ve kendisi de bir gün Leyla ile Mecnun'un hikâyesini kendi kalemiyle yazarak hançerin üzerindeki saklı şifrelerini de aşk ve sır içeren satırlara gizliyor. Daha sonra kitabı bir Osmanlı Ağası'na veriyor ve bizi sürükleyecek kısım da tamamen burada başlıyor. Kitabı, Fuzuli Efendi'nin yazmış olduğu Leyla ile Mecnun romanının bakış açısıyla okuyoruz; aşkı doruklarına kadar hisseden ve Mecnun'un ruhuna sahip bir nesnenin. Leyla'ya deliler gibi aşık bir kitap...
Daha sonra kitap nereye, biz oraya... Bağdat'dan İstanbul'a, oradan Topkapı Saray'ına; bir gün Kanun Koyucu Sultanların elinde, bir gün de haremdeki cariyelerin elindeyiz. Tarih hakkında birçok bilgi edinirken, bir yandan da şifreleri çözmek için kitabın peşinde olan haydutları ve hançerin gizemlerini öğreniyoruz.
Dili çok ağır değildi, aksine akıcıydı. Ben severek okudum. Sizler de fırsatınız olursa alın okuyun, güzel bir kitaptı.
2023 yılında, "Yeni yazarlar, yeni kitaplar" sloganı ile çıkmış olduğumuz bu kutlu yolun yeni durağı İskender Pala ve Babil 'de Ölüm İstanbul' da Aşk kitabı..
"Demek ki aşkın azabında bir lezzet vardı ve dertleri zevk edinmeyince aşkın tadı çıkmıyordu."
Belli bir bölümden sonra okuması her ne kadar zor olsada okurken çok şey öğrendiğim bir kitap oldu, benim için.. Kitabı okurken diyar diyar gezdim resmen. Kitabın içinde sadece İskender Pala anlatımı yoktu. Fuzuli'den Nedim'e, Galib'den Nabi'ye, Bakî'ye birçok önemli kişi vardı kitabın içine gizlenmiş. Her bölümün başında her birine ait birbirinden güzel beyitleri okumak kitabın tadına tat katar türde idi benim adıma.
Kitabı okurken hem bir sırrı çözmeye çalışıyorsunuz hem de satır aralarında o saf aşkı tadıyorsunuz. Kitabımızın kahramanı Mecnun'un (Kays) anlatımının olması da beni şaşırttı.
Fuzuli'nin ünlü eseri Leyla ve Mecnun'un satır aralarının sırrının gizlenmesi ile başlayan kitap, daha sonra 7 muhafaza sahibinden oluşan bir grup ile devam etmekte.. Tabi bu sadece 7 kişinin birkaç yıl içinde yaşadığı bir olay değil. Yüzyıllar boyu süren bu macera. Kitabın içinde yer alan bu düzenleme keyifli bir tarih sıralaması oluşturuyor.
Herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum lakin daha önce İskender Pala okumadıysanız benim gibi hataya düşüp okuyacağınız ilk kitabının Babil 'de Ölüm İstanbul' da Aşk kitabı olmamasına özen gösterin.
Kitap dolu günler diliyorum herkese.
Roman, Kanûnî Sultan Süleyman'ın Bağdat'ı fethinden Tanzimat dönemine kadar yaklaşık 450 yıllık bir dönemi içeriyor. İskender Pala, bu dönem aralığındaki bazı gerçek olayları ve karakterleri temel alarak romana kurgusal unsurlar da eklemiş.
Kitaptaki kurgu kadar ilginç olan diğer konu ise olaylar Leyla ile Mecnun kitabının ağzından anlatılıyor. Başkarakterin bir kitap olması, dönemler arası geçişi kolaylaştırmış. Ancak hikayenin bu kadar uzun bir zaman diliminde ve geniş bir coğrafya üzerinde yaşanmasından dolayı daha çok olaya ve kişiye yer verilmiş. Bu durum, belki okuyan için kafa karışıklığına neden olabilir. Bazı kısımlarda detaylı ve yoğun bir anlatım olduğu için de okurken zorlandım.
En belirgin ve en önemli temaların aşk ve arayış olduğunu söyleyebilirim. Kitabın başından sonuna kadar karakterlerin aşkı keşfetmeye çalışması, gerçek âşıkların aşkı araması ve L&M kitabının sürekli birileri tarafından aranması da buna örnektir.
Romanın en beğendiğim yönü de divan edebiyatı sanatçılarının hayatlarına ve eserlerine yer verilmesiydi. Bunlardan en önemlisi
ve yazdığı Leyla ile Mecnun mesnevisi.
,
,
,
,
,
,
gibi çok sayıda şairin de beyitlerine sık sık yer verilmiş.
Bir profesör romanı.İskender Pala adeta tüm bilgisini ve yeteneğini bu kitaba dökmüş gibidir.Kesinlikle usta bir kalemden çıktığı son derece aşikar cümleler zihnimde hala yankılanacak kadar etki bıraktı bende. Dili, üslubu ve anlatımdaki enfesliğe diyecek tek kelime bile bulamıyorum.Kanuni zamanından tanzimata kadar anlatılan bir süreçte gerçekleşen olaylar bütünlük içinde yazılmış fakat her parça kendi başına okuyucu cezbeden apayrı bir olay. Divan edebiyatının güçlü isimlerinden çoğunun da yer aldığı kitap, diğer eserlerden farklı şekilde bir insanın dilinden değil bir kitabın dilinden anlatılıyor. Fuzulî'nin yazdığı "Leyla Ve Mecnun" kitabı, onun elinde şekillendikten sonra başına gelenleri, yüzyıllar boyunca yaşadıklarını başkasına gerek duymadan kendisi anlatıyor.Kitaba konu olan uzay araştırmaları merkezi BUAM ve BC olayların aslında temelini oluşturuyor. Kitap içerisinde bütün olaylar bu cemiyet,araştırmalar ve tarihsel süreç mükemmel bir anlatımla kurgulanmış.Okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamayıp,"Bir bölüm daha okuyayım sonra..."dedirten bir akıcılığı var.Fuzulî,Bakî,Zatî,Nedim,Nefî,Şeyh Galip gibi büyük şairler,Evliya Çelebi gibi büyük bir seyyah gibi çoğu ismin zikredildiği ve olaylarda yer aldığı tarih romanından ziyade aşk romanı olma yolunda ilerleyen bir eserdir. Kesinlikle tavsiye ediyorum ve edebiyatla ilgilenen herkesin okuması gerekir diye düşünüyorum. Umarım beğenirsiniz ;)
Harika bir kitaptı. İçi tarihle, edebiyatla, şiirle, maceralarla doluydu. Okumaya zaman bulamadığımda bile aklım kitapta kaldı. Ne oldu ne bitti karakterler ne hissetti nereyi gördü nereleri gezdi diye düşünmekten alamadım kendimi.
Yüzyıllar süren bir maceraydı. Kitapta bir sürü yer dolaştık. Yeri geldi Bağdat'ta yeri geldi İstanbul'da yeri geldi Roma'daydık. Karlı bir havada Galata Kulesi'nde İstanbul'u izledik Vatikan'da Papa'nın elinde hayallere daldık, Bağdat'ta mum ışığında keder denizlerine düştük Rukâl'i Leyla'yı düşündük ama hep aşktan konuştuk. Şiir sohbetlerine katıldık edebiyata doyduk aşka aşık olanlarla hemhal olduk.
Diclenin kenarında Leyla'nın evinde başladı yolculuğumuz oradan kıymet göreceği Hilleli Şair Fuzulî'nin ellerine ulaştı ve Leyla ile Mecnun'un hikayesi beyit beyit yazılmaya başlandı. Sonrası ise dillere destan bir hikaye oldu.
Bu kitap herkesin okuması gereken nadide kitaplardan birisi. İskender Pala'dan okuduğum 6. kitap yazar beni yine şaşırtmadı ince ince işlediği kurgusu muhteşemdi. Tanıştığımız kişiler çok önemliydi. Fuzulî, Nef'î, Bakî, Rukâl, Leyla, Atâî Bey, Kanunî Sultan Süleyman, Papa IV. Julius bunların yanında adını hiç duymadığım divan şairleri Sabrî, Kafzâde Fâizî, Ruşenî daha niceleri bu kitapta bir araya geldiler.
Ben çok severek okudum o yüzden de herkese şiddetle tavsiye ederim.