Baba ve Piç Kitap Bilgileri
Yazar: Elif Şafak
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 51 dk.
Sayfa Sayısı: 418
Basım Tarihi: Kasım 2012
İlk Yayın Tarihi: 2006
Yayınevi: Doğan Kitap
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786051114682
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Baba ve Piç Kitap Tanıtımı
Elif Şafak'ın Baba ve Piç adlı kitabını okudunuz mu? Okuyun. Üzerine çok yazıldığı için çok kısadan söyleyeceğim: Farklı katmanları, farklı okumaları, farklı çağrışımları keşfetmek için okuyun. Türkçenin sonsuz zenginliğini, Elif Şafak'ın dil oyunlarını, dille oynamasını, dili uçurmasını, cinsiyetçiliğe meydan okuyan dil "hınzırlıklarını" keşfedip, tadını çıkarmak için okuyun. Unutmak, anımsamak, anılar, suskunluklar, sırlar ve gerçekler, isyanlar ve boyun eğmeler, kaçışlar ve arayışlar üzerine, bizi bize anlatan enfes bir roman olduğu için okuyun. Zeynep Oral, Cumhuriyet Canlı ve eğlenceli. Bu muhteşem roman beni alıp uzaklara götürdü. Geri döndüğümde ise beni başka bir gerçeklik bekliyordu. Alan Cheuse, Chicago Tribune Cesur ve güzel... Kitapta pek çok karakter olmasına rağmen, bu karakterler arasında en etkileyici olanı Kazancı ailesinin kadın reislerinden biri değil, belki de İstanbul'un kendisi. John Freeman, Star Tribune Şafak güçlü kadın karakterler yaratma konusunda çok hünerli, ayrıca İstanbul'a ilişkin canlı tasvirler pek çok kişiyi şehre çekecek türden. Şafak'ın karakterleri kitabı bitirdikten sonra bile insanın zihnini terk etmiyor.
-Patricia Corrigan, St. Louis Post-Dispatch-
(Tanıtım Bülteninden)
Baba ve Piç Kitaptan Alıntılar
1. "... yan yana ama ayrı dünyalarda..."
2. "“İnsanın fiziksel olarak ayrı olduğu birine halen zihinsel ve duygusal olarak bağlı olması ne korkunç şeydi.”"
3. "Cevaplarıyla ilgilenmediğin sorular sorma."
4. ""Yaşadıkça düzelmiyordu hayat, tıpkı yaşlanmakla büyümediği gibi kişinin.""
5. "Modern aşk istemem,telaştan başka ne ki,
İlkel aşk isterim,aşkın en ilkel halini..."
6. ""Hiçbir şey insanları ortak bir düşman kadar hızla ve kuvvetle birbirine yakınlaştırmaz.""
7. ""İnsanların ezici çoğunluğu asla düşünmez, düşünenler de asla ezici çoğunluk olmaz.""
8. "Elde değil, her seferinde gökyüzünü affederiz."
9. "Hani çocuk ağlar uykusunda sebebini bilmeden
Şefkate muhtaç ve yapayalnız yüreğinin kuytusunda,
İşte öyle çekiyorum özlemini,
İşte öyle sırlıyorum ismini..."
10. "Rabbim” dedi. “Bana ya gafillerin rehavetini ya da alimlerin metanetini ihsan et. Hangisini seçersen seç minnettar kalırım…"
11. ""... bazı insanların doğum günlerine neden bu kadar bayıldığını bilmiyordu ama en azından o tür insanlardan olmadığını biliyordu. Doğum günlerinden nefret ederdi.""
12. ""Var olmak için yeteneğin ya da geçerli bir sebebin yoksa, sadece tahammül et hayata.""
13. "İnsanın fiziksel olarak ayrı olduğu birine halen zihinsel ve duygusal olarak bağlı olması ne korkunç şeydi."
14. ""Hani çocuk ağlar uykusunda sebebini bilmeden
Şefkate muhtaç ve yapayalnız yüreğinin kuytusunda,
İşte öyle çekiyorum özlemini,
İşte öyle sırlıyorum ismini...""
15. ""Keşke güzelliğin o kadar da arzulanası bir şey olmadığını anlatabilseydi ona. Güzelliğin sadece en yanlış erkekleri çeken bir mıknatıs olduğunu ona söyleyebilseydi. Keşke güzel olmamakla ne kadar şanslı olduğunu; çirkin kadınlara hem hemcinslerinin hem erkeklerin daha cömert davranacağını, hayatının daha kolay olacağını anlatabilseydi. ""
Baba ve Piç Kitap İncelemeleri
Aha bölündüm, şimdi bölünüyordum diye diye yüz yaşına doğru ilerleyen genç ülkemle hiç ama hiç ama hiç alakası olmayan bir roman Baba ve Piç.
Romanda geçen konulardan biri ( çok ama çok ama çok affedersiniz! ) Ermeni sorunu. Kim daha çok kelle almış hesabını yapmak yerine yazar; aynı vatanın çocuklarıydık, aynı mahallede doğduk ve doyduk gibi gereksiz bir romantizm yapmış.
Değinilen konulardan bir diğeri ise aile içi cinsel şiddet gibi gavur icadı ; yaz köşesi, kış köşesi anlayacağın her köşesi denizlerle çevrili cennet vatanımda şu ana kadar hiç ama hiç ama hiç rastlanmayan bir olay. Yazar kitap boyunca bu iki alakasız konuya niye değinmiş hiç ama hiç ama hiç anlamadım
Kitabın en büyük kusuruna gelince, nasıl söylesem,(entel ağzımla bir kitaba küfür etmiş gibi olacağım ama neyse) bu kitap utanmamış sıkılmamış çok satmış dostlar. Evet, insana okurken entelliğini hissettirmeyen bir kitap ne işe yarar ki zaten. Herkesle aynı kitabı okursam, çoğunluktan farklı olduğumu nasıl hissedebilirim ki ama di mi ?
Nasıl; çok ama çok ama çok aydınlarımız, istemedikleri bir yönetim başa geçince, yıllardır rahatsızlıklarından bahsedilen ve hiç yaşlanmayan genç subaylarımız başta olmak üzere, ordumuzu göreve çağırıyorlarsa; ben de pek kıymetli çok ama çok ama çok saygıdeğer YKST ( Yazar ve Kitap Savunma Timi) üyelerini ( tanımıyor musun yoksa yazık !) , bu kitaba ve bu kitabı beğenenlere, buram buram zeka kokan yorumlarıyla hadlerini bildirmeye çağırıyorum.
Arz ederim.
Baba ve Piç romanı hakkında bir şey bilmeden tesadüfen konusuna bakıpta aldığım ve okuduğum ilk Elif Şafak romanı.
Kitap 18 bölümden oluşuyor ve yazarın her bölümü aşure malzemelerinden seçmesi ilginçti. Üslupta dikkatimi çeken iki şey oldu; biri "günbegün,anbean,yılbeyıl" kelime grubu ve diğeri kurallı birleşik fiiller.Çokça kullanmış diğer kitaplarında da öyle mi bilemiyorum okumadığımdan. Betimlemeleri, akıcılığı oldukça iyiydi.
Konu bakımından kitap çıktığı zamanlarda oldukça gündeme oturmuş ve eleştirilmiş. Açıkçası ben değerlendirmelere katılmıyorum. Yazar Ermeni ve Türk ailelerini farklı bakış açılarından ele almış. Ermenilerin geçmişe saplantılarını, bizleri nasıl gördüklerini, bize yönelik olumsuz düşüncelerini , nefretlerini "Çakmaçıyan" ailesiyle dile getirmiş. Türk ailesi "Kazancı"lar ise cins tiplerden seçilmiş olsa da (sadece teyzeleri abartılı buldum) geçmişe saplanıp kalmamış, aksine daha iyi yansıtılmış. Her iki aile de ne kadar farklı olsalar da "Asya Kazancı" ve "Armanuş Çakmakçıyan"ın yetiştirilme tarzının ve aile yapısının benzediği bir gerçek. İki aile arasındaki bağ kitabın sonunda şaşırtıcı bir şekilde bağlanmış.
"Bazen bilmemek bilmekten daha iyidir " düşüncesi vurgulanıyor.
Kitabı okurken aklımdaki sürekli düşünce, farklı kültürden ailelerin oluşturduğu eski İstanbul semtlerinde(ya da güzel ülkemin başka şehri de olabilir) doğup yaşamanın nasıl olduğuydu.Günümüzde farklılıklar artık saygı görmüyor sanki herkes aynı şekilde düşünmek ve yaşamak zorundaymış gibi.
Herkese merhaba
Bugün sizlere birkaç sene önce okuduğum @shafakelif a ait ve orjinal adı the Bastard of Istanbul olan ve Tükçe'ye Aslı Biçen çevirisi ile "Baba ve Piç" adıyla çevrilen bu muazzam kitaptan bahsetmek istiyorum.
Öncelikle içerdiği konu itibariyle yazıldığı dönemde çok büyük sansasyonel tartışmalara sebep olan bu roman, Elif Şafak'ın gerek okuyucular gerekse yorumcular tarafından şiddetle eleştirilmesine neden olmuştur. Kitap içerisinde Ermeni soykırımını destekleyen ve Türklüğü alçaltan bazı söylemler olduğuna yönelik iddialar bana kalırsa çok fazla gerçeği yansıtmamaktadır.
Kitapta Müslüman olan Kazancı ailesi ile Ermeni olan Çakmakçıyan aileleri üzerinden Türk-Ermeni ilişkileri, benzerlikleri, çatışmaları ve farklılıkları işlenmiş, ensest, bakirelik, kuşak farklılıkları, aynı evin içerisinde erkeksiz yaşayan (ailenin erkeklerinin lanetli olduğu ve bu sebeple erken yaşta öldüğü düşünülüyordu) kadınların sorunları, farklı kültürden olup da bir arada yaşayan eski ve yeni İstanbul' u toplumun tüm gerçekliği ile başarılı bir şekilde yansıtmıştır.
Elif Şafak ile tanışma kitabım olan Baba ve Piç, betimlemeleri ve akıcılığı okurken beni fazlasıyla etkilemişti. Zaman ayırıp okumak isteyen herkesin de beğenerek okuyacağına eminim.
Sevgiyle kalın
"Zalimin geçmişle işi yok masumun ise geçmişten başka tutunacak dalı yok!" Kitabı kısaca anlatan cümle olsa olsa bu olurdu. Bir süredir bu kadar vurucu sonlu bir kitap okumamıştım. Son 100 sayfası gerçekten "Aman Allah'ım" dedirtti.
Kitap Zeliha isimli 19 yaşında bir genç kızın kürtaj olmak için hastaneye gidişi ile başlıyor. "Toplumsal normların içine hapsolmuş" Zeliha'nın, çocuğuna bakışıyla yüzleşirken aynı zamanda ailevi sorunlarıyla nasıl yüzleşmeye çalıştığını görüyoruz.
1915 Ermeni Tehcirini hem Türklerin hem de Ermenilerin gözünden aktarıyor bizlere Elif Şafak. Kendi Ermeni köklerini bulmak için ABD'den gelen Armanuş'un (Amy) Türklerle ilgili bakış açısının nasıl değiştiğini de gözler önüne seriyor. Peki Armanuş ailesindeki bu sır perdesini aralayabilecek mi?
Kitapta ilgimi çeken diğer bir konu
dan esinlenerek oluşturulmuş hayali cafe olan Kundera. Zeliha'nın kızı Asya'nın takılmayı en sevdiği yer. Anlatılan bu yer tam olarak Kundera romanlarından fırlamış gibi. Kitabı okurken birkaç kez keşke böyle bir cafe olsaydı dediğim olmuştur.
Kitapta "yargılanabilecek" çok fazla durum var ancak buna benzer olayların varlığını da inkar etmemek gerek. Birçok insan kitaptaki ailevi durumdan ve Ermeni meselesi gibi durumlardan rahatsız olabilir ancak sizleri içerisinde bahsettiği yeni kitaplarla ve yazarlarla da tanıştırabilir dolayısıyla okunması gereken bir kitap olduğu kanaatindeyim...
Çok da beğendiğimi söyleyemem ama....
Baba ve Piç, Elif Şafağın okuduğum üçüncü kitabı. Biraz hayal kırıklığı yarattığı doğrudur. Öncelikle betimlemeleri ve karakterlerin ruh hali ile ilgili anlatımlar çok uzun yazılmış. Bu durum zaman zaman beni okurken sıkmıştır. Hikayenin giriş ve gelişmesi ne kadar uzun ise sonuç kısmı bir anda kesiliyor. Sanki yarım kalan bir hikaye.... Asyanın babasını bulması, Armanuşun aile hikayesine kavuşması nerdeyse son 10 sayfada tanımlanıp bitiyor. Karakterlere daha sonra ne olduğu belli değil...
İlk başlarda bir aile dramı gibi başlayan hikaye ilerleyen sayfalarda artık Amerika'da yaşayan ermenileri hoş tutmak yada onlardan sanki özür dilemek adına kaleme alınmış gibi bir izlenim yaratıyor. Asyanın Armanuşun dahil olduğu internet sitesindeki konuşmaları; diasporadakilerin zorla özür diletmesi, türklerden nefret etmeleri ve Asya nın onları anladığını ve acılarını paylaştığını ifade etmesi gibi sahneler bu izlenimi güçlendiriyor.
Ayrıca sadece soykırım meselesi değil de ahlaki ve kültürel olarak da ermeniler sanki daha üstün ve nitelikliymiş gibi aksettirilmiş. Asya ve Armanuş karakterlerinin yaşam biçimleri, giyim tarzları, alışkanlıkları bu çok net gösteriyor. (Armanuş, daha ahlaklı, daha gelenekçi, köklerine karşı daha hassas. Oysaki Türk tarafındaki Zeliha ve Asya tiplemeleri hiçbir ahlak, gelenek, kural tanımayan bir öz taşıyor.)
Yine de yazılan her kitap bir emektir ve okuyan herkes mutlaka okuduğundan kendine bir ders çıkarabilir teziyle okuna bilinir diye düşünüyorum.
Kitapla kalın... Saygılar.