Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Azdahak - İskender Pala | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Azdahak Kitap Bilgileri


Yazar: İskender Pala
Tahmini Okuma Süresi: 10 sa. 39 dk.
Sayfa Sayısı: 376
Basım Tarihi: Ocak 2025
Yayınevi: Kapı Yayınları
ISBN: 9786256661493
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Azdahak Kitap Tanıtımı


“Bu topraklardaki zulüm hiç bitmeyecek, kargaşa hep sürecek, kan akışı durmadan körüklenecek. Beklenen kurtarıcının gelmesi için şiddet ve ölümler daimî olmak zorunda. Burayı cehenneme çevirenlerin inancı, ‘Kanı ne kadar çoğaltırsanız cennete o kadar yaklaşacaksınız!’ diyor. Kıyameti isteyen bu sapkın akıllar, bunu başararak kendilerini kurtaracaklarını düşünüyorlar.

Hayır, buna müsaade edemeyiz!”
Cümleler 1577 yılının İstanbul’undan…

Ama sanki trajedinin, acının, feryatların hiç bitmediği günümüz Ortadoğu’sunu anlatıyor.
İnsanlık tarihi biraz da zulümler tarihidir.

Kan ve şiddet üzerinden yapılan hesaplar dünyayı kaosa sürüklemeye başladığında sapkın akıllar, gökten inecek muhayyel bir kurtarıcı için cinayetler işlemeyi, zulümler üretmeyi masum bir iman olarak görürler.
Gerisi insanlığın kaderidir.

Elinizdeki kitap, bir kurtarıcı uğruna akıl almaz cinayetlere, zulümlere, acılara inanç diye koşan kötülerin ve elbette onları durdurmak isteyen iyilerin nefes kesen hikâyesi. Dünyada olup bitenleri anlamak için…
İskender Pala’nın her zamanki yetkin kaleminden…




Azdahak Kitaptan Alıntılar


1. "“Dünyadır bu,meşakkat yurdudur…”"




2. "“Marifet hatalarla dolu bir dünyada hatasız yaşayabilmek değil midir?”"




3. "“Beklenen gelir…”"




4. "“Giden gittiğiyle kalıyor…”"




5. "“Seven bir erkeğin cesede bile dönüşse sevgilisinden ayrılması mümkün olabilir miydi?”"




6. "“Dert bir değil ki…”"




7. "“Unutmak kolay mı?”"




8. "Şimdi daha iyisin değil mi?"




9. "Sayılan biter, beklenen gelir."




10. "Haksızlık karşısında susuyorsan hayatta değilsindir, ölüsündür."




11. "Dünyadır bu, meşakkat yurdudur."




12. "... herkes konuşuyor, kimse diğerini dinlemiyordu."




13. ""




14. "... ruhunu da bir girdabın içinde hissediyordu."




15. "... seninle yol yürümekte seni canım bileceğime Allah şahidim olsun!"





Azdahak Kitap İncelemeleri


"Hayır bõyle olamazdı. Halktan birisi cahilce sözler edebilirdi ama bir din adamının cehaleti
memlekete ziyan sayılırdı."

1570 lerin toplumsal durumlarının anlatıldığı eseri okurken o kadar teknolojik ilerlemeler olmasına rağmen ne kadar da çok günümüzle benzeşiyor diye düşünmekten kendimi alamadığım eserde bir kez daha aklın yolunun ilimden , bilimden geçmesinin ne kadar önemli olduğunu gördüm. Hurafeleri , boş inançları ortadan kaldırmanın yollarını bulamamış olmamıza da çok üzüldüm. Eminim eserdeki kurgu günümüzde olsa aynı tepkileri verecek o kadar çok kişi var ki.

Bir gece beliren kuyruklu yıldızla paniğe kapılan halkı da kışkırtan bir tür tarikat olan Azdahaklar efendilerinin gökten ineceğini ve bunların tüm dünyayı kötülükten kurtaracağına pisipisine inanır. Bu yüce efendileri için çakır gözlü hamile kadınları kurban olarak seçerler.

Ülkede aniden kaybolan hamile kadınlarının artmasıyla durumdan işkillenen Karabarut ve Emanet bu işin peşine düşer. İzlerin peşinde ilerlerken o kadar insanlık dışı katliamlara şahit olacaksınız kiii !!

Tarih , mitoloji ve polisiyenin harmanlandığı , dilini çok özlediğimiz

nın olağanüstü kalemiyle kendinizi bambaşka dünyalarda bulacağınız eseri okumadan geçmeyiiiinnnnnnn !!!




“Azdahak”
Kitap isminin kökenine baktığımızda karşımıza İran, Ermeni ve Hint mitolojisi çıkıyor. Mitolojik anlatılarda Azi Dahaka, Zahak, Zohak,Dahaka gibi isimlerle bilinen Azdahak aslında vücudunda yılan ve akreplerle dolaşan bir şeytani figürdür. Bazı anlatılarda ejderha ve yılan olarak da tasvir edilir ve büyük yılan anlamına da gelir. İskender Pala da bu mitolojik hikâyelerden yola çıkarak polisiye ve târihi bir roman olarak , 1577 yılı Ramazan ayının birinci gününde ortaya çıkan kuyruklu yıldız ile başlatıyor. Ve anlatı boyunca bir sır bizleri karşılıyor. Osmanlı'da devlet içinde devlet olan Azdahaklar, çakır gözlü hamile kadınları kurban ediyorlar. Ceninlerin beyinlerini alıyolar kutsal kitaplara sürüyor, Ayasofya'da bu kitapları teşhir ediyorlar. Cennet tozu ile kadınları vahşice öldüyor, bu kadınların cesetleri kimi zaman Haliç'e atıyor kimi zaman ise köpeklere veriyorlar. Kan ve vahşetin çığlıkları İstanbul semalarında günlerce duyuluyor... Azdahaklar kan, kargaşa ve kötülük arttıkça efendilerinin gökten ineceğini ve tüm dünyayı kötülükten arındıracağına ve sadık kişileri yanına alacağına inanıyolar. Tüm bu kargaşa ve cinayetlerin peşinde iki hafiye; Karabarut ve Emanet... hafiyelerin zamanla birbirine olan aşkı.. bir annenin çocuğuna kavuşması... İstanbul'un artık eski günlerine geri dönmesi...devamı bir çırpıda okunabilecek İskender Pala kaleminde..





On bin yıl evvel Ahura Mazda'nın hükmündeki Media ülkesinde yakışıklı, kahraman, on bin at sahibi bir bey yaşarmış Tanrı ona bir oğul oğula da insanlığı kurtarmak için görev vermiş halk çocuğa büyük kurtarıcı gözüyle bakmaya başlamış. O sırada azazil onu kıskanıp yılan kılığında gelmiş. Çok geçmeden de memleketteki, sarhoşluk, büyü ve yalan alıp başını yürümüş. Yetmemiş, çocuğun içine de bir hükümdarlık hırsı koymuş. Çocuk o hırs ile babasını öldürüp gözünü yılan gözüne döndürmüş ve Media'ya hükümdar olmuş. Azazil şeytana dönüşüp tekrar gelmiş, daha fazla gururlanması için ona yılan değil ejderha olduğunu söylemiş, adına Aj-dahak demiş. Ülke birkaç zaman böyle yönetilmiş nokta ne var ki iyilikler, güzellikler, zenginlikler hep birer birer kayboluyormuş halk aj-dahak adını az-dahak şeklinde söylemeye başlamışlar. Şeytan çöküşü daha da hızlandırmaktan geri kalmamış. Bu sefer güzel bir kadın kılığına girip azda hakkın aşçılığını üstlenmiş. Onu haram lokma ile besleyip gitgide şaraba alıştırmış. Sarhoş olduğu bir gecede onu iki omuzlarından öpmüş. Ertesi sabah öptüğü yerlerden azazili temsilen iki yılan başı çıkmış. Çok geçmeden yılan başları ona ızdırap vermeye başlamış. Azazil şeytan bu sefer bir hekim kılığında gelmiş ve ona reçete olarak bir ceninin beynini yemesini söylemiş. Bunu yapınca omzundaki yılanlar sakinleşiyormuş. Bu böyle sürüp gitmiş. Ceninler yenildikçe çocuğun ruhunda hırs, kibir, sarhoşluk, büyü ve yalana karşı ilgi çoğaldıkça çoğalmış.




Ne yaptın sen İskender Abi. Kitabı okurken resmen kendimden geçtim. Sen hep yaz. Ama ne olur içerik bebeler olmasın. (!)
İskender Pala yine yapmış yapacağını. Osmanlı dönemi hafiyeleri iş başında.
Yalnız cidden Osmanlı 'yı yıkan dıştaki düşmanlar değil, içteki düşmanlar haa.
Eserde de göreceksiniz ki düşman içimizde.
Kuyruklu yıldız görmek hayr mi şer midir? Peki bu kuyruklu yıldız günlerce gökyüzünde gözükse?
Osmanlı dönemi günlerce gökyüzünde görülen kuyruklu yıldız şehrin huzurunu bozar. Çünkü bir çok kesime göre kuyruklu yildiz bela getirir. Lakin bu şehir efsaneleri gerçeğe döner. Çünkü halka korku pompalayan bir kesim vardır. Bu kesim yaptıkları eylemlerle halkı galeyana getirirler. Çünkü onların böyle yapmasının da bir sebebi vardir. Dünyada kötülük çoğalacak ki yüce kurtarıcı kutsal ışıkla gelsin. Beklenen kutsal ışık gözükmüştür. Geriye yapılan kötülüklerin dozunu artırmak kalır. Azdahaklar hamile kadınların karnından bebeklerini alıp bebek suyuyla yıkanırlar . Ve bu grubun başı Osmanli vezirlerinden biridir. Bu vezirin kim olduğunu da ortaya Karabarut Hasan ve Emanet kız hafiyeler ortaya çıkarır.
Kitabı bitirdikten sonra aklımda kalan tek soru cidden böyle vicdansızlilar dünyada var mı?? Ve sonra yine aklıma Gazze geldi.
Gazze. Ahhh Gazze.




Azdahak’ın her bir sayfasını merak ve heyecanla çevirdim. Okudukça bırakmak istemediğim, yer yer üzüldüğüm hatta bazen bazı satırlardan sonra durup bir kendime gelmem gerektiğini hissettiğim şahane bir eser
Macera, gizem, aksiyon, tarih ve aşk gibi konuları usta bir şekilde harmanlamış İskender Pala

3. Murat döneminin 1577 yılında İstanbul’da Ramazan’ın ilk günü gökyüzünde çıkan bir kuyruklu yıldızla başlıyor hikaye. Tüm halk bu yıldızın uğursuzluğuna, başlarına kötü şeyler getireceğine inanır. Müneccimin bunun bir doğa olayı olduğunu söylemesine rağmen inanmakta zorlanırlar. Bu süre zarfında geçmişteki bir masaldan gelen bazı olaylar ve kişiler ortaya çıkmaya başlar: “Azdahak Cemiyeti”. Bu cemiyet mensupları dünyayı kurtaracağına inandıkları bir büyük kurtarıcı beklerler. Bu kurtarıcı gelecek ve dünyayı yalanlardan, kötülüklerden, adaletsizlikten kurtaracak. O kurtarıcının gelmesi için de işlenen birçok cinayet. Evet doğru okudunuz insanlığın kurtarılması için işlenen cinayetler! 3. Murat’ın, bu cinayetleri araştırmaları ve faillerini bulmaları için tuttuğu iki hafiye.
Bu hafiyelerin başlarına neler gelir? Azdahak nedir? Dünya kurtulacak mıdır? Tüm bu soruların cevabı kitapta muazzam bir kurgu ile anlatılmaktadır.

Kitap, Firdevsî’nin Şehnâme destanında geçen Zahhak (Azdahak) karakterinden esinlenerek kurgulanmış olsa da, esas olarak bir hükümdarın iktidar hırsını değil, devlet içinde devlet gibi işleyen gizli yapılanmaları, ideolojik saplantıları ve uğruna kan dökülen inançları konu alıyor.
Tarihi- polisiye sevenlerin ellerinden asla düşürmeyeceği bir eser
Cânı gönülden bir tavsiyedir



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: