Aşkın Suçları Kitap Bilgileri
Yazar: Marquis de Sade
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 51 dk.
Sayfa Sayısı: 136
Basım Tarihi: Nisan 2021
İlk Yayın Tarihi: 1799
Yayınevi: Can Yayınları
Orijinal Dil: Fransızca
ISBN: 9789750749346
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Aşkın Suçları Kitap Tanıtımı
Aşkın Suçları, eserleri yayımlanmaya başladığı andan itibaren her zaman keskin tartışmalara konu olan ve sadizm kavramına ismini veren Marquis de Sade’ın on bir öyküyü kapsayan eserinin üç öyküsünden oluşuyor. Sade’ın ahlakın belirleyicisi olarak etik değerler yerine içgüdüler konulduğunda neler olabileceğini anlattığı Aşkın Suçları derlemesi, Lamartine’in, Baudelaire’in, Swinburne’ün, Lautréamont’un, Nietzsche’nin, Puşkin’in, Dostoyevski’nin, Kafka’nın, Apollinaire’in başucu kitaplarından biriydi.
Hıristiyan geleneklerine, tabulara ve yasaklara yazdıklarıyla ve yaşam biçimiyle savaş açan ve hayatının yaklaşık otuz yılını hapishanede, on yılından fazlasını akıl hastanesinde geçiren Sade hakkında Octavio Paz’dan Simone de Beauvoir’a, Ronald Hayman’dan Jacques Lacan’a, Theodor W. Adorno ve Max Horkheimer’dan Angela Carter’a pek çok kişi yazmıştır. Edebiyat tarihinin en ayrıksı kalemlerinden biri olan Sade’ın bu üç öyküsünü Türk şiirinin en büyük şairlerinden Cemal Süreya’nın çevirisiyle okurlara sunuyoruz.
Aşkın Suçları Kitaptan Alıntılar
1. ""Biz nice duygusalsak, bizi aldatanlar o kadar rahat oluyorlar.""
2. "''Ey vahşi babalar! Kızlarınızın ilgilendiği herhangi bir şeyi çekip almayın ellerinden. Onları suça yönelten daha çok sizin davranışlarınız oluyor.''"
3. "♡
"Evleneceğim kadında her şeyden önce sadakate önem veririm; her şeyini bana borçlu olmalı. Karımla benim aramda öyle köklü bağlar olmalı ki, onlar dolayısıyla beni terk etmesi ya da bana ihanet etmesi mümkün olmasın."
♡"
4. "''Ben evlenmeden önce hiçbir şey yapmamış bir kadındansa, kötü tanınmış ve yaptıklarından pişman olmuş bir kadını tercih ederim. İkincinin doğruyu bulacağına dair güvenim daha büyüktür: Biri uçurumun tehlikelerini biliyor ve hiç düşmüyor oraya, öteki ise çiçeklere aldanarak atıyor kendini aşağıya.''"
5. "En tatlı eğlencesi olmuştu; artık ona aitti biraz; onu eski çağlarda rastlanan büyük bir incelikle seviyordu. Bizim çağımızda böyle duygular kalmadı."
6. "''Dürüst insanlar kendilerinin yapamayacakları kötülüklerden kuşkulanmazlar. Bunun için de ilk fırsatta boş bulunur, karşılarına ilk çıkan düzenbaza paçayı kaptırırlar.''
_______________"
7. "...mösyö ben suçluysam aşırı bir duyarlılığın suçlusuyum, çevremdeki bütün nesneleri en karanlık, en uğursuz köşeleriyle görmek gibi bir yetenek kazandırıyor bana bu duyarlık...Beni yıkan bir duyarlık..."
8. "Ve aşk;
bir saç teli kadar inceydi.
üstünde yürüyebilmek için.
cambaz olmak değil,
yürekli olmak gerekiyordu."
9. "".. Sahiden herkes yaşar mı yaşattıklarını ..?!""
10. "Seni unuttum sanıyorsun değil mi,
insan kalbini bi yerde bırakıp devam edebilir mi?
Soruyorum sana...."
11. "dünyayı sevmiyor pek; münzevi bir yaşayışı var."
12. "Nefret ediyorum senin anılarından!"
13. "Acı çektikçe insan olgunlaşırmış, yalan be!
İlk önce kalbin kırılır,sonra çürümeye başlarsın."
14. "Büyük kararlılığın yanında güçsüz sözlerin ne önemi olabilirdi ki!"
15. "Kader bir kez tokadını atmasın insana, gerisi hep o doğrultuda gelir."
Aşkın Suçları Kitap İncelemeleri
Başlık herkesin bildiği gibi Murphy kanunları kurallarından biri. Yazarımız için hayat bu ve fazlasını içeriyor. Kitaptan daha çok yazarın hayatı çok ilginç inceleme için çok uzun olur merak edenler ayrıca araştırabilir. Kısaca bildiğimiz sadizim isim babası.
Kitap 3 öyküden oluşuyor kısaca murphy’den yardım alalım; “Bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir” biraz içeriğe girersem spoiler veririm diye giremiyorum. Birinci bölüm kadercilik İkinci bölüm hırsın zararları Üçüncü bölüm erdem suçları. Hikayelerde kurgu var ama işleme çok yalın ve basit kalıyor. Felsefe var ama edebiyat yok. Sadizmin babası aynı zamanda Ahlaksızlığın filozofu tabiki… hikayelerde bunuda görebiliyoruz sokak ağzıyla söyleyeyim “yok artık ebesinin …….” Diye bağırıyorsunuz. Ben puanlayamadım arafta kaldım okuyanlar ya da sonradan okuyanlar yorumlara yazabilirler.
kitabını yazarın okuyacağım.
Kitaptaki güzel felsefe ve alıntıları ise şöyle;
“Keşke bir şiir okumuş, bir kedi sevmiş olsaydınız. Belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı.”
“Zaman her şeyin ilacıysa, fazlası intihara girmez mi?”
“Kimseyi suçlama, suçlanacak biri varsa o da sensin. Sonuçta o sana küçük bir umut verdi, sen ise ona herşeyini verdin.”
“Sahiden herkes yaşar mı yaşattığını ?”
inat evet herkes yaşar yaşattığını…
Ben ne okudumm! Okudum mu yaşadım mı ne oldu anlamadım bile.
efendi bu nasıl bir tanışmaydı? Siz manyak hatta psikopat bir herifsiniz efendim.Defalarca bir hışımla kitabı kapattım attım kenara, sonra sessizce alıp pür dikkat okudum. Ya da hiç bir beklentim olmadan ne okuduğumu bilmeden okuduğumdan olabilir bu etkilenme. Şimdi şöyle; kitabımızın ismi değişik ne alaka bende anlamadım 4 hikaye var ilk 3 hikaye
nda var asıl 4.hikaye bomba
da varmış. Yanılıyorda olabilirim çünkü o kitapları görmedim. Valla ara vere vere sindirerek okudum. Sadizm babası, aykırı hikayelerin anası,
başucu kitabının yazarı sayın Sade memnun oldum sizi tanıdığıma. O kadar eleştirilmenize rağmen hem konular, hem de insanı sıkmadan ilerleyen akıcı diliniz beni mest etti. Sade Tanrı'yı sorgular, Sade iyinin her zaman kazanmadığını uzun uzun anlatır,Sade kötünün başarısına bol bol dem vurur,Sadenin ilahi adaleti yok, vicdanî yok, Tanrısı yok, merhameti yok, zevkleri için herşeyi yapabilen Sade işte bu sizde tanışın içeriğe hiç girmek istemiyorum onun tadına siz varın. Sadece şu cümleleri ekleyim; "Ey Tanrım, artık adaletinden şüphe etmeme izin verilecek mi, bana zulmeden insanlar gibi her zaman kötülüğe kulluk etmiş olsaydım, daha büyük felaketler altında mı ezilecektim?’’, ‘’Bu kadar acınacak, zavallı bir hayat için doğmaya değer miydi yani?’’ der. Hatta kitabın sonunda ise bambaşka kafa karıştırıcı bir soru ile başbaşa bırakır biz zavallı okurlarını. Hoşçakal Sade
Marquis De Sade'yi sadizmin kuruculuğundan hatta bu kavram isminin kendisinden geldiğinden biliyoruz. Okuduğum diğer kitaplarında bu kavramın, cinsellikle birleştirerek bizim için çok uç hatta gidilmesi kesinkes yasaklanmış sınırlar dahilinde olduğunu da biliyoruz. Bizim için diyorum çünkü Anadolu coğrafyasının kültürel ve ahlaki yapısı bunu asla kabul etmiyor. Haa! Yapılmıyor demiyorum tabii ki, o ayrı mesele.
Sodom'un 120 Günü ve Yatak Odasında Felsefe kitaplarından çok uzun bir süre sonra Sade okumak, karşılaşacağım tablonun az çok ne olacağını söylüyordu aslında bana ama bu öyküler kitabında bu tabloyla karşılaşmadım.
Aşkın Suçları, adı aşk olarak belirlenmiş eylemler eşliğinde, insanların yapabileceklerini gösteriyor. Kitaptaki öykülerde bu yapılabilecekler kimi zaman tesadüf olarak anlatılıyor kimi zaman da ve çoğunlukta isterik bir biçimde sergileniyor. Bunlar arasında; ensest ilişki, ahlakı sorgulama ( ki bu sorgulama çıkar gözetir), cinsel tatmine ulaşmak için cinayet gibi eylemler var.
Sade'yi önceki kitaplarından aldığımız düşünceyle belli bir kalıba oturttuktan sonra bu kitabında, bize kazandırdığı kalıpları yıkan cümlelerle karşılıyoruz. Çünkü insanı ahlaki çöküşe götüren eylemlerin kötülüğünden, ahlakın her yerde farklı olmasına rağmen bu farklılığın bir yanlışı örtbas etmeyeceğinden bahsediyor. Özellikle dini kurumların bu gibi katı kurallarını destekliyor Sade.
Heyecanla okunan bir kitap oldu. Özellikle ikinci öykünün sonunda karşılaştığımız olaylar hayret verici bir sahneydi.
Ahlaksızlık filozofu... Sadizmin kurucusu... Erotik edebiyat... Gaspard François...
Marquis de Sade deyince kuşkusuz birçoğumuzun aklına bu tanımlamalar geliyor. Bense Marquis de Sade ile bir tavsiye sonucu tanışmıştım ve yazarın hayatına dair en küçük bir bilgiye sahip değildim. Evet henüz bu tanımlamalardan da haberim yoktu. Önemli bir karar vermem gerekiyordu; ya önyargılarımı bir kenara atacak, yazarın oldukça hoş olmayan özel hayatını görmezden gelerek salt eserine yoğunlaşacaktım ya da böyle bir kişiliğin eserini okumayacağımı söyleyerek baştan kaybedecektim. "Aşkın Suçları" önyargılarımdan kurtulmak için bana sunulan büyük bir adımdı ve benim yapmam gereken sadece küçücük bir adım atmaktı. Sayfaları hızla çevirdiğimde ne kadar doğru bir adım attığımın farkına varmıştım. Kitap su gibi akıyordu. Olay örgüsü adeta içine çekiyordu. Zaman ve mekan dinlemeden her yerde kitabı okumaya başlamıştım. Yazarın edebi yönü bende bağımlılık yapmıştı. Ve kısa sürede hüzünlü bir son yaşamıştım. Bu kitabı bu kadar çabuk bitirmemeliydim. Neyse ki bendeki kitapta sadece üç hikaye mevcuttu. Geriye kalan sekiz hikayeyi bir şekilde temin edebilirim diye kendimi avutmuştum. Bir de önyargısız yeni bir hayata adım atmanın verdiği mutlulukla idare edecektim...
Daha önce yorumladığım #romanlarüzerinedüşünceler eseriyle bu kitaba yanıt verdiği tartışmaları ve hikayeciligini merak ettiğim için okudum.
İlk hikayede yavan gelen konu (kızın maddiyat uğruna yanlış izdivacı), diğerlerinde yerini orijinalliğe ve tam bir kurgu ustalığına bıraktı kendini. İkinci hikayede; hem kız kardeşin hem oğlunun katili,hem babasının eşi hem de annesini giyotine gönderen bahtsız bir kadın,üçüncüsünde; katil kız kardeşi ile bilmeden evlenen dürüst adam, dördüncüsünde; sevgilisine göz koyacak kadar kötü bir annenin çevirdiği entrikalar arasında aşık bir çift ve beşincisinde ise; kızıyla ensest ilişki yaşayan kocaya sahip dindar bir kadını okuyacaksınız.
Tüm hikayelerde tema, ahlak (namus) ve cinsellik (ensest dahil) sorgusu. Fakat yazar; bir yandan din ve ahlakın toplum için gereğini vurgularken diğer yandan aynı toplumdaki yozlaşmaları ve bakış açısını da inceliyor. Ahlaki görüşleri yüzünden hayatı zindanlarda geçmiş olan yazar, bu hikayeleri günümüzde bizim gibi muhafazakar ülkelerde yayimlasaydı inanın, farklı bir sonuç olmazdı. Bazı şeyleri anlatabilmek için üzerine giderek açıklamak gerekir yoksa her toplumda görülebilen çarpıklıklar gizlenerek değil. Kimi yerlerde karakterlere söylettiği konular bugünler için de tartışmalı hâlâ. Ara vererek #justine 'e geçeceğim.