Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Aşk-ı Memnu - Halid Ziya Uşaklıgil | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Aşk-ı Memnu Kitap Bilgileri


Yazar: Halid Ziya Uşaklıgil
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 20 dk.
Sayfa Sayısı: 400
Basım Tarihi: Mayıs 2016
İlk Yayın Tarihi: 1899
Yayınevi: Yakamoz Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786053849452
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Aşk-ı Memnu Kitap Tanıtımı


Bu sayfa, bu mutluluklar, güneşler vaat eden sayfa o kadar umutsuz ve gözyaşlarıyla harap olmuş sayfalardan sonra geliyor, onların acılıklarına öyle parlaklık ve neşe ile son veriyordu.





Aşk-ı Memnu’nun ihtiras ve trajedi dolu satırları her dönemde ilgiyle okunmuştur.





Halit Ziya Uşaklıgil’in edebiyatı açısından da doruk nokta kabul edilen, Yasak Aşk’ı birçok karakterin dünyasından görebileceğimiz, edebiyat tarihimizin en önemli eserlerinden Aşk-ı Memnu, yazarın üslubuna müdahale edilmeden günümüz Türkçesine uyarlanmış hâliyle okuruyla buluşuyor.




Aşk-ı Memnu Kitaptan Alıntılar


1. "“Söylenmemiş söz ağırlaşır…”"




2. ""Bilir misin azizim? Ağlamamak için gülüyorum.""




3. "“Bence insan halk için değil kendisi için yaşamalıdır!”"




4. "“Evlenmek için sevmek lazımdır,değil mi?”"




5. "“Hayatında yalnız bu eksikti; fakat hayatta her şey bundan ibaretti: Sevmek…”"




6. "“Öyle zamanlar olur ki gözyaşları mantıktan çok selamet verir…”"




7. "“Kadınlar, bizleri, erkekleri aldatırlar, fakat bizden önce ellerinin altında daha kolay aldatılacak, daha çabuk kandırılacak bir şey vardır: kendileri.”"




8. "“Oh! Halka bakarsanız hiçbir şey yapmamak lazım gelir; bence insan halk için değil kendisi için yaşamalıdır!”"




9. "Bütün gülüşlerinin, eğlenişlerinin altında saklı bir can sıkıntısı vardı ki onu sürekli bir zevkten diğerine sürüklerdi."




10. "Öyle kahkahaları vardı ki en derin kederleri bastırarak yanındakine neşe verirdi."




11. "Öyle zamanlar olur ki gözyaşları mantıktan çok selamet verir."




12. "Sen şimdi kendini herkesten, bütün kalplerden uzak buluyorsun; bütün sevdiklerinin arasında yapayalnız… Sen ki sevilmeye o kadar muhtaçsın…"




13. "Hayatında yalnız bu eksikti; fakat hayatta her şey bundan ibaretti: Sevmek"




14. "Ona sevmek, sevmek lazımdı, sevemeyecek olursa ölecekti."




15. "Ah! Bu yarım kalan çünküler bana ne kadar şeyler kaybettirdi."





Aşk-ı Memnu Kitap İncelemeleri


Hepimizin okuduğu, izlediği, en azından repliklerine hakim olduğu eser...
Bihterin babası yaşında ki Adnan ile evlenmesi, fakat Adnan'ı oğlum dediği Behlül ile aldatması...
Peki gerçekten böyle mi?
Benim gözümde her zaman Behlül daha fazla suçluydu, ama böyle derin işlenmiş bir romanda suçu tek bir kişiye yüklemek saçmalık olur.
Adnan, kızı yaşındaki bir kadınla evlendi. Bihter'i hiç aileden biriymiş gibi hissettirmedi.
Ki final bölümüne dikkat ederseniz, ”Sen benim oğlumdun” dedi Behlül'e, dönüp yerde kanlar içinde ki Bihter'e bakmadı bile.
Nihal, Kardeş gibi büyüdükleri Behlül'e aşık oldu "gerçek kuzen değiliz" bahanesinin arkasına sığındı.
Firdevs, Hırsı ve para gözlülüğü ile herkesle oynayabileceğini zannetti, ama elinde sandığı ipler boynuna dolandı.
Bihter ve Behlül.... Bihter aslında Adnan'ı babasının eksikliğini tamamlamak için sevdi. Yani ikisi de babası gibi sevdikleri birine ihanet ettiler.
Behlül de kardeşi gibi gördüğü Nihal ile, sırf amcasının imkanlarından yararlanabilmek için birlikte oldu.
Eh bu karmaşa da ne mi oldu?
Bu hikayede yanan Bihter oldu.
Her acısında "Sen Bihter Ziyagil'sin" diyip güçlü kalmak zorunda bırakılan Bihter'in mezar taşında Bihter Yöreoğlu yazdı...

Aslında herkesin hayatından geçen bencil, cesaretsiz bir Behlül vardır. Bizi öldüren kendi yaşayan.

Ve, Bihter aşkından kendisini öldürecek cesur, Behlül mezarının başında seni seviyorum diyemeyecek kadar korkaktı...

Bihter ölür, Behlül kaçar...




Spoiler içerir!
Genelde çoğu insanın sadece diziye uyarlanmışını bildiği bu eserin dizisini izlemedim ama konu olarak biraz biliyordum. Her uyarlamada olduğu gibi kitapta farklı ayrıntılar var tabii ki. Çok fazla betimleme var ancak gayet akıcı bir anlatıma sahip. Açıkçası bu kitap sayesinde ne tarz kitapları sevdiğime daha iyi karar verebildim. Çünkü bu kitap sadece bir kurgusal bir öyküden bahsediyor, felsefik ya da didaktik bir kitap değil. Ve bu benim tarzım değilmiş, yazar sayesinde çok net bir şekilde anladım… Özellikle kitapta Nihal karakterinden çok fazla bahsediliyor. Sanki tüm kurgu onun üzerine yazılmış gibi. Biraz da konunun içeriğinden bahsedecek olursam Bihter ile başlayabilirim. Sırf zengin ve varlıklı bir adam olduğu için Adnan Bey’le evlenmesi hiç etik, erdemli bir davranış değil. Zaten bir günü bile mutlu geçmiyor, para mutluluk getirmez dedikleri bu olsa gerek… Behlül ise Bihter’e karşı bir şeyler hissedip sıkılıp hevesini alınca her şey için onu suçlayıp sonra korkakça kaçan bir karakter. Behlül’ü okurken gerçekten sinirleriniz bozulabilir… En sonunda ise Behlül ve Bihter bir nevi kendi ayaklarına sıkmış oluyorlar. Bihter evden atılmaktan korkarak ve adının lekelenmesine dayanamayarak tam kalbimden kendini vuruyor ve böylece bütün o duygular, maceralar, haykırışlar son buluyor. Belki de Bihter o yalıya hiç gitmeseydi, Behlül’le hiç tanışmasaydı… Her şey herkes için çok daha iyi olurdu. Kimseye böyle acı ve ızdırap dolu anılar kalmazdı…




Öncelikle dizi-kitap arasındakı farklardan bahsetmek isterim.
Zira Aşk-ı Memnu dizisinde başrol Bihter'le Behlüldür. Onların yasak aşkı ön planda anlatılıyor, evvelinden sonuna kadar dolu dolu bu aşktan bahsediliyor.
Lakin kitapta başrol Nihalmiş gibi geldi bana; ki zate öyle. Onun, Adnan bey'in Bihter'le evlenmesinden sonrakı buhranları, kalbinin kırıkları akıcı ve güzel bir dille anlatılmıştır.
Dizisinin aksine olarak, Behlül Bihter'e ilk ve son aşkı gözüyle bakmaz. Sevmiş olabilir, evet fakat sonsuza kadar onunla birlikte olabileceğini düşünmüyor bile.
Aynı şekilde Bihter de, Behlül'ü ilk başlarda sevmiyordu. Lakin böylesine genç ve güzel bedenini, gençliğini, saflığını ve aşkını kendisinin 'yaşlı' diye tanımladığı Adnan bey'e vermek onun için istenmez bir eziyettir artık. Kendisinin de dediği gibi, Adnan beye kendisini verebilirdi, ama ruhunu kalbini veremediğini farkeder.
Ve kendisinin de sevebileceği bir aşık ister. Tutku, heyecan dolu bir aşk ister.
Ve evet, aşkı çapkın Behlül 'ün kollarında bulur. Zaten Bihter'in yerinde kim olsa Behlül'ü 'severdi'.
Çünkü Behlül elinin altındaydı, her zaman vardı, Behlülün de onda gönlü yok değildir. Böylece bir yıllık ömrü olacak bir yasak aşk başlar.
Usta

yine harika bir roman yaratmış. Ellerine sağlık.
Lakin ben, (şahsi fikrim olarak) Bihter deyince aklıma Beren Saat geliyor, bana öyle geliyor ki, Bihter karakteri ondan başkasına uymaz, ondan başkasında böylesine can bulamaz ve bugünkü kadar sevilemezdi.
Dizisi zaten ayrı güzel:)
Ve sonunda..., buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler




Okumadan izlemeyin diye bir tavsiye görmüşsünüzdür kitap sayfalarında...

Aşk-ı Memnu; büyük bir çoğunluğun okuduğu ve daha büyük bir çoğunluğun ise dizisini izlediği bir eser...

Ben lise sıralarında iken okumuştum bir kez .Üzerinden 15 yıl geçmiş.Sonrasında pek meşhur dizisini de izlemiş biri olarak konuyu, başını , sonunu ,karakterlerini biliyordum.Lakin aradan bunca yıl geçmişken bir kez daha okumak istedim ve pek de memnun kaldım...

Öncelikle; kitap, yazıldığı dönem itibariyle kişilerin kılık kıyafetleri, ulaşım araçları, iletişimleri vs. birçok açıdan diziden farklı olup dizide olan karakterlerin bir kısmı kitapta hiç yer almadığı gibi kitapta var olan kişilerin de dizide bulunmadığı, dizide yer alan bazı olayların ise hiç yaşanmadığı dikkatimi çekti.

Karakterlerin birbirleriyle olan ve kendi içlerindeki çatışmalarını muhteşem bir şekilde yansıtan, yazarın tasvirleri ile dizi karakterlerini de gözümde canlandırarak (ister istemez oluyor ) çok severek okudum ve EDEBİ ANLAMDA kitabını okumak diziden çok daha keyifli geldi...

Geçen yıl Vadideki Zambak ve Madam Bovary kitaplarını okumuştum.İşte buldum burda yansımalarını...

İlk batılılaşma romanı olarak gösterilen Ask-ı Memnu'da ; Bihter Madam Bovary 'i ; Behlül de Vadideki Zambak kahramanı Kont Felix'i hatırlatacak size de... Okumadıysanız bu üç eseri de okuyun mutlaka...




Eski dönemlerden bu yana kah filmlere kah dizilere konu olmuş kült bir eserle karşınızdayım. Yakın geçmişte de Kanal D'deki formuyla karşımıza çıkan ve neredeyse her gün tekrarlarıyla ekranda olmaya devam eden dizisi ile de ilgiyi arttırdı. Ama tabii ki hiçbir şey kitaplarıyla aynı tadı vermiyor. Ben de bu amaçla başlamıştım okumaya... Öncelikle ilk önerim, kitabı bir sözlükle okumanız... Özellikle ilk bölümlerde oldukça eski kelime mevcut, sonrasında zaten alışıyorsunuz.

İstanbul'un o dönemde en zenginlerinden Adnan Bey'in, Melihbey takımının küçük kızı Bihter'e talip olmasıyla başlıyor kitap... Annesi Firdevs Hanım kıskançlığıyla bu izdivaca karşı çıksa da Bihter, zenginliğin ve konağa sahip olmanın düşüncesiyle kabul ediyor. Ve Adnan Bey'in konağında herkes için yeni bir yaşam başlıyor. Bu durumdan en çok etkilenen Nihal oluyor, Bihter'e kini her gün daha büyüyor. Bihter günden güne konağın hakimiyetini eline geçirirken; sevgiyi bulamadığı için karanlığa çekiliyor. Behlül'ün de ona ilgisiyle ikilimiz, yasak bir aşka yelken açıyor. Konağa misafir olan Firdevs Hanım da olanların farkında ve Behlül'ün aklın Nihal'i sokuyor. İşler değişiyor, Behlül'ün ilgisi Nihal'e kayınca; Bihter ağır bir depresyona sürükleniyor. Tabii sırlar da sonuna kadar gizli kalamıyor. Duyguları diziye göre çok daha iyi geçiren ve içine girebildiğimiz bir romandı. Kitaplıklardan eksik olmamalı



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: