Arsen Lüpen - Oyuk İğne Kitap Bilgileri
Yazar: Maurice Leblanc
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 15 dk.
Sayfa Sayısı: 256
Basım Tarihi: Kasım 2019
İlk Yayın Tarihi: 2004
Yayınevi: Ren Kitap Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786056978241
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Arsen Lüpen - Oyuk İğne Kitap Tanıtımı
Maurice Leblanc’ın 20. yüzyılda yarattığı Arsen Lüpen efsane bir karaktere, ölümsüz bir ‘hırsız’a can veriyor. Arsen Lüpen’i diğer polisiyelerden ayıran en önemli özellik, onun kanunun yanında değil suçlu tarafta bulunmasıdır. “Suçun Sherlock Holmes’ü” diye de anılan Arsen Lüpen esprili, zeki, oldukça centilmen ve özgüvenli bir hırsız olarak soyulmayı hak eden kişileri hedefine almıştır.
Zamanla efsaneye dönüşen Arsen Lüpen adı, yazarının dahi önüne geçiyor. Maurice Leblanc da yarattığı karakter hakkında “Lüpen beni her yerde takip ediyor. O benim gölgem değil, ben onun gölgesiyim,” diyor. Oyuk İğne’de Arsen Lüpen, sürükleyici maceralar ve zekâyla örülü sahneleriyle polisiyeseverleri oyunbaz evrenine davet ediyor.
Arsen Lüpen - Oyuk İğne Kitaptan Alıntılar
1. "“İnsan elinden gelenin en iyisini yapmalı ve kendine nasip olan şeylerden de yararlanmayı bilmeli.”"
2. "Düşünmek gayet iyidir! Önce görmek gerekir. Olayları incelemek, kanıtları aramak, işaret noktalarını sabitlemek... Ancak hemen sonrasında, parçaları akıl yürüterek birleştirmek gerekir ki hakikat ortaya çıksın.""
3. "Temel olan düşünmektir. Her olayın bir açıklaması vardır, aksi çok nadir görülür."
4. "Önce görmek gerek. İnsan ilk başta eldeki bilgileri incelemeli, ipuçları arayıp olaylar arasındaki bağlantıları tespit etmeli. Düşünme sonra gelir, yani bütün parçaları bir araya getirip gerçeği keşfettikten sonra. ""
5. ""Bilmiyorsunuz, çünkü düşünecek zamanınız olmadı sayın yargıç. En önemli şey düşünmektir. Gerçekler nadiren kendi kendilerini açıklamakta başarısız olurlar.""
6. "Çok mütevazı bir şekilde itiraf ediyorum, gerçekten hiçbir şey bilmiyorum. Çünkü fazla görünür iki ya da üç noktayı keşfetmeyi "bir şey bilmek" olarak adlandırmıyorum."
7. "Düşünmek gayet iyidir! Önce görmek gerekir. Olayları incelemek, kanıtları aramak, işaret noktalarını sabitlemek... Ancak hemen sonrasında, parçaları akıl yürüterek birleştirmek gerekir ki hakikat ortaya çıksın.""
8. ""Bilmiyorsunuz, çünkü düşünecek zamanınız olmadı sayın yargıç. En önemli şey düşünmektir. Gerçekler nadiren kendi kendilerini açıklamakta başarısız olurlar.""
9. "Ben bir işe arzum ve hayal gücüm sayesinde girişirim ve başarırım da."
10. "Bu, her şeyin üzerinde bir olay. Bu hırsızlık sanatında açılan bir çığır; bu işte bir güç, bir iktidar, bir ustalık var. Küstahlığı da titretiyor beni."
11. ""Kıymetli bir şeye sahip olan kişi, onun sahte olduğunu... Daha doğrusu 'artık sahte olduğunu' söylemez!""
12. "''...Temel olan düşünmektir. Her olayın bir açıklaması vardır, aksi çok nadir görülür. Sizce de öyle değil mi?...''"
13. "" ...hayat huzurlu ve monotondu. ""
14. "Ben bir işe arzum ve hayal gücüm sayesinde girişirim ve başarırım da."
15. ""Siz bunu anlayamazsınız; gerçeği haykırmak, bir ihtiyaçtır, bir zevktir."
Arsen Lüpen - Oyuk İğne Kitap İncelemeleri
Herkese merhaba Bugün size dizisini izledikten sonra çok merak ettiğim bir seri ile geldim. Öncelikle dizi gerçekten çok başarı kibar hırsızı ilk defa duyuyorsanız diziden başlamanızı öneririm. Seri ise Kibar Hırsız, Herlock Sholmes’e Karşı ve Oyuk İğne olarak üç kitaptan oluşuyor. İlk kitapta kibar hırsızı yavaş yavaş tanımaya başlıyoruz, ustalıkla yaptığı kılık değiştirme oyunları, kıvrak zekası ve değerli eşyalara karşı olan bilgisi ile ilgisi net bir şekilde görülüyor. İlk kitap dokuz öyküden oluşuyor ve genel olarak sürükleyici bir anlatımı var. İkinci kitapta ise Fransa'nın kibar hırsızı ile İngilizlerin meşhur dedektifi karşı karşıya ben bu kitabı çok sevemedim çünkü Sherlock esintili karakter bana biraz sönük kaldı ya da ben ciddi bir Sherlock hayranı olduğum için galiba çok etkilenmedim ama yine de kurgusu zekice yazılmıştı. Son kitapta ise oyuk iğnenin esrarını çözmeye çalışıyorlar. Kitap Gesvres Kontu'nun, kızı ve yeğeni Saint-Véranlı Raymonde ile birlikte kaldığı şatoya gece vakti hırsız girmesi ile başlıyor ve İsidore Beautrelet ile tanışıyoruz. Beautrelet ne kadar uğraşırsa uğraşsın bu macerada karşısında Lupen olduktan sonra pek şansı kalmıyor. Genel olarak seriyi sevdim, zaten çok fazla merak ediyordum. Bu tarz sürükleyici kitap okumak isteyenlere tavsiyemdir.
Açıkçası dizisinden etkilenip okumak istedim ancak benim için tamamen bir zaman kaybı oldu. Hikaye çok daha güzel kurgulanabilirdi, bazı yerlerinde gereksiz detaylar kısılabilirdi ve gerçekten Arsen Lupen’in zekasına değinilecekse çok daha karmaşık bir olay kurgulanabilirdi.
Yazarın başka kitapları varsa bilmiyorum ancak bu kitabından yola çıkarak söyleyebilirim ki Sir Arthur Conan Doyle ile bir tutulmak bir yana, onun becerilerinin yanından bile geçemeyecek bir yazar. Karakterin sürekli olarak ‘suçun Sherlock Holmes’ü’ olarak adlandırılması onu gerçekten de Sherlock Holmes kadar zeki yapmaz ancak yazar burada büyük bir yanılgıya düşmüş. Belki de ben dahil bir sürü Sherlock okuyucusunun onun zekasına inanmasının sebebi Arthur Conan’ın bunu açıkça yapması değil aksine farklı methodlarla, gizleyerek okuyucuya hissettirmesidir. Lupen, yazarın kurgularını göz önüne aldığımızda benim için hiçbir zaman ‘Sherlock Holmes’ seviyesine ulaşamayacak bir karakterdir.
Kitapta ‘Herlock Sholmes’ adlı bir karakterin olmasını ise saygısız ve özgün olmayan bir kurgulama yöntemi olarak yorumladım. Diziden meraklanan potansiyel okuyucuları uyarmak isterim ki diziyi izleyerek bırakmak daha doğru bir hamle olacaktır. Kesinlikle okumak isteyenleri de uyarmalıyım ki Lupen asla bir Sherlock değildir.