Arayışlar Kitap Bilgileri
Yazar: Lou Andreas-Salomé
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 16 dk.
Sayfa Sayısı: 80
Basım Tarihi: Eylül 2024
İlk Yayın Tarihi: 1894
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: Almanca
ISBN: 9786053328520
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Arayışlar Kitap Tanıtımı
Lou Andreas-Salomé bu yapıtında bir erkeğe kayıtsız şartsız teslim olmakla, ondan bütünüyle bağımsızlaşma arasında gidip gelen bir kadının hikâyesini anlatır. Bu iki uç nokta arasında bocalama hali, yazarın kendi hayatında da başa çıkmak zorunda kaldığı bir meseledir. Artık Paris’te atölyesini kurmuş ve kendini sanatına adamış bir ressam olan kahramanı, yeniyetmelik döneminde çılgınca âşık olmuştur. Ancak daha sonra ilişkisinin son bulmasıyla girdiği yolda, sanatını yaşama mutluluğunun gençlik aşkına üstün gelmesiyle, kendini gerçekleştirme hedefine doğru şevkle ilerlemektedir. Benzer biçimde, yazarın kendi yeniyetmelik dönemine ve hatta yetişkin yaşamına da bitmek tükenmek bilmeyen bir entelektüel merak yön vermiş; duygusal tatmini bile entelektüel kaynaklarda aramıştır. Bu novellanın kahramanı da sonunda tıpkı yaratıcısı gibi kendi benliğini keşfedecek ve “katlanmayı” seçen kadınların kuşaklar boyu oluşturduğu zincire eklemlenmek yerine, potansiyelini hayata geçirerek özgürce, dolu dolu yaşamayı seçecektir.
Arayışlar Kitaptan Alıntılar
1. ""Hayatta her şeyin bir bedeli var, en fazla da mutluluğun!""
2. "Hayatta her şeyin bir bedeli var, en fazla da mutluluğun!"
3. "Gerçekten bize ait olan bir şeyi Adine,hiç kimse elimizden alamaz.Gerçekten bize ait olan,er veya geç bizim olur.Bu yüzden ,senindi benimdi cinsinden bütün hasisçe kaygılar değersizdir.Yapmamız gereken tek şey yolumuza devam etmektir;bize ait olan birlikte gelir,bizimle beraber yürümeyeninse,bizi durdurmasına izin vermemeliyiz."
4. "Ayrıca bir kez şöyle adamakıllı âşık olamıyorsam suçlu ben değilim."
5. "''Erkekler mi, öff! Kaçasım geliyor. Niçin onların istediği her şeyi yapasın ki?''"
6. "''Ayrıca bir kez şöyle adamakıllı âşık olamıyorsam suçlu ben değilim.''"
7. "Hayatta her şeyin bir bedeli var, en fazla da mutluluğun."
8. "Kendimi hayat dolu hissediyordum."
9. "Beni kollarının arasına aldığında teslim olmuştum zaten."
10. "Güzellik gitti artık, bir daha gelmeyecek"
11. "Acınası biri olarak yaşamak ölüm gibi bir şey, öyle değil mi?"
12. "Çocuğum, sen hayattan ve insanlardan çok fazla şey bekliyorsun."
13. "•
❝
—
,
.
,
.
....
,
.
❞
•"
14. "Gerçekten bize ait olan er veya geç bizim olur. Bu yüzden senindi benimdi cinsinden bütün hasisçe kaygılar değersizdir. Yapmamız gereken yolumuza devam etmektir; bize ait olan birlikte gelir, bizimle beraber yürümeyeninse, bizi durdurmasına izin vermemeliyiz."
15. "•
❝
—
,
?
❞
•"
Arayışlar Kitap İncelemeleri
Evet,
'in düzenlediği okuma etkinliği kapsamında okuduğum bu senenin son kitabıyla karşınızdayım. Okuduğum için de pişman değilim açıkçası çünkü baya anlamlı bir kitap.
'ın baş karakteri Adine isminde bir kız. Kuzeni Benno’ya aşık olup onunla nişanlanıyor ama bir süre sonra ona duyduğu sevgi ve sanat tutkusu arasında kalıyor. Başka bir deyişle bu kitap, arka kapağında da yazdığı gibi bu kitap "bir erkeğe kayıtsız şartsız teslim olmakla, ondan bütünüyle bağımsızlaşma arasında gidip gelen bir kadının hikayesini" anlatır.
Kitabın yazarı
de kitabı gibi inanılmaz bir kadın. Yaşadığı dönemde toplumunun kadınlara dayattığı rollere karşı gelmiş ve felsefe eğitimi almış ki bunu başrol Adine'in kendisini sanata adamasıyla da bağdaştırabiliriz bence.
, bu bakımdan örnek alınması gereken biri kesinlikle.
Gelelim kitaba. Yazım dili olarak beğendim. Uzun cümleleri beni biraz zorlasa da tasvirleri gayet iyiydi. Adine’i sevdim. Yapmak istediği şeyi yapmaya odaklanması ona olan saygımı artırdı. Ama Benno’yu pek sevemedim. Bana Adine'i manipüle etmeye çalışıyor gibi geldi.
Özetle, kitabı çok sevdim, mutlaka tavsiye ederim.
Son olarak buraya kadar okuyan kadınlara ve kızlara sesleniyorum. Önünüze her zaman engeller çıkacak ama sizler bu engellerin sizi yolunuzdan alıkoymasına izin vermeyin. Güçlüsünüz. Akıllısınız. Zekisiniz. Değersiz değilsiniz, aksine oldukça değerlisiniz. Bir tane adam için hayallerinizden vazgeçmeye değmez.
"Hangi yıldızlardan düşüp birbirimizi bulduk biz. Bu kadar düz bir cümlenin bu kadar karmaşık olmasına neden olan kadın."
der Nietzsche, Lou Salome için. Salome gücüyle, kudretiyle, zekasıyla Nietzsche, Freud, Rilke gibi düşünürleri kendisine hayran bırakan özgür ruhlu bir kadın. Dahası, Rilke Salome'ye daha erkeksi görünebilmek için adını Rainer olarak değiştirir. Nietzsche Roma'da Salome'ye evlenme teklifi eder lakin red cevabını alır. Neticede evliliğe inanmayan bir kadın.
"Evlilik ve ona eşlik eden sahip olma duygusu ve kıskançlık ruhu tutsak eder. Bunlar benim üzerimde asla egemenlik kuramayacak" der Salome.
Nefreti ve sevgiyi aynı anda yaşar Nietzsche. Salome'ye çirkince mektuplar gönderir. Salome yıllar sonra şunu yazar
"Kıyamete kadar olmak, düşünmek, yaşamak. Tut beni sımsıkı kollarında, verecek başka mutluluğun yoksa acılarını ver bana."
Bu yazıyı 6 kişi üzerine alınmış fakat Salome kime yazdığını hiçbir zaman söylememiş.
Freud ise Salome için şunu der.
"Onun yanına yaklaşan herkes varlığının samimiyetinden ve uyumundan çok güçlü bir şekilde etkilenirdi. Kadınlara özgü zaafların hiçbirinin hatta insani zaafların bile çoğunun onda bulunmadığını yaşamı boyunca bunları aşmış olduğunu fark ederdi."
Tüm bunları okumanıza rağmen bu kadını ve eserlerini hâlâ merak etmediniz mi? Alın ve okuyun. Muhteşem bir kadın.
Salome kendi hayatında da bu kitabında da "birey oluşumu ayaklar altına almaya kalkacak bir erkeğin sevgisini taşımazdım. " düşüncesini sonuna kadar işliyor. Tarihin hep erkeklerin yanında andığı Salome bunu haketmiyor.
Adrine de Salome de eşit sayılmak istiyor. Bir cinsiyet bir vücut değil, bir düşünür bir sanatçı, bir insan olabilmek.
Salome zamanın ötesinde bir özne, bir bağımsızlık örneği.
Şuan bile çoğu kadının sahip olamadığı, itaati kabul ettiği bir yaşamı kabul etmiyor.
Adrine kitapta kuzinine aşık oluyor ve zamanın itaatkar kadın rolü onu bitiriyor. Adrine itaati kabul ettiğinde soluyor gidiyor, çoğu kadının bireyliğini unutup, ona atfedilen roller arasında eriyip gittiği, hayal kurmayı bile unuttuğu bir hayatı yaşayamayacağını anlıyor. Sanatçı ruhu ortaya çıkıyor yaşadığı yerden annesinden ayrılıyor ve Pariste kendine ait yaşam kuruyor. Eski aşkından gelen onun bağımsız yaşamı hakkındaki dedikodular üzerine eski toprağına geri dönüyor ve görüyor. Sevgi seni sen olarak kabul etmeyen yerlerde kişilerle yaşanmaz. Eril düşünceli aşkını kendinden uzaklaştırıcak en büyük kozu buluyor ve acı olsada aşkına değil, özneye, kendine, bağımsızlığına teslim oluyor.
Adrine gibiyiz bizden beklenen roller dahilinde seviliyoruz, birey olduğumuz gerçeği yok sayılarak, bir erkeğin yanında ismimiz anıldığında ciddiye alınarak. Ama değiştiriyoruz bunu, değiştirmeye devam de edeceğiz. Salome gibi tarihte hak
edilmeyen sıfatlara mahkum edilmiş, kendi olmak isteyen kadınları gün ışığına çıkararak, birey olduğumuzu göstererek.
İyi okumalar...
Onların Tomris Uyar’ı olan Lou sanat dünyasının en baba adamlarını kendisine aşık etmiştir (bkz: friedrich nietzsche) Lou, devrimci feminist düşünceleri ve hayatı çok açık görüşlü yorumlamasıyla Tezer Özlü’den sonra en sevdiğim kadındır. Çok seyahat etmiş yazarımız psikanalizle de uğraşmaktadır.
Hatta meşhur fotoğraf olan Lou Salome'un elinde Nietzsche'ye ve yakın arkadaşı Paul Ree'ye yönelen kırbaç tuttuğu resim kırbaçın temsil ettiği erotik, politik, ahlaki bütün işaretler Nietzsche felsefesinin karakteristik hattını oluşturmaktadır. Ne tesadüftür ki bu fotoğrafın çekilmesinden 7 yıl sonra Nietzsche Torino’da gördüğü kırbaçlanan at ile kendisi arasında ortak bir kader görmüş olmalı ki ilk zihinsel çöküşünü o an yaşamıştır.
Nietzsche, wagner, freud gibi adamları kendisine hayran bırakan kadınımız bu kitabında hayata dair çoğu düşüncesini aktarıyor bize. Bir erkekle birlikte olmak için her daim kadının kendinden vermesi, potansiyelinin baskılanacak olması, bir birey olarak görülmeyeceğine değinir. Bir erkek farkında bile olmadan karşısındaki kadının birey olmasını sürekli baskılamaya çalışır. Yüzyıllardır içinde doğup büyüdüğü kalıpları içselleştirmiştir neticede. Bir kadının özgürlüğü hayatında bir erkek olmamasıyla mümkündür. Bir kadının özgür olması demek yaşadığı toplumdaki çoğu bireyin ona gelenekselci fikirleriyle laf söyleme ve akıl verme haddini bulması da demektir. Olay örgüsüne hayata dair bu çıkarımlarını işleyerek yine çok güzel bir öykü çıkartmış.
Lou Andreas-Salome-Arayışlar
•
•
#alıntı
“Hiç kimsenin bakmasını senin kadar iyi bilemediği resimlerimde ve eskizlerimde bütün benliğim mevcutmuş gibi geldi bana hep; oysa aslında, ah, aslında bu bakışının ardında hakikate dokunmuş dahi olmayan eski bir gençlik heyecanı vardı sadece.”
•
•
“Niçin ne kadar süreceği belli olmayacak biçimde ayrıldık, niçin şimdi sen geleceğimize dair çekingen, artık yarı yarıya sönmüş bir umutla ortalıkta dolaşıyorsun ve ben neşeyle tuvalimin başında çalışacağıma niçin burada iki büklüm olmuş, masanın başında iyice eğilmiş oturuyorum ve geçmişime bakmaktan tepeden tırnağa gerilmiş, yazıyorum da yazıyorum ?
•
Arayışlar içinde bir kadın. Ya sevdiği adama köle olacak şekilde bağlanacak ya da hem sevip hem özgür olacak. Onun istediği bu hem sevip hem özgür olmak. Aslında aradığı da bu.. Neden olmasın ki ? Onu böylesine geçmişi düşünmeye iten o adamla birlikte olabilir ve aynı zamanda sanatı, resimlerine olan bağlılığı sürebilir.. Annesine göre kızı, onu seven kişiye köle olmalı tıpkı kendisinin babasına yaptığı gibi.. Ama o bunu yapmayı istemiyor, teslim olsa bile özgürlüğünü hep elinde tutuyor ve bunu hissettiriyor. Kendini resim yapmaya adıyor ve arayışına devam ediyor.
•
Kendini aramak, hep bir arayış içinde olmak hepimizin sıklıkla yaptığı şey. Onu karşılayan İki ihtimal çok uçlarda da olsa istediğinden vazgeçmeyen bir kadın. Özgürlük seven ve bunun için kendinden ödün vermeyen en sevdiğim kadın kişiliği. Tavsiye ederim, keyifli okumalar