Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Anayurt Oteli - Yusuf Atılgan | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Anayurt Oteli Kitap Bilgileri


Yazar: Yusuf Atılgan
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 38 dk.
Sayfa Sayısı: 128
Basım Tarihi: Şubat 2023
İlk Yayın Tarihi: 1973
Yayınevi: Can Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750735639
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Anayurt Oteli Kitap Tanıtımı


Bir oteli yönetmekle bir kurumu, geniş bir işletmeyi, bir ülkeyi yönetmek aynı şeydi aslında. İnsan kendini, olanaklarını tanımaya, gerçek sorumluluğun ne olduğunu anlamaya başlayınca bocalıyordu, dayanamıyordu. Ülkeleri yönetenler iyi ki bilmiyorlardı bunu; yoksa bir otel yöneticisinin yapabileceğinden çok daha büyük hasarlar yaparlardı yeryüzünde. Defteri kapadı. Ne gereği vardı artık bunları yazmanın ya da birkaç satır yazıp bırakmanın?

Çağdaş edebiyatımızın en ünlü kişilerinden Zebercet, yaşamını günlük yaşamın gerektirdiği en basit işlevlere odaklamış biri. Görünüşüyle son derece gerçek, basit ve sıradan. Ama içimizde bıraktığı etki öyle mi? Yusuf Atılgan’ın unutulmaz romanı Anayurt Oteli, bir memleket portresi, bir mizaç izahı. Yayımlandığı ilk günden bu yana başucumuzda. Okura düşen de onu daha yakından tanımak.




Anayurt Oteli Kitaptan Alıntılar


1. "Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak..."




2. "Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak..."




3. "Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak."




4. "Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak."




5. "Değişmez tek bir gerçek vardı insan için: Ölüm."




6. "Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak."




7. "Bedenin dayanma gücünün zorlamakta bir çeşit intihar değil miydi?"




8. "Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için : Ölüm."




9. "Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak."




10. "''Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak.''"




11. ""... Ne ölüyüm ne sağım.""




12. "...insanın ölmesi nasıl da kolaydı."




13. "Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak."




14. "Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak."




15. ""... Ne ölüyüm ne sağım.""





Anayurt Oteli Kitap İncelemeleri


Çok iyi, çok çok iyi.
Tabii Zebercet değil iyi olan.

Topluma uzak, yabancı, içine kapanık Zebercet'in anlatımı iyi olan. Konudan rahatsız olmadan okumak mümkün değil!

Kitap cümleleri gayet anlaşılır, okunur -sonu ne olur diye sayfaları merak içinde çeviriyorsunuz. Kitapta iç bunaltan, yoran, rahatsız eden şey sadece konu, ki amacı da bu değil mi zaten?

Bu kitabı beğenmemek nasıl mümkün oluyor anlamış değilim. Konu rahatsız edici, evet, ama konunun seni, beni, bizi rahatsız etmeyi başarması, Zebercet'ten tiksinmiş olmak zaten kitabın başarısını göstermiyor mu?

Türk edebiyatı için kült olmuş bir kitap ve puanı yedilerde. Puanının düşük olmasına çok şaşırdım ve üzüldüm.

Çiçekli böcekli kitaplar okumayı seviyorsanız o zaman uzak durun bu kitaptan! Böylece puanını da düşürmemiş olursunuz.

Hayatın gerçekleri yazanlar, içimizde dolaşan herhangi biri Zebercet. Gerçekler ağır geliyorsa ve at gözlüğümle mutluyum diyorsanız uzak durun!

Bizim yazarlarımız cinsellik yazmasın (okuyucu rahatsız), bizim yazarlarımız cinayet yazmasın
(okuyucu rahatsız), bizim yazarlarımız sapıklık yazmasın (okuyucu rahatsız)... Her şeyden rahatsızlar maşallah, bir tek sevdikleri aşk, çiçek, böcek! Buna rağmen sevgisizlikten de geçilmiyor!

Demek ki okuduğumuz konu ne olursa olsun, anlamıyoruz, verilmek istenen mesajı almıyoruz! Sonrasında da kitabı kötülüyoruz.

Sonra da neden hep aynı konular işleniyor, aynı şeyleri okuyoruz diye de isyan ediyoruz.

Kitap puanının düşük olmasına aldanmayın.

Umarım okursunuz!




Zebercet, Anayurt otelinin hem katibi hem de tek sahibi.

Kitaptaki bütün kurgu Zebercet üzerine yazılmış. Kitapta Zebercet'in iç dünyasına değinen yazar, kahramanın iç dünyasında kendisini bulma çabasını, çevresi ile yaşadığı iletişim problemlerini ve otel yaşamını konu alıyor.

Zebercet karakteri içe dönük, aklında tehlikeli fikirleri zaman zamam eyleme döken, yalnız yaşayan bir karakterdir. Kitabı okurken karakterin psikolojik sorunları olduğunu anlayacaksınız. Bunun temelinde de sevgisizlik, yalnızlık yatar.

Obsesif Kompülsif bozukluğuna sahip insanlar, takıntıları olan, sürekli aynı düşüncelerini tekrarlayan ve bu düşüncelerine inanan kişilerdir. Zebercet'in de durumu tam olarak budur.

Romandaki diğer önemli karakterler ise; Emekli Albay, ortalıkçı kadın ve gecikmeli Ankara treni ile gelen kadın.

Yazar, dışarıdan normal bir insan gibi gözüken Zebercet'in bilinç altında yaşadığı cinsel sorunlar ve akıl sağlığının yerinde olmamasını Freud'un yöntemlerini kullanarak bizlere aktarıyor.

Kitabı okuması sizi biraz zorlayabilir, depresif duygular sizi sıkabilir. Fakat çevremize baktığımızda Zebercet'e benzeyen insanların çoğaldığını görüyoruz. Ve bu tip insanların temelinde yatan en büyük sorunun sevgisizlik olduğunu çok iyi anlıyoruz.

Keyifli okumalar dilerim...




Anayurt Oteli, Yusuf Atılgan’ın psikolojik derinliğiyle öne çıkan, etkileyici bir romanı. Samimi bir yorum yapmam gerekirse, kitap beni hem duygusal hem de düşünsel olarak oldukça etkiledi. Zamanın ve yalnızlığın insanların iç dünyasında nasıl izler bıraktığını çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor.

Romanın baş karakteri Zebercet, bir otelde yaşayan ve günlük hayatın monotonluğunda kaybolmuş, içe dönük bir adam. Atılgan, onun yalnızlığını, bastırılmış duygularını ve bir kadına duyduğu takıntılı ilgiyi öyle bir anlatıyor ki, kendini Zebercet’in zihninde kaybolmuş gibi hissediyorsun. Kitap aslında “yalnızlık” ve “toplumdan kopuş” üzerine güçlü bir psikolojik portre çiziyor. Bu kadar sıradan bir mekanda (bir otelde) geçen hikayede, insanın içindeki o derin çalkantıları görmek beni çok etkilemişti.

Kitapta dil sade ama hissettirdikleri ağır. Yusuf Atılgan, her kelimeyi öyle titizlikle seçmiş ki, bir sahnenin içinde Zebercet’in yalnızlığı adeta üstüne üstüne geliyor. Ama gariptir, bu karanlık hikayede insanı bir şekilde düşündüren bir huzur da var. Belki de hepimizin içinde biraz “Zebercet” olduğunu düşündürmesinden kaynaklanıyor bu.

Okurken kahveniz hazır olsun derim, çünkü bazı yerlerinde durup düşünmek isteyeceksiniz.Eğer iç dünyalara, karakter analizlerine meraklıysanız, bu kitap uzun süre aklındanızdan çıkmayacak. Size hissettirdiği şeyleri mutlaka yazın ya da bir yerlere not edin derim; bu kitabın en güzel yanlarından biri de üzerine düşündürdükleri.




Kitabı bitirdikten sonra üzerine çok düşündüm, nasıl anlatabilirim, nasıl ifade edebilirim düşüncelerimi diye.
Çok hassas bir kitap incelemesi olacak şimdiden hak edildiği üzere; tıpkı kitabın karakteri Zebercet gibi..

Öyle başka bir karakterdi ki Zebercet. Onu anlamak, kafamda bir yerlere oturtmak biraz zordu ve zaman aldı doğrusu. Bakış acısı gerektiren bir kitap çünkü.

Yalnız, sessiz, kimsesiz, bir başına bırakılmış,  yalnızlığa itilmiş, çocukluğundan itibaren kendi yetersizliğiyle savaşmış kendi içinde, sevgiye ilgiye, zamanla kendisiyle iki kelam edilmesine bile muhtaç kalmış, çok derin çok acı, aklımı zorlayan bir karakter Zebercet.

Kitapta karakterin bu hüzünlü yalnızlığının cinsel açlıkla ve etrafına zarar verişi ile dışa vurumu da bir hayli rahatsız edici(!) biçimde karşımıza çıkıyor.
Bazı okurlar bundan yukarda da belirttiğim gibi rahatsız olup anlamayı tercih etmeseler de; diğer bir okur kesimi (bu kesime dahilim) bu karakterin, Zebercet'in ruh hallerinin, yaşadıklarının, yaptıklarının aslında ne kadar önemli ve ne kadar güçlü bir psikolojik tahlil olduğunu düşünüyor.

Beni zorlayan şey okurken, konunun, kitabın akışının sürekli kopmasıydı. Durağan ve oldukça kopuk ve karmaşık bir yazım dili olması, geçmişe gidilip farklı olaylardan yaşananlardan söz edilmesi okumayı güç kılan etkenlerdendi.
  Son olarak çok önemli, çok sarsıcı, çok acıklı, çok hassas bir karakterdi Zebercet...
Tekrar okunması gereken kitaplardan kesinlikle!





ilk modernist Türk yazarlarından biri olan

'ın ikinci romanıdır.

Yazar Yusuf Atılgan, Psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temasını başarıyla işleyen bir yazar olarak tanındı ve modern Türk edebiyatının önde gelen ustaları arasında yer aldı.

Anayurt Oteli'ndeki Zebercet karakteri ise yaşadığı anı anlamlandırmaya çalışan insan tipolojisinin bir örneğidir. Bu anlamlandırma “neden ve niçin yaşıyorum sorusu” ile, yalnızlık, aşk ve cinsellik ekseninde gerçekleşir.

Romanın mekanı Manisa'daki Anavatan Oteli'dir. Otelin ismi daha sonra Anayurt Oteli olarak değiştirilmiştir. Zebercet ve Otel, Türk edebiyatının unutulmaz bir tipi ve unutulmaz bir mekanı olmuştur.

"Ne ölü, ne sağ" bir yaşamın kahramanı Zebercet. Gözünü ilk açtığı ve yaşadığı Anayurt Oteli'yle aynı kaderi paylaşıyor: Birbirine benzeyen geçici ilişkilerle geçen günler, yalnız ve tek başına sürüklenen bir hayat. Gecikmeli Ankara treniyle gelen -adını bile bilmediğimiz- kadın otelde bir gece kalır ve Zebercet'in de, Anayurt Oteli'nin de sessiz akıp giden günlerinin içeriği değişir.

Küçük ayrıntıların tekdüze şaşmazlığında nerdeyse takıntılarla sürüklenen bir yaşamın öfkesi de, çaresizliği de büyük oluyor.

Anayurt Oteli, 2008 yılında "müstehcen içeriği dolayısıyla" Milli Eğitim Bakanlığı’nın “100 Temel Eser” listesinden çıkarılmıştır.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: