Amat Kitap Bilgileri
Yazar: İhsan Oktay Anar
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 46 dk.
Sayfa Sayısı: 239
Basım Tarihi: Ocak 2025
İlk Yayın Tarihi: 2005
Yayınevi: İletişim Yayınevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750503726
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Amat Kitap Tanıtımı
"Kıyıda ise üç direkli, iki güverteli ve 58 toplu bir kalyon, o karanlıkta usturmaçlarını puta edip iskeleye palamar vermişti. Yelkenlerin sarılı olduğu serenler hisar edilmiş ve tez zamanda yola çıkacağını ilân için mizana direğine mavi bayrak çekilmişti. Esrarengiz adam, kalabalığı yarıp elinden tuttuğu İsrâfil'le iskeleden gemiye doğru yürümeye başladı. Kalyonun
dikmesinin palangalarına asılan ve tıraka tutan gemicilere vardiyan, Yisa, sizi gidi sütü bozuk sünepeler! Yisa beraber! Varda ruhsuzlar! Varda! Bre aman! Laşka! Laşka!? diye feryat ediyor ve hurçların, sandıkların ve fıçıların ambarlara usûlünce istifine nezaret ediyordu. Güneşin doğmasına 7 saat kala esrarengiz adam, sürme iskeleden kalyonun çukur güvertesine çıkmak istedi. Fakat eline ne kadar asılırsa asılsın Eşek İsrâfil yerinden bir türlü kımıldamıyordu. O karanlıkta eline son bir kez daha asılıp Gel yâ mübarek diye nida eyledi. Bunun üzerine çocuk her nedense inat etmekten vazgeçti. Ne var ki, sürme iskelenin kayganlığından dolayı düşmemek için midir, İsrâfil'in kuşağına 40-50 yaşlarında, iri yapılı, sırma işlemeli siyah kaput giymiş biri yapışmıştı. İşte bu adam kuşağı bırakıp küpeşteye
tutundu ve güverteye ayak bastı. Bunun ilâhi düzenin bozulması demek olduğunu hiç kimse bilmeyecekti."
Amat Kitaptan Alıntılar
1. "“Gördüğüm kadarıyla kitaplara düşkünsün. İnsanoğlunun öğrenme isteğini hep takdir etmişimdir.""
2. "Âh Güzel Allahım! Bize kıyma! Bize acı! Bize kaldıramayacağımız yükü yükleme!""
3. "Gördüğüm kadarıyla kitaplara düşkünsün. İnsanoğlunun öğrenme isteğini hep takdir etmişimdir."
4. "Benim yüzüm böyle. Ne kadar gayret göstersem de surat asmayı beceremiyorum."
5. ""Cahile cühelaya sorma! Alime ulemaya sor!”"
6. "Gördüğüm kadarıyla kitaplara düşkünsün."
7. "Bir sevgili kadar bir düşman da insanı hayata bağladığı için olsa gerek, bu vardiyalar arasında daima bir husumet olurdu..."
8. ""Gördüğüm kadarıyla kitaplara düşkünsün.
İnsanoğlunun öğrenme isteğini hep takdir
etmişimdir.""
9. "Gördüğüm kadarıyla kitaplara düşkünsün."
10. "Sen bilge olmak için değil, ölümsüz olmak için okuyanlardansın."
11. "Sen yaşamamışsın ki ölesin!"
12. "...değil güldüğü, gülümsediği bile görülmemişti."
13. "Ah Güzel Allah'ım! Bize kıyma! Bize acı! Bize kaldıramayacağımız yükü yükleme!"
14. "“Emrindeki adamı ölüme terk etmek, onu bizzat öldürmekten bile büyük bir kalleşlik!""
15. ""Hiçbir günahımı anlatmam. Sonra hep başıma kakarsınız!""
Amat Kitap İncelemeleri
Lanetli bir gemi "Amat", her biri günahkar 247 tayfa, ruhları satın alan esrarengiz bir kaptan, zamanının en korkunç hastalığı veba, üst üste aynı gelen lanetli zarlarla birlikte son derece ilginç bir deniz efsanesi.
Başta Karayip Korsanları' nın Osmanlı versiyonu gibi görünen bu kitap, içinde deniz hikayelerinin vazgeçilmezi lanetleri ve ölümsüzlük arzusunu konu ediniyor. Kitapta olan olaylar, kaptanın kamarasındaki kitaplardan birinde anlatılan zaman döngüsü içinde geçiyor. Buna göre zaman sürekli kendini tekrar edermiş, dolayısıyla son diye bir şey yokmuş, devamlı tekrar varmış. Bundan sebep, ilginç bir şekilde mesela tayfaların anlatageldikleri bir hikaye, aslında başlarına gelecek olayların hikayesi olmuş oluyor.
Kitabın yarısına kadar konular tam oturmuyor ve denizcilik terimleri yoğun olduğundan denizcilik romanı gibi bir izlenim bırakıyor fakat özellikle sonlara doğru efsane kitabı ve dolayısıyla okuyucuyu da ele geçiriyor ve bir film izliyor gibi sürükleyip götürüyor okuyucuyu.
Özellikle Hz.Adem'in yaratılış sahnesini gemiciler arasında yeniden canlandırdığı sahne ve Suskunlar'da bahsettiği ruhun bir sesinin olduğu bahsini yeni bir bakış açısıyla ele alması kitapta en çok sevdiğim kısımlar oldu. Yazar burada do-re-mi.. notalar sayılırken sondaki do' nun söylenmemesinin kişide bir eksiklik ve rahatsızlık hissine sebep olduğunu, ruhun sesinin de Allah lafzı olduğu, Azrail'in ruhu kabzederken Allah lafzını söyleyeceğini ve ruhun böylelikle hzuura ereceğini anlatmış başka bir yazarın ağzından ki bence muhteşem bir yorum.
İhsan Oktay Anar diyorum sadece. İyi okumalar dilerim.
Anar Klasiği.. Puslu Kıtalar Atlası'ndan sonra okuduğum en güzel kitaplardan biri. Osmanlı döneminde anlatılan bir denizcilik hikayesi okuyoruz. Denizcilik terimleri çok fazla yer alsa da bunları bilmeden de bağlamı yakalamak mümkün, asıl anlatılmak isteneni yakalayabiliyoruz. Bu denizcilik terimleri ve olayın kurgusu birleşince Karayip Korsanları'nın Osmanlıca yorumunu okuyor gibi hissettim ara ara. Türk edebiyatının ihtiyacı olan denizcilik romanı burada saklıymış meğer.
spoiler
Gelelim kitabın ismine.. Kitapta anlatıldığına göre AMAT, İbranice' deki EMET sözcüğünden geliyormuş ve "gerçek" sözcüğünün karşılığıymış. Çamurdan bir insan yapıp alnına EMET yani "gerçek" yazıldığında insanın canlanıp her emri yerine getirdiğini; ama kelimenin başındaki Alef harfi silindiğinde EMET, MET yani "ölüm" olduğu için çamurdan yapılan bu beden canını kaybediyormuş. Kitabın ismi ve kitapta işlenilen ölümsüzlük konusu da aslında buradan geliyor.
spoiler bitti
Kitaptaki metaforları yakaladıkça da derin bir haz duygusuna kapılmamak elde değil. Örneğin Dante'nin İlahi Komedya'sındaki cehennemin katları, Kırmızı Başlıklı Kız göndermesi, deli marangoz Nuh, İsrafil, Kırbaç Süleyman gibi karakterlerin ismiyle müsemma olması okura adeta edebi bir lezzet tattırıyor. Uzun İhsan Efendi'nin bu lezzetten okurlarını daha fazla mahrum bırakmadan yeni bir kitapla gelmesini dört gözle bekliyoruz. Tabi benim elbette önce diğer kitaplarını okumam gerekiyor. İhsan Oktay Anar sevdalıları açılın artık ben de sizdenim :)
Tam bir İhsan Oktay kitabı...
Okuduğum üçüncü İhsan Oktay kitabı oldu Amat, Puslu Kıtalar Atlası ve Suskunlar’dan sonra.
Puslu Kıtalar Atlasın’daki mistik, Suskunlar’daki dinî/ezoterik havayı harmanlamış Amat’ta İhsan Oktay. Ağır bir gemici diliyle yazılmış olan kitabı yer yer anlamakta zorlandım ama olay örgüsü okuyucuyu öylesine içine çekiyor ki “kolomborne, alesta” kavramları zihninizde kendi anlamlarını buluyor ve siz olay örgüsüne kendinizi kaptırıp kelimelerin arkasındaki anlamı görmeye başlıyorsunuz. Bu açıdan okuduğum yazarlar arasında İhsan Oktay kadar okuyucuyu hikayenin içine çeken yazar sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Sürükleyicilik açısından enfes bir kitap Amat.
Hikayemiz Amat isimli bir gemi ve bu geminin birbirinden ilginç tiplemelere sahip olan mürettebatının yolculuğunu konu ediniyor.
İhsan Oktay’da en beğendiğim şey; dinî bir metne, tarihî bir olaya ya da herkes tarafından kabul görmüş gerçeklere sırtını dayayıp alternatif kurgular oluşturabilmesi. Amat’ta da bu alternatif kurgulardan epeyce var ve kitabı okuduğunuzda “ben bunu bir yerden duydum” ya da “bu sanki böyle değildi ya?” diye kendinizi sorgulamanıza sebep oluyor.
Velhasıl kelam; İhsan Oktay çok sevdiğim bir yazar. Hiç İhsan Oktay okumadıysanız Amat ile giriş yapmanızı tavsiye etmem, Puslu Kıtalar Atlası daha doğru bir tercih olacaktır fakat İhsan Oktay’ın üslubuna aşinaysanız ve seviyorsanız, Amat’a mutlaka şans vermelisiniz.
Merhaba
Ne zaman İhsan Oktay kitabı yorumlasam önceliğim kendisine övgüler ile başlamak oluyor zira kendisi Türk edebiyat tarihinin en kıymetli yazarlarından biri. Kurduğu atmosfer ve dünyayla; dili ve üslubu eserlerinde daima birbirini besler.
Nuh usta gemimiz Amat'ı yapıyor. Kaptan Divayol Paşa dümene geçiyor ve 247 mürettebat ile denizcilerin uğursuz saydığı salı günü yolculuğa çıkıyoruz. Peki bu gemiyi farklı kılan ne ola ki? Hepsinin günahkar olması. Anar'ın titizlikle seçtiği kurguda her karakter bir simge ve metaforu temsil ederken, hikaye içerisinde hikayeye dahil oluyorsunuz.
Metaforları, betimlemeleri, detayları ile siyah ve kırmızının vücut bulmuş hali şeytan Divayol ile kızamadığınız Kırbaç Süleyman ile veba salgının Amat'a geçişi ve Nuh hikayesi ile harikûlade bir eser.
Eğer siz yazın alanında kurgunun nasıl olması gerektiğini düşenen bir okursanız, buyurun çözüm: İhsan Oktay Anar’dır ve kendisi okuduğum her kitabı her cümlesi ile zihnimin yeşil rengi köşelerinde pırıl pırıl kalmaya devam ediyor. Yazsın, yazsın ki daima şenlenelim. -her ne kadar artık yazmayacağını söylesede-
Feyizli okumalar.
Nahif kalın.
..
"Dolapların raflarına cilt cilt dizilmiş onlarca ve belki de yüzlerce kitabın altın yaldızlı süslemeleri, sallanan fenerin ışığında, sanki karanlıkta birbirlerini dürtükleyip el şakaları yapan ifritlerin gözleri gibi parıldamaktaydı."
Amat, içinde birçok metafor barındıran, ayrıca kadim öykülere gönderme yapan, dini konulara ilişen, Grimm kardeşlere sataşan bir kitap.
Bu kitaptan önce birkaç denizcilik ile ilgili roman okuduğum için Amat'ta bolca bulunan denizcilik terimleri bana o kadar yabancı gelmedi ama kitapta yer yer yoğun şekilde anlamını bilmediğimiz terimler yer alıyor. Ha bu terimleri bilmek çok mu önemli derseniz, bence değil. Geminin yönünü, olayın geminin neresinde cereyan ettiğini vs. anlamamak bence kitabın genel anlatımından sizi koparmıyor. Açıkçası geminin başı mı vurulmuş kıçı mı vurulmuş benim umrumda olmadığından tek tek her sözcük için sözlük açıp bakmadım.
Kitabı bitirdiğimde Puslu Kıtalar Atlası kitabını bitirdiğim zamanki hissi yaşadım. Ne oldu şimdi diye düşündürüyor insana. Efrasiyab'ın Hikayeleri kitabındaki gibi bitirince yüzünüzde tatlı bir gülümseme ile kitabı kenara bırakıp hayatınıza devam edemiyorsunuz.
Eğer önceden İhsan Oktay Anar okumuş iseniz size aşina gelen anlatım sayesinde denizcilik terimlerine rağmen kitap sizi yormayacaktır. Fakat daha önce yazarın başka bir kitabını okumamışsanız yazarı okumaya başlamak için doğru kitap olmadığını düşünüyorum.
Beni en çok etkileyen kısım, aslında kitabın esasıyla çok ilgisi olmayan Fitilli Danyal'ın nam-ı diğer Emilio Santos'un geçmişinin anlatıldığı kısımdı. 7-8 sayfada anlatılan bölüm keşke başka bir kitaba konu olsa dedim kendi kendime. Bu arada küçük bir spoiler vereyim. Disculpe, İspanyolca "afedersin" demekmiş...
Sonuç olarak kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Eğer okursanız bitirince bana kızmayacağınıza eminim. Keyifli okumalar!