Ali Ayçil En Beğenilen Sözleri
1. "Bir kadının kıymetini bilmeyen, bir şehrin kıymetini nereden bilecek !"
- Sur Kenti Hikayeleri
2. "İnsan çok, dünya büyük, hayat bir muammaydı."
- Sur Kenti Hikayeleri
3. "dünya bensiz de dünyaydı darılmadım"
- Yenilgiden Dönerken
4. ""Dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım...""
- Yenilgiden Dönerken
5. "her seferinde solan çiçeğin yerine, solacak yeni bir çiçek koydum."
- Kovulmuşların Evi
6. ""Neye heves etmişse, sargı tutmaz bir yara..""
- Naz Bitti
7. "Bunda anlaşılmayacak bir yan yoktur; bazı insanlar varlıklarından çok daha fazla yer tutarlar!"
- Sur Kenti Hikayeleri
8. "Gözlerin
körelmiş uzaklara bakmaktan."
- Arastanın Son Çırağı
9. "Kadınlar böyledirler işte, aşklarını her şeyden üstün görürler, her şeyi değiştireceklerine inanırlar,"
- Sur Kenti Hikayeleri
10. ".
Hayatı çalımlamak incelik ister biraz.
."
- Naz Bitti
11. "Bazıları ızdırap çektikleri yerlere garip bir bağlılık duyarlar."
- Sur Kenti Hikayeleri
12. "Biz düşerken
g ü l den
bahseden şairlerde vardı.
... ~..."
- Bir Japon Nasıl Ölür
13. "bazen gidecek hiçbir yerim olmuyor benim, bir korkuluk gibi dikilip duruyorum insanların ortasında."
- Kovulmuşların Evi
14. ",
zamanın incelttiği zırhı deliyor bahar..
..."
- Naz Bitti
15. "Birbirlerine verebilecekleri en büyük acıyı, konuşmaları gereken vakitlerde susmayı tercih ederek verdiler."
- Sur Kenti Hikayeleri
16. "onu en çok neyin mutlu edeceğini kestiremedi bir türlü."
- Sur Kenti Hikayeleri
17. ".
Neye heves etmişse sargı tutmaz bir yara..
."
- Naz Bitti
18. "Bilgelerle kadınlar birbirlerine çok benzerler. Her ikisi de kalpleriyle hisseder, akıllarına danışmadan iş yapmazlar. Bu yüzden bilgeler biraz kadın gibidirler. Hem her şeyden çok çabuk etkilenirler, hem de neyin olacağını önceden kestirebilirler."
- Sur Kenti Hikayeleri
19. "Anladım ki; kalbinden uzak düşenin kalbini üfleyip, onu yeniden içimize konduran bir kuş nefesi vardır."
- Sur Kenti Hikayeleri
20. "Hatalar işliyorlardı, hata bilgeliğin aynasını parlatır."
- Sur Kenti Hikayeleri
21. "Herkesi uğurlayan o uğurlanmaz hüzün
ayırmaz kıyısından içimdeki korsanı"
- Arastanın Son Çırağı
22. ".. beklemenin ne demek olduğunu da iyi bilirdi... Beklemenin göz bağlayan bir yanı vardı."
- Sur Kenti Hikayeleri
23. "Erkekler, bir kadının kendisine değil, ona giydirdikleri hayale bakarlar çoğu zaman."
- Sur Kenti Hikayeleri
24. "Dünya bensiz de dünyaydı, darılmadım."
- Yenilgiden Dönerken
25. "Kimse onun, insanlardan kaçarak gecenin kuyularına inmiş bir adamın suskunluğunda ne bulduğunu anlayamadı."
- Sur Kenti Hikayeleri
26. "‘Uzaklara dalıyorlardı, çünkü bu çağlarda insan kendisini hep uzaklarda arardı.’"
- Sur Kenti Hikayeleri
27. "Bir insana büyüdüğünü kendisi değil, başkaları hissettiriyor ve bir insanın kaderini kendisinden çok başka insanlar belirliyor."
- Sur Kenti Hikayeleri
28. "“Hiç kimse sevdiğinin tarafsız bir tarifini yapamaz.”"
- Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları
29. "Bu afyonlu çağın mabedinde tesbih çek
Güle ve aşka veda
Güle ve aşka veda
Güle ve aşka veda."
- Arastanın Son Çırağı
30. "Canlı güller içinde en güzeli sevmişti
Canlı günler içinde derin yaralı kaldı."
- Arastanın Son Çırağı
31. "Dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım..."
- Yenilgiden Dönerken
32. "Kendinden öncekileri bütünüyle unutturan, kendinden sonra geleceklere de kapıları kapattıran bir alımı vardı onun..."
- Sur Kenti Hikayeleri
33. "İnsanla hayat arasında ölümden başka kimsenin durmayacağını sen de bilirsin."
- Sur Kenti Hikayeleri
34. "Yeryüzü unuttu onu."
- Sur Kenti Hikayeleri
35. "''Sanıldığı gibi insanı yıkan çektiği acılar değildir.
İnsan, çektiklerini paylaşamadığı için, kendi acısıyla söyleşmeye başladığında yıkılır.''"
- Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları
36. "“Hiçbir boşluk, bir başkasının kalbiyle doldurulamaz...”"
- Usta Konuşmak İstiyor
37. ".. arkamda harabeye dönmüş genç bir kadın ve bir gün harabeye döneceğine kesin gözüyle baktığım tenha bir kent bıraktım."
- Sur Kenti Hikayeleri
38. "En iyisi, vakitlerin kaderine teslim olmak."
- Kovulmuşların Evi
39. "“Beni çekip götürdüğün hiçbir yer sana ait değil! Uzak, senin yerin neresi?”"
- Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları
40. "Dünya bensiz de dünyaymış. Kırılmadım."
- Yenilgiden Dönerken
41. ".. uzaklardan geleni, yine uzaklar çeker götür..."
- Sur Kenti Hikayeleri
42. "..insanlar insanların acılarına akrabadır."
- Sur Kenti Hikayeleri
43. ""birbirini merak etmekten çok birbirinin çizgilerini tamamlayan birer yüze sahiptik.""
- Sur Kenti Hikayeleri
44. "Dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım."
- Yenilgiden Dönerken
45. "Bir kuşun kanadını taşıyacak gücüm bile yok bugün. Öyleyse hayat niye inatla, boş bulduğu tek yer benmişim gibi, gelip ruhuma kuruluyor?"
- Kovulmuşların Evi
46. "Karanlıkta her şey aslına rücu eder ; kurt kurtluğuna, korkak korkaklığına."
- Usta Konuşmak İstiyor
47. "Oysa ben, kendimi, sürekli zamanın belirsiz yüzeyinde kayıp giden ipi kopuk bir uçurtma gibi hissettim. Benim zaferim, akşam eve dönerken bir çocuktan ödünç aldığım gülümsemeden daha fazlası olmadı."
- Kovulmuşların Evi
48. ""Mutsuz bir ülke burası" dedim kendi kendime; "sabahları nasıl uyanması gerektiğini bilmeyen bir ülke; tırnaklarından başlayarak çökmüş bir ülke...""
- Kovulmuşların Evi
49. "göğümden düşen kuşlarla dağlandım.
ellerimle örüklediğim urganlarım inceldi
damarlarımdan öç aldı rüzgar
gövdem(d)e ormanlar devrildi."
- Arastanın Son Çırağı
50. "Eğer hikâyeni okumayı bırakırsam, asla bir hikâyen olmaz."
- Yenilgiden Dönerken
51. "kırıldı kuş sesinden direkleri dünyanın kaldım eşikte sübyan"
- Bir Japon Nasıl Ölür
52. ""Hem yaralı, hem yakını bir yaralının..""
- Bir Japon Nasıl Ölür
53. "Dünyayla yarışmış, dünyayı yormuş ve dünya tarafından yeterince yorulmuştu artık."
- Sur Kenti Hikayeleri
54. "Başlangıçta sevemediğimizi zamanla seveceğimizi düşünürüz. Oysa zaman sevdirmez, sadece alıştırır."
- Yenilgiden Dönerken
55. "Hatalar işliyorlardı, hata bilgeliğin aynasını parlatırdı."
- Sur Kenti Hikayeleri
56. "Bir sabah dünya boşken kalkıp sordum kendime: neyin var taşınacak?
şu kırık dal sesinden, şu tökezleyen ırmak gürültüsünden başka
neyin var sen gidince aklı sende kalacak!"
- Bir Japon Nasıl Ölür
57. "İnsan, ancak adresi olmayan bir yolcuyu uğurladığında yolların bilinmezliğini keşfediyordu. Giden, bir tek yola gidiyor, kalan, sayısız pek çok yolun sır dolu düğümlerini çözmeye mahkum oluyordu."
- Sur Kenti Hikayeleri
58. "Bir yerden bir yere varıncaya kadar, sürekli kendi içimi arşınlamaktan
yorgun düşüyorum."
- Yenilgiden Dönerken
59. "Onun bir töre tarafından inceltilmiş davranışlarını, yürürkenki hafifliğini, konuşurkenki ölçülüğünü, özlettirmedeki mahiretini, bakışlarındaki tatlılığı ve suskunluğundaki asaleti bir kez daha hatırlamak canımı yakıyor şimdi."
- Sur Kenti Hikayeleri
60. "Bir kadının kıymetini bilmeyen, bir şehrin kıymetini nereden bilecek!"
- Sur Kenti Hikayeleri
61. "Ey toprağa can veren acı!
Hangi Hacer'in dilinin ucundasın
Kımıldat artık suları
Kalbimin kuruyan oluklarından."
- Arastanın Son Çırağı
62. "Yani nasıl söyleyeyim; içi boşalmış tenha bir akşamda, gidilebilecek en iyi yer çocukluğun bahçesidir. Çünkü en tanıdık korkular orada..."
- Kovulmuşların Evi
63. "Bir aşk, sürekli olarak temsillerimizi görmek istediğimiz muğlak bir aynadan baska nedir ki?"
- Yenilgiden Dönerken
64. "Konuştuğumdan çok daha fazlasını içime attığımı kimseler bilmez."
- Sur Kenti Hikayeleri
65. "Ruhu çocuk kaldı; büyüdükçe, her dokunuşun çın çın ses çıkardığı bir boşluk peyda oldu içinde."
- Sur Kenti Hikayeleri
66. "Güzelliğin baht evinde siyah bir perde asılı sanki. Ne yaparsanız yapın, kaderinizin yol ağzında birden bire gözlerinizin önüne iniverir, önünüzü göremez olursunuz artık."
- Sur Kenti Hikayeleri
67. "“Dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım..”"
- Yenilgiden Dönerken
68. ""Sükûnetini koruyabildiğimiz tek yer mezarlıklar. Artık dinlenmek için oraya gidebiliriz!""
- Kovulmuşların Evi
69. "Beklemenin göz bağlayan bir yanı vardı."
- Sur Kenti Hikayeleri
70. "Ben Hüsrev.
Tam otuz üçüncü yaşımın üçüncü basamağında, aklımın beni alıp karanlığın tabanına dokundurduğu bi anda, içime bir damla ışık düştü."
- Sur Kenti Hikayeleri
71. "Bir insana büyüdüğünü kendisi değil
başkaları hissettiriyor ve bir insanın
kaderini kendisinden çok başka insanlar belirliyor.."
- Yenilgiden Dönerken
72. "...çünkü boşluğa yaslanamayız!"
- Yenilgiden Dönerken
73. "Ulu orta konuşulan belli ki benim yazgım!"
- Bir Japon Nasıl Ölür
74. "Bazen gidecek hiçbir yerim olmuyor benim, Bir korkuluk gibi dikilip duruyorum insanların ortasında. Bu bayatlamış gezegende, bu ıssız hükümdarlıkta ne kadar yer adı ve ne kadar sıfat varsa, antik bir uygarlıktan kalma ölü sözcüklere dönüşüyor."
- Kovulmuşların Evi
75. "...o uçurumun kenarında, ezeli bir bağlanmayla ebedi bir elveda arasında....."
- Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları
76. ""Yokluğun kurak düşürdüğü bir hayal, zenginliğin incelttiği teni nasıl saracak?""
- Sur Kenti Hikayeleri
77. "“Dedim: Öyleyse hayattır senin yuva yaptığın yer.”"
- Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları
78. "Belki de dünya, içine konuk olduğum bir anlık gafletten ibarettir. Belki de ben, bir anlığına gaflete düşmüş bir başka ruhun dalgınlığından ibaretim burada..."
- Kovulmuşların Evi
79. "“beğendiğim yazarları bir kez daha okuyup ruhumun sargısını kalınlaştırmaya kalktım”"
- Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları
80. "“İçim!
Seni bu isimle tanıdım.”"
- Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları
81. "Anladım ki; kalbinden uzak düşenin kalbini üfleyip, onu yeniden içimize konduran bir kuş nefesi vardır."
- Sur Kenti Hikayeleri
82. "Bir sabah dünya boşken kalkıp sordum kendime: neyin var taşınacak?
...
Neyin var sen gidince aklı sende kalacak!"
- Bir Japon Nasıl Ölür
83. "Kadınları erkeklerden üstün tuttuklarına tanık oldu."
- Sur Kenti Hikayeleri
84. "Hep böyle oluyor: Hep böyle birdenbire düşüp, tekrar tırmanmaya başlıyorum dünyaya..."
- Kovulmuşların Evi
85. "İçinden mevsimler fışkırıyordu."
- Sur Kenti Hikayeleri
86. "Neler saklamıyordu ki insanlar avuçlarında: dürüstler hiç kimsenin bilmediği ihanetleri saklıyorlardı; sözüne çokça güvenilenler söyledikleri sayısız yalanı. Herkesin çok sevdiği insanlar, kendilerine duydukları sevgisizliği saklıyorlardı; dostlar birbirine kazdıkları kuyuyu. Katiller, ellerindeki kanı saklıyorlardı, günahkarlar masum bir bahçeyi. Kahramanlar korkaklıklarını saklıyorlardı; her şeye aklı erenler, kolayca geçilecek bir engelin yüksekliğini. Gururlu fakirler zalim bir zenginliği, kısalar uzunluğu, çirkinler güzelliği, yaşlılar yaşamayı saklıyorlardı...."
- Sur Kenti Hikayeleri
87. "Kendinden öncekileri bütünüyle unutturan, kendinden sonra geleceklere de kapıları kapattıran bir alımı vardı onun."
- Sur Kenti Hikayeleri
88. "“... ben aşk desem küle dönecektim, kül desem küstürecektim közü. Kimseye yük olmayan bir cümle kurmak için beyhude arayıp durdum ağzımı.
... yalnızca suskunların anlaşmasına yarayan apayrı bir dili ezberledim. Sustum ve herkesle konuşmaya başladım...”"
- Yenilgiden Dönerken
89. "Bilmiyor muyum sanki, insan, kendinden başka hiçbir yerin yerlisi değildir."
- Kovulmuşların Evi
90. "Anlayacağız ki hâlâ mevsimler yollarını şaşırmadı ; demek hâla umut kesilmedi insan denen kapıdan.."
- Kovulmuşların Evi
91. "bensiz de dünyaydı; darılmadım..."
- Yenilgiden Dönerken
92. "Bir sabah dünya boşken kalkıp sordum kendime: neyin var taşınacak?
Şu kırık dal sesinden, şu tökezleyen ırmak gürültüsünden başka
Neyin var sen gidince aklı sende kalacak!"
- Bir Japon Nasıl Ölür
93. ""O sevimli bahar, kana susamış bir güze döndü.""
- Usta Konuşmak İstiyor
94. "Görüyorsun ya işte Allah'ım
Konuşacak kimse yok senden başka"
- Bir Japon Nasıl Ölür
95. "Göğsümde koca bir gök taşırdım ben"
- Arastanın Son Çırağı
96. "Dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım."
- Sur Kenti Hikayeleri
97. "Bilgelerle kadınlar birbirlerine çok benzerler.
Her ikisi de kalpleriyle hisseder, akıllarına
danışmadan iş yapmazlar. Bu yüzden bilgeler
biraz kadın gibidirler. Hem her şeyden çok
çabuk etkilenirler, hem de neyin olacağıni
önceden kestirebilirler."
- Sur Kenti Hikayeleri
98. "Hayatın bende dolduracağı yapraklar gittikçe azalıyor. Bundan sonrası, bundan öncekinden başka türlü olmayacak, biliyorum."
- Kovulmuşların Evi
99. "dünyayı almıyor bir türlü aklın ve ölüm hiç çıkmıyor aklından"
- Yenilgiden Dönerken
100. "Hissettiğinizi içinizde saklayın. İçinizde saklayın ki, iki kişi arasında olup biteni, sevmenin görgüsünden uzak sayısız insan öğrenmesin."
- Sur Kenti Hikayeleri
101. ""Kalpler ancak Allah'ı anarak huzur bulur." ayetini biraz daha dikkatli okuyacak olsak, basınç odasının yerini göreceğiz. Evet, bu ayet, adına
"stres" denilen çağdaş basıncı, ilâhi bir odaya, Kur'âna çağırıyor bizi.
Frankenstein'in yaratığı değil, Allah'ın kulu olmak ne güzel!
Ne güzel "Allah en büyüktür!" sözü."
- Kovulmuşların Evi
102. "Ben Sur Kentini bir insana benzetirim: Evleri birer hücre gibi düşün, küçük ara sokaklarımızı vücudumuzdaki ince damarlar say, ana caddelerimizi kalın damarlarımıza benzet, şehrin meydanını yüreğimiz kabul et..."
- Sur Kenti Hikayeleri
103. "Kimse onun, insanlardan kaçarak gecenin kuyularına inmiş bir adamın suskunluğunda ne bulduğunu anlayamadı."
- Sur Kenti Hikayeleri
104. "“yalnızca bir okuldan değil, bir balkondan, bir istasyondan, bir yol kokusundan ve bir aşktan da mezun ediliyorum”"
- Yenilgiden Dönerken
105. "Bilgiyi alımlı yapan ölüm düşüncesidir."
- Sur Kenti Hikayeleri
106. "Desin ki ; cevher kararmadikca, her hayat için tetikte duran bir mücevher vardır."
- Sur Kenti Hikayeleri
107. "Bilgiyi alımlı yapan ölüm düşüncesidir."
- Sur Kenti Hikayeleri
108. "Çünkü yalnızlık tedavisi zor bir hastalıktır..."
- Usta Konuşmak İstiyor
109. "“İnsan sona yaklaşırken her şey gözünden düşmeye, ama bazı şeyler gözünde tütmeye başlıyor; başa, başladığı yere dönmek istiyor.”"
- Usta Konuşmak İstiyor
110. "İstediğimiz gibi bir hayat kuramadığımız, istediğimiz gibi bir bahçe yeşertemediğimiz için kendimize geçmişten bir ev yapar, gider orada otururuz.."
- Kovulmuşların Evi
111. ""Annen düzendi sen karmaşa; annen evdi sen sokak; annen terziydi sen makas ve annen hep yüzünü sabaha döndü, sen hep akşamın kapılarını çaldın.Annen için nasıl iyi bir oğul olabilirsin ki? Bağışlanacak bir yanın yok senin!""
- Kovulmuşların Evi
112. "Biliyorum ki aşk bir kaybediştir ve o büyük kaybedişin ardından bütün sözcükler ölümle cezalandırılmıştır."
- Kovulmuşların Evi
113. "Ama her seferinde kendi can evine geri dönüyordu."
- Sur Kenti Hikayeleri
114. "Bazen gidecek hiçbir yerim olmuyor benim, bir korkuluk gibi dikilip duruyorum insanların ortasında."
- Kovulmuşların Evi
115. "Hangi mimar, son taşını tutkuyla yerleştirdiği köprüden, bir zalimin geçmesini engelleyebildi...88"
- Kovulmuşların Evi
116. "Sanıldığı gibi insanı yıkan çektiği acılar değildir.
İnsan, çektiklerini paylaşamadığı için, kendi acısıyla söyleşmeye başladığında yıkılır"
- Kovulmuşların Evi
117. "Kimse, dünyanın bir tek "ânı"ını içine sığdırmayı başaramıyor.Aşka düşenler hariç..."
- Kovulmuşların Evi
118. "Bazen gidecek hiçbir yerim olmuyor benim, bir korkuluk gibi dikilip duruyorum insanların ortasında."
- Kovulmuşların Evi
119. "Hangi mimar, son taşını tutkuyla yerleştirdiği köprüden, bir zalimin geçmesini engelleyebildi...88"
- Kovulmuşların Evi
120. "Sanıldığı gibi insanı yıkan çektiği acılar değildir.
İnsan, çektiklerini paylaşamadığı için, kendi acısıyla söyleşmeye başladığında yıkılır"
- Kovulmuşların Evi
121. "Zannedildiği gibi tehlikeli olan gece değil gündüzdür. Karanlıkta her şey aslına rücu eder; kurt kurtluğuna, korkak korkaklığına. Oysa gündüz hepimizin bir parçasını inşa ettiği devasa bir tiyatro sahnesidir. Sıkça o sahneye çıkar, oyunumuzu oynar, sonra da aşağıya ineriz."
- Usta Konuşmak İstiyor
122. "Her unutulan gibi, onu da unuttu insanlar."
- Sur Kenti Hikayeleri
123. "Bazı sözcüklerin kalpten, bazılarınınsa yalnızca dilden çıktığını ayırt etmekte hiç güçlük çekmedi."
- Sur Kenti Hikayeleri
124. "Acı, ademoğlunu en çok beğendiği kapısından ziyaret edermiş..."
- Sur Kenti Hikayeleri
125. "Bazıları ızdırap çektikleri yerlere garip bir bağlılık duyarlar."
- Sur Kenti Hikayeleri
126. "Kaderin getirdiğine ne kadar razı olmuşsa, kaderin götüreceğine de bir o kadar razı olurdu; bunu biliyordum."
- Sur Kenti Hikayeleri
127. "Anladım ki; kalbinden uzak düşenin kalbini üfleyip ,onu yeniden içimize konduran bir kuş nefesi vardır."
- Sur Kenti Hikayeleri
128. "Bazı sözcüklerin kalpten, bazılarınınsa yalnızca dilden çıktığını ayırt etmekte hiç güçlük çekmedi."
- Sur Kenti Hikayeleri
129. "Acı, ademoğlunu en çok beğendiği kapısından ziyaret edermiş..."
- Sur Kenti Hikayeleri
130. "İnsanlar balçıklarını tıpkı bir zırh gibi kullanıyorlardı. Bir zırh gibi kullanıyorlar, başkalarından sakladıkları ne varsa o zırhın içine doluşturuyorlardı."
- Sur Kenti Hikayeleri
131. "kendimden başka savrulacak bir kır yok tütecek gam yok burda."
- Bir Japon Nasıl Ölür
132. "bana ait çözülmemiş tek düğme benden başka öldürülmüş bahçe yok"
- Bir Japon Nasıl Ölür
133. "“tıpkı çıktığım yolculuklar gibi, görüştüğüm insanların sayısını da seyrettikçe seyrelttim. kendimle kendim arasında gidip gelen yeni bir yol açtım. günler, niçin uzadığını, niçin kıvrıldığını bilmediğim bir sarmaşık gibi dolanıp durdu boynuma. dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım…”"
- Yenilgiden Dönerken
134. "Kederlendim, sustum,
açıkta kalmayayım diye en güvenli yere, kendi dilimin altına saklandım..."
- Yenilgiden Dönerken
135. "Herkes gibi, benim içimde de hiçbir yere kaydedilmemiş bir günlük var."
- Kovulmuşların Evi
136. "Ben büyüdükçe içimde büyüyen ıssızlığı daha iyi kavrayabiliyorum."
- Sur Kenti Hikayeleri
137. "“tıpkı çıktığım yolculuklar gibi, görüştüğüm insanların sayısını da seyrettikçe seyrelttim. kendimle kendim arasında gidip gelen yeni bir yol açtım. günler, niçin uzadığını, niçin kıvrıldığını bilmediğim bir sarmaşık gibi dolanıp durdu boynuma. dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım…”"
- Yenilgiden Dönerken
138. "Kederlendim, sustum,
açıkta kalmayayım diye en güvenli yere, kendi dilimin altına saklandım..."
- Yenilgiden Dönerken
139. "Bir yolun verdiği kederi yine başka bir yol hafifletirmiş. yeni şehre vardığında aklının karışık iplerini bir parça ayıklayabilir insan."
- Sur Kenti Hikayeleri
140. "Biliyorum ki insan, ölünceye kadar kendi cevapsız sorusunun çengelinde asılır, ölünceye kadar kendine mağlup olur."
- Kovulmuşların Evi
141. ""Aslında bende eksik olan her şey onda tamamlanmıştı. Onda bir şiirin güzelligi vardı. Ev, diye geçirdim içimden...""
- Karşı Roman
142. "Bazen gidecek hiçbir yerim olmuyor benim bir korkuluk gibi dikilip duruyorum insanların ortasında."
- Kovulmuşların Evi
143. "Görüyorsun ya işte Allah'ım
konuşacak kimse yok senden başka"
- Bir Japon Nasıl Ölür
144. "Sınırlarım uzadıkça uzuyor
bir kıyıda alnımı buluyorum ötekinde alnımın izlerini"
- Bir Japon Nasıl Ölür
145. "Küçük bir odada, her seferinde suretimi huzuruna çağıran bir aynanın, beni defalarca kandırdığını anımsamak asabımı bozacak."
- Kovulmuşların Evi
146. ""Masumun göğsünü artık yormayın...""
- Sur Kenti Hikayeleri
147. "Biliyorum ki insan, ölünceye kadar kendi cevapsız sorusunun çengelinde asılır, ölünceye kadar kendine mağlup olur."
- Kovulmuşların Evi
148. "Bazen gidecek hiçbir yerim olmuyor benim bir korkuluk gibi dikilip duruyorum insanların ortasında."
- Kovulmuşların Evi
149. "İnsanla gökyüzü arasında dalgalanıp duran naif bir perdeye benzedin sonunda."
- Yenilgiden Dönerken
150. "“İnsan gençken, temiz bir cümle olarak ölür...”"
- Yenilgiden Dönerken
151. "Sesim kendi sesime çarpsın ki durulayım"
- Bir Japon Nasıl Ölür
152. "Dayanılmaz bir yalnızlık duyduğunda onun gözlerine, kalbi aşktan taştığında ise ellerine dikkat kesilmişti."
- Sur Kenti Hikayeleri
153. "Cevher kararmadıkça, her hayat için tetikte duran bir mucize vardır."
- Sur Kenti Hikayeleri
154. "toprağımız çürüyor aliya
çürüyor titrek başaklar."
- Arastanın Son Çırağı
155. "Bazı insanlar varlıklarından çok daha fazla yer tutarlar!"
- Sur Kenti Hikayeleri
156. "“İnsan gençken, temiz bir cümle olarak ölür...”"
- Yenilgiden Dönerken
157. "Neler saklamıyorlardı ki insanlar avuçlarında:
- Sürekli efendilerini öven uşaklar, aslında onlara duydukları nefreti saklıyorlardı.
- Dürüstler hiç kimsenin bilmediği ihanetleri saklıyorlardı;
- Sözüne çokça güvenilenler söyledikleri sayısız yalanı.
- Herkesin çok sevdiği insanlar, kendilerine duydukları sevgisizliği saklıyorlardı;
- Dostlar birbirlerine kazdıkları kuyuyu.
- Katiller, ellerindeki kanı saklıyorlardı,
- Günahkârlar masum bir bahçeyi.
- Kahramanlar korkaklıklarını saklıyorlardı;
- Her şeye aklı erenler, kolayca geçilecek bir engelin yüksekliğini.
- Gururlu fakirler zalim bir zenginliği,
- Kısalar uzunluğu,
- Çirkinler güzelliği,
- Yaşlılar yaşamayı saklıyorlardı.
Nurettin, pek çok avuç içi gördü göğe açılan. Pek çok avuç içinde saklanan sayısız istek gördü."
- Sur Kenti Hikayeleri
158. "Siz bilmezsiniz, bakmak da bir umuttur."
- Sur Kenti Hikayeleri
159. "inanın bana, bizim yaşamak dediğimiz, hiç farkında olmadan yapıp ettiklerimizden ibaret.Yürünecek onca mesafeyi bitiriyor kırık bir ayak, aldığımız o sayısız nefesten biri bile giremiyor sövelmiş bir göğüsten içeriye.85"
- Kovulmuşların Evi
160. "Bir kadının kıymetini bilmeyen, bir şehrin kıymetini nereden bilecek!"
- Sur Kenti Hikayeleri
161. ""Hiçbir boşluk, bir başkasının kalbiyle doldurulamaz...""
- Usta Konuşmak İstiyor
162. "Bir insana büyüdüğünü kendisi değil, başkaları hissettiriyor..."
- Sur Kenti Hikayeleri
163. "Aralarında hiçbir insicam bulunmayan bir sürü hatıradan sonra yeniden dünyaya, o kovulmuşların evine geri döndüğümde, bir kez daha , 'hatırlamak da bir ihanettir' diye söyleneceğim."
- Kovulmuşların Evi
164. "Bir karıncanın huzurunda duracak cesaretim bile yok bugün."
- Kovulmuşların Evi
165. "Onca yıl, herkes söktüğünü dikerek çıktı insanların içine, ben diktiğimi sökerek."
- Kovulmuşların Evi
166. "Kapıdan çıkarken, "mutsuz bir ülke burası" dedim kendi kendime; "sabahları nasıl uyanması gerektiğini bilmeyen bir ülke; tırnaklarından başlayarak çökmüş bir ülke...""
- Kovulmuşların Evi
167. ""Bu şehir sandığından da çok yordu beni.""
- Sur Kenti Hikayeleri
168. "Siz bilmezsiniz, bakmak da bir umuttur."
- Sur Kenti Hikayeleri
169. "inanın bana, bizim yaşamak dediğimiz, hiç farkında olmadan yapıp ettiklerimizden ibaret.Yürünecek onca mesafeyi bitiriyor kırık bir ayak, aldığımız o sayısız nefesten biri bile giremiyor sövelmiş bir göğüsten içeriye.85"
- Kovulmuşların Evi
170. "Bir kadının kıymetini bilmeyen, bir şehrin kıymetini nereden bilecek!"
- Sur Kenti Hikayeleri
171. ""Hiçbir boşluk, bir başkasının kalbiyle doldurulamaz...""
- Usta Konuşmak İstiyor
172. "İki gözü vardı Sakine'nin...
"Her gün iki parlak yıldızın başucunda uyumuşsun ama fark etmemişsin Numan," dedim kendi kendime." Kimsenin gidemeyeceği iki güzel ülken olmuş, sen yine fark etmemişsin.""
- Sur Kenti Hikayeleri
173. "Hangi kavşakta dursam çatalı bir acıyım"
- Bir Japon Nasıl Ölür
174. "“Zaman neşeyi de yalnızlığı da aynı ağızdan yutuyor..”"
- Usta Konuşmak İstiyor
175. "“ Hafız! Sence çocuklar
Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi …”
Ece Ayhan"
- Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları
176. "Yani nasıl söyleyeyim; içi boşalmış tenha bir akşamda, gidilebilecek en iyi yer çocukluğun bahçesidir."
- Kovulmuşların Evi
177. "Bütün bu yolculuklarında, yolların açtığı yarayı kadınlarla, kadınların açtığı yarayı yollarla sarmış, ne birinin ne de ötekinin sonunu düşünmüştü."
- Sur Kenti Hikayeleri
178. "Ben aslında bir zamandır kendi faniliğime misafirim."
- Kovulmuşların Evi
179. "kendimizden başka her yere anında ulaşabiliyoruz artık"
- Kovulmuşların Evi
180. "“Anlatılamaz işler vardır; sözcüklerin evi kapıyı asla aralamaz.”"
- Sur Kenti Hikayeleri
181. "Onca yıl, herkes söküğünü dikerek çıktı insanların içine, ben diktiğimi sökerek..."
- Kovulmuşların Evi
182. "O vakitler bir başım vardı benim; omuzlarımın üzerinde duran tepe sonradan peyda oldu..."
- Kovulmuşların Evi
183. "Babamız bir gün gerçekten ölür, ama biz onun ölümünü bile birden değil parça parça kavrarız."
- Kovulmuşların Evi
184. "Bir sabah dünya boşken kalkıp sordum kendime :neyin var taşınacak ?
Şu kırık dal sesinden ,şu tökezleyen ırmak gürültüsünden başka
Neyin var sen gidince aklı sende kalacak"
- Bir Japon Nasıl Ölür
185. "insan yalnızca aklına güvenince, önce bir suyu kirletip, sonra onun berraklığın inandırır kendini. o kirli suya damlattığı ne varsa, hepsini de insanca bir meşrulukla onaylar. bir gün kalbime yeniden çağrıldığımda, bir başına kalmış aklın kirlettiği sulara son bir kez baktım. son bir kez baktım ve dalgaları birbirine çarparak parçalanan on yılımı gördüm orada."
- Sur Kenti Hikayeleri
186. "Birkaç yıl aklımla kalbim arasında, birbirini yenemeyen hasımlarınkine benzer yorucu bir cenk oldu. Öyle çok yoruldum ki, kalbimin yenik düşmesinden ızdırap duymadım bile."
- Sur Kenti Hikayeleri
187. "Herkes bedenin ölümünü düşünür Oysa asıl korkulması gereken ruhun Kalbin ölmesidir."
- Sur Kenti Hikayeleri
188. "Hep böyle oluyor: Hep böyle birdenbire düşüp, tekrar tırmanmaya başlıyorum dünyaya..."
- Kovulmuşların Evi
189. "...ben bu darlanan ruhun yıllarca kâh misafiri kâh ev sahibiyim."
- Usta Konuşmak İstiyor
190. "Kendince bir kıyıda, uzaktan uzağa yanıp duran bir fenerdi annem; onu her aradığımda, durduğu yeri işaret etmekten vazgeçmeyecekti, bunu iyi biliyordum. İyi biliyordum çünkü, ne zaman ihtiyaç duyarsan, ne zaman çalkantılı sularımda rotamı kaybetsem hep yanar gördüm o ışığı; huzmeleri, sükunetle kendisine demirlenecek bir sahile dönüşüyordu…"
- Kovulmuşların Evi
191. "hala sütten kesilmedi bu yara."
- Bir Japon Nasıl Ölür
192. "Öğretmen, pencereden bakarken gözüne göçmen kuşlar takılan bir öğrencinin hayretini dikkat dağınıklığı saydığı gün kaybetti."
- Usta Konuşmak İstiyor
193. "döndüm uzun uzun kırlara baktım, şuramda büyürken hasar"
- Bir Japon Nasıl Ölür
194. "Kim hatıralarının yükünü yalnız başına taşıyabilir ki?"
- Yenilgiden Dönerken
195. "bir sabah dünya boşken kalkıp sordum kendime: neyin var taşınacak?
şu kırık dal sesinden, şu tökezleyen ırmak gürültüsünden başka
neyin var sen gidince aklı sende kalacak?"
- Bir Japon Nasıl Ölür
196. "Efendim ,
Sen bir çölü yeşertiyordun;
Biz ise nerede bir yeşerti görsek hemen çöle döndürüyoruz."
- Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları
197. "hala sütten kesilmedi bu yara."
- Bir Japon Nasıl Ölür
198. "Öğretmen, pencereden bakarken gözüne göçmen kuşlar takılan bir öğrencinin hayretini dikkat dağınıklığı saydığı gün kaybetti."
- Usta Konuşmak İstiyor
199. ""Her şey bu kadar basit aslında" dedim kendi kendime... "Dünya tozlanan bir yerdir." Bütün insanlar toz almak için gelirler dünyaya. Kimisi bir ülkenin tozunu alır, kimisi bir sehpanın, kimisi bir ceketin. Ama bazen bir gözün tozunu almak gerekir dünyada, kabul etmek lazım en zoru budur..."
- Kovulmuşların Evi
200. "Sükûnetini koruyabildiğimiz tek yer mezarlıklar.Artık dinlenmek için oraya gidebiliriz!"
- Kovulmuşların Evi
201. "İçimizde az buçuk dikkat kesilenler bilirler ki, baba göz altlarındaki torbalarda yorgunluk biriktiren kederli göçmenidir evimizin.Bir an gelir, göz altlarındaki torbaların bağcığını gözlerinin feriyle bağlayamaz olur artık.O iki bağcık da, hiç ummadığımız bir vakitte, hiç ummadığımız bir yerde çözülüverir.Çözülüverir ve babamız, bizden sakladığı bütün yorgunluklarını orta yerde bırakıp, kederli yüzünü terk eder.Biliyor musunuz? Babamız bir gün gerçekten ölür!
(20)"
- Kovulmuşların Evi
202. "Neyime bilendiniz
koca keskileri hayatın
incecik ormanken ben
berrak sular yürütürdüm gövdemden
kime örnek şimdi alımsızlığım
kim har istedi de budandı gölgem"
- Arastanın Son Çırağı
203. "Yine de insanlar insanların acılarına akrabadır."
- Sur Kenti Hikayeleri
204. "Dokundukça dağılan bir hatırayım, al ipekte besmele"
- Bir Japon Nasıl Ölür
205. "Yükseğe çıkanın sözcükleri ne kadar da az!"
- Sur Kenti Hikayeleri
206. "Dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım."
- Yenilgiden Dönerken
207. ""Karanlık bastığında kimse evine gitmiyorsa, güneş neden batıyor Albayım?""
- Yenilgiden Dönerken
208. ""Size, gerdanınızdaki bene arkadaş olsun diye, gözyaşlarımla yıkadığım bir firuze getirdim...""
- Sur Kenti Hikayeleri
209. "Dünya, bensiz de dünyaydı, darılmadım."
- Sur Kenti Hikayeleri
210. "Tam tersine yenilgimin tadını çıkardım uzunca bir zaman. Tıpkı çıktığım yolculuklar gibi, görüştüğüm insan sayısını da seyrettikçe seyrelttim. Kendimle kendim arasında gidip gelen bir yol açtım. Günler, niçin uzadığını, niçin kısaldığını bilmediğim bir sarmaşık gibi dolanıp durdu boynuma. Dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım"
- Yenilgiden Dönerken
211. "Yine de insanlar insanların acılarına akrabadır."
- Sur Kenti Hikayeleri
212. "Dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım."
- Yenilgiden Dönerken
213. ""Size, gerdanınızdaki bene arkadaş olsun diye, gözyaşlarımla yıkadığım bir firuze getirdim...""
- Sur Kenti Hikayeleri
214. "Dünya, bensiz de dünyaydı, darılmadım."
- Sur Kenti Hikayeleri
215. "Tam tersine yenilgimin tadını çıkardım uzunca bir zaman. Tıpkı çıktığım yolculuklar gibi, görüştüğüm insan sayısını da seyrettikçe seyrelttim. Kendimle kendim arasında gidip gelen bir yol açtım. Günler, niçin uzadığını, niçin kısaldığını bilmediğim bir sarmaşık gibi dolanıp durdu boynuma. Dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım"
- Yenilgiden Dönerken
216. "Belki de dünya içine konuk olduğum bir anlık gafletten ibarettir."
- Kovulmuşların Evi
217. "Bir daha dönmeyeyim, bir daha geçmişime yaptığım bu saplantılı yolculuk tarafından heder edilmeyeyim diye ellerinden ne geliyorsa yaptılar."
- Yenilgiden Dönerken
218. ""İnsan, sonunda bir avuç toprakla baş başa kalacağına göre neden bu kadar telaşla saldırıyor hayata?" demeyeceğim. Çünkü insan budur."
- Usta Konuşmak İstiyor
219. "“Anladım ki; kalbinden uzak düşenin kalbini üfleyip, onu yeniden içimize konduran bir kuş nefesi vardır. Bu sıradan hikâyemi, benden yüzyıllar sonra gelen biri, benim gibi duyarak anlatsın isterim. Desin ki; cevher kararmadıkça, her hayat için tetikte duran bir mucize vardır.”"
- Sur Kenti Hikayeleri
220. "Kırbaç, zaten yola gelecekler için sadece bir bahane."
- Sur Kenti Hikayeleri
221. "İnsanların boynuna görünmez ipler dolanır; bir anlık da olsa, herkes kendi mahşerinin içine dalıp çıkardı."
- Sur Kenti Hikayeleri
222. "Biliyormusunuz, ben pek az bahsettim eski güzel günlerden, çünkü zaten çok azlar!.."
- Kovulmuşların Evi
223. "Bitkinlikle, kendimi kendi içime uzatırım. Oysa bilirim ki o ağır gamlı yurtta, anılarımın çölünden başka bir bekleyen yoktur beni..."
- Kovulmuşların Evi
224. ""İnsan, sonunda bir avuç toprakla baş başa kalacağına göre neden bu kadar telaşla saldırıyor hayata?" demeyeceğim. Çünkü insan budur.""
- Usta Konuşmak İstiyor
225. "Kimse, ne düşündüğümü, baktığım yerde neyi gördüğümü anlayamıyor..."
- Kovulmuşların Evi
226. "Bir öksürsem gölge vurmuş dağlar kadar ıssız kalacak göğsüm"
- Bir Japon Nasıl Ölür
227. "Bütün kentlerden, kasabalardan, evlerden ve odalardan tuş sesleri geliyor. İnsanlık, yazılmakta olan bir yeryüzü romanına kendini ekliyor sanki.
Herkes herkesle yazışıyor, herkes herkese eski bir parçasını dağıtıyor; esneyince, ağzından harfler, tuş sesleri ve yıpranmış kelimeler dökülüyor dünyanın."
- Yenilgiden Dönerken
228. "Ve geçmişe sığınmanın kolaylaştığı yerlerde hayat, kötü bir bahaneye dönüşüyor ne yazık ki."
- Yenilgiden Dönerken
229. "İnsanların boynuna görünmez ipler dolanır; bir anlık da olsa, herkes kendi mahşerinin içine dalıp çıkardı."
- Sur Kenti Hikayeleri
230. "Biliyormusunuz, ben pek az bahsettim eski güzel günlerden, çünkü zaten çok azlar!.."
- Kovulmuşların Evi
231. "Bitkinlikle, kendimi kendi içime uzatırım. Oysa bilirim ki o ağır gamlı yurtta, anılarımın çölünden başka bir bekleyen yoktur beni..."
- Kovulmuşların Evi
232. "Başlangıçta sevemediğimizi zamanla seveceğimizi düşünürüz; oysa zaman sevdirmez, sadece alıştırır!"
- Yenilgiden Dönerken
233. "Kimi vakitler her neye dokunsam bir faniliğin tozu kalkar üzerinden."
- Kovulmuşların Evi
234. "Bazı akşamlar senli benli oluyorum cebimdeki anahtarla, ona yaranmaya çalışıyorum, konuştuğum dahi oluyor onunla:
Ya kapıyı açmazsa..."
- Kovulmuşların Evi
235. "Ama kimse görmüyor onu, kimse görmeyecek, hep aynı belirsiz balçığı karanlığa devirip eve varacak..."
- Kovulmuşların Evi
236. "Geçen zaman, bana, susmakla kazançlı çıkacağım durumları belletti. Sustum ve susmakla elde ettiğim kazançları kâr saymaya başladım!"
- Kovulmuşların Evi
237. "Karanlık bastığında kimse evine gitmiyorsa, güneş neden batıyor Albayım?"
- Yenilgiden Dönerken
238. "Ben Hüsrev.
Anladım ki; kalbinden uzak düşenin kalbini üfleyip, onu yeniden içimize konduran bir kuş nefesi vardır. Bu sıradan hikayem, benden yüzyıllar sonra gelen biri benim gibi duyarak anlatsın isterim. Desin ki; cevher kararmadıkça, her hayat için tetikte duran bir mucize vardır."
- Sur Kenti Hikayeleri
239. "Her bir tarafını eşyalarla tahkim ettiğimiz çerden çöpten bir ruhumuz var çünkü..."
- Kovulmuşların Evi
240. "Başlangıçta sevemediğimizi zamanla seveceğimizi düşünürüz. Oysa zaman sevdirmez, sadece alıştırır."
- Yenilgiden Dönerken
241. "O kuşları tereddütte bırakan heves;"
- Yenilgiden Dönerken
242. "“İnsan, sonunda bir avuç toprakla baş başa kalacağına göre neden bu kadar telaşla saldırıyor hayata?” demeyeceğim. Çünkü insan budur."
- Usta Konuşmak İstiyor
243. "Bir şey daha var, son bir şey: Güz, sevgili dallarının dilinden, hiç susmamacasına aynı cümleyi tekrarlar durur: Her yaprak yalnızca bir kere sararır..."
- Kovulmuşların Evi
244. "" Görüyorsun ya işte Allah'ım
konuşacak kimse yok senden başka ""
- Bir Japon Nasıl Ölür
245. "ey toprağa can veren acı!
hangi Hacer'in dilinin ucundasın
kımıldat artık suları
kalbimin kuruyan oluklarından."
- Arastanın Son Çırağı
246. "..benden başka her şeyin yerli yerinde durduğunu anlıyorum, benden başka herkesin kaçırdığım zamanın içini doldurmaya devam ettiğini!"
- Kovulmuşların Evi
247. "Bazı akşamlar senli benli oluyorum cebimdeki anahtarla, ona yaranmaya çalışıyorum, konuştuğum dahi oluyor onunla:
Ya kapıyı açmazsa..."
- Kovulmuşların Evi
248. "Bir şey daha var, son bir şey: Güz, sevgili dallarının dilinden, hiç susmamacasına aynı cümleyi tekrarlar durur: Her yaprak yalnızca bir kere sararır..."
- Kovulmuşların Evi
249. "Kendimi üflüyorum kendi cansız közümden
çünkü kendimden başka savrulacak bir kır yok tütecek gam yok burda.
Saatler, günler aylar ; oturmuş bekliyorum bu nabzı yorgun ateşi
bir öksürsem ağzımdan vitrinler dökülecek
sonra yanmış çıralar, ispirto fitilleri ve gevşek bakır teller
bir öksürsem gölge vurmuş dağlar kadar ıssız kalacak göğsüm."
- Bir Japon Nasıl Ölür
250. "birkaç kitap, küçük bir sırt çantası ve bir koltuk numarasından ibaret olduğum halde, o günlerde kendimi, hayat tarafından sipariş edilmiş, sonu henüz muğlak bir romanın kahramanı gibi hissediyordum."
- Yenilgiden Dönerken