Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Aleksandr Soljenitsin Alıntıları & En Çok Okunan Sözleri

Aleksandr Soljenitsin En Beğenilen Sözleri



1. ""İnsanlar hayatta neye dayanarak yaşar?" Buna yüksek sesle cevap vermek bile kabalıktı. Hem de yersizdi. "Sevgiye.""


- Kanser Koğuşu



2. "Kolay kazanılan paranın değeri yoktur, insana kazanmış olmanın zevkini vermez. Eskiler boşuna dememişler. "İnsan karşılığını vermediği şeyin değerini bilmez." diye..."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



3. "Derler ki, uluslar arasında ayrım yoktur; her ulustan iyisi de çıkar, kötüsü de..."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



4. "Dahi olan, zorbaların hoşuna gitsin diye yorum yapmaz!"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



5. "İnsan karşılığını vermediği şeyin değerini bilmez."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



6. "İnsan mezardan dönemez ama hatadan dönebilir."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



7. "Zaman devletin olmadığı için herkes istediği gibi kullanırdı."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



8. "Yolda yürürken karlar arasında çelik bir şerit parçası buldu. Hızar şeridinden kopmuş olmalıydı. Eğilerek parçayı aldı, cebine soktu. Bunun ilerde ne işe yarayacağını bilmiyordu. Zaten insan ilerde nelere ihtiyacı olacağını nereden bilecekti?"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



9. "İş sopaya benzer, sopanın iki ucu vardır. Anlayana yaparsan özenirsin, ama anlamayanlar için göz boyamak çok kolaydır."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



10. "Sıcak odada oturan, üşüyenin durumundan ne anlar."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



11. "Tek kurtuluş yolu durmadan çalışmaktı."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



12. "Bizde soru sormak başlı başına bir tehlike zaten."


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



13. "Dünyada iki sır vardır; biri nasıl doğduğumuz, öteki de ne zaman öleceğimiz."


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



14. "...«Fethedilmesi imkânsız, çok yüksek bir şey var! Dünya ruhunun bir parçası. Bunu hissetmiyor musun?»..."


- Kanser Koğuşu



15. "...hastanenin herkes üzerinde uyandırdığı o hoşnutsuzluk; hiç kimse durmaz, hiç kimse iki çift lâf etmez."


- Kanser Koğuşu



16. "Sabah sabah işbaşı yapmak denen buyruk var ya, bundan daha berbat bir şey yoktur. Ayaz, karanlık, karınlar aç, koskaca bir günün başlangıcı. İnsanın dili ağırlaşır canı konuşmak istemez."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



17. "Hava biraz ısınmış. Eksi 18 dereceden fazla değil."


- İvan Denisoviç' in Bir Günü



18. "Bu hep böyledir işte, birisi iş yaparken birisi bakar."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



19. "...insan homurdanmadan zorluklara katlanmasını bilmeliydi. Dikelirsen kırılırdın."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



20. "Vicdanıyla barış halinde yaşayanların yüzleri güzel olur hep."


- Matriona'nın Evi



21. "Sıcak odada oturan, üşüyenin durumundan ne anlayacaktı?"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



22. "Önemsiz yaşamının ancak Devrim için yapacağı kadarıyla değeri olabilirdi."


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



23. "İnsan feleğin çarkından bir nice geçer, gün olur başına neler gelir!"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



24. "Birisi sizden yardım isterse ne diye koşmayacaktınız? Yapılmayacak şey miydi bu?"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



25. "Kolay kazanılan paranın bir değeri yoktur, insana kazanmış olmanın zevkini tattırmaz. ..."İnsan severek emek vermediği şeyin değerini bilmez.""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



26. "Sen kendine yardım etmezsen, kimse sana yardım etmez."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



27. "Hani nasıl derler, "İki işi beceren on işe birden aklı erer," diye."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



28. ""Özgürlük senin nene gerek? Çünkü özgür dünyada elin kolun serbest gezerken sende kalan son inancını da yitirebilirsin.""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



29. "Yağmur yalnız aşıkları sindirememişti."


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



30. "Kolay kazanılan paranın değeri yoktur, insana kazanmış olmanın zevkini vermez. Eskiler boşuna dememişler. "İnsan karşılığını vermediği şeyin değerini bilmez"."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



31. ""Her evde onu ayakta tutan bir doğru vardır,""


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



32. "Derler ki, uluslar arasında ayırım yoktur; her ulustan iyisi de çıkar, kötüsü de..."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



33. "Kolay kazanılan paranın değeri yoktur, insana kazanmış olmanın zevkini vermez. Eskiler boşuna dememişler. "İnsan karşılığını vermediği şeyin değerini bilmez." diye..."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



34. "...yapılacak bir sürü işleri fakat az zamanları vardı."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



35. "...eğer dakikalarını nasıl kullanacağını bilmezsen, saati, günü ve bütün hayatını kaybedersin."


- Kanser Koğuşu



36. ""İnsan severek emek vermediği şeyin kıymetini bilmez.""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



37. "Siyasətin dahiliyi ondadır ki, xalqın dərdindən də uğur qazana bilir."


- Qulaq Arxipelaqı



38. ""Dünyada iki sır vardır, biri nasıl doğduğumuz, öteki ise ne zaman öleceğimiz... Bu ikisini kimse bilemez!""


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



39. "Zəifdir, insan, zəif..."


- Qulaq Arxipelaqı



40. ""Ama utanıyorum işte. Yerini yurdunu bırakmış insanlardan...""


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



41. "“Dünyada iki sır vardır, kızım, biri nasıl doğduğumuz, öteki de ne zaman öleceğimiz…”"


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



42. "Şu mide denen şey hainin tekiydi, bir gün önceki tokluğunu hiç anımsamazdı ama gelecek günler için durmadan, durmadan daha çoğunu isterdi."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



43. "Eh, bu sakitlikdə adam gizlənə biləydi! Saf havada xoruzların cingiltili banlamalarını eşidəydi! Atların mehriban və ciddi üzlərinə tumar çəkəydi!"


- Qulaq Arxipelaqı



44. "...Bir insan ne kadar duyguluysa, bir başkasıyla sıkı bir ilişki kurabilmesi de o kadar güçtür. Kendisi gibi bir kimseyle bile zordur bu. Böyle bir şey için bir sürü, hattâ yüzlerce benzerlik ve rastlantılar gerekir. Her rastlantı onları birbirlerine belirsiz bir şekilde yaklaştırır. Fakat bir tek ahenksizlik onları derhal birbirlerinden uzaklaştırır. Böyle anlaşmazlıklar çabucak ve kesinlikle hemen ön plâna çıkarlar..."


- Kanser Koğuşu



45. "Yoksa güneş de mi duruşunu kanunlara göre ayarlayacaktı?"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



46. "İnsanın sinirlerinin demirden olması gerekirdi."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



47. ""İçimde iyi duygular uyandırmadığı sürece Allah belasını versin bütün 'nasıl'ların!""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



48. "Bir doktorun vereceği en önemli sınav budur: kendi ihtisası olan bir hastalığa tutulmak..."


- Kanser Koğuşu



49. "Sıcak odada oturan, üşüyenin durumundan ne anlayacaktı?"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



50. "Birisi sizden yardım isterse ne diye koşmayacaktınız? Yapılmayacak şey miydi bu?"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



51. "“Terzilerden, bir de çobanlardan kork,” derdi Matriyona. “Beğenmedikleri karıları bütün köye rezil ederler.”"


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



52. ".
Kalp yaşadıkça bölücü çizgi hep yer değiştirir, kâh kabaran kötü duyguların, kâh genişleyerek parlayan iyiliğin etkisinde kalır. Aynı kimse değişik çağlarda, değişmiş pozisyonlarda büsbütün başkalaşmış niteliklerle karşımıza çıkar. Kimi zaman şeytana yaklaşır, kimi zaman azizliğe. Oysa, adı değişmez ve biz gördüğümüzü o ad'a yükleriz..
Sokrat'tan bir öğüt bize miras kaldı:
K e n d i n i b i l !
Ve bizler, bize eziyet edenler için hazırladığımız çukur önünde, afallar, duraklarız: Cellâd rolünde bizlerin değil, onların bulunuşu nihayet bir rastlantıdır, diye düşünürüz.
."


- Gulag Takım Adaları



53. ""Yargıyı Allah'tan dile..insanlardan değil ""


- Gulag Takım Adaları



54. "Adamın duruşu bile zorluklara karşı direnişini anlatmaya yeterdi."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



55. "En çok hoşuna giden tarafı da kibarlığı, senli benli olmayışıydı."


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



56. "Daha önce ellerimize kelepçe vuranlar bu defa "olanları unutalım "diye tutturdular..

"Geçmişi hatırlayanın gözü çıksın "dediler.

Ancak bu atasözünün bir devamı da var .

"Unutanın iki gözü çıksın "."


- Gulag Takım Adaları



57. "İhtiras her şeyi affettirir; siz ise, bu bencilliğinizle hep kendinizi düşünüyorsunuz."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



58. "Beni çok yoruyorlar, Ignatıç. Canımdan bezdim."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



59. "Dünyada iki sır vardır, biri nasıl doğduğumuz öteki de ne zaman öleceğimiz… Bu ikisini kimse bilemez."


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



60. "'
'
Bir öğretmenin alabileceği en değerli ödül,
böylesine sevildiğini, beklendiğini görmekti."


- Matriona'nın Evi



61. ""Hep gelecek, hep gelecek... Kimse eskiye kafa yormuyor. Eskileri nereye atacaklar bakalım!""


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



62. ""Valya'cığım, yoksullara çok acırım, ama zenginlere aman yok.""


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



63. "Lenin'in eseri yok olursa eğer,
Artık bir sebep kalmaz yaşamaya..."


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



64. ""ZENGİNİN İYİSİ ____mavi at gibidir : nadir bulunur. ..""


- Ağustos 1914



65. ""Dualar da şikayet dilekçesi gibidir. Ya yerine ulaşmaz ya da ulaşsa bile ret yanıtıyla geri çevrilir.""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



66. "İçimde iyi duygular uyandırmadığı sürece Allah belasını versin bütün nasılların !"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



67. ".
Subay olarak tereyağlı bisküvi yerdim, "neden bana var, onlara yok" diye düşünmezdim. Emir erim vardı, onu adamakıllı çalıştırır, bütün hizmetlerimi yaptırırdım; askerden ayrı olarak yemek pişirtirdim. (Oysa Lubyanka'daki sorgu yargıçlarının emir erleri yoktu, o yandan suçlayamayız kendilerini!) Askerlere kendi şahsım için gittiğimiz her yeni yerde özel barınaklar yaptırırdım.
...
İşte, apoletler insanı böylesine değiştirir. Nerede kaldı ninenin ikona karşısında söylediği öğütler? Ve ne oldu öncülerin hayalinde canlanan geleceğin kutsal Eşitliği!
."


- Gulag Takım Adaları



68. ""Hey gidi dünya hey!""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



69. ".
"Baştan aşağı akıllı, uzak görüşlü, insancıl Yönetim!" diye yazmıştı "Life" dergisinde GULAG'ı gören New York Başhâkimi Leybovits. "Cezasını çeken tutuklu onurundan bile olmuyor" - işte bu şekliyle durumu görmüş ve değerlendirmlşti.
Hehey. Ne mutlu New York Eyâletine, Başhâkimi böylesine bir eşek olduktan sonra!
Sizi gidi tok, kaygısız, kısa görüşlü, sorumsuz yabancılar, elde bloknotla bilyalı kalem gazetecileri! - Taa Kem'de, yöneticilerin yanında tutuklulara soru soranlardan başlayarak, nice zararınız dokundu bizlere! Şöhrete kavuşma hırsı içinde fikir beyanına yeltendiniz, oysa hiç bir bok anladığınız yoktu, bu konuda.
İnsan onuru! Hangisinin, yargılamasız hüküm giyenin mi? İstasyonlarda, vagonların yanıbaşında kıç üzerinde çamura oturmaya zorlananların mı? Vatandaş yöneticinin kırbacı havada ıslık çalarken, idrarla ıslatılmış toprağı tırnaklarıyla kazan, kazdığını başka yere götüren, hücreye kapatılma korkusu içinde bulunan mı? O aydın kadınlar ki, yönetmenin çamaşırını yıkamayı, şahsına ait domuzlara yem vermeyi şimdi kendileri için şeref sayarladı, ertesi gün genel işlere yollanmaktan kaçınarak, uygun poz almak için sarhoşun işaretini beklerlerdi, onların onuru mu?
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



70. ".
Kararlı kollektivizm savaşında önce insanın dostlarından birisi olan at elinden alındı ve yerine traktör vadedildi. (Sanki at iyi ve kötü günlerinde yaşayan bir dost, ailenin bir üyesi, canının bir parçası değilmiş de yalnızca tarlanı sürmeye yarayan bir araçmış gibi). Hemen ardından aynı inatla ikinci dostum, köpeğin peşine düşüldü. Köpekler kaydedildi, öldürüldü, çoğunlukla bölge amirliklerinin özel emriyle icaplarına bakıldı: Yollarına çıkan her köpeğe ateş ederlerdi. Sebep olarak sıhhi ve ekonomik sorunlar (iktisat!) değil, daha derin düşünceler ortaya atılırdı. Köpek radyo dinlemez, gazete okumaz, devlet kontroluna tabi olmayan bir vatandaş, vücutça kuvvetli ama kuvveti devlete değil, sahibini korumaya yarayan, köy sovyeti onun hakkında ne karar verirse versin, geceleyin kapıda bekledikleri zaman ellerinde tuttukları tevkif emrinde ne yazarsa yazsın, yine sahibini koruyan bir varlıktır. Bulgaristan'da 1960 da bütün vatandaşlara ciddiyetle köpek yerine domuz beslemeleri tavsiye edildi. Çünkü domuz kurallara bağlı kalmaz, elinde bıçak olan herkes için yağ demektir. Kaldı ki köpekleri kısıtlayan bu kurallar hiç bir zaman devlet düzenini koruyan nöbetçi ve bekçi çomarlarına teşmil edilmedi.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



71. "***

Yaşadığım kadar yaşadıktan sonra burada ölsem gam yemezdim.

***"


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



72. "Özünlə apara biləcəyin şeylər hər zaman səninlə olmalıdır - bu, dilləri bilmək, ölkələri və insanları tanımaq xüsusiyyətidir. Qoy sənin yol kisən yaddaşın olsun. Yadında saxla! Unutma! Yalnız yaddaşındaki kədərli toxumlar nə vaxtsa cücərib boy ata bilər."


- Qulaq Arxipelaqı



73. ".
Stalin deliliğinin başlıca alâmeti -her yerde casus görmekti. Sanırdı ki, tüm memleket casus dolu. Uzak Doğunun Sovyetlere ait kısmında yaşayan bütün Çinliler, casus sayılarak, 58-6 dan hüküm giydiler, Kuzeydeki kamplara toplandılar ve orada öldüler. O savaşa katılan ve kaçmayı akıllarına getirmeyen tüm Çinliler aynı akibete uğratıldı. Korelilerden birkaç yüzbin kişi, casus şüphesiyle, Kazakistan'a sürüldü.
."


- Gulag Takım Adaları



74. "Qorxu hissi yaratmaq siyasətin sanballı üsuludur."


- Qulaq Arxipelaqı



75. "Ne olur dünyaya bir iyilik yapalım, artık onun işlerine burnumuzu sokmaktan vazgeçelim."


- Sovyet Liderlerine Açık Mektup ve Yalanla Yaşamayın



76. "Sıcak odada oturan, üşüyenin halinden ne anlayacaktı?"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



77. "...hep susuyordu: susması isteğine kaldığı zamanlarda da, susması gerektiği zamanlarda da."


- Ağustos 1914



78. "Boşu boşuna “Aklın yoksa tanık ol,” dememişler…"


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



79. "En uzun yaşayan en çok yaşayan değildir."


- Kanser Koğuşu



80. ".
Halk bilgeliğinin bize öğrettiğine uyarak! kurda karşı lafın varsa, kurttan yana olanı da söyle, diyelim.
Bu kurt sürüsünün halkımız arasında işi ne? Köku bizden mi? Kanı bizden mi?
Bizdendir.
Günahsızlara özgü beyaz cübbelerin eteklerini hızla savurmaktansa, kendi kendimize dönerek şunu soralım: Acaba, kaderim başka türlü olsaydı, ben de, onlar gibi, cellât olamaz mıydım?
."


- Gulag Takım Adaları



81. "Ne var ki insan gözlerinin efendisi değildi."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



82. ""Sıcak odada oturan, üşüyenin durumundan ne anlayacaktı?""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



83. ""İnsan niçin 100 yaşına kadar yaşasın? Yaşamamalı. Şöyle oldu. Hayatı Allah dağıtıyordu. Her hayvana elli yıl verdi, yeterdi bu. İnsan en son geldi, Allah'ın ona verecek ancak 25 yılı kalmıştı."

++"Çeyrek yüzyıl mı?" diye sordu Akhmazdzhan.

" Tamam. İnsan yakınmaya başladı. Yetmez bu, diye. Allah " Çok bile," dedi. İnsan " Hayır, yetmez."
Allah "O halde git başkalarından iste," dedi. İnsan gitti atla karşılaştı. "Bak bana yeteri kadar ömür verilmedi. Seninkinin bir kısmını bana ver "dedi. At, " pekâlâ al yirmi beş yıl dedi. İnsan yoluna devam etti. Köpekle karşılaştı. " Dinle köpek bana hayatından bir kısım ver dedi. Köpek, " elbette al yirmi beş yıl! İnsan yoluna devam etti. Maymunla karşılaştı. Ondan da yirmi beş yıl aldı. Allah'a döndü. Ve Allah, "İstediğin olsun," dedi. "Kendi işini kendin hallettin. İlk yirmi beş yılını insan gibi geçireceksin. İkinci yirmi beş yılını at gibi çalışacaksın. Üçüncü yirmi beş yılında köpek gibi havlayacaksın. Ve son yirmi beş yılda herkes sana maymunmuşsun gibi gülecek.""


- Kanser Koğuşu



84. "Saklamasını bilmek zenginlikten iyidir."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



85. "Şimdi devletin başında işte böyle taviz vermeyen insanlar yoktu, özellikle en üst basamaklarda!"


- Ağustos 1914



86. ".
Yetmiş yaşındaki eski Çarlık devri diplomatlarından birisi aşağıdaki konularda kışkırtıcı faaliyetlerde bulunmakla suçlanıyordu:
— Soyyetler Birliği'nde işçi sınıfının kötü durumda olduğu.
— Gorki'nin kötü bir yazar olduğunu söylüyormuş(!!)
Siz bundan kurtulacağını mı umardınız? Ne münasebet! Gorki uğruna hep ceza dağıtılmıştır. Bu onun eserlerinin sonucuydu. Ust - Vım yakınlarında Lahçem kampında bulunan tutuklulardan Skvortsov ise,
— Proleter şair Mayakovski'yi belli bir kapitalist şair ile kıyasladığı için onbeş yıla mahkûm oldu.
İddianamede bu kadar vardı ve bu kadarı da yargıca yetti. Tabii sorgu tutanaklarından "malûm" şairin kim oldugu da anlaşılıyordu. Okuyun ve şaşın: Puşkin'di! Puşkin yüzünden yeni cezaya çarptırılmak herkese nasip olmazdı.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



87. ""Hadi be, sen de! Çok salakça laflar işittim ama bu kadarını değil!""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



88. "Bu hep böyledir işte, birisi iş yaparken öteki bakar."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



89. ".
—Ne dersin, burası o kadar kötü yer olmasa gerek diyorduk birbirimize, hem kendimize hem arkadaşlarımıza cesaret verdirmek istercesine.
Faşistleri görmek için yakınımızda duran, yüzünde tetikte bulunan birinin kötü niyetini saklamaya çalışmayanın ifadesi bulunan delikanlı, bizi dinliyordu. Başındaki eski kasket yan duruyordu, elleri ceplerindeydi.
—Kötü değiiil! - çıktı içinden. Dudağını bükerek bizleri tekrardan süzdü, sonra hükmünü verdi: –Toylar, büklüm büklüm olursunuz!
Ayağımızın dibine tükürerek uzaklaştı. Bunca akılsızları dinlemeye tahammülü kalmamıştı.
Yüreğimize indi.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



90. ".
Bu cilde sığdırılmak istenen konu ve olaylar, insan gözünün alamayacağı kadar geniş ve kalabalıktır. Vahşi anlamlarını kavramak için kamplarda tüketilmiş nice ömre gerek var. Oysa, kolaylık görenler dışında, ceza süresini tamamlayarak sağ çıkan babayiğide hiç rastlanmamaktadır. Çünkü kamplar İ M H A için düşünülmüştü.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



91. "Eğer ileriye gidiş, bugün dünkünden daha fazla değilse, oyun bitmiş demektir."


- Kanser Koğuşu



92. "Ve ben kendime kızıyorum; yarım yüzyıldır bu dünyadasın, sen ne yaptın, diyorum kendi kendime. Bunca ömür, bir çarkı çevirmeye uğraştım. Oysa o çarkları çoktan rafa kaldırdı şimdiki dünya."


- Matriona'nın Evi



93. ""Tabii edebiyatımızın ahlak bakımından daha sağlıklı kişilere ihtiyacı var.""


- Kanser Koğuşu



94. "...düzenli hayatı yüzüne kapı gibi çarpılıp kapanmış; yerini tümörün kendisinden de daha korkunç olan bir hayat almıştı. Artık bakmak için hoş ve dinlendirici nesneler seçemezdi; şimdi görünüşte eşit düzeyde olduğu sekiz hasta kişiye bakmak zorundaydı."


- Kanser Koğuşu



95. "Neden tüm ruh kırılmaları geceleri gerçekleşiyor?"


- Gulag Takımadaları – 1. Cilt



96. "Sıcakta oturan bir adam, soğukta donanı nasıl anlasın?"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



97. ""Ölüm korkusuyla adam olmak ...meziyetten sayılmaz.""


- Gulag Takım Adaları



98. "Valyacığım, yoksullara çok acırım, ama zenginlere aman yok."


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



99. "Yarasa yemək məcburiyyətinə qədər gətirib çıxartdığımız insanın çiyinlərindən nəinki Vətən önündə, həm də elə bəşəriyyət önündə hər cür öhdəliyi özümüz öz əlimizlə götürmüşdük!"


- Qulaq Arxipelaqı



100. ".
Fakat işin hoş yanı: Memleketteki bütün kütüphaneleri sansür ederek onları adeta hadımlaştıran devlet emniyeti, kendi kucağındakine bakmayı unutmuştu. Şimdi burada, arslanın ağzında, Zemâtin, Pilnâk, Panteleymon Romanov ve Merejkovskiynin bütün ciltlerini okumak mümkündü. (Bazı kimseler takılırlardı. ''Bizleri mahvolmuş bildikleri için, yasak edebiyatı veriyorlar,'' diyorlardı. Sanırım, - Lubyânka kütüphane memurlarının bize okuttuklarından haberleri yoktu, o derece cahil ve tembeldiler.)
."


- Gulag Takım Adaları



101. ".
Belki de 1946 yılının Aralık ayında sizi Cezaevi arabası olmadan eksi kırk derecede yürüterek Petropavlovsk geçici cezaevine götürürler. Kolayca tahmin edeceğiniz gibi trendeki nöbetçi birliği yolculuğun son saatlerinde yeni bir tuvalet faslı organize etmeye yanaşmamıştır. Sorgulardan zayıf düşmüş, don'un etkisiyle - bilhassa kadınlar artık kendinize hakim olamazsınız. Öyleyse? Bir at durur, arka ayaklarını açar, köpek olsa bir direk bulup ayağını kaldırır. Ama siz insanlar yürürken de yapabilirsiniz. Kendi Vatanımızda kimden utanacaksınız? Gittiğiniz yerde kurur... Vera Korneyeva yana doğru bir adım atarak ayakkabısını bağlamak için eğildi. Asker hemen bekçi köpeğini onun üzerine saldı ve hayvanın dişleri kışlık elbiseleri delerek kalçasına saplandı. Sakın geri kalmayın! Bir Özbek yere düştü. Adamı dipçiklerle, çizmelerle döverek ayağa kaldırdılar.
Kimin umurunda? Nasıl olsa civarda "Daily Express"in foto muhabiri yoktur. Konvoy komutanı ile de nasıl olsa kimse mahkemelik olamaz.
."


- Gulag Takım Adaları



102. "İnsanların gözündə ədalət haqda təsəvvür ikiyə bölünür: yaxşı qalib gəlir, pis cəzalandırılır. Bədbəxtlikdən bizə elə bir zamanda yaşamaq nəsib olub ki, yaxşının qalib gəlməsini gördüm deyən yoxdur, əksinə həmişə it ağzındadır. Yaxşı əzgindir, sısqadır, öz cındırına bürünərək bir küncə qısılmasına icazə verilib, amma zarımamaq şərtilə..."


- Qulaq Arxipelaqı



103. "Salakların en salağı bile bir yere bir bomba fırlatabiliyordu, ama sonra onun ardını toparlamak..."


- Matriona'nın Evi



104. "İnsan burada ölebilir, yardım ister ama kimse gelmez."


- Kanser Koğuşu



105. "Buranın yasası basitti, işini bitiren hemen giderdi."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



106. "... mərhəmətli olmağa dərrakə lazım deyil.."


- Qulaq Arxipelaqı



107. ".
1928 yılında Kemi'de tifüs salgını çıkmış. Oradakilerin % 60'ı ölmüş, salgın da Solovetsk'in büyük adasına atlamış. Tiyatro salonu olarak kullanılan büyük salonda bu kere yüzlerce hasta yığılmıştı. Yüzlercesi de mezarlığın yolunu tutmuştu. (Hesabı şaşırmamak için görevliler hastaların adlarını kollarına yazıyorlardı. İyileşenler hapis süresi kendisininkinden az olan ölünün adını kendi koluna geçiriyorlardı.)
1929'da binlerce "basmaç"(Türkistan mücahitleri) getirilmişti Solovetsk'e. Onlar beraberlerinde öyle bir salgın getirdiler ki, vücutta kara lekeler çıkardı. Bundan hiç kurtuluş yoktu. Veba veya çiçek değildi, bu hastalıklar Sovyet Cumhuriyetinde yenilmişti artık. Hastalığa «Asya tifüsü» adını taktılar. Tedavisi Solovetskte bilinmiyordu, salgınla mücadele ise, şöylesine yapılırdı: Koğuşta biri ona yakalandıgı zaman, koğuşun kapıları kilitlenir, kimseyi dışarı bırakmazlardı. Gıdaları verilirdi ancak. Ve hepsinin ölmesi beklenirdi.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



108. ".
Her seyahatin sende bıraktığı şeylere sahip çık! Diller öğren, ülkeler, insanlar tanı. Seyahat torban hafızan olsun. Hiç bir şeyi, unutma! Hiç bir şeyi! Günün birinde yalnız bu acı tohumlar yükseklere fışkıracaktır.
Çevrene bakın! Seni saran insanlar var. Belki şu karşıdakini ömrün boyunca unutamayacaksın, o zaman ona soru sormadığın için pişman olursun. Daha az konuş ki daha çok dinleyebilesin. İnsan hayatlarının ince iplikleri takımadaların arasında adadan adaya gerilidir. Bükülürler, bir gece böyle sarsıntılı bir vagonda birbirlerine değerler ve bir daha ebediyen buluşmamak üzere ayrılırlar. Ama sen kulağını onların zayıf vızıltısına ver ve vagonun altındaki biteviye tıkırtıları dinle. Bu duyduğun tıkırtı ve gıcırtılar hayatın eksenidir.
."


- Gulag Takım Adaları



109. ".
Her şeyi, unuturuz. Hatırladığımız - ne hakikaten geçmiş olaylar ve ne de tarih - sadece belleğimize düzenli çekiç darbeleriyle istenerek oyulan kesik çizgiyi görürüz.

Tüm insanların özelliği midir? Bilemem, ama bizim halkımızınki olduğu bir gerçektir. Yazık oluyor bizlere. İyiliğimizden -oluyorsa da, yine yazık. O nitelik yüzünden yalancıların kurbanı oluyoruz.
."


- Gulag Takım Adaları



110. "Çektiği hayat sıkıntıları adamın kafasında tek saç bırakmamıştı.
Gözleri bir noktaya çakılı gibiydi."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



111. ""Gammazlar konusunda söyledikleri yersizdi kuşkusuz. Böyleleri başkalarının canı pahasına da olsa sapasağlam kalıyorlardı.""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



112. ".
Moskova'dan Bir sayılı emir: "İnşaatın bitimine kadar sürekli hücum" durumunun ilanı isteniyor! Paydostan sonra daktilo ve sekreter kızlarla çamaşırcı kadınları inşaata sürüyorlar.
Şubat ayında Beyaz Deniz - Baltık Denizi Kampının tamamını içine alan görüşme yasağı ilan ediliyor, tifüs salgınına karşı tedbir mi, tutuklular üzerine baskı mı, bilinmiyor.
Nisan ayında aralıksız 48 saatlik hücum ilan ediliyor, hurra!! - OTUZBİN KİŞİ UYKUSUZ!
1 Mayısa doğru Halk Komiseri Yagoda, sevgili Hoca'ya tekmili veriyor: Kanal planlandığı günde tamamlanmış.
1933 Temmuz ayında Stalin, Voroşilov ve Kirov, kanalı gözden geçirmek üzere, üzerinde vapurla hoş bir gezinti yaptılar. Güvertede, örme koltuklar üzerinde üçlüyü gösteren resimler bulunmaktadır. "Şakalaşıyorlar, gülüyorlar, sigara içiyorlar". (Oysa Kirov artık ölüme mahkum edilmiş bulunuyordu, fakat kendisinin bundan haberi yoktu).
Ağustos'ta kanaldan 120 yazar geçti.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



113. "İnsan daxilən təcavüzə hazır olmur, həmişə təcavüzkardan zəif olur."


- Qulaq Arxipelaqı



114. "Kolay kazanılan paranın değeri yoktur,
İnsana kazanmış olmanın zevkini vermez. Eskiler boşuna dememişler,
"İnsan karşılığını vermediği şeyin değerini bilmez." diye..."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



115. "Başqalarına paxıllıq etmək daha çox özümüzü içimizdən dağıdır. Gözlərinizi silin, qəlbinizi təmizləyin, sizi sevənləri və sizə aid olanları daha çox qiymətləndirin və sevin. Onları incitməyib, söyməyin, heç biri ilə küsüb ayrılmayın. Axı nə bilirsiniz, bəlkə də, bu sizin ..... son görüşünüzdür və siz onların qəlbində elə bu cür də qala bilərsiniz!"


- Qulaq Arxipelaqı



116. "...Birliğimizde bir komser vardı, daima şöyle söylerdi "Okula gitmek sizi daha akıllı yapmaz. Rütbe de öyle. Kişi apoletine bir yıldız taktı mı, pek büyüyüp yükseldiğini sanır. Oysa yanlıştır bu." derdi.»
Okumayalım mı diyorsun? Aynı düşüncede değilim..
Gidip okuyun tabii! Ama öğretimin sizi daha akıllı yapmayacağını hatırlayın..."


- Kanser Koğuşu



117. "Yalan söylediklerini biliyoruz
Yalan soylediklerini biliyorlar
Yalan söylediklerini bildiklerini biliyoruz
Yalan söylediklerini bildiklerini biliyorlar
Ama hala yalan söylüyorlar..."


- İlk Çember



118. "Sabah sabah işbaşı yapmak denen buyruk var ya, bundan daha berbat bir şey yoktur. Ayaz, karanlık, karınlar aç, koskoca bir günün başlangıcı. İnsanın dili ağırlaşır canı konuşmak istemez."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



119. ".
Seni gidi ahiret adamı zorba hükümdar! Gecelerin çılgını! Bunları sayıklayarak mı düşündün?
Acelen ne, mel'ün? Yirmi ayda bitirmek istedin - seni dürten neydi sanki? Bu ikiyüzbin insan hayatta kalabilirdi. Diyelim, esperantistler sinirine dokunuyordu, kabul, ya köylü çocukları sana neler kazandırmazlardı ki! Nice defalar onları hücuma kaldırabilirdin, Yurt için; Stalin için!
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



120. ".
Ortodoksun bilinci - balta girmemiş orman. Yaşayan insan onlarla uyuşamaz.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



121. ".
Mahkûmlar hiç durmadan yürüyorlardı. Yeni bir hayata doğru ilerliyorlardı. Yeni angaryalar, beklemekten de beter olmazdı ya. Ama kızak gittikçe daha geride kalıyordu. Nöbetçiler de öyle; önde ve yanlarda hiç bir asker kalmamıştı. Güzel! Muhafızların tedbirsiz davranmaları da iyiye işaretti.
Güneş parlıyordu. Ve birden, parlak karların arasında bir yerden bütün kafileye makineli tüfekle ateş açıldı. Mahkûmların bir kısmı yere yuvarlandılar, bazıları hâlâ ayakta duruyorlardı. Kimse ne olduğunu anlamamıştı.
Ölüm, bembeyaz, lekesiz, merhametli ölüm, onları güneşin altında bulmuştu.
Bu müstakbel savaşın temeline uygun, inanılmaz bir varyasyondu. Üzerlerinde beyaz maskeleme gömleği olan kaatiller karda kazılmış deliklerden dışarıya fırladılar (Çoğunun Gürcü oldukları söylenir), yola koştular ve tabancalarını hâlâ yaşayanlara doğru ateşlediler. Civarda kazılıp hazırlanmış çukurlar vardı. Çağırılan serseriler ceseteri buralara taşıdılar. Ölülerin eşyaları da Urka'ların hiç hoşuna gitmeyen bir kararla yakıldı.
23 ve 24 Nisanda aynı yerde, aynı şekilde 760 kişi öldürüldü. 95 kişi Vorkuta'ya geri döndü. (Bunlar serseri ve birkaç takırdıcı ile kışkırtıcılardı.)
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



122. ".
Cesaret kavramı altında yalnız askeri cesareti (tabii bir de uzaya uçanları), madalyaları şıngırdayan kimseleri anlamaya alışmışızdır. Diğer cesaret türünü - ya da medeni cesareti - unuttuk. Halbuki toplumumuzda eksik olan yalnız odur. Odur! Odur! Bir tek onun kıtlığını çekiyoruz.
."


- Gulag Takım Adaları



123. ""Hırsızın korunduğu yerde , hesap dürüstlerden sorulur.""


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



124. "İnsanoğlu akşama kadar yaşayıp yaşayamayacağını bilmeden bir yıllık malını biriktiriyor."


- Kanser Koğuşu



125. "Hava biraz ısınmış. Eksi 18 dereceden fazla değil."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



126. ""Kolay kazanılan paranın değeri yoktur, insana kazanmış olmanın zevkini tattırmaz.""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



127. "Lənət olsun bütün böyük problemlərə və qoy onlarla başqa kütbeyinlər ömrünü çürütsünlər...."


- Qulaq Arxipelaqı



128. ".
... Adaya ise, emekçiler yurduna henüz dönmüş bulunan büyük emekçi yazarı Maksim Gorki'yi yollamayı - değil yollamayı, lütfen gitmesini istemeyi - kararlaştırmışlardı. Ondan gelecek"


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



129. ".
Solovetsk tutuklusu D. P. Vitkovskiy kanal inşaatında şantiye şefi olarak çalışırdı, tutuklularca yapılan işin hacmini şişirterek, birçoklarının hayatını kurtarmıştı. Onun ağzından akşam"


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



130. ".
Ödev gereğince aydın, kültürlü, geniş görüşlü olmalarına gerek yok. Ve öyle değiller. Ödev gereğince mantıki olmalarına gerek yok. Ve öyle değiller. Görevleri - aldıkları emirleri aynen yerine getirmek ve sanığa karşı merhametli olmamak. İşte bu, yalnız bu var onlarda. Ellerinden geçen bizler, insani görüşlerden tamamen yoksun kişiliklerinin boğucu havasını yakından alıyoruz.
."


- Gulag Takım Adaları



131. ".
Engels'in araştırmalarına göre insanların ortaya çıkmasının sebebi, ahlâk ve fikrin doğmasıyla değil, rastlantı eseri anlamsız bir çalışmayla ilgili bulunmaktadır - maymun eline bir taş almış, hepsi ondan çıkmış. "Gotha Programı Eleştirisi"nde daha yakın tarihi konuşturan Marks, suçluları yola getirmenin t e k ç a r e s i n i n , ne düşünceye dalma, ne ahlâki sorunlar üzerine eğilme, ne pişmanlık getirme ile değil ve sılada (ki hepsi üst -yapı), yalnız ve ancak verimli işte çalıştırılmakla bulunabileceğini yazmıştı. (Marks'ın suçlu dediği - adi suçlulardı, öğrencilerinin, siyasi rakiplerini suçlu sayacaklarını, hoca aklının köşesinden bile geçirmemişti). Kendisi tek bir defa olsun eline kazma almamış, el arabasını sürmemiş, kömürünü ocaktan çıkarmamış, ormanda balta sallamamıştı. Odunu ne biçim kırdığını biz bilemiyoruz, fakat o, bildiğini kâğıda geçirmiş, kâğıt da - karşı koymamış.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



132. ".
Moskova'da, Kaluga kapısındaki kampçığımızda gururlu mu gururlu bir kızcağızımız vardı, eskiden keskin nişancı, teğmeni, şimdi tutuklu "M." Bir masal prensesi kadar güzel: Dudaklar vişne kırmızısı, duruşu - kuğu kuşununki gibi, saçları kuzguni renkte. Ona göz diken ise yaşlı, pis, şişko ambarcı İsaak Berşader. Görünüşü genellikle tiksindiriciydi, hele askeri mazi sahibi güzel kızın gözüne büsbütün iğrenç görünmüş olmalıydı. Adam - çürümüş kütük, kız - zarif kavak ağacı. Fakat kızı öylesine bir çember içine aldı ki, kaçacak delik kalmadı. Kızı genel işlere göndertti (tüm pridurkiler bir takım, avlayan ambarcıya, yardım ediyorlardı), gözetme kadrosundakilerin sebepsiz takılmalarına hedef etti (bunlar da ambarcının eline bakarlardı). uzak ve kötü bir kampa göndermekle tehdit etti, sonunda. Bir akşam, ışıklar söndükten sonra, gökten ve kardan gelen yansımalarda, M.'i kadınlar barakasından çıkarak, başı eğik, hırslı Berşader'in depo kapısına vurduğunu gözümle gördüm. Bundan sonra kampın iyi bir yerine yerleşmişti kızımız.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



133. "Şimdi buradasınız madem,insan gibi yaşayın.

"Jı xwe insanbın insan "

" انسان باش""


- Matriona'nın Evi



134. ""Iyiyi kötüden ayıran çizgi ,insanın kalbinin üstünden geçer ve onu böler. ..
Kalbinin bir parçasını koparıp atacak babayiğit nerede? ""


- Gulag Takım Adaları



135. ""Sen bu gün geber, benim sıram yarın olsun""


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



136. ""İnsan nalları göğe dikmeden on yılı tüketebilirdi ama yirmi beş yıla can mı dayanır?""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



137. ""Peki kimi okuyayım? Turgenyevin bütün kitaplarını okudum bıktım usandım onlardan !
Dostoyevskiy'i okuyunca sinirden tik geliyor,ellerim uyuşur gibi oluyor .... ""


- Ağustos 1914



138. "Mərhəmətdə səhv etmək daha yaxşıdır, nəinki edamda."


- Qulaq Arxipelaqı



139. "“Sıcak odada oturan, üşüyenin durumundan ne anlayacaktı?”"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



140. ".
Genel işler çeşidi zengindir, saymakla, elden geçirmekle, anlatmakla bitmez. El arabasına koşulmak ( OSO marka araba, kol iki, teker yekta). Teskere taşımak. Çıplak elle tuğla boşaltmak (parmaktaki deri hemen soyuluyor). Arkalıkla tuğla taşımak. Maden ocaklarından taş, kömür, kil, kum çıkarmak. Altın madeni damarlarının bulunduğu kayadan altı metre küp kırmak ve kırıcıya götürmek. Bayağı toprak kazmak, kışın taşlı toprağı kemirmek. Yer altında kömür kırmak. Aynı yerde kurşun, bakır madeni kırmak. Bakır madenini öğütmek de var (ağzında tatlımsı lezzet, burnundan su akıyor). Traverslere (ve bütün vücuduna) kreozot emdirmek. Yollar için tünel açmak. Balast döşemek. Beline kadar su içinde bataklıktan turba çıkarmak. Maden eritmek. Dökümcülük yapmak. Baldırların su içinde yaş meralarda ot biçmek. Seyis veya arabacı yaparlar seni (o zaman atın torbasından yulaf çalarak kendi tencerene koyabilirsin, hayvan nasılsa hazine malı, otla beslense de olur, geberse de). Devlet çiftliklerinde herhangi iş de olur, ve ondan alâsı da yok, topraktan bir şey koparabilirsin.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



141. ".
İktidar — bir zehirdir, binlerce yıldır tanınır. Hiçbir zaman ve hiçbir kimseye başkaları üzerine maddi iktidar kurmak nasip olmaya!
."


- Gulag Takım Adaları



142. "Həyatda ən əsas olanı, onun müəmmasının nədən ibarət olduğunu sizə söyləyimmi? Həyatda real olmayan şeylər: mal-mülk və vəzifə dalınca qaçmayın - bunlar onilliklər boyunca əsəb gərginliyi içində qazanılır, amma bir gecədə müsadirə olunur. Həyata üstün gələrək yaşamağa çalışın - bəlalardan qorxmayın, xoşbəxtliyin həsrətini çəkməyin, onsuz da nə acısı əbədidir, nə də şirini. Əgər donmursunuzsa, əgər aclıq, susuzluq içalatınızı caynaqlayıb parçalamırsa, bəs edər. Əgər onurğanız vurulub sındırılmayıbsa, hər iki ayağınız hərəkət edə bilirsə, əlləriniz bükülüb-açılırsa, gözləriniz görür, qulaqlarınız eşidirsə, daha kimə qibtə etməlisiniz ki?"


- Qulaq Arxipelaqı



143. ""İnsan nalları göğe dikmeden on yılı tüketebilirdi ama yirmi beş yıla can mı dayanır?""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



144. "— «Sözüm ona «acıma» uyandıran özel olaylar, yalnız insanın zihnini bulandırıyor ve sorunun genel olarak ele alınıp çözümlenmesini erteliyorlar.»"


- Ağustos 1914



145. "İş sopaya benzer, sopanın iki ucu vardır.
Anlayana yaparsan özenirsin, ama anlamayanlar için göz boyamak çok kolaydır."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



146. ".
Hayatta kalan "Ortodokslardan" mektuplar almaktayım, yüksekten atarak "İvan Denisoviç'in Bir Günü" kahramanlarını hep çorba ve ekmek tayınını düşünmekle, onun üstüne çıkmamakla suçluyorlar. Açlıktan daha acı sıkıntılar varken, hep mide düşünülmez, diyorlar!
Var, demek? Dediğiniz, Ortodoksluğun, körü körüne bir fikrin peşinde gitmenin verdirdiği acı sıkıntısı olmasın? Baylar, güzel fikirler sahibi ortodokslar! Sağlık hizmetinde veya kamp bakkaliyesinde üslendiniz, açlığın ne olduğunu anlamadınız!
Dünyanın açlık tarafından yönetildiğinin anlaşılmsının üzerinden yüzyıllar geçti (açların toklara karşı isyanını güya kaçınılmaz bir olay olarak nitelendirenin - yine bizim Öncü Teorimizin olduğunu, sırası gelmişken, hatırlatalım) intiharlarda açlığın araç olarak seçilmesi olguları dışında, açlık çeken insanların hareketlerini açlık duygusu tayin eder. Dürüst insanı hırsızlığa iten - açlıktır (boş mide - vicdan gezmede). Açlığın etkisiyle kişisel çıkarını hiç bir vakit düşünmeyen insan, komşusunun çanağından gözünü ayırmaz, ekmeğine imrenerek bakar. Açlığın etkisiyle beyin durur, yemekten gayrisini düşünemez olur. Uykuya da sığınamazsın, rüyanda göreceğin - yemektir, uykusuzluk çekersin, yine de yemeği düşünürsün. Sonunda yalnız uykusuzluğu çekeceksin. Uzun çekilen açlığı besin almakla da gideremezsin: İnsan vücudu sanki direkt hat boru biçimini alıyor, yuttuğun - şeklini bozmadan aynen çıkıyor.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



147. ".
Ölüm korkusuyla adam olmak meziyetten sayılmaz. Onun gibi çocuk sevgisi de iyiliğin ispatı yerine geçmez ("ailesine çok bağlıdır" – namussuzlar hakkında sıkça tekrarlanan sözlerdendir).
."


- Gulag Takım Adaları



148. ".
Leninsk - Kuznetsk şehrinde erkek çocuklar için bir tek okul bulunuyordu. 9'uncu sınıf öğrencilerinden 5 çocuk (Mişa Bakst, Komsomol organizatörleri, Tolya Tarantin, o da faal Komsomol"


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



149. ".
Mesleği veya çalışması bir aydını ortaya çıkarmaz, kusursuz eğitim ve köklü aileden gelmiş olmak da öyle. Aydın insan - fikir hayatına karşı tükenmez ilgisini sürdürmek için yeterli iradesi de bulunan, dış koşullardan etkilenmeyen, hattâ onlara karşı çıkabilen insandır. Aydın insan - başkalarının fikrini yansılamayan kişidir.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



150. ".
Aydınlarımızın onyıllar içindeki tarihi böylesine yazılıyordu – 1920 yılı aforozundan (okuyucumuz hatırlar: "milletin beyni değil, b...", "siyah generallerin müttefiği", "kapitalizmin kiralık ajanı"ndan) sonra, şimdi de 1930'un aforozu.
Bundan böyle "aydınlar" sözünün bizde küfür yerini aldığına şaşalım mı?
Halka açık davalar işte böyle görülür. Stalin'in araştırıcı zekâsı en sonunda ideale ulaştı. (Eksik döllenme ürününe Hitler ve Göbbels imrensinler, Rayhstağı yaktılar, yüzlerine gözlerine bulaştırdılar).
Norm bulundu - uzun yılların ihtiyacını karşılar. Baş Rejisör emrederse, her mevsim tekrarlanır, davalar. Keyifleri geldi, bundan sonraki temsili üç ay sonrası için buyurdular. Provalar için zaman kıt ama zararı yok. Görün ve dinleyin! Yalnız bizim tiyatroda! İlk temsildir.
."


- Gulag Takım Adaları



151. "İnsanın sinirlerinin demirden olması gerekirdi."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



152. "İnsanın dili ağırlaşır canı konuşmak istemez."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



153. "İnsan homurdanmadan zorluklara katlanmasını bilmeliydi."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



154. "Sıcak odada oturan, üşüyenin durumundan ne anlayacaktı ?"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



155. "Şu mide denen şey hainin tekiydi, bir gün önceki tokluğunu hiç anımsamazdı, ama gelecek günler için durmadan durmadan daha çoğunu isterdi."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



156. "Matriyona’nın Tanrı’ya inancının derin olduğu söylenemezdi. Hatta hurafelere daha çok inandığı için putperest bile sayılabilirdi."


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



157. ".
Yazarlarımız, kamptaki çalışma kadar ilham verdirici ikinci kaynağı bilmezler. Zorunlu çalışmada bilinçli yapımcılığın en üst basamaklarından birini keşfediyorlar. Islahın, yola getirmenin ana ilkesi şu formülle özetlenir: "Suçlular - eski, aşağılık koşullardan doğma kimseler, oysa memleketimiz güzel, güçlü ve Yüce gönüllüdür, onu süslemek gerek." Yazarlara göre, İşverenler Baltık deniziyle Beyaz denizi kanalla birleştirme emrini vermeseydiler, inşaata sürülenlerden hiç biri kendi hayat yolunu bulamayacaktı. Çünkü "İnsan ham maddesini işlemek, ağacı işlemekten daha zor". Ne ifade! Fikir derinliği! Söyleyen kim ola? - Kitapta hümanizmanın gevezeliğine karşı çıkarken, Gorki demiş bunu. Zoşçenko ise: "Yeniden terbiye - baştakilerin gözüne girmek, hürriyete hasretlik değildir" demiş (şüphe var mıydı? A.S.) "anlayışın değişmesi, inşaatçının gururudur" diye tamamlamış. Hey, insan sarrafı, cezalının tayınıyla acaba el arabasını sürdün mü sen?
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



158. ".
Genç diyemeyeceğimiz kadınlar bile bu işlere karışarak, gardiyanları şaşırtırlardı: Özgürlükte bu kadından bunu beklemezdim, diyorlardı şimdi! Oysa kadınların aradığı ihtiras filan değil, yalnızca birisine bakmak, onu bağrına basmak, kendinden keserek ona vermek, çamaşırını yıkamak, çoraplarını yamamak istiyorlardı. Birlikte yedikleri çanak - kutsal nişan yüzükleriydi şimdi. Doktor Zubov'a kadınlardan biri anlatmış: "Dostluğumu onunla yatmak için sürdürmüyorum, fakat şu sürdürdüğümuz hayvani hayatta, tayın ve paçavralar için yaptığımız kavgalardan sonra, adamıma gömleği yamamam gerek, akşama patates pişiririz diye düşünmek istiyor canım." Oysa erkek bazan bundan fazlasını ister, ona uymak gerek, işte gardiyanların kolladığı fırsat... Mesela 'Unjlag'da hastane çamaşırcısı olarak çalışan bir Polya teyze vardı, kocasını erken kaybettikten sonra hep yalnız kalmış, kilisede yardım etmekle hayatını kazanmış. Süresinin bitmesine yakın onu bir erkekle yakalamışlar. Şaşa kalmışlar doktorlar: "Polya teyze, nasıl oldu? Sana güvenimiz vardı, şimdi seni genel işlere yollayacaklar" diye çıkıştılar. "Suçlu olmasına suçluyum, İncil diliyle günahkar kadın, kamp diliyle orospu olduk" şeklindeydi ihtiyarcığın karşılığı.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



159. ".
İdeoloji! İşte o'dur, işlenen cürümü haklı gösteren, caninin bileğine kolay tükenmez kuvvet kazandıran nesne. Caniyi kendi gözünde ve başkalarının karşısında temize çıkaran ve topluma mal olan bir teori. Sayesinde, yaptıklarına karşılık serzeniş, beddualar değil de, övme ve şan kazanılır. Engizisyoncular hıristiyanlıkla, fatihler - yurtlarını yükseltmekle, kolonizatörler - uygarlıkla, Naziler - ırkçılıkla, jakobenler (ilk ve sonrakiler) - eşitlik, kardeşlik ve gelecek kuşakların mutluluğuyla kendilerini desteklerlerdi.
İ D E O L O J İ sayesindedir ki, Yirminci Yüzyılda milyonlara karşı işlenen cürmü gördük.
."


- Gulag Takım Adaları



160. ".
İzlerini kaybettirmeye çalışan bütün eski devlet memurları da aranıyor ve tutuklanıyordu. Maskelenmekte ustaydılar. O ara Cumhuriyette henüz pasaport ve tek tip iş cüzdanları sistemi kurulmadığından, kolaylıkla Sovyet müesseselerine girebiliyorlardı. Burada dil sürçmelerinin, rastlantıların, komşusunun yaptığı ihbarın faydası dokunurdu. (Arada sırada tesadüfler de olurdu: Mova adında biri, yalnız intizam severliğinden, vilayetteki eski hukukçuların listesini saklamış. Liste ele geçmiş, içindekilerin hepsi kurşuna dizilmiş.)
Soyunu saklamaktan, eski mevkiini saklamaktan hüküm giyenlerin seli akar dururdu. Bu deyimin yorumu geniş tutulurdu. Asilzadeler ve aileleri dahil edilirdi. Sonraları, işin gerçeği araştırılmadan, bilmem hangi tarihte üniversiteyi bitirerek, asalet ünvanına kavuşanlar götürüldü. Fakat - alındıktan sonra geriye dönüş olamaz! Devrimin nöbetçisi aldanmaz.
.
."


- Gulag Takım Adaları



161. ".
Kafası kesilmiş bir insanın boynu uçurulabilir mi? Yüzülmüş deri tekrardan yüzülebilir mi? Evet!
Bunların hepsi bizim kamplarımızda bulundu. Hepsi Takımadalarda icat edildi.
.../ Yaşasın o katı yürekli tiranlıklar, despotluklar, tevkif edilenlerin tekrar tevkif edilemedikleri vahşet ülkeleri! Hüküm giyenin tekrardan hüküm giymediği, zindana atılanların oturmaktan daha beter hiçbir şeye zorlanmadıkları yerler.
Bunların hepsi mümkündür bizde. Çünkü yere yuvarlanmış, tamamen mahvolmuş insanın beynine baltanın tersiyle vurmaktan kolay şey yoktur. Zindancılarımızın ahlâk kuralı - "Yatanı tekmele!" der. Operasyon yöneticilerinin ahlâk kuralı: "Yoluna cesetler döşe!" biçimindedir.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



162. ".
Astronomi alanındaki parlak bilimsel kariyeri tevkif edilmekle kesilen Nikolai Aleksandroviç Kosirev kurtuluş yolunu yalnız sonsuzu ve ölümsüzlüğü düşünmekte, dünya düzenini ve en yüksek"


- Gulag Takım Adaları



163. ".
Bir tek, ama bir tek ömre sahibiz, o da kısacık. Oysa onu birinin makinalı tüfeği önüne dikeriz, tertemiz canımızı siyasetin pis yığınına atarız. Orada, Altayda, orman kenarında kurulu köyün en karanlık basık tavanlı izbesinde bile seve seve otururdum. Ormana çıkardım mantar veya çalı çırpı toplamak için değil, yalnızca iki ağaç gövdesini kucaklar, "sevgililerim, sizlerden başka bir şey istemem," derdim.
."


- Gulag Takım Adaları



164. ".
Bazı üyeleri eskiden tutuklanmış olan tanıdığım bir ailede, şöyle bir gelenek yerleşmiştir: En büyük katilin öldüğü tarih olan 5 Mart günü aile mensuplarından kurşuna dizilenlerin ve kamplarda ölenlerin bulunabilen birkaç fotoğrafı masalara dizilir. Evin içinde bütün gün bir kilisenin, müzenin neşeli havası hüküm sürer. Ölenleri anmak için cenaze müziği çalınır, dostlar gelir fotoğraflara bakarlar, susarlar, dinlerler, alçak sesle birbirleriyle konuşurlar, veda etmeden giderler.
Her yerde böyle olsaydı... Bütün o ölülerden kalbimizde hiç değilse küçük, minicik bir iz kalırdı.
Ve o kadar boşuna ölmemiş olurlardı.
."


- Gulag Takım Adaları



165. "Biz hər şeyi unuduruq. Biz nə tarixi, nə olmuşları xatırlayırıq. Yalnız o, qəlibə salınmış həyatın itib görünən qırıq-qırıq xəttini xatırlayırıq ki, onu da dayanmadan vurulan zərbələrlə bizim yaddaşımıza oya - oya keçirmək istəyirdilər."


- Qulaq Arxipelaqı



166. ".
Allahım, her şey bizim haberimiz dışında mı oldu? Bizler ayağımızla cephenin çamurunu karıştırırken, merminin açtığı çukurda gizlenirken, dürbünlerimiz çamlıklardan yükselirken bir kuşak daha yetişti, yola çıktı bile! Acep, ORAYA mıdır yolu? Bizim cesaret edemediğimiz yere mi? Cesaret edemezdik; gördüğümüz terbiye başkaydı.
Bizim neslimiz, göğsümüzdeki madalyaları şıngırdatarak döner, silahları teslim eder, gururla savaş hikayeleri anlatır oysa küçük kardeşlerimiz, sırıtarak: Gidi sizi, beceriksizler!.. derler.

Birinci kitabın sonu
."


- Gulag Takım Adaları



167. "Şu mide denen şey hainin tekiydi, bir gün önceki tokluğunu hiç anımsamazdı, ama gelecek günler için durmadan durmadan daha çoğunu isterdi."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



168. ""İnsanı yerden yere çalan kamp yaşantısı kafada hoş hayaller mi bırakıyordu ki!..""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



169. ""Şuhov mutluluk içinde gözlerini yumdu. O gün çok başarılı bir gün geçirmişti. Hücreye kapatılmamış, onların iş kolunu "Sosyalist Yaşam Sitesi"ne göndermemişler, öğle yemeğinde fazladan bir kap lapa aşırmış, kolbaşları iş yüzde hesabını iyi kapatmış, duvarı büyük bir istekle örmüş, aramada çelik parçasını kaçırmış, akşamleyin Sezar'dan epey bir şeyler elde etmiş, tütün satın almıştı. Ayrıca hastalığa yenilmemiş, sağlığına kavuşmuştu.
Keyfinin bozulmadığı bir gündü bu.""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



170. "İyimser kimdir? "Her yerde durum daha kötü bizim durumumuz iyi, şansımız varmış, diyen adam. Elindekiyle mutlu olan ve kendi kendisine işkence etmeyen kimse."


- Kanser Koğuşu



171. "İnsan yurduna dönmeden duramaz."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



172. "***

Lenin'in eseri yok olursa eğer,
Artık bir sebep kalmaz yaşamaya.

***"


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



173. "Aslanlar sıkın dişinizi! Sıfırın altında otuz!"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



174. ""Zaten insan ileride nelere ihtiyacı olacağını nereden bilecekti?""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



175. "Çocuklar! Acizleri öldürmeyin!"


- Kanser Koğuşu



176. "1929 yılının Noel gecesi "dinle savaş gecesi"ilan edildi...
1920 yıllarında Tolstoy tarikatı izleyicilerinden büyükçe bir grup Altay dağları dolaylarına sürüldü. ..
1929 da.zamanında dışarıya sürülmeyen tarihçiler tutuklandı. .
1928 ayaklanmasından sonra Yakut lar tutuklandı
1929 ayaklanmasindan sonra Moğol ve Burat'lar (35.000 kişi kursuna dizilmiş kontrol edemiyoruz )"


- Gulag Takım Adaları



177. ""Serbesttir derler ,inanana dua
Ancak ,Allah'tan başkasına duyurma."

Tană Hadkeviç..in yazdığı gibi"


- Gulag Takım Adaları



178. "Yarım nesil sonra çocuklarımızın bizi birer sorumsuz mirasyedi gibi lanetleyeceğine şüphe yoktur."


- Sovyet Liderlerine Açık Mektup ve Yalanla Yaşamayın



179. "Her kadının ağlayışının ayrı bir ezgisi vardı; bununla duygularını, düşüncelerini anlatıyorlardı."


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi



180. ".
Çoğunluğu bu uyuşukluğa götüren ümit: Suçum olmadıktan sonra beni ne diye alsınlar düşüncesidir. BU HATADIR. Seni artık ensenden yakalamış götürüyorlar, hâlâ "Yanlışlıktır, anlaşılır, bırakırlar" diye kendi kendine söylenemezsin. Sizi kimi vakit bir grup içinde tutuklarlar. Manâsız bir şey, fakat o zaman ümidiniz şu olur: "Suçlu belki yanımdakidir, ben ise elbette suçsuzum" diye düşünürsünüz. Hâlâ organlardan mantık ve insaniyet beklersiniz.
."


- Gulag Takım Adaları



181. "Aslanlar sıkın dişinizi! Sıfırın altında otuz!"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



182. "Bir hükümlünün düşünceleri de kendisi gibi kısıtlıydı, dönüp dolaşıp hep aynı şeylere geliyordu."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



183. "... geç olacağına varsın erken olsun!"


- Ağustos 1914



184. ""Sıcak odada oturan, üşüyenin durumundan ne anlayacaktı?""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



185. ""Yer yüzünde her şeyi öğrenemezsin. Ne yaparsan yap, yine bir budala olarak ölürsün.""


- Kanser Koğuşu



186. ""Doğruydu, insan homurdanmadan zorluklara katlanmasını bilmeliydi. Dikelirsen kırılırdın.""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



187. ".
Yaşasın hoşgörümüz! Yaşasın Çocuklar - komünizmin sahipleri!
Çocuklarına bizimki kadar sevgi gösteren başka ülke varsa meydana çıksın!
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



188. ".
Hısım sevgisi üzerine kurulan oyun sanıklarda da çok iyi sonuç verir. Yakınlarına karşı olan sevgisi gereç olarak kullanıldığında, korku nedir bilmez adamı da dize getirmek mümkün (ne kadar doğru söz söylenmiş vaktiyle: "Akrabanın yaptığını akrep yapmaz!"). Hem kendine hem karısına yapılan işkenceye karşı durmasını bilen, fakat kızına yapılana dayanamayan Tatar'ı hatırladınız mı?.. 1930'da sorgu yargıcı bayan Rimalis'ın gözdağı verişinden örnek: "Kızınızı tutuklar, frengili kadınlarla birlikte oturturuz!" Kadın bu!..
."


- Gulag Takım Adaları



189. ".
Marks'ın sözü: "Vatandaştan suçlu yaratmakla Devlet kendi kendini sakatlar". Duygulanarak açıklamayı da yapmış, Devletin karşısındakini yalnızca suçlu olarak görmemesini önermiş, onun aynı zamanda sıcakkanlı bir yaratık, vatan savunucusu, toplum bireyi, aile reisi ki, "kutsal bir varlıktır", ve en önemlisi - bir vatandaş olduğunun unutulmamasını istemişti. Ne yazık ki hukukçularımızın Marks'ı okumaya ayıracak zamanları yok, hele bunun gibi, incelenmeksizin kaleme alınmış bölümleri. Marks, keyfince, bizim önergeleri okusun.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



190. ".
Bu kimseler ne suç işlemişlerdi? Bu kadar suikastçı ve kötü ruhlu adam nereden çıkmıştı? Mesela hükümlülerin arasında bulunan Zarskoje Selo dolaylarından gelen altı tane çiftçinin suçları şuydu: Kendi elleriyle işledikleri tarladaki ekin biçildikten sonra toprak tepeciklerinin üzerlerinde arta kalan otları kendi inekleri için toplamışlardı. WZIK bu altı köylüden hiç birini affetmedi ve hüküm yerine getirildi.
Hangi kana susamış Saltytschicha, hangi adi ve iğrenç derebeyi birkaç tutam ot için altı köylüyü öldürebilirdi? Böyle birisinin onları bu sebepten kırbaçlatması bile onun ismini unutmamamız ve okullarda lânetle anmamız için yeterli sebep olurdu. Bize de sadece yaşayan şahidimin ifadelerinin belgelerle doğrulanacağı günü ümitle beklemek kalıyor. Eğer Stalin sonradan hiç kimseyi öldürtmemiş olsaydı bile sadece Kresty'deki bu altı çiftçi yüzünden benim gözümde diri diri kesilmeyi hak etmiş sayılırdı. Üstelik onun adı anılınca homurdanarak bizi haşlayanlar da var. (Pekin'de, Tiran'da, Tbilissi'de, hatta Moskova dolaylarındaki domuzlar yeter): "Onun gerçek yüzünü ortaya çıkartmaya nasıl cesaret ettiniz?.. Büyük gölgeyi rahatsız etmek!.. Stalin Dünyayı saran komünizm akımına aittir." Ama bana kalırsa o yalnız ceza kanununa aittir. "Dünyadaki milletler onu sevgiyle anarlar..." Tabii arabasına koştuğu ve kırbacıyla kamçıladığı kimseler dışındakiler.
."


- Gulag Takım Adaları



191. ".
Tolstoy'un rüyası gerçek oldu: Artık mahkumlar tanrıya ibadete zorlanmıyorlar. Cezaevi kiliseleri kapalı. Tabii kilise olarak kapalı. Yoksa cezaevlerinin genişletilmesine katkıda bulunuyorlar. Butirka Kilisesine bu şekilde ikibin kişi yerleştirildi. Her kafilenin de ortalama iki hafta kaldığı düşünülürse böylece yılda ellibin kişilik bir ek bina sağlandığı ortaya çıkar.
."


- Gulag Takım Adaları



192. "Sopa yemiş köpeğe kırbacı bir kere gösterin yeter!"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



193. ""Memleketimizde hürriyetin ışıldaması çok geç kalır ..eserimin elden ele dolaşması okuyucu için tehlike göstermeye başlarsa ,o zaman geleceğin okuyucusuna da onlardan "yitirilenlerden "
selam ve teşekkür ileteceğim ""


- Gulag Takım Adaları



194. "Bunları anlatmak için ..
Ömrü vefa etmeyenlere..
Ithaf edilmiştir.
"Beni affetsinler"
Herşeyi göremedim. .
Herşeyi hatırlayamadım ..
Herşeyi "sezemedim""


- Gulag Takım Adaları



195. "İki büyük sır vardır bu âlemde:
Nasıl doğdum, hatırlamıyorum,
Nasıl öleceğim, bilmiyorum."


- Matriona'nın Evi



196. "Gözlerinize güvenin, kulaklarınıza inanmayın."


- Kanser Koğuşu



197. "Sıcakta oturan bir adam, soğukta donanı nasıl anlasın?"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



198. ""Bana bak Gorki burada gördüklerinin hepsi yalan. .
"Gerçekleri öğrenmek ister misin?
"Anlatayım mı ? ..diye seslenmiş

"Isterim " demiş yazar .."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



199. ""Toplumdaki hatalar , yanlışlıklar edebi eserlerde açıklanmalıdır. ..
"Gizlilik yeni yanlışlıklara yol açar. .
"Sosyalist bir toplum yanlışlıkları, haksızlıkları düzelttikçe gelişir ""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



200. "Hakimiyyət zəhər deməkdir - bu, min illərdir məlumdur. Yoxsa heç kim bir başqasının üstündə maddi hakimiyyət qura bilməzdi! İnamlı insan üçünsə bizim hamımızdan ucada dayanan başqa şey var. Buna görə də öz məhdud düşüncəsiylə hakimiyyət hələ öldürücü deyil. Yuxarı qatı olmayanlara hakimiyyət meyit zəhəridir. Onlar buna yoluxarsa, xilas yoxdur."


- Qulaq Arxipelaqı



201. "Bir hükümlünün düşünceleri de kendisi gibi kısıtlıydı, dönüp dolaşıp hep aynı şeylere geliyordu."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



202. ""Bütün bentlerin yıkılışı küçük, küçücük bir çatlakla başlar ""


- Gulag Takım Adaları Son Cilt



203. "Ayaz sanki zehirli bir duman gibi çevresini sarmıştı. Soğuk - 27 dereceydi, ateşi ise +37 derece! Bakalım kim kim yenecekti!..."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



204. "Sıcak odada oturan, üşüyenin durumundan ne anlayacaktı?"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



205. "Sıranın en önünde yürüyen "kayboldum" diye bağırıyorsa, bizim de muhakkak o noktaya kadar yürümemiz ve ancak ondan sonra yolumuzu değiştirmemiz mi gerekir?
Şimdi bulunduğumuz noktadan derhal doğru yola neden sapmıyalım?"


- Sovyet Liderlerine Açık Mektup ve Yalanla Yaşamayın



206. ".
Anlatılamaz, yaşanılamaz 10 yıldan sonra 1947 veya 1948'de, bitkin ve yorulmuş olarak, korka korka ayağını dışarıya atanların bir tek ümitleri vardı: Hayatlarının arta kalan kısmını hür insan olarak tamamlamak. Fakat marazi bir kuşku (veya müzmin gaddarlık hali veya tatmin edilmemiş intikam duygusu) Muzaffer Mareşale şu emri verdirmiş: "Suçu olup olmamasına bakmadan bütün bu sakatları içeri atın!" Ne iktisatçı gözüyle, ne de siyaset adamı gözüyle faydalı bir hareket değildi: Yutucu makinayı kendi artığıyla beslemek. Fakat Stalin'in emriydi. Tarihi kişi kaprisinin, tarihi zorunluktan önce geldiğine açık örnek!
."


- Gulag Takım Adaları



207. ".
Organlar kendilerini gerekli hissettirmek istiyorlardı, çünkü düşmanın azalmasıyle örgütlerin dumura uğratılması mümkündü. Kosirev davasından anlaşılacağı gibi ÇEKA'nın durumu 1919'un başında zayıflamıştı bile. 1918 yılının gazetelerini karıştırırken, korkunç bir komplo kuran 10 kişilik grubun yakalandığını bildirir resmi tebliğe rastladım: Kremlin'i topa tutmak amacıyla, Eğitim Enstitüsü damına (yüksekliğe bakın yüksekliğe!) toplar yerleştirmek istemişlerdi (yalnız istemişler...) Hepsi on kişiydi. Aralarında kadın ve gençlerin bulunması da mümkün. Topların sayısı ne kadar? Nereden bulacaklardı? Kaçlık top? Merdivenden dama nasıl çıkarılacaktı? Ya damın eğriliğinde nasıl yerleştirilecekti onlar? Geri tepmeleri nasıl önlenecekti? Şubat Devrimine karşı koyan Leningrad polisleri, niçin damlara makinalı'dan daha ağır olan silah çıkarmadılar?
."


- Gulag Takım Adaları



208. ".
Taş kesilmek gerekiyormuş, sonradan öğrendım, fakat tutuklandığım zaman henüz bilmiyordum. Beni Dünyaya bağlayan canlı ilişkileri kesmek şöyle dursun, harp ganimetinden 100 kadar Faber kaleminden ayrılmak bile bana ağır geldi. Hapiste geçirdiğim yılların perspektivinden geriye, soruşturmanın basamaklarına baktığım zaman, övünülecek pek bir şey bulamıyorum. Şüphesiz daha kesin, daha açıkgözlü olabilirdim. İlk haftaları aklım durmuş; moralim bozulmuştu. O devreye ait bir pişmanlığım yoksa, Allah'a şükürler, kimseyi beraber sürüklememiş olmamdandır. Ama yakındı.
."


- Gulag Takım Adaları



209. ""Aklımız her şeye erer ama neden ?""


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



210. ".
Yazarlığın, öfke, tiksinti ve birini hor görme duygularından kaçınmak anlamına geldiğini de anladım şimdi. Öfkeyle karşılık verdin mi? Söyleyenin son sözünü duymamak, görüşünün neye dayandığını anlamamak anlamına çıkar. Birine karşı tiksintin mi vardı? Bilinmedik mizacı tanımak fırsatından ettin kendini, oysa tam şimdi ona ihtiyacın var. Zaman ve dikkatimi hep beni hayran kılan, hoşuma giden, beni acındıran kimselere verdiğimi geç anladım, bu sebeple toplumu, Ay misali, hep bir yandan görürdüm.
Fakat nasıl ki Ay, bir hafif sallantıyla yüzünün öbür yanının bir parçasını bize gösteriyorsa - umacı gibilerini barındıran odamız da bana bilinmedik insanları tanıtmış oldu.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



211. ".
1928'de ana yola çıkarak, işe götürülen tutsak gruplarına ilgi ve güvenle bakan tavşanlara rastlamak mümkündü, anne tavşan ve yavrularına.
Nasıl oldu da, tavşan milleti kurşun yemekten kurtuldu? Yeni gelen tutukluya bunun izahını sunuyorlar: GPU'ya boş yere fişek kullanılmaması için sıkı emir gelmiş, t u t u k l u l a r d ı ş ı n d a k i m s e y e a t e ş e d i l m e y e c e k demişler.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



212. ".
Çoğunlukla gençlikteki hatıralarımdan kimisi aklıma geldiği zaman kızardığım olur. (Eğer orada değilse gençliğimi nerede geçirmiş sayılırım?) Dayak yemekle akıllanır insan. Subay apoletlerimin omuzumda sadece iki yıl kaldığı süre içinde, zehirli altın toz kaburga kemiği arasındaki boşluğu doldurmuş meğer. O nehir iskelesi de bir kamptı ve etrafında nöbetçi kuleleri bulunurdu. Bizler tesadüfen oraya gelmiş geçici insan gücü sayılırdık, bütün cezamızı orada tamamlayacağımız söz konusu değildi. Ama asker gibi dizilerek nöbetçi aramızdan geçici çavuş seçtiği zaman değersiz kalbim adeta üniformanın altından ona doğru sıçramak, "Beni! Beni seç!" diye bağırmak isterdi.
Seçilmedim. Zaten neden istemiştim ki? Nasıl olsa daha çok ayıbı silinmez hata yapardım.
Ah, iktidardan vazgeçmek ne zor!.. Bunu herkes anlamalı.
."


- Gulag Takım Adaları



213. ""Toplumdaki hatalar , yanlışlıklar edebi eserlerde açıklanmalıdır. ..
"Gizlilik yeni yanlışlıklara yol açar. .
"Sosyalist bir toplum yanlışlıkları, haksızlıkları düzelttikçe gelişir ""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



214. "Hakimiyyət zəhər deməkdir - bu, min illərdir məlumdur. Yoxsa heç kim bir başqasının üstündə maddi hakimiyyət qura bilməzdi! İnamlı insan üçünsə bizim hamımızdan ucada dayanan başqa şey var. Buna görə də öz məhdud düşüncəsiylə hakimiyyət hələ öldürücü deyil. Yuxarı qatı olmayanlara hakimiyyət meyit zəhəridir. Onlar buna yoluxarsa, xilas yoxdur."


- Qulaq Arxipelaqı



215. "Sıranın en önünde yürüyen "kayboldum" diye bağırıyorsa, bizim de muhakkak o noktaya kadar yürümemiz ve ancak ondan sonra yolumuzu değiştirmemiz mi gerekir?
Şimdi bulunduğumuz noktadan derhal doğru yola neden sapmıyalım?"


- Sovyet Liderlerine Açık Mektup ve Yalanla Yaşamayın



216. "Beyninin içini bir sis kaplamıştı,
iki fikri uç uca getirmeyi bile başaramıyordu."


- Matriona'nın Evi



217. "Kendini olduğundan daha yoksul gösterme sevgili yoldaş !"


- Matriona'nın Evi



218. "Gururuna kapılmayacaktın o kadar. Ne olacak sanki, bir çok şey gibi o da geçerdi."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



219. "Boşu boşuna "Aklın yoksa tanık ol" dememişler..."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



220. "Gidiyor muyduk, duruyor muyduk, hiç farkında bile değildim."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



221. "Gözlerini duvarlarda gezdirdi, bomboştu her yer."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



222. "Her zaman iyileri öldürecek biri çıkar."


- İlk Çember



223. "Ne korkak insanlar bunlar. Onları eğitmek, demokrasiyi öğretmek için çalışıyor, her şeyi çiğneyip ağızlarına koyuyoruz... geri çeviriyorlar."


- İlk Çember



224. "...Kanser insanları sever. Pençeleri bir taktı mı öldürünceye kadar bırakmaz..."


- Kanser Koğuşu



225. "Kolay kazanılan paranın değeri yoktur, insana kazanmış olmanın zevkini vermez."


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



226. ""Artık hiç kimse hiç bir şeye şaşmaz olmuştu ""


- Gulag Takım Adaları Son Cilt



227. "İçimde iyi duygular uyandırmadığı sürece Tanrı belasını versin bütün 'nasıl'ların!"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



228. "Niçin felakete uğrayanlar yakınımız ya da kendimiz olmadığı zaman bütün bunları sakin sakin karşılıyoruz? Niçin insan tabiatı böyle?"


- Kanser Koğuşu



229. ""Peki ya Tolstoy ? Ya Lev Tolstoy bu işe ne derdi ? Hiç düşündünüz mü? Nerede kaldı prensipleriniz ? Nerede mantığınız ? "

"Rusya 'ya yazık oluyor ""


- Ağustos 1914



230. "Ama bir kez başını boyunduruğa soktun mu bir süre sonra onu kendi normal yakanmış gibi kabul etmeğe başlar, artık onu garipsemezsin."


- Ağustos 1914



231. ""Fazla sanat, sanat demek değildir. Bu, ekmek yerine, durmadan şeker yemeye benzer.""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



232. ""Kolay kazanılan paranın değeri yoktur, insana kazanmış olmanın zevkini vermez. Eskiler boşuna, 'İnsan karşılığını veremedigi şeyin değerini bilmez' dememişler...""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



233. "Sopa yemiş köpeğe kırbacı bir kere gösterin yeter!"


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



234. "Harada qanun var — cinayət də oradadır."


- Qulaq Arxipelaqı



235. ".
Bu merkez siyasi cezaevi - kaplıcadan farksız.
Üstelik mermiler de düşmüyor başımıza. Üzerimizden geçerken çıkardığı sesi ve patlarken yükselen ıslığı ve iniltiyi hatırladım. Ya mayınların tatlı ıslık sesi? Ya her tarafı sarsan dört porsiyonlu Göbbels mayın atıcısının gümbürtüsü? Vormdit dolaylarındaki vıcık vıcık çamuru hatırladım. Şu anda bizimkiler Almanları çemberden kaçırmamak için, o çamur ve karı ayaklarıyla eziyorlardır, herhalde. Beni orada tutukladılar.
Canınız cehenneme, harp etmemi istemiyorsanız, - öyle olsun.
."


- Gulag Takım Adaları



236. ".
1919'dan sonra, sorgu yargıcı işine, çalışma masasına tabanca koymakla başlardı.
Yalnız siyasilerin değil, âdi suçluların soruşturması da bu şekilde yapılırdı.
...Tabanca masada, arasıra namlusu sanığa dönük. Sorgu yargıcı bir suç bulmak için kendini fazla yormazdı "Anlat bildiğini" derdi.
."


- Gulag Takım Adaları



237. ".
Benim yargıcım bol bol telefon kullanırdı. Evini arardı, benden yana bakarak karısıyla konuşur, sabaha kadar sorguyla ilgileneceğini söylerdi, eve sabah geleceğini bildirirdi. Yüreğime işlerdi, demek beni, bütün bir gece. Derken sevgilisine açardı telefonu, mırıldanırcasına bu geceyi onun yanında geçireceğini söylerdi. (Bu defa su serpilirdi yüreğime - iyi uykular!)
Kusursuz sisteme yumuşaklık verdiren ancak uygulayıcıların kusurlarıydı.
."


- Gulag Takım Adaları



238. ".
Takım Adalarında olup bitenler hakkında çok önemsiz ilk haberin dışarıya sızma olayı birdenbire olmuştur. Bunu tarihimizin bir dönüm noktasında bağlamak gerek.* Daha önce ellerimize kelepçe vuranlar bu defa olanları unutalım diye tutturdular. "Geçmişi hatırlayanın gözü çıksın" dediler. Ancak bu atasözünün bir devamı da var: "Unutanın da iki gözü çıksın.." şeklindedir.

* Stalin'in ölümü.
."


- Gulag Takım Adaları



239. ".
Bent beş : Yabancı Devleti SSSR'e karşı savaşa sürüklemek.
Kaçırılmış fırsat: Bu maddeyi Stalin'e ve 1940 - 41 yıllarında çevresinde bulunan diplomatik ve askeri erkana karşı kullanmak gerekiyordu. Körlükleri ve delilikleri ortada. Onlar değil mi idi, Rusya'yı önüçüncü yüzyıldan beriye görülmedik, utanç verici yenilgilere sürükleyenler? Bunlarınkilerin yanında Çarlık Rusyasının 1905 ve 1914'te gördüğü bir hiç değerinde kalır.
."


- Gulag Takım Adaları



240. ".
Klasifikasyon, ağır zihni faaliyete gerek gösteren bir iştir, bu bakımdan arada bir yanlış yapan yönetimde kusur aramayalım:
Karabastan iki araba kadın çıkarmışlar yola, birinde kreşte çocuklara bakacak, dindar kadınlardan seçilmiş grup, diğerinde hırsız, ahlâksız ve frengili kadınlar grubu, Dolinka'nın ZUR'una - Konspay'ya gönderiliyordu. Nasıl olmuşsa, arabaları karıştırmışlar. Frengililer çocuklara bakmaya, "rahibeler" - cezalılar kampına gitmişler. Sonradan anlaşıldıysa da, öyle bıraktılar.
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



241. ".
25 Ekimi 26 Ekime bağlayan gece Smolni 54 de ilk açıklanacak bildirilerden birisi ile ölüm cezasını kaldırıp kaldırmamak konusunda bir toplantı yapıldığını ortaya koyan bir belge var bugün elimizde...
Lenin burada yoldaşlarının ütopist fikirlerine haklı bir horgörüyle karşı çıktı; çünkü tasarladığı yeni toplum düzenine ölüm cezası olmadan bir adım bile yaklaşamayacağını ondan daha iyi bilen kimse yoktu. Ama solcu sosyal - ihtilâlcilerle yapılan koalisyon görüşmeleri sırasında onlara karşı biraz hoşgörü ile hareket etmek gerekti ve 28 Ekim 1917 de ölüm cezası her şeye rağmen kaldırıldı Bu yumuşak gelişmeden olumlu bir sonuç beklemenin saçmalığı ortadaydı tabii. (Nasıl mı yapılıyordu? 1918 yılının başında görevine daha yeni atanmış bulunan Amiral Alexi Stşastny Baltık donanmasını batırmayı kabul etmediği için Troçki'nin emriyle mahkemeye gönderildi. Obtrib'in başkanı Kraklin işi hiç uzatmadan bozuk Rusçasıyla kararı bildirdi: «Yirmidört saat içinde kurşuna dizilecek!» Salonda huzursuzluk başgösterdi. «Kaldırıldı!» diye bağıranlar oldu. Bunun üzerine savcı Krilenko atıldı: «Ne heyecanlanıyorsunuz? Kaldırılan ölüm cezasıdır. Halbuki Stşastny idam edilmeyecek; kurşuna dizilecek.» Ve hüküm: yerine getirildi.)
."


- Gulag Takım Adaları



242. ".
Takımadaları - diplomaların geçerli olmadığı bir Dünya, toplumdaki eski durumun için sen ne söylersen o kabul edilir. Yanında herhangi evrak bulundurmak, tahsil durumunu gösterir olanı bile, tutukluya yasaklanmıştır. Her yeni kamp noktasına vardığında, bu kere ne olayım diye düşünürsün.
Kampta para eden meslekler sağlık memurluğu, berber, armonikacılık, daha yüksektekileri saymaya cesaretim yok. Tenekeci, camcı, oto tamircisi isen, yine uçuruma yuvarlanmazsın. Eğer genetik, dil, sanat uzmanı veya, Allah göstermesin, filozof isen, yandın gitti! Genel işte iki hafta içinde nallarını havaya dikersin!
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



243. ".
Henüz biçilmiş taze, iyi kokan ot yığını üzerine uzanmış, yaban arılarının vızıltısını dinleyen İlyiç, geleceğin cezalandırma ve tepeleme sistemini şimdiden düşünmeliydi. Hesabını yapmıştı bile: "Sömürücü azınlığın dünün kölesi olan çoğunluk tarafından tepelenmesinin, bunun tersi olan önceki durumdan daha kolay, zahmetsiz ve tabii görüneceğini, daha az kan'a mal olacağını" bildirmişti. (*)
(Memleketimizden ayrılarak göçmenlere katılan istatistik profesörü Kurganov'un hesaplarına göre, "daha kolay, zahmetsiz" tepeleme, bize Ekim Devrimi başından 1959 yılına kadar... 66 milyon (altmışaltı milyon) cana malolmuştu. Bu hesabın altına imzamızı atamayız, fakat elde başka resmi sayı da yok. Olduğu vakit, sayıları karşılaştırarak sonuca varmak - uzmanlara düşen bir iştir.)
(*) Lenin, külliyat, 5. baskı, cilt 33, sayfa 90
."


- Gulag Takım Adaları’nın Devamı 2. Cilt



244. ".
Yirmibeş kişilik hücre çok aşırı dolu değildi. İçeride olsa olsa seksen kişi vardı. Sağdaki ve soldaki ranzalar ile aradaki boşluğu kaplayan tahtaların üzerleri tamamen doluydu. Ranzaların altlarından dışarıya bacaklar taşmıştı. Butirka'nın geleneksel mobilyaları olan yan masa, yan dolap şeklindeki cisim tuvalet kovasının yanına çekilmişti. Tam arada, yerde bir parça boşluk vardı. Ben de gidip oraya yattım. Tuvalet kovasına gitmek isteyenlerin hepsi sabaha kadar üzerimden atladılar.
."


- Gulag Takım Adaları



245. "Niçin felakete uğrayanlar yakınımız ya da kendimiz olmadığı zaman bütün bunları sakin sakin karşılıyoruz? Niçin insan tabiatı böyle?"


- Kanser Koğuşu



246. "Altı ay! Sadece altı ay geçmişti, birinin:
- Lyalya, bir tanem, bir resmini çekeyim senin."
Dediği ve makinesinin düğmesine bastığı andan bugüne altı ay geçmişti ve o günden bugüne, on binlerce top namlusu gürlemiş , milyonlarla kara toprak sütunu yerden göğe fışkırmış, milyonlarla insan bir cehennem çarkına kapılıp, yok olmuştu."


- Matriona'nın Evi



247. ""İki işi becerenin on işe birden aklı erer.""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



248. "Bu kadar çaresiz oluşumuz ne kadar asap bozucu bir şey."


- Kanser Koğuşu



249. ""İhtiyara oğlunun kendisini iyice bırakmış olduğunu, hem okulda, hem de evde yalan söylediğini, bundan böyle sık sık not durumunu sorarak oğlunu iki taraftan birden sıkıştırmamızın iyi olacağını söyledim.""


- İvan Denisoviç'in Bir Günü



250. "Bizde soru sormak başlı başına bir tehlike zaten."


- Kreçetovka İstasyonu'nda Bir Olay - Matriyona'nın Evi

Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: