Aldanan Kadın Kitap Bilgileri
Yazar: Thomas Mann
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 36 dk.
Sayfa Sayısı: 92
Basım Tarihi: Temmuz 2012
İlk Yayın Tarihi: Mart 1953
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750714986
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Aldanan Kadın Kitap Tanıtımı
Rosalie eşini kaybetmiş, kırık bir aşktan geri kalan boşluğu resim yaparak gidermeye çalışan kızı ve lise öğrencisi oğluyla birlikte sakin bir yaşam sürmektedir. Oğluna İngilizce dersi vermek için eve gelen genç Amerikalı, onu çok etkiler. Önce kendine bile itiraf etmekten çekindiği duyguları, konuşmalarına ve hareketlerine farkına varmaksızın yansıyınca ilk tepkiyi çocuklarından alır. Ama ne pahasına olursa olsun, doğanın kendisine bahşettiğine inandığı bu aşkın peşinden gitmeye kararlıdır.
Aldanan Kadın, yazarın ölmeden önce tamamladığı son öyküsüdür. Thomas Mann, erken dönem çalışmalarından Venedik'te Ölüm'ün ana motiflerini, bu defa yaşlanmakta olan bir kadının duygu dünyasına yerleştiriyor. Eserlerinde yaşam ile ölümün karmaşık diyalektiğiyle hesaplaşan Mann, ölmeden önce tamamladığı bu son öyküsüyle adeta kendi yazınsal döngüsünü de tamamlıyor. Kitap, dönemin kadına bakışını yansıtması açısından da çok ilgi çekici diyaloglar içeriyor.
Aldanan Kadın Kitaptan Alıntılar
1. "Kelimelerimi bağışla. Yanlış oldukları muhakkak; ama şu anda kelimeler için endişelenemem. Ben, senin için endişeleniyorum."
2. "Kalbimiz ancak muhakememizin ve mantığımızın onayı altında doğruyu söyler."
3. "Doğru zamanda içilen sıcak bir çay soğuk algınlığını önler."
4. "Kişinin kendini onu hissedenin yerine koyamadığı bir duyguyu akıl almaz diyerek ayıplaması son derece ucuz ve aptalca."
5. "Çünkü doğduğumuz mevsim bize özellikle yakındır, biz de ona öyleyiz."
6. "Kişinin kendini onu hissedenin yerine koyamadığı bir duyguyu akıl almaz diyerek ayıplaması son derece ucuz ve aptalca.."
7. ""silahı, gururu olmuştu.""
8. "Kişinin kendini onu hissedenin yerine koyamadığı bir duyguyu akıl almaz diyerek ayıplaması son derece ucuz ve aptalca."
9. "”… sana bu kadar mükemmel görünmesinin nedeni onu… onu sevmen olabilir mi?”"
10. "Aşk güçlüdür, bir mucizedir, böyle gelir ve büyük mucizeler gerçekleştirir."
11. ""endişen sevgiden kaynaklanıyor""
12. ""Kalbimiz ancak muhakememizin ve mantığımızın onayı altında doğruyu söyler.""
13. "Kalbimiz ancak muhakememizin ve mantığımızın onayı altında doğruyu söyler.
."
14. "Mutluluk... Hastalık mı yani?... Sadece hayat, acısıyla tatlısıyla hayat ve hayat demek umut demek."
15. ""mutluluk ve gurur, bu tip durumlarda acıyla iç içedir""
Aldanan Kadın Kitap İncelemeleri
Bir yorumdan etkilenerek aldığım bu kitabı çok beğendim. Bazı yorumlar şaşmıyor gerçekten. Thomas Mann ile ilk kez tanışıyorum. Kitap, 1929'da Nobel ödülü almış. İçerği roman değil, uzun öykü. Bu öykü o kadar gerçekçi ki, yazar toplam dört karakter üzerinden hikayeyi anlatıyor ama aslında çok tanıdık bir dünya.
Rosalie, ellili yaşlarını süren, kızı Anna ve oğlu Eduard ile birlikte Almanya'da yaşamaktadır. Kocasını kaybetmiştir ve iki çocuğu ile kendisine bir dünya kurmuştur. Bu arada anne karakterinin sanki kızının olduğu yaşta ve o yaşın hareketliliği içindedir. Konuşmaları öyle hoşuma gitti ki, en ciddi şeylerden bahsederken bile esprili bir dili vardı. Ben Rosalie'yi dinlemekten keyif aldım. Kızı Anna ise tam tersi geçmişte yaşadığı olumsuz bir aşktan ötürü, annesinin yaşındaki olgunlukta, aklı başında ve sürekli annesini dizginlemekle meşguldü. Rosalie ve Anna ruhen değiş tokuş yapmışlardı.
Bir gün oğluna İngilizce öğrenmesi için Amerikalı bir genç gelir. İsmi Ken Keaton olan genç, yaptığı esprili konuşmaları, tarih konusundaki bilgisiyle ailede yerini alır. Öyle bir yerleşir ki, yerleştği tek yer ev değil, Rosalie'nin kalbi de olur. Rosalie aşkın verdiği sarhoşlukla, dikkati kendine yönelir ve sürekli yaşlılık ile gençlik arasında yolculuk eder. Çok sevdiği Doğa'nın sesi hep kulaklarındadır. Kızı Anna her şeyi sezer ve annesini düştüğü bu durumdan kurtarmaya kalkar.
Yazar, diyalogları o kadar canlı tutmuş ki, sanki yanımda konuşuyorlarmış gibi hissettim. Hele sonuyla gerçekten içinizi cız ettiriyor. Yazarı tanımak adına bence iyi bir seçim. Tavsiye ederim.
Aldanan Kadın Kitap İncelemesi
Yirmili yaşlarında genç bir Amerikalı delikanlı, kırklı yaşlara adım atmış dul bir kadın…
Rosalie, kendisinden yaşça küçük, oğlu Eduard’ın İngilizce öğretmeni olan Ken Keaton’a yasak aşkını başlarda dizginlemeye çalışmış hatta kendisine bile itiraf etmekten çekinmişti. Doğanın kadınlara sunduğu o müthiş dişil hediyenin (âdet görmek) kendisinde artık olmayışı Rosalie’ye bu aşkı yaşama hakkı tanımıyordu; en azından Rosalie öyle düşünüyordu.
•Kızı Anna annesine göre nispeten daha aklı başında kararlar alabilen, sezgileri güçlü ve annesine her koşulda yardımcı olmaya çalışan, aşktan yana yüzü gülmemiş ve bir ayağı topal olan genç bir kızdır. Daha Rosalie’nin duyguları çok tazeyken Anna bu duyguları fark etmiş ve gerekeni yapmak için harekete geçmişti.
•Eduard ise annesi Rosalie ile çok da iyi anlaşamayan, rahmetli subay babasına benzeyen genç bir delikanlıdır. Hikayede olayların gerisinde diyebiliriz.
•Doğanın ve doğanın kadına sunduğu dişil hediyenin ipuçlarını müthiş bir şekilde yanlış yorumlayarak bu aşkın peşinden gitmeyi tercih etmiş, duygularına ara sıra akılcılıkla cevap veren kızına karşı empatik tavırlardan uzak ve bana kalırsa bencilce cevaplar vererek kızının söylediklerini yadsımış, aşkın getirdiği şehvet ve gençliği kendisinin aleyhine kullanmıştır.
•Nobel Edebiyat Ödülü alan Aldanan Kadın kitabını okuma hızınıza göre 3-4 saatte belki daha kısa sürede bitirebilirsiniz. Betimlemelerin sıklıkla kullanıldığı kitapta akıcılık ve anlaşılırlığından da rahatça bahsedebiliriz.
Neredeyse her sayfasında durup bir iki cümlenin üzerinde derin derin düşündüğüm kitap... Bir erkek tarafından kadınlığın tüm katmanlarının büyük bir nezaket ve ciddiyetle incelendiği 'Aldanan Kadın' Thomas Mann'ın ne denli büyük bir yazar olduğunun da kanıtı.
Subay olan kocasını kaybeden Rosalie yıllar sonra yaşlılığının başlarında oğluna İngilizce eğitimi veren Amerikalı genç bir adama aşık olur.
Henüz aşık olduğu çocuk tarafından duyguları ve şevheti fark edilmeden öz evlatları tarafından değişimi çabucak anlaşılır.
Hem kızı hem de en yakın arkadaşı olan Anna annesinin geçkin yaşlarında kalkıştığı bu gönül macerasına üzülerek bakar. Annesiyle yaptıkları tüm konuşmalarda bunun bir yanılgı olduğunu iddia etse de genç öğretmeni uzaklaştırmak gerekirse kendilerinin şehri terk ederek kurtulacaklarına inandıkları bu yazıyı bozmaya çalışsa da annesi tarafından tüm fikirleri şiddetle reddedilir.
Zaman ve mekanlar bir gün bir şekilde Rosalie'yi beklediği hasretini çektiği yere aşık olduğu çocuğun kendisine karşılık verdiği ana getirecektir. Ancak Yazar Thomas Mann kendi ölümünden önce tamamladığı bu son öyküsünde kimseyi mutlu etmemeye kararlıdır.
Hamiş: Sürekli, kapalı, iki anlamlı diliyle herkesin okuyup zevk alamayacağı bu öyküyü edinmek isteyenler iyi bir okuyucu olduklarından ve felsefik dilin günlük dille paralel seyretmesinden zevk aldığında bundan hoşlananlar olmalı.
İyi Okumalar...
Rosalie von Tümmler, yıllardır süren huzurlu yaşamında beklenmedik bir sarsıntı yaşar. Genç bir öğretmen olan Ken Keaton’la tanışması, içindeki derin ve unutulmuş arzuları uyandırır. Bu gizemli çekim Rosalie’yi adeta başka birine dönüştürür; gençliğinin kayıp enerjisini ve unutulmuş tutkularını yeniden hissetmeye başlar.
Ancak bu yeni duyguların içinde, kendi arzularının gölgesinde kalmış bir tehdit gizlidir. Rosalie’nin Ken’e olan ilgisi, sıradan bir hayranlık değil, yaşamı boyunca kaçtığı boşluğun üzerine kurulmuş kırılgan bir bağdır. Ken’in ona duyarsız kalışı, Rosalie’nin iç dünyasında kopan fırtınaları körükler ve onu hem aşkın hem de yaşlanmanın getirdiği kaçınılmaz sonla yüz yüze bırakır.
Thomas Mann, Rosalie’nin kalbinde uyanan bu yasak duyguyu incelikle işlemiş; Aldanan Kadın, yaşlılık ve aşkın bulanık sınırlarında dolaşan, insan ruhunun derinliklerindeki karanlıklarla tanışan bir kadının gizemli öyküsü.
Şimdi gelelim bende yarattığı duygulara:
Bir kere her şeyden önce öyle tiyatral diyaloglar var ki gerçekçilikten oldukça uzak. Upuzun paragraflar halinde yapılan konuşmalar okura monolog okuduğu hissi veriyor. Yazarın işine karışılmaz ama bize günlük tipi ya da birinci tekil anlatımıyla bunları verseydi, duyguyu daha iyi hissettirmez miydi acaba diye düşündürüyor.
Kitap oldukça kısa ama dediğim gibi bu uzuuun replikler didaktik bir anlatıya dönüşerek daha da kısaltıyor içeriği ve novella tadında bir his ile biterek kitaplıktaki yerini alıyor.