Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Albayım Beni Nezahat ile Evlendir - İlhami Algör | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Albayım Beni Nezahat ile Evlendir Kitap Bilgileri


Yazar: İlhami Algör
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 4 dk.
Sayfa Sayısı: 108
Basım Tarihi: Kasım 2020
İlk Yayın Tarihi: 2006
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
ISBN: 9789750516993
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Albayım Beni Nezahat ile Evlendir Kitap Tanıtımı


Sende bu ad oldukça istersen sıfır numara kel, istersen at kuyruklu olurum. İnce bıyıklı, tek dişi altın olurum. Meftun olurum, meczup olurum. Uzaklara bakarım, çıtımı çıkarmam. Nasıl söyleyeceğimi bilmem, susarım. Susmak üzerine konuşmak gerekse, beni çağırırlar, oturur susarım. Dolmabahçe saat kulesiyle, Çırağan Sarayı ile konuşurum. Duvarlara yazılar yazarım gizli gizli: 'Albayım beni Nezahat ile evlendir'. Bahtının rüzgârına kapılmış giden bir adam, Kahraman'ın El Kitabı'nda denenmiş ama foslamış olanı başarmaya takıyor kafayı. Kalbini dinliyor, yönünü seçiyor ve yürüyor... İlhami Algör, küçük ve meraklı adımlarla dolaşıyor edebiyat şehrinde. Ateş böceklerini kozasından çıkarıyor, bir kadere bir romana. Albayım Beni Nezahat ile Evlendir, hayat hakkında fikri olmayanlara yazılmış kafası karışık bir hikâye. "Mesele nedir?"

(Tanıtım Bülteninden)




Albayım Beni Nezahat ile Evlendir Kitaptan Alıntılar


1. "Ulan bir milimden daha yakın olup da nasıl tarifsiz uzaklıkta olabiliyor iki insan?.."




2. "-İpi kopmuş uçurtma gibiyim."




3. ""Sende bu ad oldukça istersen sıfır numara kel, istersen at kuyruklu olurum. İnce bıyıklı, tek dişi altın olurum. Meftun olurum, meczup olurum çıtımı çıkarmam.. Susmak üzerine konuşmak gerekse beni çağırırlar, oturur susarım.""




4. ""Dudak kıvrımına kıvrılıp yatardım. 'Serap görüyorum' derdim. Sonra hayal mi gerçek mi salınımlarını bırakıp, kendimi salıncaktan atardım.""




5. "Mesele neredeyse çözüm oradadır."




6. "Kadın bana çok şık bir "Hass..." çekerdi. Ağzını açmadan bakışı ile çekerdi. Ayağımın altından zeminleri çekerdi. Kendimi maydanoz, dereotu hissederdim."




7. "Sorularda iyi, cevaplarda tutuktum."




8. "Herkes bir hikayenin kahramanıdır."




9. "Demek ki farklı cümleler ile aynı anlam hasıl olabiliyor. Bu durumda aynı anlama gidebilen farklı yolları kimler yapmıştır, yolcular kimlerdir?"




10. "Müstesna fikirlerimi kendime sakladım"




11. "Hayat hakkında fikrim yok."




12. "İki zıttın sırrı her birinin diğeri için zıt olmasıdır. Yoksa başka ve özel bir durum yok."




13. "akşamları birlikte iki duble içerken, Yıldızlı Semalardaki Haşmet'i söylesem..."




14. "Tevazu gerzekler içindir derler."




15. "Tesadüflerle sürüklenen bir hayattan kurtulmak için tesadüf arayışı."





Albayım Beni Nezahat ile Evlendir Kitap İncelemeleri


Nedir, mesele nedir?

İlhami Algör'ü daha öncesinde Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku ile tanımıştım, bu kitapla da devamını okumuş oldum. Kitaptaki olay örgüsü o kadar karmaşık ve bir ip yumağı halindeydi ki anlamakta ilk başta çok zorluk çektim. Ne böceği, ne resmi, ne kedisi? Bir süre sonra İlhami Algör devam etmek isteyenleri kitabın içine çekmeyi başarıyor. Savruk düşünceler, bağımsız olaylar, zamanlar, kahramanlar... Bir sürü kafa karışıklığı.

Kahramanımız hayatının şu zamanına kadar yan karakter olduğunu, kendisinin bir değeri olmadığını düşünmüş. Bundan sonrasında "kendi başına davranabilen" bir hikaye karakteri olmak istiyor fakat bir hikayesi yok. Hikayesini ararken şehrin içinde bir o yana bir bu yana savruluyor. Damdaki ustayla kediden, taş kuşa kadar gidiyoruz. Sarışın Nezahat ile karşılaşıyoruz ama her seferinde kaybediyoruz. Bitmek bilmeyen bir olaylar silsilesi.

Dil sokak diliydi, üslup karmaşık... Olaylar da tamamen bağımsız olduğundan kafa karışıklığı yaratıyordu. Açıkçası, postmodernizmin en iyi eserlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Herkes okuyabilir fakat çoğu kişinin kafası almaz.

Birbirinden bağımsız hikayelere gelince, karakterimizin anlamadığı nokta buydu bence. Bu küçük hikayeler bizi biz yapıyor, hayatımızın içindeki belki beş belki on beş dakikalık o kısa ve bağımsız hikayeler. Bağımsız davranabilen bir hikaye karakteri ancak bunları yaşayabilir.




Deyim yerindeyse şeytanın bacağını kırıp tekrar kitap okumak için çırpınırken daha önce tavsiye edilmiş bu kitabı alıp eylemi gerçekleştirmek istedim.
Kitabı yorumlamadan önce hakkında yazılmış bir kaç düşünce okudum ve şu kanaate vardım; eğer ki düşüncelerim derli toplu olsaydı bu kitabı okuyup bitiremezdim okurken acı çeker ve kitabı yarım bırakırdım.
Kitabın kahramanı Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku kitabında figüran rolünde yer alan matematiği güçlü bir kadını seven, sevdikçe ruhu büyüyen ve ruhu eve sığmayıp sabah kadından önce uyanıp evden çıkarak şehri dolaşarak hikayeler toplayan adam figüran rolünden kurtulmak için yola çıkıp kendi hikayesinin kahramanı olmaya çabasına giriyor. Ustasını bulduktan sonra iş hikayesini ve sarışınını bulmaya geliyor.
Cümleler arasında gelip giderken hikayenin kahramanı birden bir dalgınlık halinden kurtulup etrafına yeniden odaklanıyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyor iken beni de bir dalgınlık halinden çıkarttı her seferinde. Ve ben hangi hikâyenin kahramanıyım, benim hikayem ne olabilir, hikayemi nereden başlayarak bulabilirim sorularını kafamda dönüp dolaşırdı bir ara.
Ve yeri geldi kahramanın düşüncelerinden sıyrılıp cümle ortasında kendi düşüncelerime daldım ve dalgınlık halinden kurtulduktan sonra geri sardım kahramanın düşüncelerini.
Kendi düşüncelerinizden daha karmaşık düşünceler duymak istiyorsanız kitabın iyi bir aracı olacağını söylemek istiyorum. Okuyacaklar için şimdiden keyifli okumalar diliyorum.




“Kitabı okuduktan sonra okuyun lütfen, kitap ile ilgili içerik mevcut!”
“Ben Nezahat bekliyordum, böyle burnu fındık ağzı kahve fincanı; tam da yıllardır süre gelen edebi tanımı gibi fakat ne burun gördük ne de sevgi bize kaldı ancak bulunamayan sarışın...”
Bence İlhami Algör, İlhami Algör’lüğünü âla sürdürmüş. Bence dil anlatımı ayrı bir şekilde incelenmeli okurken. Bu özgünlük onun ve buna meftun olan birisi de benim.
Olay örgüsünde galiba dedim kendi kendime, herhalde yazar hayattaki roller veya yaşamda var olabilmek konusuna çok takılmış kafasına bir süre, belli ki şimdi her paragrafta her ayrı ayrı olayda bize soruyor aynı soruları, başka şekilde...
Son olarak kitabın son sayfasındaki cümleye şöyle bir not aldım: Çünkü kahraman olamamıştı. Kahraman olsa oturur saatlerce anlatırdı hayatın fikirlerini.
Son not: Benim düşünceme göre ana karakter anlamlı bir yaşam kurulmuş olmasını diliyordu, o yaşamın başına da oturacaktı şöyle elleri oturaktan sarkmış; rahat bir oturuş ile kahraman olmanın, ‘bir yaşamın merkezine sahip olmanın’ tadını doyasıya çıkartmak istiyordu.
Böyle derin anlatım, yorumu veya eleştiriyi de ancak derin anlatım ile ifade ettirebiliyor. Eğer okumamış ve yine de bu yazıyı okumuşsan “oku derim, lütfen. Kahveyi unutma ama :)”




İlhami Algör'den okuduğum ikinci kitaptı.



kitabının devamı olarak nitelendirilebilir. Bu yüzden kitabı okumak isteyenlere öncesinde yazarın bahsettiğim kitabını okumalarını öneririm.

Albayım Beni Nezahat ile Evlendir'in birkaç alıntısına rastlayıp çok beğenmiştim, bu yüzden büyük bir heyecanla okumaya karar verdim ama ne yazık ki umduğumu bulamadım. Yazarın anlatımının, kullandığı dilin ve cümlelerin farklı olmasına rağmen kitap beni kendine çekmedi. Hâlbuki önceki kitabını, Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku'yu, daha çok beğenmiştim.

Olaylar insanı bir yere götürmüyor, bir sonuca varmayan paragraflar insanı oldukça sıkıyor, anlatılanlar ile ilgili olmayan olgular da araya girince insanın dikkati dağılıp gidiyor. Önceki kitapta da benzer şeyler olmasına rağmen o kitabın ilgi çeken bir yanı vardı, Albayım Beni Nezahat ile Evlendir maalesef aynı etkiyi yaratmadı.

***** Dikkat! Kitapla ilgili keyif kaçıran ayrıntılı bilgi içerir. *****

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku'da Müzeyyen'in gidişi üzerine bir fikir muhasebesi yapan kahramanımız Müzeyyen'e fazla taviz verdiğini ve ona çok fazla bağlandığını, kendini görmezden geldiğini anlamış olacak ki bu kitapta "kendi başına bir kahraman" olmaya karar verir. Bu yolda bir ustası, ustasının verdiği bir not defteri, arada beliren ve onu ustaya götüren bir kedi, bir de yamağı vardır. Bu kitapta Müzeyyen'in yerini kahramanımızın sarışını yani Nezahat alır.




İlhami Algör'den okuduğum ikinci kitaptı.



kitabının devamı olarak nitelendirilebilir. Bu yüzden kitabı okumak isteyenlere öncesinde yazarın bahsettiğim kitabını okumalarını öneririm.

Albayım Beni Nezahat ile Evlendir'in birkaç alıntısına rastlayıp çok beğenmiştim, bu yüzden büyük bir heyecanla okumaya karar verdim ama ne yazık ki umduğumu bulamadım. Yazarın anlatımının, kullandığı dilin ve cümlelerin farklı olmasına rağmen kitap beni kendine çekmedi. Hâlbuki önceki kitabını, Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku'yu, daha çok beğenmiştim.

Olaylar insanı bir yere götürmüyor, bir sonuca varmayan paragraflar insanı oldukça sıkıyor, anlatılanlar ile ilgili olmayan olgular da araya girince insanın dikkati dağılıp gidiyor. Önceki kitapta da benzer şeyler olmasına rağmen o kitabın ilgi çeken bir yanı vardı, Albayım Beni Nezahat ile Evlendir maalesef aynı etkiyi yaratmadı.

***** Dikkat! Kitapla ilgili keyif kaçıran ayrıntılı bilgi içerir. *****

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku'da Müzeyyen'in gidişi üzerine bir fikir muhasebesi yapan kahramanımız Müzeyyen'e fazla taviz verdiğini ve ona çok fazla bağlandığını, kendini görmezden geldiğini anlamış olacak ki bu kitapta "kendi başına bir kahraman" olmaya karar verir. Bu yolda bir ustası, ustasının verdiği bir not defteri, arada beliren ve onu ustaya götüren bir kedi, bir de yamağı vardır. Bu kitapta Müzeyyen'in yerini kahramanımızın sarışını yani Nezahat alır.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: