Akşam Güneşi Kitap Bilgileri
Yazar: Reşat Nuri Güntekin
Tahmini Okuma Süresi: 12 sa. 14 dk.
Sayfa Sayısı: 432
Basım Tarihi: Haziran 2010
İlk Yayın Tarihi: 1970
Yayınevi: İnkilâp Kitabevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789751026606
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Akşam Güneşi Kitap Tanıtımı
CUMHURİYET romanının kurucularından Reşat Nuri Güntekin'in, daha çok, ülkemiz geleneklerini tanımlama ve kişilik canlandırmada başarılı, duygusal ve sevgi dolu bir kitabı da, onun ilk ve en önemli romanı Çalıkuşu'yla eş düzeyde sayılabilir. Akşam Güneşi'nde, romanın unutulmaz kahramanı olan Jülide'nin sımsıcak serüvenini bulacaksınız. Feride'den aşağı kalmayan bir kahramanın romanı.
Onu ilk defa bir haziran günü Sazlı Pınar yolunda gördüm. Viran bir köprünün başında köylülerle konuşuyordu.
Yanında dizgini boynuna bırakılmış bir kula at vardı. Yanından geçerken selam verdik. Jandarma arkadaşım:
- Keyifler iyidir inşallah Bey, dedi.
- Çok şükür çavuş... Sen de iyisin ya?
Biraz önümden giden ihtiyar jandarma, köprünün öte başında atını durdurdu, beni bekledi. Eski bir çizme gibi sert ve kırışıklarla dolu yüzünde memnun bir gülümseme vardı:
- Şu adamı gördün mü Doktor Bey, dedi. Hani Cenabı Hak, Kitabında Hazret-i Peygamberin son peygamber olduğunu yazmasaydı ben, bu adama peygamber derdim.
Akşam Güneşi Kitaptan Alıntılar
1. "≈
İnsan, ancak kaybettiği, yahut kaybetmek üzere olduğu şeyleri böyle birdenbire sevmeye başlar...
≈"
2. "Sağ olana yıllar bir gün bile gelmiyor..."
3. "İnsan olmadıktan sonra ibadet etmiş neye yarar ki?"
4. "≈
Belki ben ölürüm...Arkamdan acırsın. İçine dert olur.
≈"
5. ""İyi yaşamak, temiz ve sade bir hayat geçirmekten ibarettir...""
6. "-Siz bir müddet burada kalmak fikrinde misiniz Kemal Bey?
- Sakin bir yer... Havası güzel, güneşi güzel,
insanları zararsız..."
7. "Benim atı da dereye sokup abdest aldırayım, beline köteği vurup secdeye yatırayım, yemini, suyunu kesip oruç tutturayım...
İnsan olmadıktan sonra ibadet etmiş neye yarar ki ?"
8. "Fikirleri kimseninkine benzemediği için deli derlerdi.."
9. "- Artık tahammülüm kalmıyor...
Utanarak, ağlayarak dünyadan gideceğim..."
10. ""Beğenmek başka, sevmek başkadır.""
11. "Benim de tabii üzülüyor gibi görünmem lazımdı.
Fakat hakikatte hiç de müteessir değildim."
12. "Dünyada sevdiğim, yakından alakadar olduğum kimse kalmamıştı.
Binaenaleyh kimsenin felaketi bana fazla bir teessür veremez..."
13. "- Fikirleri kimseye benzemediği için deli derlerdi.
Fakat çok anlayışlı, çok ince görüşlü bir adamdı."
14. ""Hiç bir şey geçmişi bir musiki parçası kadar kuvvetle canlandıramaz.""
15. "- Şikayet etmek ve kendine acındırmak insanın ezeli bir ihtiyacıydı.
Yaş ve gururun hiçbir tesiri yok.."
Akşam Güneşi Kitap İncelemeleri
Merhaba Arkadaşlar, buraya hangi kitabın incelemesini bırakayım diye bakınırken annemin ısrarıryla bu harika kitabı sizinle paylşamak istiyorum :) Biz bu kitabı okurken hiç elimizden bırakamadık, Gerçi yazara olan hayranlığımız bir yana, bence yazarın her eseri ayrı bir baş yapıt. Kitaba dönecek olursam;
Olay kahramanımız Nazmi Bey ile Doktor Kemal arasında geçiyor gibi görünsede, aslında Nazmi Bey'in başından geçen dramatik yaşanmışlıklarını anlatıyor... Doktor Kemal adaya ilk geldiğinde Nazmi bey hakkında kimi peygamber gibi adam, kimileri aşırı yaramaz ve bencil, kimileri ise kahraman gibi duyumlar almıştır. Üç yıl sonra tekrar adaya ziyarete gelen Doktor Kemal, Nazmi Beyi görmek ister.. Bir tesadüf ile karşılaşırlar... Nazmi Bey, Doktor Kemal'e yaşadıklarını ve içindeki sırrını anlatmaya başlar.
Nazmi Bey'in gençliği, yaşadıkları, askerliği seçmesi... Paris'te okul ve eğlence yılları... Arabistan cephesinde yaşadıkları ve hırçınlıkları... Paris'e göreve giderken, yolda karşılaştığı arkadaşı İbrahim ve Kaymakam Nusret ile girdiği vatan savunması ve kahramanlıkları... Yaralanma sonucu emekliliği... Evliliği ve adaya yerleşmeleri, ada yaşadıkları...
Jülide'nin adaya gelişi, Nazmi Bey ile Jülide arasında önceleri meydana gelen kültür çatışması, daha sonra imkansız bir aşka dönüşen muhabbetleri...Nazmi Bey'i sona sürüklenmesiyle kapanıyor kitabımız.
O zamn Bir an önce okuyacaklar listemize ekleyelim.. ;)
Güzel okumalar diliyorum ... :)
Ahh Reşat Nuri, her defasında ruhumuzun en ince sızısını, gönlümüzün o gizli şarkısını nasıl yakalıyorsun.
Bir romanın bütün sıcaklığıyla sizi sarmasını istiyorsanız doğru kitaba denk geldiniz. Bütün roman boyunca her duyguyu, her olayı adeta kendiniz yaşamış gibi hissediyorsunuz sanki o imkansız aşka siz tutuldunuz sanki hayatın onsuz yaşamaya değer olmadığına siz karar verdiniz.
Başlarda haşarı mı haşarı bir genç zabit olan Nazmi, Avrupa ülkelerini, Doğu ülkelerini gezer. Nerede bir heyecan, aksiyon görse kendini oraya atar. Ee bu kadar aksiyonun bir bedeli olur. Kalbi bu heyecanlı hayatı daha fazla kaldıramaz ve M...S. adasına adeta inzivaya çekilir burayı Reşat Nuri'nin kaleminden okumak daha güzel olur:" Bana gelince on sene evvel kendimi gönül rızamla gömmeye geldiğim bu manastırda bu kadar güzel bir akşam güneşiyle gözümü, gönlümü ısıtacağını ümit eder miydim?"
Nazmi'nin yolculuğuna eşlik ederken onun gençliğini hatırlatacak hatta mumla aratacak akşam güneşi romana dahil olur ve onun unuttuğu heyecanı tekrar hissettirir. Akşam güneşinin içini ısıtmasıyla hayata tekrar dönmüş, yaşadığını hissetmeye başlamıştır.
Peki akşam güneşinin bir ömrü yok mudur? Elbet bir zaman sonra terketmeyecek midir bu diyarı? Sonrası nedir o hâlde? Akşam güneşinin batmasıyla, ortalığın zifiri karanlığa bürünmesini gözleriniz dolarak okuyacaksınız.
Akşam Güneşi
Eser; eğlence düşkünü, çapkın, maceraperest bir kurmay subay olan Nazmi’nin hayat hikayesini konu alır.
Nazmi, annesinin ölümünden sonra her şeyden ümidini kesmiş babası tarafından İstanbul’daki amcasının yanına gönderilir. Amcası Nazmi’yi kendi öz kızlarından ayırmaz, kendi oğlu gibi sevip, bakar. Nazmi ise o kadar haşere bir çocuktur ki sürekli macera peşinde koşar. En son asker olmaya karar veren Nazmi, Paris’te eğitimi tamamlamış bir kurmay subay olarak döner. Eğlenceye, gece hayatına düşkün Nazmi vatansever, cesur bir askerdir artık. Fakat Sırp çetecilerle giriştiği bir çatışmada yaralanması sonucu askerliği bırakmak zorunda kalır. Doktorlar tarafından sakin bir hayat sürmesi, kalbini zorlamaması, İstanbul’un bu karmaşasından uzaklaşıp, babasından kalan çiftliğe yerleşmesi öğütlenir…
Evlenek Akdeniz’deki babasının çiftliğine yerleşen Nazmi, böylelikle hayatının ikinci kısmına geçmiş olur. Artık eski, neşeli, çapkın salon beyefendisinden eser kalmamıştır. Kendisini çiftliğine adayıp, mutlu olmaya çabalar. Etrafına ördüğü camdan duvarlar ise, çocukluğunu bildiği genç bir kızın gelişiyle yerle bir olur…
Asıl hikaye belki de burada başlar. Jülide ile diyalogları yer yer hüzünlü yer yer eğlenceli olan bu kitabı elimden bırakmayı hiç istemedim. O kadar nahif, akıcı bir kitap ki… Yer yer yaşananlara kızmadım da değil. Yine de keyifle okudum, bitirdikten sonra bile aklımı meşgul eden bir kitap oldu. Ben çok sevdim, sizlere de tavsiye ederim.
Akşam Güneşi adıyla bağlantısını merak ede ede, ne olacak acaba diye düşüne düşüne en sonunda bitirdim kitabı. Reşat Nuri Güntekin'in başarılı bir eseri daha.
Küçükken, mini mini bir çocukken hayranı olduğumuz, sevdiğimiz ve ilk aşkımız diyebildiğimiz birileri mutlaka vardır. Zaman geçip de büyüdükten sonra o kişiye karşı olan hayranlığımızın aslında dış görünüşten ibaret olduğunu, görünüş değişince ya da o kişi yaşlanınca eskisi gibi hayranlığınızın artık kalmadığını anlarsınız. Bu genelde kız çocuklarının başına gelir sıkça. Kitapta bu durumu görüyoruz. Ama ne zorlu ki o kızın iyileşmesini isterken kendisi hastalığa yakalanan bir bey var. Hali içler acısı. Allah böylesi aşk hastalığı kimsenin başına vermesin diyoruz kitabı okurken.
Okumayanlar için spoiler olur diye detaylı bir şeyler yazamıyorum ama kısaca özet geçeyim. Çapkın, yetenekli ve güzel bir üniforması varken birden bir hastalığa yakalanıp her şeyi bırakıp adadaki köşküne çekilmek isteyen ve ona hep destek olup yalnız bırakmayan amca kızıyla evlenip onu da yanına alıp gitmek, sakin bir hayat yaşamak isteyen bir adam var. Ne yazık ki bu sakin hayata alıştığı yerde birden başka bir buhranın göbeğine düşüyor kendi tabirimle. Adaya gelen Jülide onu büyük hayal kırıklığına uğratıyor çünkü bu kız çok zaman önce koruyup kolladığı, sevdiği küçük masum kız değildir artık. Ama durumlar çok farklıdır ki çok geçmeden öğrenir. Ve bazen bazı şeyleri öğrenmek bizi bilmediğimiz kuyulara atabilir.
Güzel bir roman, okunması tavsiye edilir.
Herkese merhaba..
Gününüz nasıl geçti..
Akşam Güneşi adıyla bağlantısını merak ede ede, ne olacak acaba diye düşüne düşüne yatmadan önce şu kitabı bitireyim dedim,dedim ama iyi mi ettim bilmiyorum...
Kitaba başlayıp biraz ilerlediğimde kitabın sonunu düşünmeye başlamıştım.Tahmin edememek adeta beni delirtiyor, beni kitaba bağlıyordu. Bu gece yine kitaba dalmışken aydınlanma yaşadım sonunda.
Gerçekten Jülide biz bu aşkı nasıl bu kadar geç fark ettik?
Sonunda itiraf geldiğinde ne yalan söyleyim kabullenmek istemedim.
Resmen hayır, hayır olamaz ya diye söylenip durdum. Pek çok olay anlam kazandı tabi bu aydınlanmayla. Geçmiş sayfalarda okuduğum yerler daha hoş gözüktü gözüme. Ama yine de aklım hep Şükran'da kaldı. Nazmi'nin akşam güneşiyle aşkını anlatışını okurken bile Şükran'a üzüldüm. Evet belki o aşkı çok güzel anlatmıştı yazar. Ama Şükran'a adeta hiç değinmemiş olması hayal kırıklığına uğrattı beni. Şükran hiç hissetmiş miydi mesela bu aşkı? Mutlu muydu mesela Nazmi ile onca yıl? Nazmi'nin kendisini sevdiğini mi düşünüyordu yoksa sevmediğini mi? Bu kadar fedakar yaşamak zorunda mıydın be Şükran?
Ben bu kitabı Nazmi ve Jülide ile değil de o efsane kadın Şükran ile hatırlayacağım.Benim için Şükran'ın onca fedakarlığı, o imkansız aşktan çok daha değerliydi çünkü...
Herkese kitaplı günler dilerim..
Sevgiyle kalın..
Ruhumda büyük fırtınalardan çıkmış denizlerin bitap sükûneti vardı.
Bence sevilen bir insanı hakikaten aldatmakla hayalen aldatmakta hiç fark yoktur
Maziye, parlaklık ve yakıcılığı kalmamış bir akşam güneşine bakar gibi gözlerimi kırpmadan bakabiliyordum.