Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Akıl Çağı - Jean-Paul Sartre | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Akıl Çağı Kitap Bilgileri


Yazar: Jean-Paul Sartre
Tahmini Okuma Süresi: 12 sa. 28 dk.
Sayfa Sayısı: 440
Basım Tarihi: Mayıs 2019
İlk Yayın Tarihi: 1938
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789755106939
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Akıl Çağı Kitap Tanıtımı


XX. yüzyılın en özgün seslerinden biri olan Fransız yazar ve düşünür Jean-Paul Sartre’ın yaşamöyküsü, art arda sıralanmış bir reddedişler bütünü olarak tanımla­nabilir. Sartre Tanrı’yı, kurulu düzenlerin tümünü, bu arada aileyi, klasik anlamıyla edebiyatçıyı, filozofu, eylem adamını, sayısız dostlukları, partileri, kalıplaşmış düşünceleri reddettiği gibi, 1964’te verilen Nobel Edebiyat Ödülü’nü de reddetmiştir. Sartre’ın edebî yapıtları arasında çok önemli bir yeri olan Özgürlük Yolları başlıklı roman dizisi üç kitaptan oluşur. 1945-1949 yılları arasında yayımlanan bu üç romanın ilk ikisi, anlamlı farklılıklarıyla İkinci Dünya Savaşı’nın yol açtığı altüst oluşu sergiler. Dizinin ilk kitabı olan ve yazarın 1941’de tamamladığı Akıl Çağı’nda, “1937-1938 yıllarının aldatıcı iyimserliği” içinde hem kendilerini arayan hem de kendilerinden kaçan birkaç kişinin sınırlı ve içedönük hayatı etrafında süregiden anlamlandırma kaygıları dile getirilir.




Akıl Çağı Kitaptan Alıntılar


1. "“İnsanın kendinden, bir başkasıymış gibi nefret edebilmesi ne tuhaf.”"




2. "“Ben kendini çok umutsuz hisseden insanların, ölümden korkmadıklarını sanırdım.”"




3. "“Bir hiç için bir sürü gürültü.”"




4. "“ Bir hiç için bir sürü gürültü.”"




5. "“Başkalarına kötülük ederek kendinden öç almak. İşte bu; çünkü insanın gücü kendine yetmiyor.”"




6. "“Kendimi en çok seni gördüğüm zaman bulabiliyorum. Sanırsın ki, sende kendimden bir şeyler biriktirmişim…”"




7. "“Geçmiş günleri mi özlüyorsun?”
“Hayır, o günleri değil. Yalnızca o günlerde hayalini kurduğum yaşamı özlüyorum.”"




8. "“şurada, bir sandalyenin üzerinde, gırtlağıma kadar kendi yaşamıma gömülmüş oturuyor ve hiçbir şeye inanmıyorum.”"




9. "“Gençliğini kurtarabilmenin tek çaresi, onu unutabilmek.”"




10. "bir hiç için bir sürü gürültü.."




11. ""Yaşamım artık benim değil, benim olmaktan çıktı, herhangi bir alınyazısı artık.""




12. "“Bütün prensipleri reddetmek de bir prensiptir.”"




13. ""Ama, bilmiyorum neden, ben en sonunda gerçeklik duygusunu kaybettim: Hiçbir şey bana tam olarak gerçek görünmüyor.""




14. "“Geçmiş günleri mi özlüyorsun?”
Hayır o günleri değil, yalnızca o günlerde hayalini kurduğum yaşamı özlüyorum."




15. "“Ben değilim... O da değilim, bu da değilim... Hiçbir zaman bir şey olmadım! Ama onlar gene de sizi kendi keyiflerince nitelendirip bir kutuya koyarlar.”"





Akıl Çağı Kitap İncelemeleri


Anahtar kelime, özgürlük..
Özgürlük, seçmemeyi bile seçmektir, demiş Sartre. Bunu yanlış yorumlarsak ne olur? Hiçbir şeyi seçmeyen, içinde varoluş sancıları çeken bir karakter ile ne olacağını öğrenmiş oluyoruz. Nesnelere ve canlılara bağlanmadan, hiçbir şeyi seçmeden yahut özgürlüğü seçtiğini düşünerek tekdüze bir yolda ilerlemek bize özgürlük değil tutsaklık getirir, düşüncelerin tutsaklığını..

Kitabın dili oldukça sade fakat kitap, dört günden ibaret olduğu için gereksiz anlatımlar mevcut ve bu durum, kitabın sıkıcı bir hâl almasına sebep oluyor. Özgürlük kavramı, karakterler üzerinden yani karakterlerin düşünceleri üzerinden ele alınmış. Kitabın konusu karakterlerin düşüncesi ile ilintili olduğu için olan olaylardan ziyade verilen tepkiler uzun uzadıya kaleme alınmış bu yüzden düşünme üzerine yoğunlaşılıyor ve kitabın akıcılığı aksıyor.

Kitabın konusuna gelince..
Her şeye sahip olan ama hiçbir şeyi olmayan ana karakter, özgür olmak pahasına yapmadığı seçimler sonucunda dört gün içinde hayatı beklenmedik bir noktaya geliyor. Açıkçası Aşk-ı Memnu ile aynı kulvarda ve en az onun kadar çetrefilli.

*"Hiç kimseye benzememek için insan, herkese benzeme cesaretini göstermelidir.."
Kavramlara yüklenen anlamlar insanların farklı olmasına sebep olmaktadır fakat farklı olmak için diretmek yahut bu çabaya girişmek bizi farklı kılmaz. Özgürlük için de bu durum söz konusudur. Susup kabullenmek özgürlük olmadığı gibi düşünmeden ya da düşüncelerini tek bir noktada sabitleyerek seçim yapmak da özgürlük değildir. Farklı olmak için tutsak olmayın..




Sindire sindire okumaya çalışıp, dayanamayıp tükettiğim ilk Jean Paul Sartre romanı.
Romanda birbirinden çok farklı karakterlerin kendi içlerinde verdikleri varoluş mücadelesi anlatılsada; ana karakterimiz felsefe öğretmeni sevgili Mathieu’nun kimseye benzememek, özgürlüğüne dokundurmamak uğruna kimine göre kazanış ama çoğunluğuyla kaybedişlerini anlatıyor.
Yalnızca 4 gün içerisinde geçen olaylar Mathieu’ya 34 yıllık yaşamını hiçbir yere köklenmeden, sabun köpüğü misali yaşadığı yaşamını sorgulatıyor. Mathieu’nun etrafındaki herkes özgürlüğünü bir yerinden tutup çekiştirmekte, koparıp atmaya çalışmaktadır. Abisi Jacques “artık akıl çağına geldin Mathieu” deyip evlenmesi gerektiğini, eski dostu olan Brunet komünist partiye girmesi gerektiğini, bir şeye bağlanmayan özgürlüğün hiçbir işe yaramayacağını söyler. Arkadaşı Daniel onun duruşuna duyduğu nefretle Mathieu’ nun özgürlüğünü kaybetmesi için elinden geleni bu uğurda kişiliğini kaybetse bile yapar.
Mathieu’nun tek isteği ise varlığını yalnızca kendi egemenliği altına almak...
Kitapta bu uğurda karakterin nasıl baştan başa kendi benliği içine battığını, başlarda çırpınsada çırpındıkça daha dibe battığını gözler önüne seriyor Sartre.
Okurken bana hep şu soruyu sordurttu: “ Gerçek özgürlük nedir? Bir şey uğruna mücadele edip bir yere bağlanmak mı, yoksa bağlı olduğun ne varsa kesip atmak mı?”
Diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Bu muhteşem kitap için teşekkürler Sartre...




Herkese merhaba,Jean Paul Sartre’ın Akıl Çağı isimli eserinden bahsetmek istiyorum.
“İki Savaş Arası” olarak adlandırılan dönemde bireylerin yaşadıkları kimlik bunalımları, felsefe ve edebiyatın başlıca esin kaynaklarından olmuştur. Bu bağlamda, XX. yüzyılın en önemli figürlerinden biri de hiç şüphesiz Jean-Paul Sartre’dır. Sartre, iki büyük dünya savaşının modern zamanlar bireyinin üzerinde yarattığı tahribatı ve öznenin kendi olma çabasını ve arayışlarını, temsilcisi olduğu Varoluşçuluk felsefesi ekseninde, üç ciltten oluşan Özgürlük Yolları adlı roman dizisi ile okuyucuya aktarır.Jean Paul Sartre’ın varoluşçu felsefesinin en belirgin ve yoğun izlerini taşıyan özgürlüğün yolları üçlemesinin ilk kitabıdır.İnsanın ve buna koşut olarak varoluşunun en temel özelliklerini bu kitapta her karakterde, her olay örgüsünde bulmak mümkündür.Daha çok son dönem sinema anlayışında boy gösteren "iç içe geçmiş hayatların çakışan öykülerini" anımsatır.Sartre insan ilişkilerini başka gözlerden başka kafa yapılarından irdelemiştir ve güzel bir yapıt ortaya çıkmıştır insanın iç çekişmelerine yer vermiştir.İnsanın özgürlüğüne kadar sahip olabildiğine olamadığına vazgeçemediği şeylere yada insanın belli bir yaştan sonra bazı şeylerden vazgeçememesine bunu istemesine rağmen olmamasına insanın aslında gayet aciz ve bağımlı bir varlık olduğunu anlatmış bazı noktalarda.
Etkisinden uzun süre çıkamayacağım eserlerden biri oldu benim için.Mutlaka okuyun derim.





kendi kimliğini bulmaya çalışmış .Öz arayışına girmiş bir kişi,yazar,filozof,20yy felsefesine damga vurmuş düşünür.

gibi ödülü reddetmiştir .Çünkü bu onun düşüncesine tersti.Özgürlüğünü kısıtlıyordu.
Bize hükmeden düşüncelerimizin esiri değil miyiz zaten?
"işte... Ayarlayamadım...".Yemin ederim. Ama olmadı."

"Madrid" sözcüğü ile İspanya'da süren iç savaşa yapılan gönderme, okuyucuya, kitabın zamansal izleğine dair ilk ipucunu vermesinin yanı sıra Mathieu'nün iç dünyasındaki sabitsizliğin de ilk örneği olacaktır. Mathieu, ülkesinin hemen yanıbaşında olan savaşa kayıtsız değildir; ancak pek de net ifade edilmeyen nedenlerden dolayı savaştın bir parçası olamamış, konumunu net olarak belirleyememiştir. Her ne kadar bu savaşın bir parçası olmak istemişse de eylemsizliğinin kurbanı olmuştur.

Mathieu'nün kendine yönelik kaygılarının temelinde, kendisini gerçekleştirememe ve edimlerinin sahibi olamama korkusu bulunur. Mathieu'nün kendini sorgulamasından kaynaklanan çalkantılı iç dünyasının diğer karakterler nezdindeki ilk yansımaları Marcelle'de görünür. Marcelle, Mathieu'nün hem arkadaşı hem sırdaşı hem akıl hocasıdır. Ancak Marcelle, Mathieu'nün kendisini gerçekleştirmesinde bir araçtan öte bir şey olmayacaktır.
Okunması gereken bir eserdir.
Keyifli okumalar dilerim




Sartre' ın yaşam öyküsü, art arda sıralanmış bir reddedişler bütün olarak sıralanabilir. Sartre tanrıyı, kurulu düzenlerin tümünü, bu arada aileyi, klasik anlamıyla edebiyatçıyı, filozofu, eylem adamını, sayısız dostlukları, partileri,kalıplaşmış düşünceleri reddettiği gibi, 1964'te verilen Nobel Edebiyat Ödülü'nü de reddetmiştir.

(Sartre, nesnel nedenleri arasında, doğu ve batı arasındaki kültürel alışverişin insanlar ve kültürler arasında, herhangi bir kurumun aracılığı olmadan yapılması gerektiği tezini öncelikli neden olarak göstermiş. Ayrıca, Sartre'a göre, geçmişteki ödüllerin dağıtımı da her ideoloji ve ulustan yazarları eşit bir şekilde temsil etmemekteymiş. Ödülü kabul etmesinin haksız yorumlara yol açabileceğini düşünüyormuş.
Sartre resmi açıklamasını isveç halkından özür dileyerek bitirmiş.)

Sartre'ın edebi yapıtları arasında çok önemli bir yeri olan Özgürlük Yolları başlıklı roman dizisi üç kitaptan oluşur. 1945-1949 yılları arasında yayımlanan bu üç romanın ilk ikisi, anlamlı farklılıkları ile İkinci Dünya Savaşı'nın yol açtığı alt-üst oluşu sergiler. Dizinin ilk kitabı olan ve yazarın 1941'de tamamladığı Akıl Çağı'nda, "1937-1938 yıllarının aldatıcı iyimserliği" içinde hem kendilerini arayan hem de kendilerinden kaçan birkaç kişinin sınırlı ve içedönük hayatı etrafında süregiden anlamlandırma kaygıları dile getirilir.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: