Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Akhilleus’un Şarkısı - Madeline Miller | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Akhilleus’un Şarkısı Kitap Bilgileri


Yazar: Madeline Miller
Tahmini Okuma Süresi: 10 sa. 39 dk.
Sayfa Sayısı: 376
Basım Tarihi: Mart 2020
İlk Yayın Tarihi: Eylül 2011
Yayınevi: İthaki Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786057762931
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Akhilleus’un Şarkısı Kitap Tanıtımı


2012 Orange En İyi Roman Ödülü Kazannı







Tanrılar beni küçük yaşımda sürdüler yuvamdan, itiraz edemedim; çelimsiz,



beceriksiz, silik bir evlattım. Söyleyecek söz bulamadım, alt tarafı bir ölümlüydüm. Yalnız kalmanın, yenik düşmenin nasıl bir şey olduğunu bilirdim sadece. Sen böyle yenikken başkasının iyi talihinin nasıl diken gibi battığını da.



Lakin kader örgüm henüz sonlanmamıştı. Sürgünüm Aristos Achaion’un yanına, güzelliğinin güneşi dibinde diz çökmeye çıkmıştı. Mağlup olmuştum lakin böyle bir güzellik karşısında mağlup olmaktan kim utanır ki? Hikâyelerimizde o en iyimiz, en kahraman, en kuvvetlimiz olarak geçer. Hikâyelerimize göre bunun sebebi damarlarında akan ilahi kandır. Hikâyelerimiz yaşlılar tarafından ateş başlarında anlatılır, kahramanlardan bahseder ama kahramanlar yaşlanmaz hiç.







Hikâyelerimizde savaşı yiğit Akha’ların kazandığı anlatılır...







Hikâyelerimiz gerçeği söylemiyor. Savaşın kazananı olmaz. Çağlar geçer, üstümüzde takımyıldızlar dönüp durur, ayla güneş her zamanki yollarını bitkin takip eder ve biz, biz felakete uğramışlar, biz sevdiğinden ayrı düşmüşler aşkın içimizi titreten şarkısı kulağımızda, huzursuz yatarız düştüğümüz yerde.







Ben, Kirke’nin yazarı Madeline Miller, Akhilleus’un Şarkısı’nda, şanı için hayatından vazgeçen yarı tanrı Akhilleus’u, can yoldaşı Patroklos’u ve Troya Savaşı’nı; kralların, tanrıların, savaşçıların destanını iki âşığın gözünden anlatıyor.















“Madeline Miller, çarpıcı ve tutkulu aşklarını Homeros’un sürükleyici manzum destanı kadar sade ve incelikli diliyle aktararak, bu iki genç adamın efsanelerde değil, gerçeklikte var olduğuna bizi ikna etmeyi başarıyor. Bu sayede isimlerini, 3000 yıldır anlatılagelen bu hikâyeyi zenginleştirerek bir sonraki nesle de aktarıyor.”



–Mary Doria Russell, Serçe’nin yazarı







“İlyada ve öncesindeki olayların Patroklos gözünden sürükleyici bir yeniden anlatımı; elden bırakması zor bir kitap, klasik eser sevenler özellikle Tanrıça Thetis karakterinin özündeki vahşi yan ve antik dönem esintisiyle büyülenecek.



–Donna Tartt, Saka Kuşu’nun yazarı







“Akhilleus’un Şarkısı, İlyada destanını daha önce hiç okumadığınız denli gerçekçi bir tarihsel ve fantastik anlatımla ortaya koyuyor...”



–Instinct Magazine




Akhilleus’un Şarkısı Kitaptan Alıntılar


1. "Onu yalnızca dokunarak yalnızca koklayarak bile tanırdım;kör olsam bile nefeslerinden ,ayaklarını yere vuruşundan tanırdım.Ölmüş olsam bile ,dünyanın sonu gelmiş olsa bile tanırdım onu ."




2. "“Bazı şeylerin affedilmesi mümkün değildi.”"




3. "“Bugün elde ettiğin şeyin senden bu kadar çabuk alınmasına izin verme.”"




4. "Bazıları için koca destanlar yazılırdı bazıları içinse birkaç satır…"




5. "Tek başınalığın sarhoş edici hafifliği içinde, neşe doluydum."




6. "Birbirimizde yaralar açtık ama hiçbiri ölümcül değil."




7. "“Geride kalacaksın. Kimse seni tanımayacak. Karanlıklar içinde yaşlanıp gideceksin.”"




8. "Bana ait tek bir şey bile yoktu bu dünyada"




9. "Şelalenin yakınında yaşayanların suyun sesini duymadıklarını söylerler. Ben de aynı şekilde Akhilleus’un kaçınılmaz yazgısının kulakları sağır edici uğultusuyla yaşamayı öğrenmiştim."




10. ""İncinmişti ama bunu nasıl dile getireceğini bilmiyordu.""




11. ""Nasıl hissettiğimi ona anlatacak sözcük yoktu.""




12. ""Kederim o kadar büyüktü ki derimi yırtıp dışarı çıkacakmış gibi oluyordu.""




13. "Akhilleus gerçekten kast ettiği şeyleri söylüyor, karşısında öyle yapmazsa da şaşırıyordu. Bazıları bunu budalalıkla karıştırabilir oysa her zaman yürekten gelen şeyleri söylemek de bir tür deha değil midir?"




14. "Bazı şeylerin affedilmesi mümkün değildi."




15. "Oysa her zaman yürekten gelen şeyleri söylemek de bir tür deha değil midir?"





Akhilleus’un Şarkısı Kitap İncelemeleri


Madeline Miller ilk romanı Akhilleus'un Şarkısı ile 2012 yılında kurgu dalında Orange Ödülü'nü kazandı.

Madelina Miller'in yazmış olduğu ilk eseri. Yunan mitolojisi karakteri olan Akhilleus'un hayatı anlatılıyor. Hikaye Patroklos tarafında anlatılıyor. Kitabın giriş kısmında Patroklos'un hayatına tanık oluyoruz ve başına gelen olayları ve Akhilleusla yolları nasıl kesişiyor bunları öğreniyoruz. Daha sonra Akhilleus'un hayatını, onunla geçirdiği vakitleri anlatıyor. İlerleyen kısımlarda Akhilleus'un adının duyulmasının sebebi olan Truva savaşı olayı anlatılır. Akhilleus, Truva savaşına katılmak istemez ama adının unutulup gitmemesi için katılır ve daha sonra savaş zamanı artık savaşmak istemez ama olaylar istediği gibi gitmez. İntikam için savaşmak zorunda kalır. Akhilleus'u ve Truva savaşıni merak ediyorsanız kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.

Yunan mitolojisine ilgisi olan kişilerin seveceğini düşündüğüm bir eser. Bazı yerleri durağandı onun dışında güzel bir olay örgüsü var. Yazarın Kirke kitabı ile karşılaştırırsam eğer benim için Kirke bir tik daha önde gelir. Bunun sebebi de Kirke kitabının kişilerini bilsem de sonu benim için merak konusuydu nasıl biteceğini bilmiyordum ama Akhilleus'un Şarkısı kitabın sonunun nasıl biteceğini biliyordum bundan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Yazarın iki eseri de birbirinden güzel. Hikayeler masal tadında, dikkatinizi çekiyorsa okumanızı tavsiye ederim. Kitapla, umutla kalın.




Kitapta, Yunan mitolojisi karakteri olan Akhilleus'un hayatı anlatılıyor. Hikaye Patroklos tarafında anlatılıyor bu sebepledir ki bence
Aslında bu bir Patroklos Destanı....
Kral Menoitios'un oğlu olan Patroklos, daha kendisi de bir çocukken, kaza eseri bir çocuğu öldürünce, Peleus'un sarayına sürgün gönderilir. Kral Peleus'un sarayında Patroklos gibi pekçok sürgün gönderilen çocuk ile birlikte Kralın Tanrıça Thetis 'ten olan oğlu Akhilleus ile birlikte büyür. Önce arkadaşlıkları, sonrasında dostlukları ve birbirlerine olan düşkünlükleri ve sevgileri iyice pekişen iki arkadaşın hikâyesi onlar büyüdükçe Can Yoldaşlığına dönüşür ve hiçbir yerde birbirinden ayrılmazlar. Tanrıça Thetis bundan pek hoşlanmasa da önüne de geçemez.
Ve iki genç büyürken, Troya Prensi Paris, Menelaos'un karısı Helene'yi kaçırıp ülkesine götürünce Troya savaşı patlak verir. İthaka kralı Odysseus, Helene'yi geri almak için savaşçıları toplarken,  Thetis kaderini bildiği oğlununu bu savaşa katılmaması için saklar. Odysseus ve Diomedes onu bulur.
Savaş başlar ve  aynı zamanda Akhilleus ve Agamemnon rekabeti de başlar. Bir tarafta en güçlü savaşçı Aristos Achais , bir tarafta Kralların kralı. 10 yıl süren Troya savaşı esnasında Agamemnon ve Akhilleus rekabeti hızla tırmanır. Şan, şeref ve onuruna düşkün Akhilleus savaşın 9.yılında savaşmayı bırakır. Onun yerine savaş meydanına Patroklos çıkar ve Hektor tarafından öldürülür. Can yoldaşının ölümüyle tekrar savaşmaya başlayan Akhilleus'un gazabından kimse kurtulamaz artık...

Devamı elbette kitapta




Ciddi anlamda bu kadar uzun süre bu kitabı okumayı beklediğime inanamıyorum. Çünkü bitirdiğimde çok farklı hislerle karşılaştım. İlk başta sevmeyeceğimi düşünüyordum lakin Patroklos beni öyle bir hikayeye bağladı ki..
En çok onu sevdim galiba. Akhilleus’tan bile çok..
Onların yavaş yavaş büyümelerini okumak, kendi hislerini adlandırmaya çalışmalarını ve onlara her yerde engel teşkil edebilecek kişiler, olaylar...
Mitolojiye zaten bayılıyorum ama bu konu hakkında çok az şey okuduğumu farkettim. Yani bölümüm gereği Miken Uygarlığı’nı Truva Savaşını falan da görmüştüm ve konuyla ilgili isimleri de görmek beni kitaba daha çok bağladı
Truva savaşının esas kahramanları olmasa da o savaşın arka planda yer alan karakterlerden bahsediliyor bu kitapta.
Akhilleus ve Patroklos’un bu savaşa nasıl girmek zorunda kaldığını ve bu savaşta kaybettikleri şeyler..

Kitapta bir şey çok ilgimi çekti şöyle diyordu;
“Hikayelerimiz gerçeği söylemiyor. Savaşın kazananı olmaz. Çağlar geçer, üstümüzdeki takımyıldızlar dönüp durur, ayla güneş her zamanki yollarını bitkin takip eder ve biz, biz felakete uğramışlar, biz sevdiğinden ayrı düşmüşler aşkın içimizi titreten şarkısı kulağımızda, huzursuz yatarız düştüğümüz yerde.”
Bu kısım ciddi anlamda beni çok etkiledi.

Onların aşklarına tanıklık ettiğim için mutluyum. Bir de şunu söylemeden gidemeyeceğim
Patroklos daha çok çabaladı bu ilişkide sizce?

Puanım ise 5




Tüm zamanların unutulmaz savaşçısı Akhilleus’un hikayesini hemen hemen herkes duymuştur. Sparta kraliçesi Helene, Truva prensi Paris tarafından kaçırılır(!) Onura sürülen leke kisvesinde servet ve şöhret için tarihin gördüğü en büyük savaşlardan biri çıkar. Savaş sırasında efsane isimler gövde gösterisine çıkar. Tanrılar favorilerini seçer ve insanlar atılan zarlarla ölür veya yaşar.

Kitap bu efsanevi savaşın kahramanlarından Akhilleus ve Patroklos’un nasıl bir araya geldiğini, aşklarının nasıl başladığını, birbirlerine olan hislerini ve bu hisler için neler yaptıklarını anlatıyor. Yazar kitabı 10 yılda tamamlamış. Sadece bu bilgiyle bile ne kadar özenli bir iş çıkardığını anlayabiliyoruz.

Kitaptan alacağınız zevki arttırmak için Yunan Mitolojisi hakkında biraz bilgi sahibi olmakta fayda var. Mitolojiye ilgili değilseniz de problem yok kitabın sonunda yararlanabileceğimiz bir sözlük bulunuyor.

2004 yapımı Troy filmi de bu kitapla doğrudan bağlantılı konuları işlediğinden fikir sahibi olmak için izlenebilir. Filmde Patroklos, Akhilleus’un sevgilisi değil kuzeni olarak gösterilmişti. Kitap hakkında biraz geri kafalı yorumlarla karşılaşabilirsiniz. Ben küçük yaştaki okurlara bu kitabı önermiyorum. Ancak bunun sebebi karakterlerin cinsel yönelimleri değil, seks sahnelerinin ayrıntılı bir şekilde anlatılması.

Yazarın Ben Kirke kitabını da çok beğenmiştim. Benim yine favori karakterim kurnazlığı ve zekasıyla Odisseus oldu.




Herkese merhaba!

Harika bir Madeline Miller kitabı daha okudum da geldim. “ Ben Kirke “ kitabı ile tanışmıştım yazarla ve Akhilleus’un Şarkısı kitabını da çok merak ediyordum. Çok fazla öneriliyordu çünkü. İyi ki okumuşum diyorum. Kirke gibi sürükleyici ve müthiş bir kurguya sahip. Mitolojiyi sevdirdi bu yazar bana.

Akhilleus, Thetis adındaki deniz tanrıçası ve ölümlü bir kralın oğlu olarak dünyaya geliyor. Kendisi de bir ölümlü. Fakat Akhilleus bir “ Aristos Achaion “ yani kuşağının en iyisi, en iyi savaşçısı ve en güzeli anlamında. Akhilleus’un yoldaşı Patroklos ile birlikte geçirdikleri güzel anılar kurgunun en sıcak tarafları diyebilirim. Birbirlerine olan sevgileri muazzam derece de güzel anlatılmış. Bir kehanetle sislenmiş olan Akhilleus, Troyalı’lar ile girecekleri savaşta Hektor ölürse kendisi de ölecek ( yani Hektor’u öldürürse )... Çünkü ölümlüler arasında Hektor’u öldürebilecek tek kişi kendisi.

Ben kitap yorumlamasında çok fazla spoiler verme taraftarı değilim, o yüzden kitabı kesinlikle temin edip okumanızı öneririm. Mitoloji seveler ve Ben Kirke’yi okuyup hala Akhilleus’un Şarkısı’nı okumayanlar varsa çıkın çıkın alın kitabı.

Ne diyebilirim ki daha fazla? Gerçekten çok sevdim, çok beğendim. Akhilleus, Patroklos ve nice mitolojik kahramanlarla tanışmanızı şiddetle öneririm size!

Kitaplarla kalın...



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: