Ağrıdağı Efsanesi Kitap Bilgileri
Yazar: Yaşar Kemal
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 31 dk.
Sayfa Sayısı: 124
Basım Tarihi: Ekim 2022
İlk Yayın Tarihi: 1970
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750807411
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Ağrıdağı Efsanesi Kitap Tanıtımı
Bir aşk destanı olan Ağrı Dağı Efsanesi geleneklerini Mahmut Han'a karşı savunan Ahmet ile Gülbahar arasındaki aşkı konu alır. Efsanelere ve halk söylencelerine yürekten bağlı Yaşar Kemal'in bu romanı, insan psikolojisinin derinliklerini de içerir.
"Yaşar Kemal Anadolu'nun halk edebiyatıyla alışveriş içindeyken başladı yazmaya. Gerçek bir yazar olduğu için de dilin duyarlığından, şiirsel destanın tek kahramanı olan Türk halkının kültüründen esinlenmesini bildi."
- Jeliha Hafsia, La Presse, (Tunus)
"Yaşar Kemal'in romanı Tolstoy'un çapına ve Dickens'ın canlılığına sahiptir."
- Manchester Guardian, (İngiltere)
"Zengin, renkli ve zekice bir nitelikle bezenmiş bir üslup ve yazdığı her kelime sert, cilalanmış, ayrıksı ve bir buğday tanesi gibi potansiyel olarak üretken."
- Irish Times, (İrlanda)
''Kitabın güzelliği zengin şiirsel dilinde, efsane ve mit duygusunda yatıyor.''
-Sunday Telegraph,(İngiltere)
Ağrıdağı Efsanesi Kitaptan Alıntılar
1. "“Alışırsın,alışırsın.
Bu dünyada başka türlü yaşamasının hiçbir çaresi yok…”"
2. "“Şu insanoğluna akıl ermez…”"
3. "Dünyanın ortasında tek başına kalmış bir hali vardı. Yalnız, yapayalnız."
4. "“Her şeyin bir çaresi var,bu aşkın sonu yok…”"
5. "“Dünyada her şeyin bir çaresi vardı…”"
6. "“Şu insanlar, şu dünyada var oldukça her şeye akıl erdirecekler, kartalın uçuşuna, karıncanın yuvasına, ayın, günün doğuşuna, batışına, ölüme, kalıma, her şeye akıl sır erdirecekler. Karanlığa, ışığa, her şeye, her şeye akıl erdirecekler, tek insanoğluna güç yetmeyecek. Onun sırrına ulaşamayacaklar”"
7. ""Alışır, alışırsın. Bu dünyada başka türlü yaşamasının hiçbir çaresi yok..""
8. ""Alışır, alışırsın. Bu dünyada başka
türlü yaşamanın bir çaresi yok..""
9. "Alışır, alışırsın. Bu dünyada başka türlü yaşamasının hiçbir çaresi yok."
10. "Biz hep böyle, her şeyde birlik olsak, kimse bize diş geçiremez. Bize dağlar, şahlar dayanamaz. Hiç kimse… Yeter ki böyle birlik olalım."
11. "Dünyanın ortasında tek başına kalmış bir hali vardı. Yalnız, yapayalnız."
12. "Her şeyin bir çaresi var, bu aşkın sonu yok."
13. "Gittikçe zaman bozuluyor ve halk azıtıyor."
14. "Kederlerin en acısını, en onulmazını taşıyordu."
15. "Alışır, alışırsın. Bu dünyada başka türlü yaşamasının hiçbir çaresi yok..."
Ağrıdağı Efsanesi Kitap İncelemeleri
Bir efsane bir insanı bu kadar üzer mi ya? Üzdü vallahi. Ah Gülbahar'ım. Bu erkeklere yaranılmıyor gerçekten. Hem üzgün hem kızgınım.
Yaşar Kemal, Ağrı Dağı efsanesinden güzel bir kitap ortaya çıkarmış. Kitabı bu kadar güzel yapan zaten Yaşar Kemal'in o müthiş anlatımı, yerli yerinde betimlemeleri, bayıldığım ruhsal tahlilleri, okuyucuyu sıkmadan akıp giden tarzı. Duyguları o kadar yoğun yaşadım ki! Aynı şey Yılanı Öldürseler kitabında da olmuştu. Kitabı bitirdikten sonra öfke seline kapılmıştım. Burada da yoğun bir şekilde üzüntü hissediyorum. "Alt tarafı efsane canım!" deyip kendimi avutmaya çalışıyorum. Çok uykum gelmiş olmasına rağmen gece gece kitabı bitirmeden elimden bırakamadım. Anlattığı mekanları gidip görmemiş olsam da Yaşar Kemal sayesinde görmüş kadar oldum :)
Kitabın konusuna gelecek olursak çok hoş bir aşk hikayesi. Genel tema bu fakat birçok alt tema da vardı. Gelenek göreneklere bağlılık, birlik olmak, halkın zulme karşı paşaya bile boyun eğmemesi,o aşıkları kavuşturmak için birlik olmaları... Kitabın sonunda Ahmet'in neden öyle bir tepki verdiğini anlayamamıştım açık açık söylememiş çünkü, anlama kısmını bize bırakmış yazar. Anadolu'da bir kadının bir erkeğe saçından tutam vermesi, o erkeğe olan sevgisini gösterirmiş. Bunu bilerek okuyunca daha net anlaşılıyor. Ben çok beğendim, okumayı düşünenlere önerilir :)
Gerçek ve hayalin, efsaneler ve mitolojiyle buluştuğu bir destandır, Ağrıdağı Efsanesi..
Gizemli bir atın Ahmet isminde bir gencin evinin kapısına gelip dayanması ile başlar hikaye. Ahmet atı kendi kısmeti olarak görür ve ona sahiplenir. Bir süre sonra atın, Beyazıt Paşası Mahmut Han’a ait olduğu anlaşılır. Mahmut Han atı geri ister, fakat Ahmet onu vermek istemez. Atın ona Haktan geldiğini ve ona yadigar olduğunu düşünür. Çünkü Ağrı geleneklerinde bu böyledir. Paşa atı geri alamayınca Ahmet’i zindana attırır. Burada Ahmet ile Paşanın kızı Gülbahar arasında destansı bir aşk başlar. İki genç büyük çabalar ve halkın destek çıkmasıyla kavuşsalar da, Ahmet’in Gülbahar’dan kuşku duyması, efsanenin mutlu sonla bitmemesine yol açar..
Yaşar Kemal, romanında Ağrıdağını, Doğubeyazıt Ovasını, İshak Paşa Sarayını o kadar güzel anlatıyor ki, onun rehberliğinde kendinizi Ağrıdağı’nın eteklerinde geziyor buluyorsunuz. Yazar ayrıca yöre insanının geleneklerine bağlılığını çok başarılı bir şekilde sunmuş. Kitabın anlatım tarzı masalsı ve şiirsel.
Kısa ama etkileyici bir öykü..
Bana göre Türk edebiyatının en başarılı isimlerinden olan Yaşar Kemal’i okumak bir ayrıcalıktır. Türk klasiği sevenler bu kitabı okuyabilir...
,
Yaşar Kemal'in kalemi öyle güçlü ve kuvvetli ki başladığınız kitabı göz açıp kapayıncaya kadar bitirivermenizi sağlıyor. Ağrı Dağı Efsanesi kitabıda öyle oldu. Bir solukta bir göz kırpışında bitiverdi. Bazı tatlar vardır yedikçe yiyesiniz, yedikçe de bitsin istemezsiniz ya bazı kitaplarda öyle.
Ağrı Dağı Efsanesi, Osmanlı paşası Mahmut Han'ın kızı Gülbahar ile Kürt beyi Ahmet'in efsaneleşmiş aşk hikayesini anlatıyor.
Ahmet'in kapısına bir gün bir at gelir ve o at Ahmet'in zaman sonra kısmeti olur ama ne kısmet! Öyle zorluklarla, mücadelelerle dolu bir aşk ki, insan üzülmeden edemiyor. At hem kısmettir hem de beladır Ahmet için. Çünku töreye göre Ahmet üç kez atı götürüp meydanda bırakır ama at her defasında Ahmet'in kapısında biter. At Mahmut Han'ındır, han atını ister ama Ağrıdağlıların töresine göre üç defadan sonra kapiya gelen mal geri verilmez. Olay böyle başlar.
Han töre dinlemez, atı illa ister sonra Ahmet hanın zindanına düşer, Gülbahar zindanda aşık olur Ahmet'e. Gülbahar Ahmet ve adamlarının kaçmasına ön ayak olur böylelikle efsanenin gerilim sahneleri başlar. Daha fazla detay vermeyeceğim zira okumak isteyenlere kegifli okumalar şimdiden.
Yazar efsanenin geçtiği coğrafyayı o kadar güzel betimleyip yazmış ki o coğrafyadan izler kelimeler bulmak mümkün. Bence Yaşar Kemal'in dili dünya klasikleriyle yarışır kıvamda. Öyleki kitapları 40'tan fazla dile çevrilmiş. Ve ayrıca arka kapaktaki bir övgü de bunu destekler nitelikte; "Yaşar Kemal'in romanı Tolstoy'un çapına ve Dickens'ın canlılığına sahiptir."
Manchester Guardian (İngiltere)
Burada Gülbahar ve Ahmet arasındaki efsanevi aşk konu edinilmiştir. Ayrıca insan psikolojisine de değinilmiştir.
Bu eser uzun hikâye ve roman arasında kalmış gibi görünse kişi ayrıntıları üzerinde durulmamıştır. Ondan dolayı bizim bu eseri anlatı olarak değerlendirmemiz gerekir. Anlatı birkaç tür arasında kalmış olan eserlere denir, yani bu eser melez bir türdür. Romanda efsane türünden de yararlanılmıştır. Sonunda Küp Gölü Efsanesi ve Ağrı Dağı Efsanesi vardır.
Romanda destana yakın bir anlatım tarzı görürüz. Romanın alt kategorisi olan, modern- epik en belirgin özelliğidir. Destanlarda gördüğümüz gibi atın, Ahmet’in evine gelmesi ve bıraktıkça geri dönmesi bize, Köroğlu destanlarını hatırlatır. Ayrıca atın üç defa geri gelmesi de halk anlatılarındaki üç sayısının kutsallığı ile ilgilidir. Aynı zamanda Ortaçağ romanlarına da benzer. Masalsı özellikler vardır. Eserde bilge kişi arketipi vardır, bu kişi bu romanda Sofi’dir. Bunu efsanelerde görürüz.
Ana anlatı Ahmet ve Gülbahar’ın hikâyesidir, olaylar Ahmet’in etrafında gelişir. Ara anlatı pek yoktur ama Küp Gölü ve Ağrı Dağı efsanelerini sayabiliriz. Sonuç olarak insanların bir araya geldiklerinde, her türlü zulme karşı durabilecek güce sahip oldukları akıcı bir dille anlatılmıştır.
Yaşar Kemal’in diliyle ilk kez tanışan biri olarak Ağrıdağı Efsanesi, beni hem şaşırttı hem büyüledi. Kitap, Doğu’nun o sert ama şiirsel havasını bir aşk hikâyesi etrafında anlatıyor. Konu, aslında bir halk efsanesine dayanıyor ama yazar öyle bir anlatım kurmuş ki, zaman zaman masal gibi, zaman zaman ise gerçek gibi hissediyorsunuz.
Kitabın merkezinde Ahmet ile Gülbahar’ın imkânsız aşkı var. Bu aşk, sadece iki kişi arasında geçen bir duygudan ibaret değil; onur, gurur, gelenek ve özgürlük gibi birçok temayı da barındırıyor. Özellikle Ahmet’in karakterinde, Doğu toplumlarındaki erkeklik algısına karşı bir kırılma göze çarpıyor. Gülbahar ise hem zarif hem güçlü bir karakter olarak çizilmiş, bu yönüyle klişe kadın figürlerinden ayrılıyor.
Yaşar Kemal’in betimlemeleri gerçekten çok güçlü. Ağrı Dağı’nı öyle anlatıyor ki, sadece bir coğrafi unsur değil, neredeyse yaşayan bir karakter gibi hissediliyor. Kitabın dili zaman zaman ağırlaşsa da, alıştıktan sonra o yoğunluk okuma zevkini artırıyor.
Bazı bölümler biraz durağan gelse de, kitabın duygusal ağırlığı ve anlatım gücü bu eksikliği dengeliyor. Özellikle son bölümler çok etkileyiciydi, bitirdikten sonra uzun süre etkisinden çıkamadım diyebilirim.
Kısacası, Ağrıdağı Efsanesi sadece bir aşk hikâyesi değil; kültür, coğrafya ve insan ruhunun derinliklerine dair de çok şey söylüyor. Doğu'yu anlamak isteyen herkesin okuması gereken bir eser.
Bu efsanenin büyüsüne siz de kapılmak isterseniz, mutlaka şans verin derim.