Aganta Burina Burinata Kitap Bilgileri
Yazar: Halikarnas Balıkçısı
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 26 dk.
Sayfa Sayısı: 192
Basım Tarihi: Şubat 2022
İlk Yayın Tarihi: 1946
Yayınevi: Bilgi Yayınevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789754941883
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Aganta Burina Burinata Kitap Tanıtımı
"Balıkçılar, sünger avcıları, dalgıçlar, gemiciler...Halikarnas Balıkçısı'nın hikaye ve romanlarıyla gelen bu tipler, sadece edebiyata ilk kez geldikleri için ilginç değildirler. Balıkçı, denize bağlı olarak, güzelliği, özgürlüğü, başkaldırıyı, insanoğlunun geçmişteki ve gelecekteki arayışlarını kayıplarını, bunalımlarını, korkularını, ışığı kırar gibi kendiliğinden alabildiğine etkin bir anlatımla ortaya koyarak, çağdaş insancıl bakışla eski uygarlıklar arasındaki bağları göstermiştir.
Balıkçı'nın ilk romanı olan Agata Burina Burinata, yazarın şiirli ve müzikli dilinin, doğa ve insan sevgisinin, tanıtım ve duygusal gücünün en güzel örneklerinden biridir.
(Arka Kapak)
Aganta Burina Burinata Kitaptan Alıntılar
1. "''...sevginin ne güçlü şey olduğunu sevmekle anlamıştım.''"
2. "“İnsan bir mevsimde bir ağacın muayyen bir dalında bir yemiş buluyor. Yiyor ve hoşuna gidiyor. Bir-iki mevsim sonra yine aynı dalda aynı yemişi arıyor, ya yemiş o dalda bulunmuyor ya da bulunursa hoşa gitmiyor. Belki de yemişi arayan değişmiş bulunuyor.”"
3. ""Zaten yorgunuz, bizi üzüp durmayın.""
4. "Sevginin ne kuvvetli şey olduğunu sevmekle anlamıştım."
5. "Yahu bu ne biçim dünyadır?"
6. ""Bu yaşamak değil, uzun ölüm..""
7. "Dağda taşta insanların sahtekârlığı yoktu."
8. "Felaketler yalnız gelmezlermiş, bir tane değil, insanın başına birkaç tanesi birden yığılırmış."
9. "Nitekim deniz de bağrına atılan taşı unutur ama o taş yine oradadır ve oradan bir daha çıkmaz."
10. ""Zaten yorgunuz, bizi üzüp durmayın.""
11. "Her zaman bulunduğumuz yerde değil başka yerde pek mutlu olacağımızı sanıyorduk. Gelgelelim, o başka yer neresi, onu bilmiyorduk."
12. "Zaten yorgunuz, bizi üzüp durmayın."
13. "“Doğum, hastalık, ölüm Allah’ın emri. Anladık! Fakat ne bileyim, özlediğin bir işte çalışmadan, içine doğduğun şu dünyanın ötesini berisini hiç görmeden, taş üstüne bir taş koymadan, bir ağaçcağız olsun dikmeden, bir günceğiz olsun şunun bunun eteğini öpmeden yaşayamamak ve böylece dünyadan defolup gitmek de Allah’ın emri değil a!..”"
14. "~
"
."
~"
15. ""Bu yaşamak değil, uzun ölüm.""
Aganta Burina Burinata Kitap İncelemeleri
İnceleme olarak düşünülmesin de fakat pasif bir okuyucu olan benim, dahil olduğum bir dost meclisinde kitabın adı geçti diye; “kitaptan bahis olunan şeylere ilave olarak birkaç cümle söylemiş olduklarım” diye düşünülürse ben de komik duruma düşmemiş olurum. Kitabı üç beş sağlam cümleyle anlatamayacak olmanın haksızlık sayılacağını ve zaten buna yetenekli olmadığımı bilerek gene de yazmış olacağım.
Zihnime aynı anda uçuşan bir sürü değerlendirme cümlesi doluşuyor. Kitabın dilinden mi bahsedeyim, yoksa imgelerin zenginliğinden mi bahsedeyim, yoksa bende uyandırdığı ve yüreğime, zihnime hücuma kalkmış duygularımdan mi bahsedeyim, yoksa bana daha önce hiç fark etmediğim olayları nasıl fark ettirdiğinden mi bahsedeyim bilemedim hiç. İnsan bu darı dünyada ne kadar çaresiz kalmış öyle. Kitap beni onlara da şahit kıldı maalesef. Kitapta birbirinden bağımsız kahraman ve karakterlerin yaşamlarındaki acılar pek gündelik bir dille anlatılmış. Daha çok denizcilerin bildiğini düşündüğüm teknik dil dışında, belki de mesleki dil de denebilir bilmiyorum anlatımı çok hoşuma gitti, insanın yaşadıklarına ve tutkusuna nasıl kapılıp gittiklerini anlatan bir kitap. Bazıları icin tutku, önüne bırakılmış bir yaşamdan daha büyük olabiliyor. İnsanı ve önüne geçemediği tutkusunu biraz daha tanıdım. Kitabı cılız ve yetersiz cümlelerimle daha çok anlatabilirim, çok uzatmak da istemiyorum fakat biliyorum ki iyi bir kitap olduğu için; kitap kendisini sevecekleri bulacaktır muhakkak.
Bodrum ve Muğla için yaptığı çalışmalar sebebiyle Bodrum’un antik çağdaki ismine ithafen Halikarnas Balıkçısı adıyla bilinen Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın ilk romanı Aganta Burina Burinata’yı bitirdim. Yazarı araştırınca en çok göze çarpan bilgi olan şiirsel anlatım daha kitabın ilk cümlesinden itibaren göze çarpıyor. Ayrıca ustaca kullanılan benzetmeler de anlatıma büyük güç katıyor. Çocukluğundan itibaren çevresindeki herkesin karşı çıkmasına ve tüm güçlüklerine rağmen denize tutkun olan Mahmut’un hikayesi anlatılıyor. Deniz insanları ile toprak insanlarını karşılaştıran bir denize güzelleme de diyebiliriz aslında. Eserin eksi tarafı içinde çok fazla denizcilik terimi bulunması( ben bu konuda kendimi bilgili görmeme rağmen eski terimler de bulunması sebebiyle okurken birçok terimi anca tahmin edebildim). Bir de anlatımda akıcılık yok, olaylar bazen dakika dakika anlatılırken bir anda yıllar geçiyor. Bu da kopmaya sebebiyet veriyor. Ama her şeye rağmen sırf o süslü dili ve benzetmeleri sebebiyle okunmayı hakediyor. Bu arada meraklısı için kitabın adı da “Serenlerin üstündeki alt ve üst direkleri tut!” anlamına gelen bir denizcilik terimi. Genelde tekneler denize atılırken kullanıldığı için kitaptaki ana karakterin duygularını harekete geçiren bir terim.
Hey gidi deniz hey!
Çok derin bir deniz sevdası anlatılıyor.
Denizdeki kavramlar, toprakla deniz arasındaki ayırdımlar, insanlar, denizciler ve deniz harmanlanmış bir kitaptı.
Denizi anlatırken tutkusunun insanın peşini bırakmayacağını anladım, vazgeçmişti tam! Hayır vazgeçmemiş fedakarlık etmiş. Ama insan özgürdür, yapmalı kafasına koyduğunu.
Zaten sevgisinden merhametinden vazgeçemediği her şey için kendi hayalinden vazgeçiyor, sonunda onu artık hiç bir şey alıkoyamıyor.
Denizci babanın deniz aşkıyla yanıp tutuşan oğlu Mahmut!
Sigara içip sigara içme demek gibi; sevme, gitme sen bu denize(denizci olma) diyorlar.
Tutkusu daha da büyüyor.
Halikarnas balıkçısı, bu tutkuyu anlatırken ekmek kazanma kaygısını, hasretlik duygusunu, fedakarlığı, aşkı, cehaleti, bilgiliyi, özlemi ve bir çok duyguyu da işlemiş.
Deniz insanı ile kara insanı bir olur mu? Bu ikisi arasındaki kültürel farkı da gayet güzel yansıtmış.
Hem de ilk kitabıymış Aganta Burina Burinata!
Bu ismin ne anlama geldiğini ve buna benzer bir çok denizle ilgili kavramı da aralara açıklayarak vermiş okura.
Valla güzeldi arkadaşlar.
Cevat Şakir Kabaağaçlı veya tanınan adıyla Halikarnas Balıkçısı, Bodrum'a olan aşkı ile tanınan ünlü roman ve hikâye yazarıdır.
Doğum tarihi: 17 Nisan 1890, Girit, Yunanistan
Ölüm tarihi ve yeri: 13 Ekim 1973, İzmir
Hayatlarınızı başkalarının ellerine bırakmayın, yapmak istediklerinizi gözden geçirin ve yapın!
🤍
Aganta burina burinata bir denizcilik terimi aslında .Teknenin suya inişi için verilen bir komut anladığım kadırıyla. Eser, Halikarnas Balıkçısının namı diğer Cevat Şakir Kabağaçlının kendisi gibi küçük yaştan itibaren deniz sevgisiyle büyüyen Bodrumlu bir deniz aşığının, hayatını anlatıyor.Mahmut,henüz çocuk yaştan itibaren denizci olan babasının yanında bir deniz sevdalısı olarak yetişir.Ancak ne var ki.babası ve karşılaştığı çevre denizcilik mesleğine sıcak bakmaz .Denizcilik mesleği tehlikelerle dolu ve bir o kadar meşakkatli ve getirisi az bir meslektir.Babası tarafından çırak verilir olmaz,okula yadırırlır o da olmaz;etrafında bulunanlar da onu başka yönlere çekmeye çalışır.Ancak onun içinde bitmek bilmeyen bir deniz sevdası yatar.Romanın otobiyografik öğeler taşıdığını söyleyebilirim.Halikarnas Balıkçısı da babasının işi sebebiyle önce Atina'da daha sonra ilk ve orta öğrenimini Robert Kolej'de tamamlamış,denizcilik eğitimi almak istediği halde babasının isteğiyle Oxford'da tarih eğitimi görmüş.Ancak içinde taşıdığı deniz sevgisi onu denizcilikle ilgili eserler yazmaya yönlendirmiş ve babasını öldürme suçundan dolayı kürek mahkumluğuna çarptırılarak,cezasını tamamlayınca tekrar Bodrum'a dönmüş.Yazarın parmak damgası adlı eserinden uyarlanan diziyi trtde izlemiş ve onu da çok beğenmiştim.Herkese iyi okumalar dilerim...
Kitabı Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna doğru yol aldığım uzun bir yolculukta dinlemiştim. Öylesine açtım. Yolda kitap okurken gözlerim ağrıyor, okuyamadığımda bu kadar saat vakit kaybetmeyeyim diye dinlerken, üç dakika sonra böylesine güzel bir kitabı bulduğum için heyecanla kitabın kendisini sipariş ederken buldum kendimi. İyi ki açmışım. İyi ki bu kitabı seçmişim o an. Öyle güzel bir dil, öyle başarılı bir betimleme, öyle naif bir anlatım… Şakir Kabaağaçlı’dan okuduğum ilk kitabımdı. Nasıl okumamışım bunca zaman diyorum kızıyorum kendime. Annesi Akdeniz, babası Egeli ama kendisi İç Anadolu’da büyümüş, yazları üç ay boyunca hep yıldızlı gökyüzü altındaki denizle yatmış, denizle kalkmış biri olarak, yazarın denizi anlatışı gözlerimi doldurdu her seferinde. O üç aylık yaz tatili bittiğinde dokuz ay deniz göremeyeceğim diye deniz kabuklarıyla karışık deniz kumlarını kavanozlara doldurup, kokusu siniyor diye ablamla mayolarımızı yıkatmıyorduk bile anneme :) Yedi yaşında sınırlı kelime bilgimle şiir dahi yazıyordum denize gözlerim dolu dolu. Öyle bir sevgi.. :) Ama Cevat Şakir Kabaağaçlı denizi anlattıkça, bu deniz bizim bildiğimizden bile, dünya üzerindeki çoğu şeyden bile güzelmiş dedirtiyor insana. Hiç deniz görmeyen biri bile o maviliğe, o kokuya özlem duyar okudukça. Şimdi neredeyse tüm kitaplarını merak ediyorum hepsini sıraya koydum. Yer yer gözlerinizi dolduruyor, yer yer gülümsetiyor.. Kitaptan haberi olanlar ertelemeden okusun, olmayanlar da bir gün benim gibi Türkiye’nin en doğusundan memleketine doğru gittiği bir yolculukta olduğu gibi şans eseri bu kitabı dinlesin, okusun da mutlaka haberi olsun :)