Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Açık Yaralar ve Dikiş İzleri - Beyza Aksoy | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Açık Yaralar ve Dikiş İzleri Kitap Bilgileri


Yazar: Beyza Aksoy
Tahmini Okuma Süresi: 14 sa. 30 dk.
Sayfa Sayısı: 512
Basım Tarihi: 7 Şubat 2020
İlk Yayın Tarihi: 7 Şubat 2020
Yayınevi: Epsilon Yayınevi
ISBN: 9786051736921
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Açık Yaralar ve Dikiş İzleri Kitap Tanıtımı


“Hiç kimse özgür değildir. Herkes kendi zihninin esiridir.”



Daha karanlık, belki biraz da mavi; ama asla yeteri kadar aydınlık değil. Siyah Kuğu serisiyle karanlıkta kalmış kapılardan birini aralayan Beyza Aksoy, Açık Yaralar ve Dikiş İzleri ile çok daha fazlasının anahtarlarını elinde tutuyor.

Önce hayaller ölür. Ve unutmayın, karanlığın içindekileri bir kez gördüğünüzde bir daha asla eskisi gibi olamazsınız.



“Pencereleri kapatsan da dışarıdaki kötülüğün içeriye sızacak bir yol bulduğunu biliyorum ama yine de ışıkları söndürüp onlarla körebe oynayabilirsin,” diye mırıldandım. “Direksiyon başında sinirlendiğinde hızı artırabilirsin, dışarıda koşmaya başlayabilirsin ama öfkeni sindirmeyi öğrenmezsen kafanın içindeki o bir metrekarelik alanda felç geçirirsin.” Çantamı çıkardım ve kucağıma aldım.

“Bir de...” Paketten bir tane çıkardım. “Yaralarını kapatmak yerine açıkta bırakırsan insanların ellerine kolayca mikrop kapmanı sağlayacak yegâne silahı vermiş olursun. Zehirli iğneyi. İğne asla zehre batırılmamıştır, onu tutan insanlar zehirlidirler.” Çantamın fermuarını kapattım. “Sonra dikiş izi kalır. O iz geçmiyor.”




Açık Yaralar ve Dikiş İzleri Kitaptan Alıntılar


1. ""Denesen belki dikiş bile tutmayacak kadar derin kesikleri, yara bantlarıyla kapatmaya çalışıyorsun.""




2. "Sesinde anılar var, anılar can çekişiyor..."




3. "Herkes kurtarılmayı hak eder
Peki kendimizi kurtarmamız gereken şey, yine kendimizsek?"




4. "Kabuk yaraya sadık değil."




5. ""Kalbine dokunabilenler, onu kırabilirler de. ""




6. ""𝐍𝐞𝐫𝐞𝐝𝐞𝐲𝐢𝐦?"
"𝐄𝐯𝐢𝐧𝐝𝐞𝐬𝐢𝐧.""




7. ""İnsan gerçekleri yalnızca kalbiyle görebilir.""




8. "En çok ilk vazgeçişlerin izi kalır. Çünkü izi kalan yara, hiç iyileşmemiştir aslında."




9. "“Kabuk yaraya sadık değil.”"




10. "Hiç beklemediğin insanlardan gelir en büyük darbe."




11. "Denesen belki dikiş bile tutmayacak kadar derin kesikleri, yara bantlarıyla kapatmaya çalışıyorsun."




12. "“Söz mü?”
“Söz Pars sözü”
“Daha önce hiç Pars sözü vermemiştin”
“Daha önce yaşamaya hiç hevesli bakmamıştın”"




13. "Bu kadar yaralayıcı bir adamın cebinde yara bandı taşımaması hiç adil değil."




14. "'Kabuk yaraya sadık değil.'"




15. ""Sahiden iyi mi geceler, Kalkavan?""





Açık Yaralar ve Dikiş İzleri Kitap İncelemeleri


Kitabı bugün bitirdim ve düşüncelerim tazeyken bu incelemeyi yazayım dedim. Kitabın konusunu anlatmayacağım çünkü sıradışı/olağanüstü falan bir konuya sahip değil. Öncelikle kitap aşırı sıkıcıydı. Olay yoktu. Karakterler de aslında aralarında bir şeyler olacağını biliyo'lardı ama kendilerine, birbirlerine itiraf edemiyorlardı. Ve kitapta sayfalarca anlatılan koyulaşan mavi gözler, dövme, kaslar, sürekli kaçırılan ana karakter beni çok sıktı. Pars'ın mavilerinin koyulaştığı kitap içerisinde daha az geçseydi kağıt israfıda azalırdı. Kız neredeyse ölecek ama düşündüğü şey 'Pars'ın okyanusları durgundu.' Kitapta şöyle bir sahne daha var, ana arakter söylüyor
'X'in sarı saçları, mavi gözleri vardı. Bense kahverengi saçlı, ela gözlü sıradan bir kızdım.' Klişelerle dolu bir kitaptı. Ana erkek karakter aşırı itici, aşırı klasik bir wattpad erkeğiydi. Ve bu ana erkek karakterin 3 yakın arkadaşı vardı ama Kayra dışındakileri yazar ön plana çıkaramamış. Giray ve Zamir'in öne çıkan bir özelliği ya da bir işlevleri yok diyebilirim. Sanki bir filmde arka planda dolaşsın diye getirilmişler gibiydi. Ayrıca tüm olaylar son 20 sayfada oldu. Yaklaşık o 480 sayfayı okurken aşırı daraldım. Erkek karakter biraz iyi olsa katlanılırdı ama çoğu kitabın sıkıntısı itici, kibirli, playboy erkek bence. Neyse çok uzattım özetle pek tavsiye edebileceğim bir kitap değil.




AYvDİ uzun zamandır merak ettiğim bir kitaptı. Hatta Siyah Kuğu kitabıyla bağlantılı olduğunu öğrenince SK’yi alıp okumuştum. Ve ondan uzun bi süre sonunda da ayvdi yi okuyabildim

Liva 19 yaşında tek başına yaşayan ve hazırlık okuduğu için lise son sınıfa giden bi genç kız. Bir gün arkadaşı İrem’le, İrem’in ödevi için bara gittiklerinde sahneye çıkıp şarkı söyleyen ve sonrasında olan beklenmeyen olaylar sayesinde Liva’nın sıradan hayatı değişmeye başlıyor.
Beyza’nın kalemini çok seviyorum. Karakterlerin psikolojilerini çok iyi anlatıyor bence.
Liva geçmişte zor şeyler yaşanmasına rağmen çok güçlü bir kız. Ve Liva’yı gerçekten çok sevdim çoğu paragrafta kendimi buldum ve altını çizdiğim baya bi yer var
Pars’ın da yaşadığı şeyler elbette ki var. Ama Pars’ı çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Bazı yerlerde aşırı güzeldi ama sinir olduğum da baya bi yer var. Özellikle sonda olanlar… neyse.
Son sayfalarda SK’deki Nil ve Pamir geldi. Açıkçası onları özlemişim. Ve burda onları görmek de çok iyi geldi. Sondaki olay için Pamir’e tabii ki kızgın değilim çünkü neden yaptığını anladım ama aynı şeyi Pars için diyemiyorum işte
Aslında söylemek istediğim baya bi şey var ama spoi olacak… o yüzden söyleyemiyorum🥲🥲
Bu kitapta baya olay olmasına rağmen 2.kitabın daha olaylı ve heyecanlı olacağını düşünüyorum ve heyecanla bekliyorum.




Beyza Aksoy'un kalemi oldukça muhteşem. Hayran kaldığım bir yazım şekli var, ve hayran kalmaya da devam ediyorum.
Liva'nın yara bandı ile olan ilişkisi beni derinden etkiledi. Biraz objektif olursak bazen bu yara bandı edebiyatı biraz uzamış olsa da kesinlikle hoştu. Beyza'nın kaleminden çıkan her erkek karaktere aşık olduğumuz için, Pars da gönüllerimiz de yer edinmiş durumda.
Siyah Kuğu'yu AYVDİ'den önce okumamak gibi bir aptallık yaptığım için henüz Nil'i tanıyıp etmediğimden AYVDİ'nin sonunda kalp krizi geçirdim. Hiç beklememiştim, hayatımda yaşadığım en büyük şoktu. Sizde benim gibi olmak istemiyorsanız Siyah Kuğu'yu önce okuyun.
Bazen maceralar kitap da çok arttı. Daha seyrek olmasını isterdim.
Ancak geneli ile oldukça güzeldi. Kitaplığınızda bulunması gereken bir kitap, severek ve aşık olarak okuduğum bir kitaptı.
Biraz kurgusal açıya değinecek olursak,
Son sınıf öğrencisi olan Liva, en yakın arkadaşı İrem'in bir ödev vb. yapmak amacıyla bara gidiyorlar. Asıl olay, Pars'ın mavi gözleri ile çıkıp o sahne de şarkı söylerken bir anda ortalığı karıştırıp Liva'nın çantasına hafıza kartı atmasıyla kader ağlarını ilmek ilmek örmeye başlıyor. Gelişen olaylar bir zamandan sonra 'ay ama yuh yeter!' dedirtse de akıcılığı ile kitap gram sıkmıyor. Maceralar, maceralar.




Beyza' nın okuduğum ilk kurgusuydu ve hayal kırıklığı oldu...Olayların bağlanma şekilleri çok saçmaydı. Ana karakterlerin beraber olmaları için gereksiz olaylar oluyordu ve bu bir süre sonra yine mi dedirtiyordu. Livanın sürekli Parsa denk geldikleri ilk andan beri hep " beni eve bırak" demesi çok boğuyordu. Parsın da eve bırakmak için yola konulması ve tam o an acil bir işinin çıkması ve sanki taksiyle eve gitmek yokmuş gibi Livanın Parsın gittiği her yere onla gidip olayın içine girmesi çok çok bıktırıyordu. Bu araba sahnesi yüzünden bile birden fazla kez Liva olmaması gereken durumların içine düşüyordu. Evet zaten kurgu gereği bir arada olmaları gerekiyor ama konuların birbirine bağlanma şekilleri çok saçmaydı. Bu detaylar beni çok boğuyordu bir türlü kurguya girmeme izin vermiyordu. Mesela USB kaybolsaydı ve Liva bunun için onlarla kalmak zorunda kalsaydı, buna zorlansaydı olaylar daha güzel bir şekilde bağlanabilirdi. Kitaptaki hali bence olmamıştı. Açıkçası kitabın tek iyi tarafı Beyzanın betimlemeleriydi. Oda tek basınayken güzel duruyordu şöyle söyleyeyim: Betimlemeleri tek başına okusanız kitaba hayran kalıp hemen okumak istersiniz fakat bazen konudan fazla uzaklaşıp konu neydi ya dedirtebiliyordu. Kısacası ben sevemedim...




Wattpad'i sekizinci sınıfta ilk kitaplara olan yoğun ilgimin başladığı zaman kullanmaya başlamıştım. Artık Beyza Aksoy'un kitapları haricinde kullanmıyorum ve Açık Yaralar Ve Dikiş İzleri'ni oradan okumuştum. Şimdi kitabı alıp tekrar okuduğumda olaylara daha objektif baktım ve unuttuğum yerleri de hatırladım çünkü Vernem Nihaden'in (ikinci kitabın) çıkmasına az kaldı.
Liva yalnız yaşayan, tek arkadaşı olan ve oldukça depresif olan ana karakterimiz. Arkadaşı İrem ile bie bara gittiğinde çantasına atılan bir USB ile kendini bambaşka bir dünyanın içine itiyor ve olaylar başlıyor. Karakterlerden bahsetmem gerekirse Liva'nın davranışlarında bazı tutarsızlıklar vardı ve bu kararsızlığı biraz sinirimi bozdu. Okurken hem kararsızlığına hem de yara bandı edebiyatını abartmasından rahatsız oldum diyebilirim. Ve asıl üzerinde konuşulması ve kızılması gereken kişi tabii ki Pars. Pars'ın bazı olaylarda donukluğu, spoiler vermek istemiyorum ama sonda Nazla olan bir olay.. (okuyanlar eminim anlayacaktır) çok sinirlendim. Siyah Kuğu'dan Pamir'i ne kadar çok sevsem de nedense Pars'a onun kadar ısınamadım.
Siyah kuğudan bahsetmişken kitabın son 100 sayfasında Siyah Kuğu'dan Pamir ve Nil'de kitaba dahil oluyor ve kitap durgunlaşmışken birden olaylar hız kazanıyor. Sonu çok heyecanlı bir yerde bittiği için ikinci kitabı heyecanla bekliyorum ve umarım bazı soruların cevabını ikinci kitapta alabilirim. Beyza Aksoy'un gerçekten içine çeken ve akıcı bir kalemi var okumanızı tavsiye ederim. Bazı yerlerde insanı çok şaşırtıyor ve etkiliyor. Vernem Nihaden'in de yorumunu büyük ihtimal okuyunca girmiş olurum. Kitapla kalın!



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: