Abelard ve Heloise Kitap Bilgileri
Yazar: Ronald Duncan
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 2 dk.
Sayfa Sayısı: 72
Basım Tarihi: Ağustos 2018
İlk Yayın Tarihi: 1930
Yayınevi: Helikopter Yayınları
ISBN: 9786055819514
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Abelard ve Heloise Kitap Tanıtımı
Kuşaktan kuşağa aktarılan destanlaşmış aşk öyküleri hep dokunaklıdır. Abélard ile Héloïse’in 12. yüzyılda, Fransa’da yaşadıkları da işte böyle öykülerden biri. Tıpkı Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin ya da Romeo ve Jülyet gibi onlar da amansız bir kaderin pençesine düşüp aşkları yüzünden acı çeken iki kişi. Engelleri aşamayıp ömürlerini hüzne ve ıstıraba bağlayanlardan. Bu kez iki sevdalıyı ayıran ailevi ve dinsel engellere rağmen kapandıkları manastırlardan birbirlerine yazdıkları mektuplar aralarındaki bağın gücünü günümüze kadar ulaştırmayı başardı.
Latince yazılmış olan bu mektuplar 16. yüzyıldan itibaren çeşitli dillere çevrilip yayımlanınca İngiliz yazar ve ozan Ronald Duncan’ın da dikkatini çekti. Duncan çağının ötesinde önem taşıyan bir din bilimci, düşünür ve ozan olan Abélard ile yaşadığı dönemin kadınlarında pek rastlanmayan bir kültüre, eğitime, toplumsal bilince ve duyarlılığa sahip Héloïse arasındaki yazışmaları şiirsel bir dille yeniden kaleme almış. Acıklı mı? Evet. Etkileyici mi? Çok. Benzersiz mi? Hayır. Hatta “Bazı şeyler hiç değişmiyor” dedirtiyor insana
Abelard ve Heloise Kitaptan Alıntılar
1. "Pek az insana nasip olmuştur, sevdiğimiz gibi sevmek. "
2. "Oysa değişebilen aşk, aşk değildir, ihtiyaçtır, kendini beğenmektir."
3. "Gerçek bu: Sen olmayan her şey için ölüyüm ben."
4. "Ne zalimdir şu erkekler! Bize aşkı öğretirler, sonra çeker giderler."
5. "Ama geceler uzun, geceler bizim..."
6. "Okurken seni düşünüyorum.
Yalnızken sana dalıyor düşüncelerim.
Dualarda bile aklım sende kalıyor."
7. "Bazen düşünüyorum da, aşk varlığımızın doğum sancısı değil mi?"
8. "Her gün seni unutacağım diye yeminler ediyorum, sonra seni düşünürken kendime yakalanıyorum."
9. "“Her gün seni unutacağım diye yeminler ediyorum,sonra seni düşünürken kendime yakalanıyorum.”"
10. "“Ne zalimdir şu erkekler! Bize aşkı
öğretirler,sonra çekip giderler.”"
11. "Sevmek dediğin aşk oyunlarıyla olmaz.
Şiir yazarak olur, çiçek toplayarak olur..."
12. "Aşkımı anlatmaya sözcükler yetmeyince, sessizliğin anlamı artıyor. "
13. "Bu da işe yaramadı. Hatalarında da sen vardın. "
14. "Her gün seni unutacağım diye yeminler ediyorum, sonra seni düşünürken kendime yakalanıyorum. Zaaflarıma kızıp köpürüyorum, sonra iyi ki zaafım var diye şükürler ediyorum."
15. "Okurken seni düşünüyorum. Yalnızken sana dalıyor düşüncelerim., dualarda bile aklım sende kalıyor."
Abelard ve Heloise Kitap İncelemeleri
Merhaba. 12. yüzyıl Fransa'sin da yaşanmış, 17. yüzyılda duyulmaya başlanmış ve günümüze kadar gelmiş şiirsel bir aşk hikayesi. Beni Romeo ve Juliet'den daha etkileyen bir aşk. Abélard ve Héloise... Abélard bir filozof, dinbilimci, şair ve manastırda ders veriyor. Héloise ise dayısı Fulbert sayesinde Abélard'ın öğrencisi oluyor. Bu ikisi zamanla yakınlaşıyor ve aşık oluyorlar. Bir süre gizli gizli sevgili oluyorlar ama dayı Fulbert bu aşka karşı çıkıyor ve ayrılmaları için neredeyse her şeyi yapıyor ki Abélard'ı hadım ettirene kadar. Bu olayın ardından birbirlerini bir daha görmemek üzere ayrılıyorlar. Ayrılmalarının ardından iki aşık mektuplaşmaya başlıyor. (İlk mektubu Héloise yazıyor) Bize kadar ulaşan kitap 12 mektuptan oluşuyor. Bu mektuplar öyle duygu yoğunluğu, sahicilik ve samimiyet taşıyor ki ben bunları yazıya nasıl aktarabilirim diye düşündüm ama konu aşk olunca sanırım herkes bu konuda ki düşüncelerini ya da okuduklarını bir şekilde aktarabilir diye düşündüm. Aşk insanoğlu varolduğundan beri tek değişmeyen, evrensel bir duygu. Herkes farklı yaşar, hisseder ama Abélard ve Héloise gibi gerçekçi yaşarsa işte bu tarihi ve destansı bir aşk olur. Mektuplarından anladığımız kadarıyla Abélard biraz daha filozofvari ve kibirli yaşamış bu aşkı. Héloise ise Tanrı' yı bile karşısına almayı göze almış. Hâl böyleyken bilinmeye değer bir gerçek hikâye. Mutlaka tavsiye ediyor olduklarım arasında. Kitapla kalın.
Abélard ile Héloïse’in öyküsü, 12. yüzyıldan bugüne ulaşan bir aşk öyküsü. Zamanının bütün gerilimlerini barındıran bir hikâye...
Babasına başkaldıran ve döneminin hocalarından ders almak üzere aile evinden ayrılan Abélard, askeri kışla yerine Paris’e doğru bir hayat yolculuğuna çıkar. Bu seyahat, 12. yüzyılda kendi okulunu kurmasını sağlayacak bir dizi gelişmeyi doğurur.Paris yılları, aynı zamanda dayısı Fulbert’le yaşayan Héloïse’le tanışmasına da denk düşer. Abélard, Héloïse’in dayısı Fulbert tarafından genç kıza ders vermekle görevlendirilince “kader”in saati de işlemeye başlar. İkilinin günden güne yakınlaşması, aralarında tarihi bir aşkı doğurur. Bu aşktan ve dünyaya gelen çocuktan memnuniyetsizlik duyanların başında Héloïse’in dayısı Fulbert gelir elbette; genç kızı Abélard’dan kaçırmayı dener, başaramaz; ikili gizlice evlenir. Üstelik Abélard, güvenli bir ortam yaratmak için eşini manastıra kapatır. Bu olay, “kader”in ikinci aşamasını harekete geçirir; Fulbert, ikisini saklandığı yerde bulur ve Abélard’ı hadım ettirir. Héloïse de istemeye istemeye rahibe olur.Abélard ile Héloïse, ayrı düşer ve bu tarihten sonra birbirini hiç göremez. Bunun üzerine yazışmaya başlarlar ve ilk mektup da 1132’de Héloïse’in elinden çıkar. Mektuplar ilk kez on yedinci yüzyılda yayımlanır ve bu büyük aşk da böylece tüm dünyaya yayılır...(Ronald Duncan'nın şiirsel üslubuyla yeni bir anlam kazanan bu incecik eser hafif bir sarsıntı yapabiliyor.)
Yüzyıllardır dillerden düşmeyen aşk hikayelerinden biri de Abélard ve Héloïse aşkıymış fakat maalesef ben bunu yeni öğreniyorum. Kitabı sipariş verirken sadece konusunu biliyordum ancak içeriğine dair bir fikrim yoktu. Kitabı ilk gördüğümde ben böyle bir kitap sipariş vermiş miydim diye düşündüm çünkü sayfa sayısına önceden bakmadığım için çok ince göründü gözüme. Ama kitabı okurken hissettirdiği duygular birçok kitabın veremediği yoğunluktaydı. Üslubuyla, şiirselliğiyle, duygusallıyla beni etkileyen ve ara ara açıp okuyacağım kitaplar arasında yerini aldı.
Abélard ve Héloïse 12. yüzyılda Fransa'da yaşayamış iki aşık. Kitap birbirlerine gönderdikleri aşk mektuplarından oluşuyor. Orijinalinde 7 mektup olmasına rağmen yazar bu mektupları şiirselleştirerek oyun haline getirmiş bu nedenle kitapta 12 mektup yer alıyor. Abélard bilgisi, fikirleri, felsefi görüşleri ve şiirleri ile dönemine damga vurmuş filozof ve ozan. Héloise ise o dönemde kadın haklarını savunan, toplumsal fikirleriyle kabul gören ünlü bir kadın düşünür. Abélard, Héloïse'e ders vermesi amacıyla dayısı tarafından görevlendiriliyor, sonrasında ise ikili arasında gizli bir aşk başlıyor. Bunun öğrenilmesinden sonra ailevi baskılardan ve dini nedenlerle iki farklı manastıra yerleşmek zorunda kalıyorlar. Biz de aşklarını manastırdan birbirlerine gönderdikleri mektuplardan okuyoruz. Zihinsel ve ruhsal düşünceleriyle çağlarının çok ötesinde olmalarına rağmen tarih onları her zaman aşkları ile hatırlayacak..
"Acıklı mı? Evet. Etkileyici mi? Çok. Benzersiz mi? Hayır. Hatta -Bazı şeyler hiç değişmiyor- dedirtiyor insana.
Dilden dile aktarılan destanlaşan aşk hikayeleri hep dokunaklıdır.Bu iki aşığın hikayesini birbirlerine yazdıkları mektuplar sayesinde ulaşıyoruz.
~
Abelard Fransa'da yaşayan köylü bir ailenin ilk çocuğudur.Heloise'in ise annesi ölmüştür ve babasının da nerede olduğu bilinmiyordur.Yanında yaşadığı dayısının da onayıyla Abelard'ın öğrencisi olur.İşte Abelard ve Heloise'nin aşkı tam olarak burada başlar.Evlenirler fakat evlilikleri gizli kalır.Aralarındaki tek engel Heloise'nin dayısı Fulbert'tir. Abelard Heloise'yi korumak için onu manastıra gönderir fakat kendisini koruyamaz.Fulbert Abelard'ı hadım eder.Abelard bu olanlardan sonra şanını,şöhretini kaybeder.Eserleri yakılır.Abelard artık her şeyini kaybetme noktasına gelmiştir.
~
Bu güzel eseri Zeynep Avcı sayesinde çok güzel bir çeviri ile okuyoruz.Zeynep Avcı öyle güzel çevirmiş ki yazılan her cümle kalbinize dokunuyor.Hikayeyi güzel yapan da burada başlıyor zaten.
~
Oldukça akıcı,sade bir çırpıda bitirebileceğiniz bir kitap.Şiirsel bir dille yazılmıştır.Her sayfasını okuduğunuzda büyük bir hüzne kapılıyorsunuz.Uzun zamandır bu kadar çarpıcı bir eser okumamıştım.Hazmetmede oldukça zorlanabilirsiniz hatta uykularınız kaçabilir.Ama kesinlikle okuyun,okutun.Kitapçılarda bulunması zor olabilir,internette de oldukça pahalı gelebilir malesef ama pdf üzerinden bulup okuyabilirsiniz.
~
İyi okumalar.Hayırlı akşamlar...
Abelard, 12. yüzyılın en önemli filozof ve şairlerinden; Heloise, çağının çok ötesinde düşünceleriyle bilime ve eğitime meraklı, dogmatik zihinle mücadele eden, entelektüel bir kadın.
Tanışmaları, felsefe ve din üzerine eğitimler veren Abelard’ın Heloise’e ders vermesiyle başlıyor. Bu iki keskin zekânın birbirine aşık olması da çok uzun sürmüyor. Derin ve tutkulu ilişkileri Heloise’in dayısı tarafından fark edilince âşıkların yolları ayrılıyor. Gizlice gerçekleştirilen bir evlilik ve sonrasında yaşanan trajik olaylar, kavuşamayan aşıkların yüzyıllar sonra bile dilden dile aktarılan destanlarıyla anılıyor.
Ne yaşanmış olursa olsun aşkını yaşatmaya ve yaşadığı dönemin karanlığına karşı cesurca ayakta durmaya çalışan Heloise ve sinmiş, vazgeçmiş, Heloise’in aşkını görmezden gelerek ondan bencilce uzaklaşan Abelard’ın trajik aşkından bana kalan, zamana yenilen merhametsiz izler olacak. Heloise’i ne kadar çok sevdiysem, Abelard’dan o kadar çok nefret ettim. Cesareti olmayan da sevmesin bir zahmet :)
Ayrı oldukları dönemde yazdıkları 7 mektuba Ronald Duncan’ın oyunlaştırmak için yazdığı 5 mektup daha ekleniyor. Birbirlerine kavuşmaları ise yıllar sonra, Fransa’da aynı mezarda buluşmalarıyla gerçekleşiyor.
Kısacık ama yoğun bir metindi. Kısa bir molada okunabilecek, unutulmaz bir kitap.