Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 1 Kitap Bilgileri
Yazar: Mustafa Armağan
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 30 dk.
Sayfa Sayısı: 335
Basım Tarihi: Mart 2018
İlk Yayın Tarihi: 2006
Yayınevi: Timaş Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786051140957
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 1 Kitap Tanıtımı
Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı "kurtlar"la çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. Hasta Adam'ın mirasının paylaşılması konusu 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de Rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emperyalizmin iştahını kabartmıştı ve Türkiye'de darbe üstüne darbe yapılıyordu. Önce Sultan Abdülaziz'e yapıldı darbe, sonra V. Mrad'a. Sanıldı ki, Osmanlı'nın kaderi pamuk ipliğine bağlı. Nitekim Sultan Abdülhamid tahta geçtiğinde İngiliz Dışişleri Bakanı, kendisini tehdit etmiş, 'Ayağını denk alsın, ona da öncekilere yaptığımızı yaparız' demişti.
Çöküş için gün sayılırken, bu 34 yaşındaki adam, 30 yılını adayacağı bir icraatın düğmesine basıyordu. Ülkeyi bir barış dönemine sokarken, kazanılan zamanda demiryolu ağından eğitim yatırımlarına kadar bir dolu projeye imza atıyordu. Kendisini feda etmişti ama 30 yılda yetiştirdiği nesil, Çanakkale'den Sina çölüne kadar emperyalizme karşı Akif'in deyişiyle 'kıta kapma' oyunu oynayacaktı.
"Kızıl Sultan" demişlerdi ona. Kendi açılarından haklıydılar. Çünkü Osmanlı'nın paylaşımını pahalıya getirmişti Avrupa'ya. Kansız olacağını sandıkları Osmanlı gövdesindeki ameliyat, 30 yıllık gecikme sayesinde Avrupa'nın kanlı bir iç savaşına dönüşmüş ve bir dünya meselesi haline gelmişti.
Osmanlı tarihini yeniden yazmaya koyulan Mustafa Armağan'ın titiz ve akıcı kaleminden Son Sultan'ın Kurtlarla Dansı... Kitabı okuyunca dansın bugün de devam ettiğini fark edeceksiniz...
(Tanıtım Bülteninden)
Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 1 Kitaptan Alıntılar
1. ""Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün.""
2. "Dünyanın son hükümdarı, son evrensel İmparator II.Abdülhamid Han'dır."
3. "31 Mart'tan sonra Beyazıt Meydanı'nda Yıldız Sarayı'ndan çıkan belgeleri yakmışlardı. Şimdi de, hep beraber yurtdışına kaçarken,kalan belgeleri çantalar içerisinde yanlarında götürüyorlardı...Geride hiçbir iz kalmaması lazımdı çünkü...Utanılacak izler tarihin sinsi hafızasından topyekün silinmeliydi. Peki alınları açık olsa, neden gerek duysunlardı ki, bu acemice tedbire?"
4. "Yatağından taşan bir nehre benziyoruz... Biz hiç de can çekişen bir millet değiliz. Canlı, kuvvetli bir milletiz. Bizi zinde tutabilecek yegane kuvvet, İslamiyettir."
5. "Abdülhamid'i ve onun hükümdarlık dönemini anlamak, bir bakıma bugünkü Türkiye'yi anlamak demektir."
6. "“Bizi yükselten, dinimize karşı
duyduğumuz büyük aşktır.'”"
7. "Kimseye '
' diye hitap etmezdi..!"
8. "“Beni evhamlı sanıyorlardı...
Hayır! Ben, sadece gafil değilim, o kadar!”
Sultan 2.Abdülhamid"
9. "Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, Hakikat susmayacak.
"
10. ""Cenab-ı Allah'ın huzuruna çıkacağım vakit temiz bir yüze sahip olarak çıkmaktan büyük emelim yoktur."
Sultan 2. Abdülhamid"
11. "Bizi yükselten, dinimize karşı duyduğumuz büyük aşktır…"
12. "Emperyalizmin çizmeleri çiğnedi topraklarımızı. Sen, tam bu kâbus dolu günlerin eşiğinde, Boğaz'da ingiliz gemilerinin içimizi yakıp kavuran gövde gösterilerine tanık olmadan önce terk ettin. Terk ettin ama asla diğerleri gibi değil. Onlar kaçtılar dışarıya, sen yer altına çekildin. Beş vakit önünde eğildiğin yaratıcı kudret, seni ateş dalgalarının selinden korudu, kendi yanına aldı."Göklerin çektiği kartal." Sezai Karakoç, Necip Fazıl'ın vefatının ertesi günü yazısının başlığına bu taç deyimi kondurmuştu. Fakat asıl "Göklerin çektiği kartal", bizzat Necip Fazıl'ın da bağlandığı geleneksel köklerden olan sana en az onunki kadar yakışıyor."
13. "Ben bir karış dahi olsa toprak satmam, zira bu vatan bana değil, milletime aittir.
Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır...
"
14. ""Abdülhamit'i anlamak her şeyi anlamak olacaktır.""
15. "#
Bizi yükselten, dinimize karşı duyduğumuz büyük aşktır.
.
"
Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 1 Kitap İncelemeleri
Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı "kurtlar"la çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. Hasta Adam'ın mirasının paylaşılması konusu 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de Rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emperyalizmin iştahını kabartmıştı ve Türkiye'de darbe üstüne darbe yapılıyordu. Önce Sultan Abdülaziz'e yapıldı darbe, sonra V. Mrad'a. Sanıldı ki, Osmanlı'nın kaderi pamuk ipliğine bağlı. Nitekim Sultan Abdülhamid tahta geçtiğinde İngiliz Dışişleri Bakanı, kendisini tehdit etmiş, 'Ayağını denk alsın, ona da öncekilere yaptığımızı yaparız' demişti.
Çöküş için gün sayılırken, bu 34 yaşındaki adam, 30 yılını adayacağı bir icraatın düğmesine basıyordu. Ülkeyi bir barış dönemine sokarken, kazanılan zamanda demiryolu ağından eğitim yatırımlarına kadar bir dolu projeye imza atıyordu. Kendisini feda etmişti ama 30 yılda yetiştirdiği nesil, Çanakkale'den Sina çölüne kadar emperyalizme karşı Akif'in deyişiyle 'kıta kapma' oyunu oynayacaktı.
"Kızıl Sultan" demişlerdi ona. Kendi açılarından haklıydılar. Çünkü Osmanlı'nın paylaşımını pahalıya getirmişti Avrupa'ya. Kansız olacağını sandıkları Osmanlı gövdesindeki ameliyat, 30 yıllık gecikme sayesinde Avrupa'nın kanlı bir iç savaşına dönüşmüş ve bir dünya meselesi haline gelmişti.
Osmanlı tarihini yeniden yazmaya koyulan Mustafa Armağan'ın titiz ve akıcı kaleminden Son Sultan'ın Kurtlarla Dansı... Kitabı okuyunca dansın bugün de devam ettiğini fark edeceksiniz...
(Tanıtım Bülteninden)
O bir "Dahi" idi. Hz. Peygamber (S.A.V) Aşığıydı. Halifeydi. Devletini Milletini düşünen, İslam âlemini düşünen bir Sultandı 33 yılda yaptığı hizmetleri, yenilikleri, projeleri ile herkesi hayran bırakmış batının bitti dediği Osmanlıyı tekrar ayağa kaldırmıştı.
Allah razı olsun Mekânı Cennet olsun Sultanımızın...
Daha önce iki yazardanda Sultan Abdülhamid'in hayatını, dönemini okumuş ve beğenmiştim. Hep bir kitapta yeni şeyler beklerim bilmediğim okumadığım; "Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı" beklentimi karşıladığını söyleye bilirim. Akıcı üslubu, detaya inmesi, resimli olması ve kaynak göstermesi beni memnun etmiştir. Sultanımız II. Abdülhamid'in stratejik dehasıyla batı ülkerini şaşkına çevirir şekilde hamleleri bir yana devletin gelişip büyümesi için açtığı okullar, ulaşım için yaptığı yollar, orduyu yeniden ele alıp kara harekâtını güçlendirmesi Çannakkale topları deniz altılar. Tasarımı bitmiş çizimi yapılmış projeler. kısaca Cumhuriyetin zemini hazırlayan hizmetlerini göreceksiniz. Şuda çok dikkatimi çekmişti. Abdülhamidhan'a muhalefet olupda sonradan pişman olan kişilerde mevcut. Kudüs için çırpınması her türlü teklifi reddetmesi konuların derinine inerek isim isim kaynak göstermesi güzel olmuş. Okumanızı tavsiye ederim..
II. Abdülhamidhan
Yatağından taşan bir nehre benziyoruz...
Biz hiç de can çekişen bir millet değiliz...
Canlı, kuvvetli bir milletiz. Bizi zinde tutabilecek yegâne kuvvet İslamiyettir.
Türkiye’de yayıncılık anlamında iyi gelir getirecek ve sömürülmeye açık belli başlı konular var. Niteliksiz kifayetsiz muhterislerin yazdığı yazmaya çalıştığı Din, Mevlana, tasavvuf, bilimsellikten uzak internet derlemeleri ile yazılan II. Abdülhamit ve Mustafa Kemal Atatürk kitapları gibi... Gizlenen tarih, saklanan sırlar, bilinmeyenler gizemler, yazılmamış gizli anılar, gizli maddeler gibi abuk subuk sözüm ona tarih kitapları peynir ekmek gibi satılıyor.
Yıllar evvel bir tanıdığın tavsiyesi üzerine Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı isimli bu kitabını okuma gafletinde bulunmuştum. Kitabın yazarı safsatalarla kutsallaştırılan bir lider profili çiziyor. Bir de kitabın ikinci cildi var ki Abdülhamid orada peygamber ilan edilip arşa yükseltiliyor. Onun karşısında olanlar da sürekli tenkit ediliyor. Birini kutsal kıldığında en ufak eleştirinin saldırı kabul edilmesi gayet doğaldır, dogma haline gelmiştir çünkü.
Popüler tarih, popüler bilim, popüler felsefe kitapları iyi ve faydalıdır ama bizdeki popüler olanlar topluma genel bir bilgi verme adına değil de toplumu belli bir kutba çekme amaçlı yazılıyor. Ardından Lozan’da şöyle gizli maddeler var diyen beyin tembeli insanlarla karşılaşıyoruz.
Kitleler halinde belli bir noktaya kanalize oluyorlar. Bizdeki popüler tarih kitaplarında anlatılan şahsiyetler adeta bir Marvel Comics süper kahramanları oluveriyor.
Alanında yetkin çok iyi tarihçiler var onları okumanızı öneririm.
Örneğin mevzu bahis abdülhamid ise Vahdettin Engin otoritedir.
Kitabın 3 cildini de okudum. Mustafa Armağan okuyucuyu sıkmamak için sade dil ile rahat bir yazı yazmış ama akademik bilgiyi de göz ardı etmemiş. Öncelikle siyasi görüşten farklı ne olursa olsun tarihte yaşamış insanlara onyargimizin olabildiğince düşük olması gerek.bu kitap 34.osmanli padişahı ve 113. Islam halifesi Abdülhamid hakkında bilgiler vermekte ve farklı bir bakış göstermekte. Abdulhamidin islahatlari getirdiği yeniliklerin yani sıra dünya politikasındaki yerini ikili ilişkilerini anlatmakta ve hatta şahsi konulara değinmektedir. Tarihi ama bir o kadar Otobiyografik edası var. 33 senelik sultanlığı ve sonrasında tahttan indirilisi sonra da sırası ile alaattin köşkü, beylerbeyi sarayindaki hayatından bilgiler verilmektedir. Kitapta en sevdiğim yanlardan biri de bu kitabın tamamı ile büyük bir küllüyatın ortak ürünü olduğudur. Mustafa Armağan sultan üzerinde bilinen bir tarihçi ki geniş çaplı araştırmaları ve kitapta bu araştırmalara yer vermesi kaynağını açıklaması örnekler sunması tarihi seven bir okurda inanılmaz merak unsuru uyandırıyor ve hatri sayılır bilgiler veriyor. kitabı okurken bu kitabın 30 40 kitabın tek bir kapıya açılan yüzü olduğunu farkediyorsunuz ama şunu da anlatayım kitap biraz detaylı. Yani tarih öğretmeniyseniz veya abdulhamitin şahsına meraklıysaniz okumalısınız yoksa ne kadar güzelde olsa sıkılabilirsiniz
Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı "kurtlar"la çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. Hasta Adam'ın mirasının paylaşılması konusu 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de Rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emperyalizmin iştahını kabartmıştı ve Türkiye'de darbe üstüne darbe yapılıyordu. Önce Sultan Abdülaziz'e yapıldı darbe, sonra V. Mrad'a. Sanıldı ki, Osmanlı'nın kaderi pamuk ipliğine bağlı. Nitekim Sultan Abdülhamid tahta geçtiğinde İngiliz Dışişleri Bakanı, kendisini tehdit etmiş, 'Ayağını denk alsın, ona da öncekilere yaptığımızı yaparız' demişti.
Çöküş için gün sayılırken, bu 34 yaşındaki adam, 30 yılını adayacağı bir icraatın düğmesine basıyordu. Ülkeyi bir barış dönemine sokarken, kazanılan zamanda demiryolu ağından eğitim yatırımlarına kadar bir dolu projeye imza atıyordu. Kendisini feda etmişti ama 30 yılda yetiştirdiği nesil, Çanakkale'den Sina çölüne kadar emperyalizme karşı Akif'in deyişiyle 'kıta kapma' oyunu oynayacaktı.
"Kızıl Sultan" demişlerdi ona. Kendi açılarından haklıydılar. Çünkü Osmanlı'nın paylaşımını pahalıya getirmişti Avrupa'ya. Kansız olacağını sandıkları Osmanlı gövdesindeki ameliyat, 30 yıllık gecikme sayesinde Avrupa'nın kanlı bir iç savaşına dönüşmüş ve bir dünya meselesi haline gelmişti.
Osmanlı tarihini yeniden yazmaya koyulan Mustafa Armağan'ın titiz ve akıcı kaleminden Son Sultan'ın Kurtlarla Dansı... Kitabı okuyunca dansın bugün de devam ettiğini fark edeceksiniz...