Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

67 - Oğuzhan Uğur | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

67 Kitap Bilgileri


Yazar: Oğuzhan Uğur
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 38 dk.
Sayfa Sayısı: 128
Basım Tarihi: Temmuz 2018
İlk Yayın Tarihi: Temmuz 2018
Yayınevi: Hayykitap
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786052214299
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


67 Kitap Tanıtımı


Gördüğü ile gerçekte olması mümkün olmayan bir uyuşmazlık vardı aynanın köşesinden yansıyan görüntüsü ile arasında.



Normal bir hayatı olan, normal bir hayatı olduğunu düşünen adamdı. Ailesiyle birlikte gidecekleri tatil için çıktığı yol, O’nu hayatının yolculuğuna sürükledi. Kabus ve gerçeğin, gerçek ve pişmanlığın iç içe geçtiği bir yolculuğa....



Geçirdiği trafik kazasının ardından kendini hiç bilmediği bir yerde bulan; adını, mesleğini, ailesini ve en önemlisi kendini bilmeyen bir adamın hikayesi.



Kimsin sen? Kimsin oğlum sen? Lan ben kimim?! Bu ne Lan! Kimsin sen?!



İnsan azat edebilir mi kendini kendi azabından? Üstelik her adımda kendini keşfettiği bu yolculuğun sonu kaçmak istediği gerçeklere çıkıyorsa...



67, hakikatin göz ardı edilen kıyılarında, varoluş sancılarının tam ortasında, sahici, sarsıcı ve sürükleyici bir hikaye. Oğuzhan Uğur’dan iddialı bir ilk roman...




67 Kitaptan Alıntılar


1. "İnsan azat edebilir mi kendini kendi azabından?"




2. "Hani yavrumuza ‘senin için dünyayı yakarım’ deriz ya... Hiç düşünmeyiz be ortağım, o yaktığımız dünyada bizimkinden hariç kaç tane daha yavrucak var diye. Kaç tane daha ana baba var..."




3. "Normal bir gündü denebilir aslında. Adam için normal demekti: gün içinde iyi bir şey de, kötü bir sey de olmuyorsa o gün normal bir gündür. Kendine göre günlük hayatını bu düzene sokmuştu."




4. "- Genç bir Türk delikanlısısın, daha Türkçe’ yi bile doğru düzgün konuşamayan Türk delikanlısı...

+ Yav Allah aşkına agam... Adama soruyorsun ‘gardaş nerelisin?’ diye ‘Ankaralıyım ama Selanik’ ten geldik’ diyor, ‘Trabzonluyuz ama Yugoslav göçmeniyiz’ diyor, ‘Eskişehirliyim ama Çerkeziz’ diyor. E İstanbul ne? Alayı ‘göçmenim de göçmenim’ diyor. Şimdi siz Türkçe’ yi pek güzel konuşanlar bile bir türlü Türk olduğunuzu kabul edemiyorsunuz da ben konuşamadım diye mi Türk olamadım? Sen nesin agam?"




5. ""Zaten birinin kim olduğunu sorunca ya adından ya mesleğinden bahsediyor. Bir fark yarat be, ne olacak? Bana kim olduğunu söyle, inan adın umurumda değil.""




6. "Zaten birinin kim olduğunu sorunca ya adından ya mesleğinden bahsediyor. Bir fark yarat be, ne olacak? Bana kim olduğunu söyle, inan adın umurumda değil."




7. "“Hafıza, sırtımızda taşıdığımız seyahat çantasıdır aslında. Sonsuz hayat döngüsünün içinde her gün, her dakika yenileri eklenir de kamburu çıkar insanın onu taşıdıkça. Zamanla bazılarını atmak zorunda kalır ilerleyebilmek için. Hiç vazgeçemedikleri vardır bir de, her gün elinin altında olsun, istediğinde hemen ulaşabilsin ister insan...”"




8. "Bana bu dünya dar geldi, size geniş olsun."




9. "Herkes birini özlüyordu, teker döndükçe herkes sevdiğinden biraz daha uzaklaşıyordu."




10. "'En kötü ölüm boğularak' derlerdi diye düşündü en son. Ciğerleri yavaş yavaş suyla dolmaya başlamıştı. Bir ceset torbası gibi batıyordu ki... İki el uzanıp, onu yukarı çekti."




11. "Hafıza, sırtımızda taşıdığımız seyahat çantasıdır aslında. Sonsuz hayat döngüsünün içinde her gün, her dakika yenileri eklenir de kamburu çıkar insanın onu taşıdıkça. Zamanla bazılarını atmak zorunda kalır ilerleyebilmek için. Hiç vazgeçemedikleri vardır bir de, her gün elinin altında olsun, istediğinde hemen ulaşabilsin ister insan..."




12. "Son...

"De ki, Allah, beni ve benimle olanları helâk edecek ya da rahmetine erdirecek olsa; acaba inanmayanları elim azaptan kim koruyabilir?"

Tebareke, 67. Sure, 28. Ayet"




13. ""Tecavüz kaçınılmazsa zevk alacaksın." lafının bir erkekten çıktığını biliyor muydun?"
"Neden biliyor musun?"

Çünkü bir kadın asla tecavüz hakkında şaka yapmaz..."




14. ""Bu, kendi ellerinizin yapıp öne sürdüğünün karşılığıdır. Allah kullarına asla zulmetmez.""




15. "Evet, kesinlikle önemi yoktu nereye gittiğinin. Vardığı yerde o kadının olmasını istiyordu sadece."





67 Kitap İncelemeleri


Oğuzhan abimizi sosyal mecralardan nefes almadan konuşmalarıyla, hızlı cevaplarıyla ve muazzööğr diye bağırışıyla severek takip ediyorum. Kitap yazdığını öğrendiğimde şaşırmadım aksine sevindim de çünkü konuşma kabiliyetini kitaba nasıl yansıtır ne okuruz diye merak ettim açıkçası. Aynı fikirlere sahip olmadığımız cok konu olmasına rağmen bilgi sahibi olup araştırıp fikirlerini onaylayıp sunması çok hoşuma gider. Bu düşüncelerle başladığım kitap çok farklı çıktı ve şaşırdım diyebilirim. Dil olarak çok yavan yüzeysel ve günlük konuşma tarzında yazılmış kitap.İlk kitabı diye bunu eleştirmeyi doğru bulmuyorum ama Oğuzhan Uğur ve cümle kurma kabiliyeti olunca konu, bunu eleştirmeden de geçemiyorum. Sonuna doğru biraz sıkıldım kitaptan ancak bağladığı son çok güzeldi. Kimseye hesap vermemiz gerekmeyen durumlarda kurtulduğumuzu sanarız ancak ufacık görünen ama kocaman bir şeyi atlarız 'iç muhakeme veya vicdan' ona siz karar verin artık.Kelebek etkisi dediğimiz olay devreye girer burada. Bizim için nokta kadar değeri olmayan şeyleri bile yaparken aslında ne dağlar devirdiğimizin farkında bile olmayız çoğu zaman. Dikkatli mi olmak gerekir nasıl davranmak gerekir bunun için genelleme yapıp akıl veremem ama sadece bencil olmamaya özen göstermemiz gereken onlarca konu olduğunu söyleyebilirim.
Yine kitap yazsa yine okurum umarım çok daha iyilerini okutur bize. Keyifli okumalar.




"De ki; Allah, beni ve benimle olanları helâk edecek ya da rahmetine erdirecek olsa; acaba inanmayanları elim azaptan kim koruyabilir?" Tebâreke, 67. Sure, 28. Ayet (Kitap sayfası: 127)

Öncelikle gündemimizde şarkıcılık, fenomenlik ya da farklı meziyetler ile ünlendikten sonra kitap yazan ve bu meziyetinin önüne sadece bir ek daha ekleyebilmek için kitap yazdığını düşündüğüm insanların kitaplarına asla inancım yoktu.

Bu kitabı alırken öyle sağda solda çok duyduğum için ya da yazarına dikkat ederek almamıştım. Başka kitaplar satın alırken kapağı dikkatimi çekti ve öylece aldım.

Okurken kitabın ortalarında yazarın adı çok tanıdık geliyor diye düşünerek ismi aradım. Kitap o andan itibaren elimde öyle büyüdü ki. Keyifli geçmişti okuduğum yere kadar. Daha çok merak ederek okudum ve sonuna gelince tüylerim diken diken oldu. Kendi hayatımı sorguladım. Ruhum ürperdi.

Ziya'yı okuyacaksınız 127 sayfada. Bir kaza geçirecek ve tam tamına 67 dakika boyunca komada kalacak. Komada kaldığı süre içerisinde 39 yıl yaşadığı hayata ait bazı durumlar rüyadan rüyaya sürükleyecek onu. Son 15 sayfada ise Ziya kendini sorgularken siz de kendinizi sorgulayacaksınız.

"Kötü bir işin en gizli şahidi, vicdanımızdır." der Hz. Ömer

Vicdanını ne kadar öldürerek bir hayat geçirse de insan, aslında ölmez. Bir yerlerde yaşar, nefes alır, sadece saklanır ve çıkması gereken en doğru günü bekler. Bize en iyi gelen vicdanımızın bizi iyileştirmesi değil mi zaten?

Yanlışlarımıza vicdanımızın çok geç kalmaması ümidi ile...




(Buralarda yeniyim, elimden geldiğince spoiler vermemeye çalıştım eğer vermişsem lütfen bildirin bana düzelteyim.)
67, Ailesi ile birlikte yola tatile gitmek için yola çıkan ve bir kamyonla kafa kafaya çarpışan Ziya'nın, komada kaldığı 67 dakika boyunca yaşadığı iç çatışmasını anlatmaktadır. Oldukça akıcı olan bu kitap bir pazar günü boş olduğunuzda veya bir seyahatte okuyabileceğiniz cinsten. Dili oldukça sade ve az da argo barındırmakta ama bu önyargı oluşturmasın sizde. Şimdi asıl can alıcı noktalara gelelim.
Romanda ki kişi ve olaylar soyut bir zamanda ve karmaşık bir zaman dilimi içerisinde ele alınmış. Bunlarla beraber göndermenin de bol olduğu bir roman olduğunu düşünüyorum. Zira şunlar dikkatimi çekti:Takım elbiseli İsrailli ve Amerikalı, Arap şeyhi, Afrikalı; Filistinliler ve kaval çalan kadın... Romanda ki Ziya'nın "Samsun Cumhuriyet Eski Başsavcısı Ümit Yılmaz"olduğunu ( spoiler vermek istemiyorum ama kaza biçimi ve sonucu neredeyse aynı ), adliyede Ziya'ya geçmiş olsun diyen Hakan adlı karakterin ise "Hakan Atilla Uğur" yani Oğuzhan Uğur'un babası olduğu kanısındayım. Bir diğer nüans ise Ziya'nın tutuklanma anı ( Oğuzhan Uğur'un evine baskın olayıyla çok benzer ). Son olarak da 17 Aralık 2004. Tam çözememekle ve emin olamamakla birlikte Musul'da şehil edilen polis memurları veya AB üyeliğiyle alakalı bir iğneleme olduğunu düşünüyorum.




Oğuzhan Uğur-67
“İnsan kendine “kötü” diyebilirmiydi? Ya da kötü olduğunu hisseder miydi?”
Bu kitapın bahtı bende hiç açılmıyordu
Hep okumak istediğim zaman bir şey oluyor, ya yarım kalıyordu, ya da hiç okuyamıyordum. 2020”de kendime söz verdim okuyacağım diye. Sonunda

yönetmeliği ve kontrolu ile bitirdim kitapı 2020”in ilk kitapıydı ve çok güzeldi. İyi ki, ilk bunu seçtim dedim kendime. Kitapta neden bahs ediliyor diye sora bilirsiniz normal olarak. Karışıktı hemde çok... Sonunu bekleyen kazanır.
Konusu: Adam ailesi ile bir tatile çıkar ve bir kaza geçirir. Kendini çok başka bir yere düşmüş hiseder ve farklı şeyler yaşamaya başlar. Sonunda ise her şeyin çok başka olduğunu anlar ve kendi hayatını tamamen değişir. Ama anladığı bir şey var ki, hayatta ne yaparsak yapalım her şey en sonunda bize döner.
Oğuzhan Uğurun düşüncelerini ben her zaman çok başka sevmişimdir. Çünkü adam çok başka bir yapıdan bakıyor ve düşündüğünü çekinmeden saydırıp, söylüyor. Kitapı okurken tek bir şey anladım. Bu adam gibi çok adama ihtiyacı var bu toplumdu hatta dünyada. Ne müzik yapsın ne de film. Bu adam sadece yazıp, konuşsun. Çünkü o zaman daha faydalı oluyor topluma ve bir şey kazandırıyor.
Ben kitapı çok beğendim. Hatta 2020”ye yeni girmişken kendinize hediyye edip, alın. Bir tanede kitapı var “Mevzular”, onu da kısa zamanda alacağım.
5/5 verdiğim bir kitapdı
Eline, kalbine, kalbine sağlık be adam, @oguzhanugur_ !
İyi okumalar, arkadaşlar, kitapla kalın!



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: